Sosyal Medya

Kürsü

Gökhan Özcan- Geçmişin mânâsı ile irtibatımız ve Derviş Kanunî

Gökhan Özcan- Yeni Şafak



GeçmiÅŸle övünmenin, lazım olduÄŸu zaman bugüne meÅŸruiyet katmak için dünün mirasyediliÄŸine soyunmanın modası hiç geçmedi. GeçmiÅŸle irtibatı önemsemek elbette kötü bir ÅŸey deÄŸil; ama geçmiÅŸle irtibattan ne anladığımızın, bu irtibata dair kolayca telaffuz ediverdiÄŸimiz sözlerin içini neyle doldurduÄŸumuzun hakkıyla izahını yapabiliyorsak...

Biz kahir ekseriyetle vâkıf olmadığımız, hakkında kulaktan dolma birtakım kliÅŸeler dışında bir ÅŸey bilmediÄŸimiz, derinliÄŸine bakmaya hemen hiç tenezzül etmediÄŸimiz âfâkî bir geçmiÅŸle övünüp duruyoruz. O geçmiÅŸle aramızda bir kan bağı olduÄŸu aÅŸikar ama aynı ÅŸekilde bir can bağı da var mı diye kendimize hiç sormuyoruz. Tarihi hadiseleri meÅŸrebimize uyacak ÅŸekilde tevil etmekte (ki bu teviller meÅŸrebe göre birbirine taban tabana zıt olabiliyor), tarihî ÅŸahsiyetleri birer karton karaktere dönüÅŸtürüp tepe tepe kullanmakta üstümüze yok. Ama asırlar öncesinden bugünlere uzanan bir ÅŸuurla zamanın ruhunu okumaya yönelik pek bir gayretimiz yok. Halbuki, geçmiÅŸ üzerine bir aidiyet sahibi olmak için o geçmiÅŸten bugüne mânâ köprüleri kurmak ÅŸarttır. O köprüler yoksa elimizde kalan tarih deÄŸil, kuru hamasettir.
 
Yazık ki; tarih bahsinin kuru hamasetle doldurulması meÅŸgalesi, her devirde iÅŸ yapmış, müÅŸteri bulmuÅŸ, geçerli olmuÅŸ bir ticaret oldu bu topraklarda. Tarihi kullanıp atan, tarihin ruhuna, canına, ÅŸuuruna intibak etmeyi gözü kesmeyen kolaycılar nice parsaları topladılar. GeçmiÅŸe esastan bakanlar, zamanın seyrinden kendilerine bir idrak biriktirenler onlar kadar itibar görmedi. Dolayısıyla geçmiÅŸle gerçekten irtibatlı olanların toplumun ekseriyetiyle irtibatı hep sınırlı kaldı. Bu hal, pek tabiidir ki, bizi toplum olarak öz toprağımızdan beslenemez bir hale getiriyor ve yaptığımız her ÅŸeye maalesef kahır verici bir ‘mânâ’sızlık katıyor.
 
Zihin köklerini asırlar öncesine uzatarak geçmiÅŸi bir ÅŸuur olarak hayatına katan ve zamanları birbirine baÄŸlayan mânâ ile gönülden irtibatlı olanlar, tarihin ‘havası atılacak bir ÅŸey’ olmadığını bilerek yaÅŸadılar. Onu kendi tenha köÅŸelerinde hayata rengini veren bir ruh, bir zevk, bir neÅŸve, bir hakikat olarak yaÅŸattılar aynı zamanda. Kalabalıkların pek ruhu duymasa da, bu esaslı gayret sahipleri asırların mirası olan ‘mânâ’nın gökkubbenin altında nefes alıp vermeye devam etmesine memur kıldılar kendilerini. Ve o memuriyetleriyle de mâmur kıldılar engin ve bir o kadar mütevazı hayatlarını.
 
O mânâ, sokağımızın ucunda vakur bir cami, eski bir kabristanda sarıklı bir mezar taşı, birbirine yaslanarak zamana direnen ahÅŸap yapılar, zihnimiz unutsa da dilimizin unutmadığı nice kelam-ı kibar, Itrî’nin bir bestesi, Åžeyh Galip’in bir ÅŸiiri, Yunus’un, Mısrî’nin bir ilahisi ve daha bir çok ÅŸeyle yaşıyor hayatımızın içinde. Bizler geçmiÅŸle irtibatsızlığımızı, dolayısıyla hamlık ve idraksizliÄŸimizi elbet gafletimize borçluyuz. DiÄŸer taraftan; geçmiÅŸi, bütün mânâ ve âsârıyla bugün hâlâ elimizi uzatıp dokunabileceÄŸimiz mesafede bir imkan olarak tutan nice mütevazı ve fakat abidevî ÅŸahsiyete de, bizi muhtaç olduÄŸumuz o ‘mânâ’ iklimine taşıyabilecek olan nice güzel ihtimali borçluyuz.
 
Geçen hafta bir ömürlük gayretle hazır ettiÄŸi mânâ çıkınını yanına alarak ebedî aleme göçen DerviÅŸ Kanunî Cüneyd Kosal, iÅŸte tenhada bıraktığımız o abidevî ÅŸahsiyetlerden biriydi. Bugün nice hayırlı meclislerde ÅŸifa niyetine terennüm edilen, feyz niyetine kulak verilen ilahilerin, erbabının bildirdiÄŸine göre neredeyse yüzde 95’inin kayda geçirilmesi Cüneyd Kosal büyüÄŸümüz sayesinde mümkün olmuÅŸtur. 65 yıl boyunca biriktirdiÄŸi ve nihayetinde bütün alemin faydalanması için Ä°SAM’a bağışladığı muhteÅŸem bir musiki hazinesi olan kütüphanesi ile Türk musikisinin bizzat hafızası olmuÅŸtur. Kendi besteleri, güfteleri, icraları da, tıpkı hocamızın varlığı gibi müstesna bir servettir.
 
KeÅŸke Cüneyd hocamız gibi, bütün ömrünü ‘geçmiÅŸ’le ‘insan’ arasında hakiki köprüler kurmaya vakfeden gönül iÅŸçilerini birer ‘hayat ustası’ olarak kurtulamadığımız bütün ÅŸu nevzuhur acemiliklerimize bir tedbir olarak baÅŸ köÅŸelere koyabilsek...
 
Kabri pürnûr, mekânı cennet, derecâtı âlî olsun inÅŸallah. Okunan her ilahiden onun ruhuna Fatihalar kanatlansın.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.