Sosyal Medya

Abdurrahman Dilipak: Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere hatırlatıyorum; işi ehline vereceksiniz

Abdurrahman Dilipak: Yeni Akit



Bana ne’cilik, “Amaaan canım” diye söze baÅŸlamak. “Ben kendi iÅŸime bakarım, baÅŸkası beni ilgilendirmez” diye düÅŸünmek. “Her koyun kendi bacağından asılır” demek aynı ÅŸey. Çıkarı dışında hiçbir ÅŸeyi önemsememek..
 
Evet, doÄŸru “her koyun kendi bacağından asılır“ ama o insanlar için söylenmiÅŸ bir söz deÄŸil. Ä°nsan bilir ki, “haksızlıklar karşısında susmak, dilsiz ÅŸeytan olmak” demektir. Sadece yaptıklarımızdan deÄŸil yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceÄŸiz. Bir insana yöneltilen bir tehdit bütün bir topluma yöneltilmiÅŸ bir tehdittir. Adil ÅŸahitler olacağız, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun mazlumdan yana, zalimlere karşı olacağız. Zalim babamız da olsa, mazlum düÅŸmanımız da olsa. Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere hatırlatıyorum; iÅŸi ehline vereceksiniz. Ehliyet ve liyakat esas olacak.
 
Size Kanuni zamanından bir öÄŸüt aktaracağım. O 1494’de doÄŸdu ve 1566’da vefat etti. 1520’de tahta çıktı. Yani Fetih’ten 41 sene sonra doÄŸdu, 67 sene sonra da vefat etti.
 
Osmanlı devletinin kurucu Osman Gazi 1258’de doÄŸdu, 1326’da vefat etti. Babasının yerine aÅŸiretinin başına geçiÅŸi 1281. 1281’den 1453’e 172 yıl beylikler dönemi olarak geçti. 1453’den 1520’ye, Kanuni dönemine kadar geçiÅŸ dönemidir. Fatih (1432-1481)’den sonra 2. Beyazıd (1447-1412) geldi. 31 yıl iktidarda kaldıktan sonra 1. Selim olarak da bilinen Yavuz Sultan Selim (1512-1520) geldi ve 8 yıl iÅŸbaşında kaldı. Bu dönem beylikten devlete geçiÅŸ dönemidir. 1453’ten 1566’ya kadar 213 yıl yükselme dönemidir.
 
Aslında Kanuni döneminde 1. Viyana KuÅŸatması ile Duraklama dönemine girilir. (27 Eylül-16 Ekim 1529). Asıl büyük kırılma, Lale Devri ile baÅŸladı. Osmanlı tarihinde 1718-1730 yılları arasında geçen süreye Lale Devri denir. PadiÅŸah Sultan 3. Ahmet ve özellikle onun Sadrazamı NevÅŸehirli Damad Ä°brahim PaÅŸa bu dönemin sorumlusudur. Yani duraklama, gerileme, çöküÅŸ durup dururken olmuyor.
 
2. Mustafa zamanında 1699 Karlofça AntlaÅŸması ile gerileme dönemi baÅŸlar. 1839’da Tanzimat Fermanı ilan edilir. 2. Mahmut (1808-1839) dönemidir. Ardından Abdulmecid, Abdulaziz, 5. Murat ve 2. Abdulhamid dönemleri gelecektir. 1889’da Ä°ttihat Terakki kurulacaktır. 1908’den 1918’e kadar kısa aralarla da olsa iktidarda kalacaktır. 1. MeÅŸrutiyet ve 2. MeÅŸrutiyet derken, malum son! 5. Mehmet ReÅŸat döneminde 1. Dünya Savaşı patlar, Çanakkale Savaşı, iÅŸgal ve yıkılış.
 
1. MeÅŸrutiyet (1876)’da Balkan bunalımını görüÅŸmek üzere Ä°stanbul Konferansı toplandığı sırada Avrupalıların iç iÅŸlerimize karışmasını engellemek bahanesi ile 23 Aralık 1876’da Jön Türklerin gayretleriyle Kanun-i Esasi ilan edilerek MeÅŸrutiyet dönemi baÅŸlamıştır. Ayan ve Mebusan olmak üzere iki meclis açıldı.. Ayanlar Meclisi üyeleri padiÅŸah tarafından seçilir ve ölene kadar üye kalırlar. Meclis-i Mebusan üyeleri 50.000 kiÅŸide 1 olmak üzere halk tarafından seçilir. Anayasaya göre yürütmeden padiÅŸah ve hükümet, yasamadan meclis sorumludur. Fakat son söz padiÅŸahındır. Hükümet padiÅŸaha karşı sorumludur. PadiÅŸahın meclisi açma kapatma yetkisi vardır. Bu sürecin sonunda batılıları içiÅŸlerimize karışmasın diye ilan edilen MeÅŸrutiyet yönetimi eliyle daha sonra 1881’de dış borçlarımızla ilgili Duyun-ı Umumiye / dış borçlar genel idaresi kurulmuÅŸtur.
 
