Ali Rıza Demircan Hoca: Alkış da bir tür yalakalıktır
Kaynağı önemli değil, bilgeliği yansıtan ünlü bir deyiş var. Hatırlayabildiğim kadarıyla şöyle: “Bir mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır.”
Kısaca ‘parça bütünün habercisidir’de diyebiliriz. İlişki kurabileceğimiz Kur’ânî bir söylem de şöyledir:
“…Siz bazı şeyleri önemsiz zannedersiniz ama O Allah katında büyük suçtur/günahtır.” (Nûr 24/15)
İl Müftülerinin Cumhurbaşkanımızı Alkışlama Bilinçsizliği
Sayın Cumhurbaşkanımızın 15 Ekimde 35. İl müftüleri toplantısında yaptığı konuşmayı dinlerken çoğunluğu sinek kaydı, traşlı ve kravatlı olan İl müftülerinin takdirlerini alkışlarla dile getirmeleri çoktandır yazmayı düşündüğüm bu yazıyı yazamama vesile oldu.
Beğeniyi ifade etmek üzere alkışlama, dünyamızın yüz traşı ve kravat gibi yaygın ama anlamsız ve de yalakalığa götürücü uygulamalarından biridir. Hele hele yüceltici sloganların refakat ettiği alkışlar, “…Nefislerinizi temize çıkarmayınız…”şeklindeki yüze karşı övgüyü yasaklayıcı Kur’ânî ilkeyi çiğnemek olarak haramdır. (Nisa 4/49. Ayrıca bak. Necm 53/32)
Dünyamızın Kur’ânî ve Nebevî kültüründen yoksun insanları için tabii görülebilecek soyut alkış, başta müftülerimiz olmak üzere Müslüman aydınlar ve hatta halkımız için hiçbir şekilde doğal/caiz/helâl görülemez. Görülmemelidir de.
(Sorumlulukta müftülerin/aydınların ayrıcalığı mı var diyebilecekler Ahzab 30-31’i inceleyebilirler.)
Bütün Nimetler Rabbimizdendir
Biz Müslüman inancımız gereği beğenilebilir bütün sözleri, davranışları, işleri ve ilişkileri Rabbimizden biliriz:
“Sizdeki bütün nimetler; özellikler başarılar Allah’ın ihsanıdır...”(Nahl 16/53)
Çalışmalarımızın ürünü olarak görülse de kişisel ve toplumsal gelişmeleri yansıtan başarıla Rabbimizin ikramıdır. Böyle olunca beğenilerimizi, hayretlerimizi, erişilmez bulduğumuz müsbet sonuçları halikımız olan Allah’ımızı anma vesilesi yapmalıyız. Onu eksikliklerden beri olarak vasıflama, Ona hamd etme ve Onu yüceltme vesilesi kılmalıyız.
Peygamberimizin Uygulaması
Sevgili Peygamberimiz, cünüplük halini pislikle tavsif eden Ebu Hureyfe’nin hayreti mucip bu görüşüne “Sübhanellah” diyerek tepki vermiştir. Muaz b. Cebel’in, karşılaştığı problemleri sırasıyla Kur’ân’a, peygamberi uygulamaya ve de kendi görüşüne göre çözümleyeceği şeklindeki açıklamasını da beğenisini yansıtmak amacıyla “Elhamdülillah” diyerek yani Allah’a hamd ederek göstermiştir. Değişik vesilelerle ”Allah’u Ekber” diyerek tekbir getirme ise Kur’ânî bir tavsiyedir. ( Buharî Gusül 24;bu Davud Ekziye 11; İsra 111)
Biz de Peygamberimizi İzlemeliyiz
Bizler de insanlardan sadır olan söz, davranış ve işlere yönelik beğenilerimizi Tesbih, Hamd ve Tekbir gibi kulca ifadelerle açıklayabiliriz. Sevgilerimizi ve saygılarımızı yüze karşı yapacağımız dualarla ve gıyaben dile getireceğimiz hüsnü zanlarımızla gösterebiliriz.
Bu durumda yapmamız gereken sözlü ve fiili uygulamalarla uyarıda bulunmaktır.
3 Ekim’de hocam Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı’yı anma merasiminde yaptığım konuşmanın tasavvufî eğilimleri ve zevkleri olan dinleyiciler tarafından bile alkışlarla karşılanması üzerine uyarı görevimi yapmaya çalıştım ve yapılması gereğini de hatırlattım.
Sinekkaydı tıraş, kravat ve alkış müftülerimiz için – inanınız- bir mıh bir nal, bir nal bir at… ilişkisinden çok çok daha önemlidir. Mühimdir de anlayacak şuur nerde?
İslâmî, aklî ve ilmî ölçüler olan Marûf’u emretme ve zıddı olan Münker’den sakındırma görevimi yapmak için yer yer eleştiri getirsem de şahsını desteklemekte devam ettiğim Recep Tayyip Bey kardeşim, hitap ettiği 140 000 kişilik Diyanet camiasından çok daha bilgili, bilinçli ve hayırlıdır. Hayırlı ve farklı da olsa sonuçta o da bir siyasidir.
Karşı çıkılması gereken yalakalık türü alkışa karşı çıkmaları için, Yök yönetimine emir verdiği gibi il müftülerine de emir vermesini Recep Tayyip kardeşimizden mi bekleyelim.
Bu yazı Ali Rıza Demircan Hoca'nın kişisel Web sayfasından iktibas edilmiştir.
Henüz yorum yapılmamış.