Kürsü
Abdurrahman Dilipak- Engelli olmak
Follow @dusuncemektebi2
Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit
Ben de bir engelliyim. Marfan Sendromu! Kas liflerim uzun, kaslarımı geliÅŸtirmek için yoÄŸun spor yapınca, Judo antrenörlüÄŸüne kadar gitti bu iÅŸ. Ama bu arada Aort’a balon yaptırmışım. Ve bir Engelliler Vakfı’nın kurucularındanım.
Engelli konusu, ne tek başına devlet, ne tek başına belediye, ne tek başına STK’lar ve engelli ailesinin altından kalkacağı bir sorun deÄŸil. Üniversitelerimizin, caminin ve hepimizin tek tek yardımcı olması gereken bir konu. Bakın, sadece onlara yardımcı olmak, onların sorunlarını çözmek deÄŸil mesele. Bu yardıma bizim ihtiyacımız var. Bizim iyi bir insan olabilmemiz için merhamet ve ÅŸefkat gibi erdemlerle donanmamız gerekiyor.
Hani ÅŸu iÅŸaret parmağı iÅŸareti var ya, kelime-i ÅŸehadet getirirken iÅŸaret pamağı / ÅŸehadet parmağını kaldırıyoruz ya, o olayın arkasında da bir engelli hikayesi var. Sağır ve dilsiz bir kadın Resulullaha gelir, el iÅŸareti ile “bana anlat” der, “insanlara anlattığını”. Resulullah nasıl anlatsın. Bir çıkış yolu ararken Kâbe’ye gider, Tavaf ederken, o kadın da peÅŸinden gelir. O’nun arkasından yürürken elini yumruk yapıp, iÅŸaret parmağı ile hem O’nu gösterir, hem de elini yukarı doÄŸru kaldırır. Resulullah ne zaman kelime-i ÅŸehadet getirse o kadını hatırladı ve onun imanına ÅŸahidlik etti.
Ortada somut bir gerçek var: Engelliler ailelerinin, toplumun adeta giderek büyüyen bir yarası. Biliyoruz, mutluluklar paylaşıldıkça çoÄŸalır ve kederler paylaşıldıkça azalır. Bu acı’nın da paylaşılması gerek.. Öte yandan; sorun giderek büyüyor. Anne-baba saÄŸlığı, beslenme, ilaç, çevre ÅŸartları, psiko-sosyal ortam bu anlamda giderek daha da olumsuzlaşıyor.
Mesela uyuÅŸturucu bağımlılığı gibi, giderek büyüyen bir GSM ve bilgisayar bağımlılığı var. Her bağımlılık zaman içinde engellilik sonucu doÄŸuruyor. Bazı riskler nesilden nesile giderek büyüyen genetik riskler oluÅŸmasına sebeb oluyor.
GDO’lu ürünlerle kısırlaÅŸtırılıyoruz. 3 nesil sonra, endüstriyel gıdalarla beslenenler kısırlaÅŸmış olacak büyük ölçüde. Organ kaybı deÄŸil, nesil kaybı sözkonusu. Ä°nsanlar sadece gözünü kaybetmiyor, böbreÄŸini de kaybediyor. Genetik hastalıklar, çok farklı yeni engelli türlerinin doÄŸmasına sebeb oluyor.
“Mesela Obozite” engellisi, “Geriatrik engelli” gibi baÅŸka engelli türleri de geldi / geliyor / gelecek. Bugün batıda aşırı ve saÄŸlıksız beslenmenin sebeb olduÄŸu obeziteye dayalı hastalıklardan ölen insan sayısı, Afrika’da acından ölenden daha çok. UyuÅŸturucu ve alkol bağımlısı insanlar, intihar eÄŸilimi ve “ahlak dışı” hayat, fuhuÅŸ bağımlısı insanlardaki akıl saÄŸlığından kaynaklanan sorunlar ve bunların aile ve sosyal çevrelerinde meydana gelen zihinsel sorunlar toplum hayatını ciddi ÅŸekilde riske sokuyor.
Batı’da Geriatrik engelliler, büyük ölçüde bir yardımcı gözetiminde ya da yoÄŸun bakım altında biyolojik olarak hayatlarını sürdürüyorlar. Onun için artık “ötenazi”nin meÅŸruiyeti tartışılmaya baÅŸlandı. YaÅŸlılıktan kaynaklanan organ yetersizliÄŸi ya da Alzaymer ve benzeri hastalıklar, kimileri için “ölümü dua ile istenen bir kurtuluÅŸ” gibi gösteriyor artık neredeyse!
Bu anlamda batıda engelli oranı %20 seviyesinde. Türkiye’de resmi kayıtlara geçen ve “fiziki engelli” tanımına giren insan sayısı %10 cıvarında. Yine genel ortalama ülkemizde %20 dolayında. Hayat ortalaması ve saÄŸlıksız ve aşırı beslenme sonucu, yeni bir engelli türü olarak obezite ve geriatrik sorunlar hızla artıyor.
