Kürsü
Abdullah Yıldız- Huzur Allah’ın Huzurunda
Follow @dusuncemektebi2
Abdullah Yıldız- Yeni Akit
“Namaz Gönüllüleri” olarak yürüttüÄŸümüz “Namazla DiriliÅŸ” programlarımızı, son zamanlarda özellikle gençlerimizin giderek artan bir ilgi ile izlemeleri ve yine son günlerde bir vakfımızın baÅŸlattığı “Her Okula Bir Mescid” kampanyasının büyük ilgi görmesi bazı “yaban” odakları rahatsız etmiÅŸe benziyor. Kendi halkına ve deÄŸerlerine sırt çeviren çevrelerin bu rahatsızlığı, doÄŸrusu hayra alamettir.
2006’dan bu yana ülke içinde ve dışında binlerce toplantı, seminer, sohbet, ders, konferans, radyo ve televizyon programı ve milyonlarca kitap, broÅŸür vb. ile namazın bir “tevhid eylemi”, bir “manevi diriliÅŸ ve huzur kaynağı” ve “özgürlüÄŸün ta kendisi” olduÄŸunu insanımıza en güzel ve en etkili tarzda anlatmaya çalışan Namaz Gönüllüleri, yarasalar ışıktan rahatsız oluyorlar diye duraksayacak deÄŸiller…
Peki, neden “illâ namaz” ve niçin “önce namaz” diyoruz?
Öncelikle Peygamber Efendimizin (s.a.) Bilal-i HabeÅŸi’ye “Kalk, ezan oku da namaz kılalım” yerine, “Kalk ey Bilal! Bizi namazla rahatlat” (Ebu Davud, Edeb 4986) buyurmuÅŸ olması üzerinde iyi düÅŸünmeliyiz.
Keza Efendimizin (s.a.) “Bunaldığınızda iki rekât namaz kılın” buyurduÄŸu da rivayet olunur.
“Bunalım Çağı”nı yaÅŸayan insanlığın, insanımızın, be-tahsis gençliÄŸimizin çeÅŸitli sıkıntılarla, sorunlarlabunalıma sürüklendiÄŸi bir ortamda namaz, kelimenin tam anlamıyla bir can simidi olarak karşımıza çıkar. Ve ezan kurtuluÅŸun, huzurun ve sükûnun kapılarını aralar “bunalan” insanlara…
“Ey iman edenler! Sabırla ve namazla Allah’tan yardım dileyin!” (Bakara 2/45, 152) ilahi buyruÄŸu tam da böyle zamanlarda bize “çıkış yolunu” gösterir: Sabrı kuÅŸanarak yani zorluklara karşı bütün güç ve imkânlarımızla mücadele ederek ve namaz kılarak Allah’tan, yalnızca Allah’tan yardım dilemek…
Namazın her rekâtında Fatiha’yı Rabbimizle sohbet edercesine okumanın, özellikle de Rabbimize “Ä°yyâ-ke na‘budü ve iyyâ-ke nesta‘în: Sadece Sana kulluk ederiz ve yalnızca Sen’den yardım dileriz” sözünü vermenin hikmeti de Kur’ân’da iki kez tekrarlanan bu âyette aranmalıdır.
Sadece Allah’a kulluk edip yalnızca O’ndan yardım dileyerek baÅŸka varlıklara kul olmaktan, özellikle de “kula kul olmaktan” kurtulup “gerçek” özgürlüÄŸe, huzur ve mutluluk iklimine kanatlanmak…
Ä°ÅŸte bizim Namaz Gönüllüleri olarak gençlerimize, “Huzur Allah’ın huzurunda!”; “Huzurun doÄŸru adresi Allah’ın huzuruna çıkıp namaza durmaktır”; “Sakın huzuru yanlış yerlerde aramayın!” deyiÅŸimizin de, gençlerle yaptığımız sohbetlerde, “Bunalım, sıkıntı ve sorun üretenlerin bunlardan kurtuluÅŸun yanlış adreslerini, haram yollarını da allayıp pullayarak sunduklarını ve asla bu sahte çözümlere itibar etmemeleri gerektiÄŸini” bir baba ÅŸefkati ile tembih ediÅŸimizin de nedeni budur.
Bu noktada “KuÅŸku yok ki namaz, (dosdoÄŸru namaz kılanı) fahÅŸâdan (iÄŸrenç ahlâksızlıklardan) ve münkerden (kötülüklerden) alıkoyar.” (Ankebût 29/45) ilahî teminatına güvenip dayanıyoruz.
Namazı bu minvalde anlatırken Peygamberimizin (s.a) “KolaylaÅŸtırınız, zorlaÅŸtırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!” (Buhari, Ä°lim 11) talimatına titizlikle uymaya gayret ediyoruz.
Zira haramlardan beslenerek insanlığa, insanımıza ve gençliÄŸimize sadece problem ve sıkıntı üretenler, bunalımdan çıkışın sahte adresleri olarak da süslü ve çekici haramları gösteriyorlar. Ä°nsanları bu haramlardan koruması kesin olan “namaz”dan rahatsız olmaları iÅŸte bu yüzdendir.
Onlar iyi biliyorlar ki, bunalım çağının insanları, yaÅŸadıkları hayattan tamamen farklı bir alternatif hayat tarzını ve dünya görüÅŸünü sembolize eden ezanın çaÄŸrısına uyarak, namazın huzur iklimi ile buluÅŸurlarsa haramlar üzerine kurdukları kirli saltanatları ve iÄŸrenç sömürü düzenleri sona erecektir. Åžer odakların küresel ve yerel planda Ä°slâm’ı boy hedefi haline getirmelerinin, “Åžahadetleri Din’in temeli” olan ezandan ve mümini günde beÅŸ kez dirilten namazdan korkmalarının nedeni iÅŸte budur.
Öyleyse namazın özelliklerini, güzelliklerini, önemini, özünü, ruhunu, mesajını anlatmaya devam!
Hatırlayalım ki, Rabbimiz Musa ve Harun’a, ümmetlerini kurtarmanın yolu olarak namazı gösterdi:
“Musa ve kardeÅŸine: ‘Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoÄŸru kılın. (Ey Musa) Müminleri müjdele!’ diye vahyettik.” (Yûnus 10/87)
Zulmün en ÅŸiddetlisini, bunalımın en kötüsünü yaÅŸayan, birlik ve dirliklerini kaybeden Musa (a.s.) ümmeti, nasıl cemaat halinde kıldıkları dosdoÄŸru namazlarladirildilerse, biz de namazla dirileceÄŸiz.
Henüz yorum yapılmamış.