Güncel
Yeni Malezya’da değişim sancısı
Malezya'da gerçekleşen ırk ayrımının kaldırılması sözleşmesi karşıtı gösteri Malay etnik yapısının, pozitif ayrımcılıktan neşet eden verili ekonomik çıkarlarını kaybetmesinin ötesinde, aynı zamanda mensubu oldukları İslam’a yönelik bir tehlike olarak da yorumlanıyor.
Mehmet Özay
Malezya’da geçen hafta sonu gerçekleÅŸtirilen gösteri, 9 Mayıs’taki genel seçimlerden bu yana pek fazla zaman geçmemesi nedeniyle acaba ülkede ne oluyor sorusunu gündeme getiriyor.
Gösterinin amacı, BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) tarafından 4 Ocak 1969 yılında yürürlüÄŸe giren ırk ayrımcılığının ortadan kaldırılması sözleÅŸmesinin (Elimination of All forms of Racial Discrimination) hükümet tarafından onaylanmaması talebiydi.
Yeni hükümet ve deÄŸiÅŸim politikaları
61 yıllık Ulusal Cephe iktidarını sona erdiren Umut Koalisyonu’nun siyasi baÅŸarısı sıradan bir hükümet deÄŸiÅŸikliÄŸi olmanın ötesinde anlamlar taşıyor. Öyle ki, yeni hükümetin siyasi vizyonu, ülkenin ‘Yeni Malezya’ kavramı ile tanışmasına neden oldu. Bu kavramın neye tekabül ettiÄŸi, hangi deÄŸiÅŸimler ile anılacağı veya hangi siyasi ve toplumsal zemin üzerinde geliÅŸtirileceÄŸi konusunda görüÅŸ ve düÅŸünceler paylaşılmaya devam ediyor.
Bu baÄŸlamda, geniÅŸ toplum kesimleri arasında birliÄŸi saÄŸlama çabası, uzun süredir gündemde olan 1 Malezya Kalkınma Fonu (1MDB) ve diÄŸer yolsuzlukların üzerine gidilmesi, aralarında üst düzey siyasilerin de bulunduÄŸu ÅŸahıslar hakkında davaların açılması, ÅŸeffaf devlet yapılaÅŸmasına kapı aralayacak uygulamalara adım atılması, adına dev projeler denilen ancak ülkeyi bazı dış güçlerin kontrolüne devretme ÅŸeklinde zuhur eden yatırımlara kısıtlama getirilmesi gibi politikalar olumlu karşılık bulurken, tam da bu noktada gündeme gelen gösterinin nedenleri üzerinde durmak gerekiyor.
BM sözleÅŸmesi ve toplumsal barış
BaÅŸbakan Dr. Mahathir Muhammed’in Eylül ayında BM genel kurul açılışında yaptığı konuÅŸmada, söz konusu sözleÅŸmenin imzalanacağına duyurmuÅŸtu. Ancak BaÅŸbakan’ın ülkeye dönmesinin ardından, Malezya kamuoyunda çeÅŸitli çevrelerin gösterdiÄŸi tepki ve hassasiyet nedeniyle bu sözleÅŸmenin imzalanmasından vazgeçildiÄŸi açıklandı.
Hükümetin bu geri adımına raÄŸmen, 61 yıl boyunca iktidar bulunmuÅŸ olan ve bugünse muhalefet konumunda bulunan koalisyon bloÄŸunun en büyük ortağı ve bu anlamda omurgasını teÅŸkil eden BirleÅŸik Malay Ulusal Organizasyonu (UMNO) partisi ile Malezya Ä°slam Partisi’nin (PAS) öncülüÄŸünde gerçekleÅŸtirilen gösteri, hükümete bir gözdağı verme amacı taşıyordu.
