Kürsü
Taha Kılınç- Üsküp’te hasbihal
Follow @dusuncemektebi2
Taha Kılınç- Yeni Şafak
GeçtiÄŸimiz perÅŸembe ve cuma günü, “Ä°slâm Gençlik Forumu”nun davetlisi olarak Makedonya’daydım. Daha önce Makedonya’yı ailecek ayrıntılı bir ÅŸekilde gezmiÅŸ olduÄŸumuz için, bu seferki seyahati yalnızca oradaki dostlarımızla hasbihale ve dertleÅŸmeye ayırdık. Dolu dolu geçen iki günün sonunda, hem bu güzel ülkeye biraz daha aÅŸina olduk hem de yepyeni dostluklar kurduk, hamd olsun.
Sabah erken saatlerde Üsküp’e ayak bastıktan sonra, böyle seyahatlerde hep yapmaya çalıştığım gibi, yalnız başıma ÅŸehirde gezintiye çıktım. YürüyüÅŸüme Sultan Murad Camii’nden baÅŸladım, saat kulesinden geçerek Ä°shak Bey türbesine uÄŸradım, ardından —hazîresinde Yahya Kemal Beyatlı’nın annesi Nâkiye Hanım’ın kabrinin de yer aldığı— Gazi Ä°sa Bey Camii’nde biraz soluklanıp, Yahya PaÅŸa Camii’ne geçtim.
1392’de Üsküp’ü fetheden ve 1414’e kadar yöneten PaÅŸa YiÄŸit Bey’in oÄŸlu Ä°shak Bey, babasının vefatıyla devraldığı iktidar emanetini 1439’da oÄŸlu Ä°sa Bey’e devretmiÅŸ. Üsküp böylece, 1392’den 1463’e kadar kesintisiz olarak dede-oÄŸul-torun tarafından yönetilmiÅŸ. Gazi Ä°sa Bey, Üsküp’e hizmetlerinin yanında, Saraybosna ve Novi Pazar (bugün Sırbistan sınırları içinde) ÅŸehirlerinin de kurucusu biliniyor. Sultan Murad Camii, ismini bânîsi Sultan Ä°kinci Murad’dan alırken, Yahya PaÅŸa Camii’ni Ä°kinci Bâyezid’in damadı MalkoçoÄŸlu Yahya PaÅŸa 1501’de inÅŸa ettirmiÅŸ.
Åžehir uykudayken adımladığım sokaklarda Üsküdar’ın ve eski Bursa’nın ara sokaklarının lezzetini aldım. Üsküp’teki mihmandarımız Enes Süleyman kardeÅŸimin, “Biz, Ä°stanbul’dan daha eskiyiz” deyiÅŸindeki nükte tam da burada gizliydi belki de.
***
PerÅŸembe akÅŸamı, Üsküp’teki GüneydoÄŸu Avrupa Üniversitesi’nde bir konferans verdim. 1451’de inÅŸasına baÅŸlanan TaÅŸköprü’nün hemen yanı başında yer alan üniversite binasındaki geniÅŸ amfide toplanan —çoÄŸunluÄŸu Arnavut— kardeÅŸlerimle “yaÅŸadığımız dönemde bir Müslüman gencin öncelikleri” temalı bir sohbet gerçekleÅŸtirdik. Tercüman kardeÅŸimin yetkinliÄŸi, aradaki dil engelini kolayca kaldırdı. “Sen buradaki muhatap kitleyi daha iyi tanırsın, cümlelerime dilediÄŸin ilaveyi yapabilirsin” dedim. Güzel de oldu öyle.
