Göllere, nehirlere, dağlara sapkınca duanın puperest dini: Şamanizm
Şamanizmin temeli, doğadaki cansız varlıkların ruh ve kudret sahibi olduklarına inanılmasıdır. Örneğin yağmurun bulutların içindeki ruh tarafından yağdırıldığına veya ateşin kendi içindeki bir ruh tarafından yakılıp sürdürüldüğüne inanılır.
Çin'in Batıl Ä°nancı: ÅžAMANÄ°ZM
Dünyanın en eski uygarlıklarından biri olarak kabul edilen Çin, günümüzde komünist rejimle yönetilmekle birlikte kökleri geçmiÅŸe uzanan yerleÅŸik kültürünü büyük ölçüde muhafaza etmektedir. Bu kültür esas olarak ülkede kabul gören üç dinin etkisi altındadır: Budizm, Konfüçyüsçülük ve Taoizm. Ancak bu üç din öncesinde Çin'de hakim olan inanış ise Åžamanizm'dir.
Åžamanizm, Çin'in en eski dini olarak kabul edilir. Bu batıl din, "Kam" adı verilen Åžaman rahiplerinin ruhlarla baÄŸlantı kurdukları ve bu ruhlardan aldıkları sözde güçle geleceÄŸi bildirme, kötülükleri savma, hastalıkları iyileÅŸtirme, kötü ruhları çıkarma, ölümsüzlüÄŸün yolunu bulma, yaÅŸamı uzatma gibi kabiliyetlere sahip oldukları yönünde çarpık bir temel üzerine kuruludur.
Åžamanizm, KonfüçyüsçülüÄŸün ilk ortaya çıkışına kadar Çin toplumu üzerindeki en etkili inanıştı. Ancak KonfüçyüsçülüÄŸün halk arasında kabul edilip dönemin yönetimleri tarafından destek görmesi Åžamanizmin toplum üzerindeki etkisini azaltmıştır.
Göllere, Nehirlere, DaÄŸlara Sapkınca Dua
Åžamanizmin temeli, doÄŸadaki cansız varlıkların ruh ve kudret sahibi olduklarına inanılmasıdır. ÖrneÄŸin yaÄŸmurun bulutların içindeki ruh tarafından yaÄŸdırıldığına veya ateÅŸin kendi içindeki bir ruh tarafından yakılıp sürdürüldüÄŸüne inanılır.
Bu inanç aslında pek çok eski putperest inanışta yer almaktadır ve "animizm" olarak bilinir. Animizm, kısaca, doÄŸadaki her varlığın ayrı bir ruh ve ayrı bir ilah olduÄŸu inancıdır. Bu konuda detaylı araÅŸtırmalar yürüten Ivar Paulson isimli antropolog, "Åžamanizm gerçekte animist bir ideolojidir" diyerek konuyu özetlemektedir. GörüldüÄŸü gibi Åžaman inancı tam anlamıyla çok-ilahlı bir ÅŸirk inancıdır. Bu sapkın anlayışa mensup olanlar, sayısız denecek kadar çok ilahın varlığına inanır ve bu ilahları hoÅŸnut edebilmek için dualar edip kurbanlar sunarlar. ÖrneÄŸin bu anlayışa göre, her orman ayrı bir ilah olarak görülmekte, hepsine ayrı ayrı tapılmaktadır.
Garip ritüellere sahip olan bu batıl inanç, akla tamamen aykırıdır. DoÄŸadaki taşın, toprağın, suyun hiç bir iradesi yoktur ve hepsini alemlerin Rabbi olan Allah yaratmıştır. Tüm kainatın tek bir Yaratıcısı ve tek bir Hakimi olduÄŸunu kavrayamayan Åžamanlar ise, Allah'tan baÅŸka sayısız ilahlar edinerek O'na ÅŸirk koÅŸmuÅŸ insanlardır. Allah Kuran-ı Kerim'de ÅŸirk inancının sapkınlığını ÅŸöyle bildirir: "... O'nunla birlikte hiçbir ilah yoktur; eÄŸer olsaydı, her bir ilah elbette kendi yarattığını götürüverirdi ve (ilahların) bir kısmına karşı üstünlük saÄŸlardı. Allah, onların nitelendiregeldiklerinden Yüce'dir." (Müminun Suresi, 91)
Çin:
Üç Batıl Dinin YaÅŸam Sahası
Eski çaÄŸlarda Åžamanizmin batıl inançları ile yoÄŸrulan Çin topraklarında, daha sonra varlıkları günümüze kadar devam eden üç ayrı din egemen olmuÅŸtur: Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Budizm. Ancak bu üç farklı batıl inanış Åžamanizm temelinde Çin kültürü içinde kaynaÅŸmış, birbirlerinin gelenek ve uygulamalarını almıştır. Bu nedenle de Çin dinlerini inceleyen birçok araÅŸtırmacı bu üç inancı beraber ele almayı tercih eder.