Temelleri anayasanın 153. Maddesi’nde karşılık bulan ‘Malay’ haklarının kaybedilmesi endiÅŸesinin neden olduÄŸu bir tepki söz konusudur. ‘Yeni Malezya’ oluÅŸturma iddiasındaki hükümetin BM’nin ilgili sözleÅŸmesini imzalaması, Malay etnik yapısının garanti altına alınan haklarının kaybedileceÄŸi endiÅŸesine neden oluyor.
Ancak bu noktada, Malayların tamamının Müslüman olduÄŸu düÅŸüncesi ve kabulü belirleyici bir konuma taşınıyor. Öyle ki, haklar konusu Malay etnik yapısının, pozitif ayrımcılıktan neÅŸet eden verili ekonomik çıkarlarını kaybetmesinin ötesinde, aynı zamanda mensubu oldukları Ä°slam’a yönelik bir tehlike olarak da yorumlanıyor.
Sömürge dönemi yasaları ve toplumsal ayrıştırma
BM’nin bu ilgili sözleÅŸmesi, 2. Dünya Savaşı’nın ardından, bağımsızlıklarını yeni kazanan ülkelerde sömürge döneminden kalan uygulamaları sona erdirmeyi amaçlayan ve etnik farklılaÅŸmaların neden olabileceÄŸi çatışma ortamlarıyla mücadele için gündeme getirilmiÅŸti.
Malezya’nın, geçmiÅŸte Ä°ngiliz sömürge yönetimi marifetiyle çok etnikli bir toplumsal yapıya dönüÅŸtürülmesinin izlerini kaldırmaya yönelik bazı talepler olduÄŸu biliniyor. Özellikle, Çin ve Hint kökenli Malezyalılar ve kısmen de olsa Müslüman-Malay toplum tarafından gündeme getirilen konu, 9 Mayıs seçimleri öncesinde de Umut Koalisyonu’nun seçim kampanyasında yer alıyordu.
1981-2003 yılları arasındaki ilk baÅŸbakanlığı döneminde Dr. Mahathir bu yöndeki talepleri göz ardı etmesine raÄŸmen, 9 Mayıs seçimlerinin ardından baÅŸbakanlık koltuÄŸuna oturmasıyla, verilen seçim vaadinin de yerine getirilmesi bekleniyordu. Zaten BaÅŸbakan’ın BM’deki konuÅŸmasında da bu yöndeki görüÅŸünü ortaya koyması bu niyetin bir ifadesiydi.
Ancak ortada kayda deÄŸer bir çeliÅŸkinin olduÄŸunu söylemek gerekiyor. Malezya’nın üç ana etnik yapısı olan, yani Müslüman-Malay, Çinli ve Hintli toplumun liderlerinin 1957 yılında gelen bağımsızlık öncesinde Ä°ngiliz sömürge yönetiminin nezaretinde yapılan görüÅŸmelerde siyasi yönetim, ekonomi gibi alanların etnik temelli ayrışmasının kapısı aralandı.
Sosyo-ekonomik geri kalmışlık ve ‘pozitif ayrımcılık’ Müslüman-Malay toplumuna ülke yönetiminde tek söz sahibi olma rolü biçilmesine raÄŸmen, aradan geçen zaman zarfında sosyo-ekonomik kalkınmadan arzu edilen ÅŸekilde yararlanamamaları, 1969 yılındaki seçimlerin hemen akabinde patlak veren anarÅŸi sürecinin yaÅŸanmasına sebebiyet verdi.
Ülke, yaklaşık birbuçuk yıl süreyle Ulusal güvenlik komisyonu tarafından yönetilirken, bir daha böylesi anarÅŸi ortamına meydan verilmemesi adına Müslüman-Malaylara ‘pozitif ayrımcılık’ olarak da deÄŸerlendirilen Ulusal Ekonomi Programı (National Economic Program) olarak adlandırılabilecek ekonomi politikası 1971 yılında kabul edildi.