Ardından Ä°ttihat ve Terakki’cilerin baskıları sonucu 2. Abdülhamit 1908 Reval GörüÅŸmeleri sırasında MeÅŸrutiyeti yeniden ilan etti.. “Reval GörüÅŸmeleri 9 Haziran 1908 tarihinde günümüzde Estonya’nın baÅŸkenti olan Talin’de Ä°ngiltere Kralı 7. Edward ile Rus Çarı Nikola’nın yaptığı görüÅŸmedir. Reval GörüÅŸmeleri’nde Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu ile ilgili konular da konuÅŸulmuÅŸtur. 2. MeÅŸrutiyetin ilanının en büyük dış etkenidir.”
 
Daha önce “Osmanlıcılık” fikri ile hareket eden Ä°ttihat Terakki yeni dönemde “Türkçülük” fikri ile hareket etmeye baÅŸladı. 2. MeÅŸrutiyet ile yönetimi fiilen ele geçiren Ä°ttihat ve Terakkiciler 1913 Bab-ı Ali baskını ile 23 Ocak 1913’te iktidarı resmen ele geçirdiler.
 
Bu kadar uzun bir giriÅŸten sonra size Yahya Efendi ile ilgili bir menakıb nakledeceÄŸim. Olay Kanuni zamanında geçer. Osmanlı devletinin zirvede olduÄŸu bir zaman, Fuzuli “Åžikayetname”sini yazar ve “Selam verdim rüÅŸvet deÄŸildür deyu almadılar” der. Yıl 1534. 1453’ten 1534’e gelince, durum budur!
 
Menkıbe ÅŸöyle: “Kanuni Sultan Süleyman, zamanın büyük Türk âlimi Yahya Efendi’ye bir mektup gönderir ve ‘Bir devlet ne zaman çöker ve ne yapılırsa sonu nice olur?’ diye sorar. Sultandan gelen bu mektubu okuyan Yahya Efendi kısa bir cevap gönderir: “Neme lazım be Sultanım!” Sultan, bu söze bir mana veremez. Kalkar, Yahya Efendi’nin BeÅŸiktaÅŸ’taki dergâhına gider. Sitem dolu bir ÅŸekilde “Üstadım lütfen mektubuma tatminkâr cevap lütfediniz” diye, sorusunu tekrar eder. Yahya Efendi duraklar, ‘Sultanım, sizin sorunuzu ciddiye almamak kabil mi? Ben sorunuzun üzerine iyice düÅŸündüm ve kanaatimi de açıkça arz etmiÅŸtim’ diye cevap verir. Kanuni “Ä°yi ama bu cevaptan bir ÅŸey anlamadım. Sadece ‘neme lazım be Sultanım’ demiÅŸsiniz. Sanki ‘beni böyle iÅŸlere karıştırma’ der gibi bir mana çıkarıyorum’. Yahya Efendi bunun üzerine, ibret dolu ÅŸu sözleri söyler: “Sultanım! Bir devlette zulüm yayılsa, haksızlıklar ayyuka çıksa. Ä°ÅŸitenler de ‘neme lazım’, deyip uzaklaÅŸsalar, sonra koyunları kurtlar deÄŸil de çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa, gizleseler, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin, feryadı göklere çıksa da, bunu da taÅŸlardan baÅŸkası iÅŸitmese, iÅŸte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boÅŸalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. AsayiÅŸ ve emniyete vesile olan, itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur. ÇöküÅŸ ve izmihlal de böylece mukadder hâle gelir.” Siyasetnameler, Fütüvvetnameler, Emannameler, Pendnameler bunları anlatır ama kim dinler. Devletler durup dururken yükselmezler ve çökmezler. 
 
Ebû Müslim Abdurrahman bin Müslim El-Horasanî’ye atfen aktarılan bir söz var, bilirsiniz: “Onlar, ÅŸerrinden emin oldukları için, dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine baÄŸlamak ve kazanmak için de; düÅŸmanlarını yakın tuttular. Yakın tuttukları düÅŸmanları dost olmadı. Ama uzak tuttukları dostları düÅŸman oldu. Herkes düÅŸman safında toplanınca yıkılmaları mukadder oldu.”
 
Allah’ın yardımını engelleyen her türlü iÅŸ ve söz helak sebebidir. Onun rızasını kazanmaya vesile olan her söz ve iÅŸ kurtuluÅŸ vesilesidir ve unutmamak gerekir ki, O’nun kolaylaÅŸtırdığından daha kolay, zorlaÅŸtırdığından daha zor bir iÅŸ yoktur. Ve Allah, cahil, zalim, kâfir, müfsit ve münafık kiÅŸi ve bunlara yardım eden topluluklara yardım etmez.  
 
Selam ve dua ile. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.