Hinduizme tepki olarak ortaya çıkan Budizm, zaman içinde Çin topraklarına da girmiÅŸ, yerleÅŸik Çin felsefeleri ile çok köklü bir ÅŸekilde birleÅŸmiÅŸ ve Çin Budizmi adını almıştır. Budizmin Buda'ya sözde bir ilah gibi tapınmayı öngören inanışları, insanı yokluk ve sefalet içinde yaÅŸamaya teÅŸvik eden batıl uygulamaları Ä°slam dininin asla kabul etmeyeceÄŸi eziyet ve zulüm dolu sahnelere neden olmaktadır.
Bu üç batıl dinin karşılıklı iliÅŸkileri, "üç din tek dindir" ÅŸeklindeki bir Çin özdeyiÅŸiyle ifade edilmektedir. Çinlilerin büyük bölümü bu batıl inanç ÅŸekillerinin her birini diÄŸerinin tamamlayıcısı olarak görürler. Konfüçyüsçülük tamamen toplum yaÅŸamını ve devlet yönetimini düzenlemeye yönelik sosyal bir düzen üzerinde yoÄŸunlaşırken, Taoculuk ile Budizm ritüelleri, ayinleri, batıl inanışları ile insanın iç dünyasını, günlük yaÅŸamını, ruhsal yönünü ele alırlar. Ancak Çin'de çok sayıda Budist bulunmasına raÄŸmen, bu asılsız inanç ÅŸekli temelde Hindu öÄŸeler taşıdığı için Çinliler tarafından milli din olarak kabul görmemektedir. Bu nedenle de Çin kültürü daha ziyade Konfüçyüsçülük ve Taoculuk çevresinde ÅŸekillenir.
Konfüçyüsçülük:
Allah'ın Varlığını Gözardı Eden Bir Düzen
Konfüçyüsçülük Allah Katından vahyedilmiÅŸ hak bir din deÄŸil, Çinli düÅŸünür Konfüçyüs tarafından ortaya konan ahlaki bir sistemdir. Batı'da Konfüçyüs1 adıyla tanınan
K'ung Çeu'nun, (MÖ 551-479) kurduÄŸu bu sistemde sadece toplum düzenine ağırlık verilmiÅŸtir. Konfüçyüs, bu hedefini gerçekleÅŸtirirken,
geçmiÅŸ dinlerde yer alan birçok batıl inancı da aynen hayata geçirmiÅŸtir. Atalara tapınma, sunularda bulunma, kadınları ikinci sınıf insan olarak görme bu sistemin batıl inanışlardan bazılarıdır. GeçmiÅŸ Çin inanışlarında ahiret hayatı, hesap günü, kader, cennet ve cehennem inançları olmadığı için Konfüçyüs de yeni oluÅŸturduÄŸu sapkın sistemde Allah'ın ilahi kitaplarında bildirdiÄŸi bu gerçeklerden hiçbir ÅŸekilde bahsetmedi.
Konfüçyüs'ün yerleÅŸtirmek istediÄŸi ahlaki sistem yukarıda saydığımız batıl özellikleri taşımasının yanı sıra Kuran ahlakına uyan birtakım öÄŸretiler de içermektedir. Ancak her ne kadar bazı doÄŸruları içerse de, bir insan tarafından ortaya atılan, Allah korkusunu ve Allah sevgisini esas almayan, hesap gününü, cennet ve cehennemi göz ardı eden bu düÅŸüncenin, insanları kurtuluÅŸa götürmesi mümkün deÄŸildir. (Harun Yahya, Ä°slam ve UzakdoÄŸu Dinleri)
Konfüçyüsçülük Çin'de Mao döneminde büyük bir düÅŸman olarak görüldü. Ancak resmi olmamakla birlikte kamu hayatındaki güçlü konumunu günümüze kadar devam ettirdi. Son zamanlarda ise Konfüçyüs prensipleri tekrar günlük hayatta yerini almaktadır.
Taoizm:
Hurafelere Dayalı Bir Aldanış
Taoizmin MÖ 500'lü yıllarda yaÅŸadığı düÅŸünülen, fakat hakkında hiçbir bilgi bulunmayan Lao-Tse isimli bir kiÅŸi tarafından kurulduÄŸu kabul edilir. Taoistler, Tao-teh-King isimli bir metni kutsal kabul ederler.
Taoizm insanları barışa, huzura ve dengeli yaÅŸama götüren bir yol olarak tanımlanır. Ancak asırlardır kuÅŸaktan kuÅŸaÄŸa aktarılan geleneklerin, KonfüçyüsçülüÄŸün ve Budizmin etkisiyle ÅŸekil deÄŸiÅŸtiren Taoizmin tanımını yapmak oldukça zordur. Genel kabule göre Tao insanın hayatı boyunca izlemek zorunda olduÄŸu yoldur. Bu yol uyulması zorunlu çeÅŸitli prensiplerle belirlenmiÅŸtir. Ancak bu prensipler Allah'ın vahyine dayanmayan, insanlarca ortaya atılan düÅŸüncelerdir. Bu nedenle de içinde birçok çeliÅŸkiler bulunmaktadır.
