Hilmi Yavuz'un kaleminden: Yukarıda Allah, Ankara'da devlet ve hükûmet, Maraş'ta da CHP İl-yön-kurul başkanı...
Bu yazı Hilmi Yavuz'un Time Türk'te bulunan yazı arşivinden iktibas edilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) tek parti iktidarında, camilerin konumu, sürekli olarak bazı gerçekten vahîm birtakım iddia ve rivâyetlere konu olmuÅŸtur.
Ä°kinci Dünya Savaşı yıllarında, Anadolu taÅŸrasının bazı kasabalarında camilerin ve mescidlerin, depo veya ahır olarak kullanıldıklarına iliÅŸkin, rivayete dayanan iddialar! Peki, bu rivayetlerin esası nedir, bir dayanağı var mıdır? Yoksa, gerçekten tek parti iktidarını vurmak için kasten uydurulmuÅŸ, kötü niyetli ÅŸâyialar mıdır bunlar?
'Tarih ve Toplum' Dergisi'nin Güz 2011 sayısında, A. Kıvanç Esen'in, 'Tek Parti Dönemi Cami Kapatma/Satma Uygulamaları' baÅŸlıklı, kapsamlı ve kuÅŸatıcı bir makalesi yayımlandı. Esen'in, Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünde hazırlanmış yüksek lisans tezinin 'gözden geçirilmiÅŸ ve yayına hazırlanmış hâli' olarak sunduÄŸu bu makalede, cami kapatma/satma uygulamasının vakıf sisteminin tasfiyesi olarak deÄŸil de, 'tek parti iktidarının cami algısı çerçevesinde nasıl konumlandırılabileceÄŸi' baÄŸlamında yorumlandığı bildiriliyor. Esen'in son derece geniÅŸ bir kaynak taraması sonucunda vardığı sonuç, 'Tek parti iktidarı[nın] bir mekân olarak camileri iki temel çerçevede konumlandır[dığıdır]': 'Ä°lk olarak camilerin, insanların belirli aralıklarla, temel olarak dinî ritüellerini gerçekleÅŸtirmek için bir araya geldikleri toplanma mekânlarıdır. Ä°kinci olarak ise, camiler, belirli bir dönemi simgeleyen mimarî mekânlardır.' Bu 'temel çerçeveler'den ilkinin, konunun olgu baÄŸlamını oluÅŸturması dolayısıyla ideolojik bir göndermesi yoktur. Fakat, ikincisi, yani camilerin tek parti iktidarı için, 'belirli bir dönemi simgeleyen mimarî mekânlar' oluÅŸları, meselenin ideolojik bir baÄŸlamı olduÄŸunun iÅŸaretlenmesi anlamına geliyor ki, hiç ÅŸüphesiz, asıl önemli olan da budur!
Esen'in makalesi, tek parti iktidarının sadece camileri deÄŸil, fakat 'her türlü toplanma mekânını muhalefetin yeÅŸerebileceÄŸi olası odaklar olarak gör[düÄŸünü]' gösteriyor. CHP iktidarı, bunları 'sivil toplum' örgütleri olarak ya 'kendilerini feshetmek zorunda bırakmış, ya da sıkı bir denetime tâbi tutmuÅŸtur.' 'Bazı dönemlerde', özellikle de Ramazan aylarında, camilerde verilecek 'vaaz mevzularının' denetlenmesinin, bizzat Emniyet Müdürlüklerince yapıldığı anlaşılıyor: Esen'e göre bu, 'iktidarın vaazları rejim için güvenlik problemi yaratacak bir faaliyet olarak görüyor olması[...]' anlamına gelmektedir. Bazı durumlarda denetim, meselâ MaraÅŸ'ta, 1936 yılında gerçekleÅŸen bir olayda görüldüÄŸü gibi, bizzat CHP Ä°l Örgütü tarafından yapılmış, CHP Ä°l yönetim örgütü baÅŸkanı [o dönemdeki deyiÅŸle, 'Ä°l-yön-kurul BaÅŸkanı'] 'hem polis hem de yargıç kimliÄŸine bürün[müÅŸtür]'. Esen bu durumu ÅŸöyle dile getiriyor: 'CHP Ä°l-yön-kurul baÅŸkanı, Orhan Kemal'in Murtaza romanındaki Bekçi Murtaza karakterinin cisme gelmiÅŸ hâlidir: Yukarıda Allah, Ankara'da devlet ve hükûmet, MaraÅŸ'ta da Ä°l-yön-kurul baÅŸkanı...'
Camilere gelince, Esen'in deyiÅŸiyle 'camilerin ötekileÅŸtirilmesi', tek parti iktidarının 1930'larda 'ulusal/modern mimariyi yeniden kurgularken, kemer ve kubbe gibi mimarî formlar[ı], Osmanlı ve DoÄŸu ile özdeÅŸleÅŸtir[mesi] ile baÅŸlamıştır: 'Artık ulusal mimarîde kemer ve kubbenin, cami ve kervansarayın yeri yoktur.' Esen ÅŸunları yazıyor: 'Sonuç olarak Cumhuriyet dönemindeki "canlı" ve "hareketli" toplumsal hayat, mekân ve mimarî yapı baÄŸlamında kalabalık meydan ve caddeler, tramvaylar, heykeller ve büyük binalarla simgeleÅŸtirilirken, Osmanlı "teokrasisi"nin "iÄŸrenç" ve "kötürüm" zihniyeti ile Osmanlı toplumsal hayatının "durgun" ve "uyuÅŸuk" yapısı camilerle simgeleÅŸtirilmiÅŸtir." [Esen, çift tırnaklı kelimeleri, '1933'te Maarif Vekâleti tarafından yayımlanan "Osmanlı Ä°mparatorluÄŸundan Türkiye Cumhuriyeti'ne: Nasıldı? Nasıl Oldu?" kitabından alıntılamıştır.]
Henüz yorum yapılmamış.