Konferans dışında, Üsküp’te geçirdiÄŸimiz iki gün boyunca çok sayıda kiÅŸi, kurum ve kuruluÅŸu ziyaret ettik. EÄŸitim ve insanî yardım faaliyetleriyle Makedonya’da ciddi bir boÅŸluÄŸu dolduran Kalliri i Miresise (Ä°yilik BaÅŸağı) DerneÄŸi’nden Rufat Åžerifi Hocam ve Fevzi Musliu kardeÅŸimle geçirdiÄŸimiz vakit ve Arapça ettiÄŸimiz sohbet, benim açımdan gerçek bir ganimet gibiydi. Türkiye’den ve Ä°slâm dünyasının farklı ülkelerinden çok sayıda kitabı Arnavutçaya tercüme edip yayımlayan Furkan ISM Yayınevi’nde, Muhamed Murtezi Bey’den hem Makedonya’nın kitap ve kültür gündemini hem de hedef kitlenin kitaplara ilgisini dinledik. Kadın Ä°lerleme DerneÄŸi’ne yaptığımız ziyaret, Makedonyalı hanımların faaliyetleri hakkında yakından bilgilenmemizi saÄŸladı. Uluslararası Balkan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Dursun Erdem Hoca bizi makamında ağırladı, göreve baÅŸladığı ekim ayından bu yana edindiÄŸi izlenimleri paylaÅŸtı. Ensar DerneÄŸi BaÅŸkanı Süleyman Baki Bey’le programı denkleÅŸtiremesek de, Yönetim Kurulu Üyesi Necati Süleyman’la yemekte bir araya geldik. Ziyaretimiz sırasında Kuveyt’te bulunduÄŸu için görüÅŸemediÄŸimiz Logos-A Yayınevi’nin kurucusu Prof. Dr. Adnan Ä°smaili’ye selam bıraktık. Time Balkan haber sitesinin yayın sorumlusu sevgili kardeÅŸim Seyyid Emin’le röportaj için ise, ne yazık ki vakti yetiremedik.
Alaca Cami’de cuma namazı kılmak için geçtiÄŸimiz Kalkandelen’de, Aliya Ä°zetbegoviç’in siyaset arkadaÅŸlarından Kenan Mazlami Bey’le bir araya geldik. Aliya ile Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey Camii’nde ilk tanışmasını, ardından birlikte siyasete atılışlarını, Yugoslavya döneminde Balkanların zor ÅŸartlarında yürüttükleri faaliyetleri, çocuklarının doÄŸumuna bile yetiÅŸemeyecek ÅŸekilde sahada oluÅŸlarını… Kenan Bey’den dinlerken, adeta belgesel izler gibiydik.
***
GörüÅŸmelerin, temasların, konferansların ötesinde, Türkiye’ye dönmeden evvel bir grup dertli kardeÅŸimle yaptığımız özel sohbet, Üsküplü Müslümanların hem kendi ülkelerini, hem Türkiye’yi, hem de Ä°slâm dünyasının gidiÅŸatını ne kadar yakından ve derinden izlediklerini gösterdi bana. “Türkiye’nin selâmeti Ä°slâm dünyasının da selâmeti anlamına gelir” diyerek baÅŸladıkları söz, taşıdıkları birtakım endiÅŸelere doÄŸru ilerledi. “Türkiye’de, gelecek yılları inÅŸa edecek bir gençlik yetiÅŸiyor mu?”, “Karar alma süreçlerinde, bizim hassasiyetlerimizi paylaÅŸan insanlar ne kadar etkili?”, “Türkiye’de devlet katmanları ve bürokrasi, CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın Ä°slâm dünyasına dair samimiyetini ve heyecanını taşıyor mu?”, “AK Parti yönetim kadroları, kardeÅŸlerinden gelen nasihatlere yeterince kulak veriyor mu?” gibi sorular, tamamen bu endiÅŸelerin tezahürüydü. “Elçiye zeval olmaz” kabilinden, ben de iletmiÅŸ olayım.
***
Cuma akÅŸamı, uçağımız Ä°stanbul’a gitmek üzere Üsküp’ten havalanırken, bu ziyarete vesile olan —ismi bende mahfuz— kıymetli aÄŸabeyimin ÅŸu cümlesi kulağımda yankılanıyordu: “Balkanlara daha çok gitmemiz lazım. Oralarda tertemiz insanlar ve yapılacak çok fazla iÅŸ var.”
Henüz yorum yapılmamış.