Taoculuk putperest bir dindir ve akla gelebilecek hemen herÅŸeyi ilah olarak benimsemektedir. Önünde eÄŸilip ibadette bulundukları her hayali tanrının Tao'nun bir yönünün yansıması olduÄŸuna inanılır. Bir Taoistin, önemli ruhların isimlerini, rütbelerini ve güçlerini bilmesi, meditasyon ve imgeleme yöntemleriyle onları yönlendirmesi için eÄŸitimden geçmesi gerekmektedir.
Taoistlerin evlerinde birçok putun tasviri dolaplar içine yerleÅŸtirilir. Ancak bu putlar her Taoiste göre deÄŸiÅŸiklik gösterir. Allah Kuran ayetlerinde putperest anlayıştaki toplulukların tarihin her döneminde var olduklarını bize haber vermiÅŸtir. Hz. Musa ile birlikte Firavun'un kavminden kurtulan Ä°srailoÄŸulları yolculukları sırasında puta tapan bir kavimle karşılaÅŸmışlar ve Musa Peygamberden kendilerine aynı ÅŸekilde bir put yapmasını istemiÅŸlerdir. Bu olay Kuran'da insanlara örnek olarak bildirilmektedir. Bununla ilgili Kuran ayetleri ÅŸöyledir:
"Ä°srailoÄŸullarını denizden geçirdik. Putları önünde bel büküp eÄŸilmekte olan bir topluluÄŸa rastladılar. Musa'ya dediler ki: "Ey Musa, onların ilahları (var; onların ki) gibi, sen de bize bir ilah yap." O: "siz gerçekten cahillik etmekte olan bir kavimsiniz" dedi. Onların içinde bulundukları ÅŸey (din) mahvolucudur ve yapmakta oldukları ÅŸeyler (ibadetler) de geçersizdir." (Araf Suresi, 138-139)
Taoistlerin durumu da tarih boyunca yaÅŸamış tüm putperestlerle aynıdır. Onlar da hurafelerle, batıl öÄŸretilerle saÄŸlıklı düÅŸünmeleri engellendiÄŸinden, içinde bulundukları büyük sapkınlığı fark edemeyen kimselerdir. Oysa bu batıl inançlarını bir kez olsun sorgulamaları, geleneklerini körü körüne izlemeyi deÄŸil doÄŸru yolu bulmayı hedeflemeleri halinde içinde bulundukları akıl dışı durumu fark edeceklerdir.
Ateist Bir Din:
New Age
Uzak DoÄŸu dinleri 19. yüzyıldan itibaren Batı toplumlarında ilgi görmeye baÅŸlamıştı. Bununla birlikte iki büyük dünya savaşının yıkıcı etkileri, Japonya'ya atılan atom bombaları, bunun ardından gelen Vietnam Savaşı, komünizm tehlikesinin giderek bir paranoyaya dönüÅŸmesi, birbiri ardına ortaya çıkan skandallar, batıda özellikle Amerikan gençliÄŸinde kurulu düzene karşı büyük bir tepki oluÅŸturdu. Zaten Darwin'in evrim teorisini esas alan materyalist bir eÄŸitim sistemiyle yetiÅŸtirilen bu insanlar büyük bir manevi boÅŸluk içindeydiler. Hıristiyanlığı da tüm kurumlarıyla "kurulu düzenin" bir parçası olarak gördüklerinden içinde bulundukları inanç boÅŸluÄŸunu gidermek için yeni yeni arayışlara girdiler. Büyük bir kesim özellikle popüler kültürü belirleyen çevrelerin telkinleriyle Uzak DoÄŸu dinlerine yöneldi. Nihayet 1960'lı yıllarda New Age adı verilen, maddeci batı kültürüyle Uzak DoÄŸu dinleri ve ayrıca büyü, fal gibi sapkınlıkların senteziyle oluÅŸturulan felsefe din karışımı akım tüm dünyayı etkilemeye baÅŸladı. Bu akım hippi kültürünün bir devamı niteliÄŸindeydi. Bu öÄŸretileri benimseyen bazı sanatçı ve bilim adamlarının da etkisiyle New Age akımı insanlar arasında hızla yayıldı ve Batı kültürünün önemli bir parçası haline geldi.
Ä°nsanlara modern bir ambalaj içerisinde sunulan New Age Hareketi gerçekte Hinduizm, Budizm, Åžamanizm, Taoizm gibi putperest dinlerin sapkın inanışlarının yanı sıra akıl, mantık ve saÄŸduyu ile baÄŸdaÅŸmayan türlü saçmalıklar içeren ve ilahi dinlerde yasaklanan fal ve büyü gibi birçok batıl uygulamayı teÅŸvik eden son derece ilkel bir inanıştır. Tüm iddialarının aksine insanları gerçeklerden uzaklaÅŸtırıp hayali bir dünyada yaÅŸamaya sürükleyen bir aldatmacadır. Nitekim bir kurtuluÅŸ yolu olarak gösterilen bu hareket insanlara hiçbir ÅŸey vermediÄŸi gibi onların mevcut bunalımlarını daha da artırıp, intihar etmeyi tek çıkış yolu olarak gören bireyler haline getirmiÅŸtir.
Henüz yorum yapılmamış.