Kürsü
Erol Göka- Azim ve sebat, hırs ve tamahkârlık değildir
Follow @dusuncemektebi2
Erol Göka- Yeni Şafak
Ne zaman azim ve sebattan bahsedilse, mutlaka hangi iÅŸimizde azimli ve sebatlı olmamız gerektiÄŸini belirlemeliyiz. Ä°yiliÄŸe yol açması istenen, buna niyetlenmiÅŸ yani hayırlı iÅŸlerimizde azimli ve sebatlı olmaktır, temennimiz. Gayrisi tam tersi etki yapar, hayrımıza deÄŸildir.
Günümüzde en hatalı biçimde kullanılan, dolayısıyla aşındırılan kavramlardan birisi de “baÅŸarı”… “BaÅŸarı” dediÄŸimizde bir baÄŸlamdan bahsetmemiz gerekirken, artık hangi baÄŸlamda, neden söz ettiÄŸimize bakmaksızın “baÅŸarı”dan söz ediyoruz. Neyi, nasıl, hangi amaç uÄŸruna, ne pahasına baÅŸardığımızın artık bir önemi yok. “BaÅŸar da nasıl baÅŸarırsan baÅŸar!” diye düÅŸünülüyor. Oysa baÅŸarı tanımı, duruma ve kiÅŸiye göre deÄŸiÅŸkenlik arz eder. Mesela Müslümanlar olarak bizim için bu hayatta “iyi olmak ve kötülükten uzak durmak, insanları kötülükten uzak tutmaya, sakındırmaya çalışmak” esas olmalıdır. Bu, bizim tüm iÅŸlerimizdeki baÅŸarıyı ölçeceÄŸimiz gerçek miyardır. O nedenle, iyi olmayı, kötülükten sakınmayı, sakındırmayı, iyiliÄŸin kazanması için çalışmayı, bize Yaratıcımız tarafından verilmiÅŸ yetenek ve potansiyellerimizi bu amaçla harekete geçirmeyi gerçek “baÅŸarı” diye niteleriz; nitelemeliyiz. Hayatta kazandığın sınavlar, elde ettiÄŸin diplomalar, mevki-makamlar, kazandığın para, mal-mülk ancak bu amaca hizmet ederse “baÅŸarı” olarak görülebilir. BaÅŸka türlü dünyevi kazançların, kimseye bir hayrı olmayacağını düÅŸünürüz, düÅŸünmeliyiz.
Ä°yiliÄŸi büyütmeyen, kötülüÄŸü küçültmeyen azim ve sebat, bir iÅŸe yaramadığı gibi insanın nefsi olgunlaÅŸmasına zarar dahi verebilir. O yüzden gündelik dilde kendiliÄŸinden ÅŸöyle bir ayrıma gideriz. “Azim ve sebat” kelimelerini, sanki iyiliÄŸi çoÄŸaltmak, kötülüÄŸü azaltmak içinde mündemiçmiÅŸ gibi müspet olarak kullanır; menfi, istenmeyen çaba ve ısrarı ise baÅŸka kelimelerle anarız, onlara “hırs ve tamahkârlık” deriz.
Hırs ve tamahkârlık tamam, onlarla neyi kastettiÄŸimizi hepimiz biliyoruz ama bir de “patolojik hırs ve azim” diyebileceÄŸimiz bir takıntılı, obsesif uÄŸraÅŸ, bal yapmayan arı misali gösterilen gayretkeÅŸlik var. Bu halin temelinde gerçekten de saÄŸlıklı iÅŸlemeyen bir psikolojinin bir türlü yaptıklarından emin olamama, baÅŸkalarını deÄŸil ama kendi mükemmeliyetçi beynini ikna etme çabası bulunuyor. Hırs ve tamahkârlık gibi çok yaygın olmasa da hatırı sayılır miktarda insanda oluyor böyle vesveseli yapı. Bir an evvel vesveseyi yenici, vakti daha hayırlı biçimde kullanmayı saÄŸlayan tedbirler almayı gerektiriyor. Vesvese haline gelmiÅŸ bir gayretkeÅŸlikten söz edince, doÄŸal olarak psikolojimizin niye böyle iÅŸe yaramaz yollara tevessül ettiÄŸi sorusu aklımıza takılıyor. Cevabı hayli zor, birçok psikoloji teorisi bu soruya verilen farklı cevaplar nedeniyle ortaya çıkmış zaten. Biz oralara dalmayalım, bildiÄŸimiz, iÅŸe yarar alanla sınırlayalım söyleyeceklerimizi.
Hayatın zorluklarına, sıkıntılarına karşı verdiÄŸimiz psikolojik tepkilere, “baÅŸ etme mekanizmaları” diyoruz. AraÅŸtırmacılar, insanların kaygı verici gerçek durumlar karşısında gösterdikleri, kendilerine özgü, kalıplaÅŸmış baÅŸ etme mekanizmalarını “aktif ve kaçınmacı” ya da “problem odaklı ve duygu odaklı” diye ikiye ayırarak inceliyorlar. Kaygıya yol açan durumu düzeltmek için çabalamak, örneÄŸin sınav kaygısını daha çok çalışarak gidermeye uÄŸraÅŸmak “aktif”, kaygı verici durum yokmuÅŸ gibi davranmayı tercih etmek ise “kaçınmacı” baÅŸa çıkma stratejileri. Birçok kaygı verici durum karşısında hangisinin daha etkili olduÄŸu araÅŸtırılmış, hemen hemen tüm olaylarda aktif baÅŸa çıkma stratejilerinin kaçınmacı olanlara göre daha etkin ve iÅŸe yarar olduÄŸu bulunmuÅŸ. “Problem odaklı” baÅŸa çıkma stratejileri, doÄŸrudan doÄŸruya kaygı yaratan sorunu yenmeye çalışmaya yönelik oluyor. Mesela maddi problemden kaynaklanan sıkıntılar, daha çok para kazanmaya çalışarak yok etmeye çalışılıyor. “Duygu odaklı” baÅŸa çıkma stratejisi izleyenler ise problemin kendisindense yol açtığı sıkıntıyı, daha müspet alternatifleri akıllarına getirerek yenmeye çalışırlar. AraÅŸtırmalar, eÄŸer problemin üstesinden gelmek mümkünse problem odaklı yöntemin ama ölüm, savaÅŸ gibi deÄŸiÅŸtirilmesi imkânsız durumlar karşısında duygu odaklı baÅŸa çıkma stratejisinin daha etkili olduÄŸunu gösteriyor...
Demek ki sadece azimle yola koyulmak da çare deÄŸil. Neye, nasıl azmedeceÄŸimiz de önemli. Bir de okuyucularımız bilirler biz hayat ÅŸiarı olarak Mehmet Akif merhumun “azim ve tevekkül” dediÄŸini “mücadele ve teslimiyet” diye formüle ediyoruz. Kanaatimce bunların ikisi biraradalığı yani mücadele ve teslimiyetin diyalektik birliÄŸi, Kur’an-ı Kerim’de de defalarca zikredilen“sabır”ı oluÅŸturuyorlar. Azim ve sebat, sabırla birlikte anıldıklarında tam yerlerini buluyorlar.
Hayırlı işlerinizde kolaylıklar dilerim.
Henüz yorum yapılmamış.