Müslüman-Malaylara devlet sektörlerindeki istihdamda, eÄŸitimde, yatırımda vb. alanlarda öncelik ve ayrıcalık tanıyan uygulamanın toplumsal bütünlüÄŸü saÄŸlamaya yönelik bir giriÅŸim olduÄŸu iddiası kadar, bugüne kadar sürdürülmesi nedeniyle, diÄŸer toplum kesimlerine yönelik negatif ayrımcılık olarak da gündeme taşınıyor.
Ä°ÅŸte hafta sonunda yapılan gösteri de, Malay milliyetçiliÄŸi ile ‘Ä°slam’ın birarada sergilenmesine neden olan husus, bugüne kadar bu etnik ve de dini yapıya yönelik pozitif ayrımcılığın kaldırılacağı endiÅŸesinden kaynaklanıyordu.
Müslüman-Malay toplumun ekonomik kalkınmışlığının belirli bir sürede tamamlanıp ilgili pozitif ayrımcılık yasasının ortadan kaldırılması yönündeki düÅŸünce, kimi gözlemcilerin dikkat çektiÄŸi üzere, yerini Malay üstünlüÄŸünün ulusal bir ideoloji olarak kalıcı hale gelmesi düÅŸüncesine bırakıyor.
1971’de alınan kararlar salt ekonomi içerikle sınırlı olmayıp, aksine toplumsal ve siyasal bir süreci yönetmeye matuf bir politika haline dönüÅŸmesi, ülkede etnik yapılar arasında ayrışmayı sona erdirmeyen aksine bu ayrışmayı sürekli kılan bir hale dönüÅŸtü.
Öyle ki, bu durum, bir ulus-devlet olma iddiasındaki Malezya’nın, bu konuda ne denli baÅŸarılı olup olmadığı sorularını da beraberinde getiriyor. Ülkenin bağımsızlık sürecine bakıldığında ekonomik kaynaklar ve bu kaynakların toplumsal kesimler arasında dağılımı esasına dayalı toplumsal birliÄŸin, ulus-devlet koÅŸullarının saÄŸlanmasına yeter olup olmadığı konusu ise her daim gündemde oldu.
Malay birliği iddiası
Söz konusu gösterideki katılımcı profiline ve söylemlere bakıldığında Malay-Müslüman toplumun birlik içerisinde olduÄŸu düÅŸüncesi akla gelebilir. Ancak, özellikle 1990’ların sonlarından itibaren çok etnikli siyasi partilerin kurulması ve ortaya çıkan koalisyon blokları temelde Malay-Müslümanlar arasında birlikten söz etmeyi mümkün kılmıyor.
Bunun belki de en iyi örneÄŸi, UMNO ile PAS’ın hiçbir zaman biraraya gelmemiÅŸ, hatta birbirlerine karşı kıyasıya eleÅŸtirel tavır almış olmalarıdır. Hafta sonundaki birlik gösterisine raÄŸmen, 1990’dan bu yana PAS’ın yönetimindeki Kelantan eyaleti müftüsü gösterinin ulusal barış için sakıncasına dikkat çekerek iptali yönünde karar belirtmesi de konunun siyasi veçhesinin farklılaÅŸmalarla birlikte devam ettiÄŸini gösteriyor.
Umut Koalisyonunun, siyasi ve toplumsal yapıda yapmayı vaat ettiÄŸi reformlarla Yeni Malezya oluÅŸturma düÅŸüncesi, belki de ilk ciddi zaafiyetini bu son geliÅŸme ile göstermiÅŸ oluyor. Her ülkenin kendine özgü toplumsal ve siyasal doÄŸasına uygun yasaların varlığı olabileceÄŸi düÅŸüncesine haklılık vermekle birlikte, mevcut durum Malezya’yı Güney Sudan, Kuzey Kore ve Myanmar gibi ülkelerle aynı kategoride yer almasına neden oluyor.
kaynak: dünya bulteni
Henüz yorum yapılmamış.