3 Aralık uluslararası engelliler gününde tüm yurtta çeÅŸitli etkinlikler düzenlendi. Sosyal media üzerinden birçok siyasi günün anlam ve önemine dair açıklamalar yaptılar, engellilerle fotoÄŸraflarını koyup, bu konuda ne kadar “duyarlı” olduklarını göstermeye çalıştılar. Bu konuyu bir vicdan meselesinden ibaret gibi görmek, çözüm için yeterli deÄŸil. Ama tüm bu yapılanlar engellilerin sorunlarına ne kadar çözüm saÄŸlıyor orası meçhul! KuÅŸkusuz hiçbir ÅŸey yapılmıyor deÄŸil. Düne göre çok ileri ÅŸeyler yapıldı ama, varmamız gereken hedef açısından daha yolun başındayız.
Engellilere ve sorunlarına sahip çıkmak kadar, engelli üreten trafik, beslenme, saÄŸlık gibi ÅŸartların da ıslahı gerek.
Konuyla ilgili bir dostum, bana ÅŸu mesajı göndermiÅŸti: “Mesela bir yönetici olarak bir gününüzü tekerlikle sandalyede, ya da deÄŸnekle ya da gözünüz veya kulaklarınız kapalı ÅŸekilde dışarı da geçirmeyi göze alabilir misiniz? Bu soruna yılda bir sene konferanslar düzenleyerek ya da sosyal media üzerinden fotoÄŸraflar paylaÅŸarak çözüm bulamayız. Engellileri sadece “Ampute dünya kupası”nı kazandıkları zaman ya da “paralimpik oyunlar”da derece elde ettikleri zaman mı hatırlayacağız. Engelli insanların normal nüfusa oranı % 15 civarındadır. Ülkemizde bulunan 9 milyon engelli vatandaşımız arasında terör eylemleri sonucunda maÄŸdur olmuÅŸ gazilerimiz de vardır. Fakat milli gelirin on binde yirmi sekizi onlara harcanıyor. Ä°stanbul’a dünyanın en büyük havalimanlarından birini inÅŸa ettik. Bu anlamda önemli bir “hub” olması için çalışmalar yapılıyor. Dünyada en çok ÅŸehre uçan havayolu bizim havayolumuz. Yurtdışından insanları buraya çekmeye çalışıyoruz. Olimpiyatlar, önemli organizasyonlar için talip oluyoruz. Hatta bize verilmediÄŸi zamanda kızıyoruz. Aslında yöneticilerimiz mevcut sorunların farkında. 2012 tarihinde eriÅŸilebilirlik standartlarının uygulanmasının izlenmesi ve denetimi yönetmeliÄŸi yayınlandı. Bu yönetmelik kapsamında topluma açık kapalı alanlar dahil kamusal tüm alanların engelsizleÅŸtirilmesine yönelik kanun yayınlandı ve kurumlara 7 yıl süre tanındı. Bu süre 2019 Temmuz’da bitiyor. Eskiye göre birçok iyileÅŸtirme yapılsa bile hâlâ çok geride olduÄŸumuzu söyleyebiliriz. Ayrıca kamunun bu düzenlemelerle ilgili caydırıcı cezalar koyduÄŸu da söylenemez.”
Evet, yerel seçimlere gidiyoruz. 9 milyon kayıtlı, klasik tanıma giren fiziki engelli ve bunların aileleri görmezden gelinemez. EÄŸer insanlarımızın hayata daha etkin bir ÅŸekilde katılmaları ve daha üretken hale gelmelerini istiyorsak bu soruna çok hızlı bir ÅŸekilde çözüm bulmamız gerekmektedir. Günümüzdeki teknolojik imkanlarla bu sorunların tespiti çok daha hızlı yapılabilmektedir. Yöneticilerimizin bu konuda daha duyarlı olması gerekmektedir. Özellikle Aile Bakanlığına denetim konusunda büyük sorumluluklar düÅŸmektedir. Bakan Selçuk bu konuda inisiyatif alarak kanayan yaraya parmak basabilir ve bir fark oluÅŸturabilir. Belediye baÅŸkan adaylarının da verilen süreler göz önünde bulundurulduÄŸunda, ciddi maÄŸduriyetler oluÅŸturan bu duruma hızlı bir çözüm bulmaları gerekmektedir. Bu açıdan, aslında yerel yönetim seçimlerinde engellilerin en azından belediye meclislerine temsilci olacak ÅŸekilde aday gösterilmeleri ve diÄŸer adayların seçim kampanyalarında engellilere yönelik projelerini sunmaları, hem toplumsal duyarlılığı artırmak ve hem de bu insanlara bir umut vermek, psikolojik açıdan onların motive edilmesi gerek.
KuÅŸkusuz tek başına devlet bu sorunun altında kalkamaz. STK’larımızın, Diyanet’in, mektebin, iÅŸadamlarımızın da bu anlamda sorumluluk üstlenmesi gerekir.
Unutmayalım ki, her insan potansiyel bir engellidir. Ve yine unutmayalım ki, Hz. Muhammed (SAV) “Abese suresi”nde, yanında zengin ve ÅŸöhret sahibi birileri varken içeri giren yoksul bir ama olan Ä°bniÜmmü Mektum isimli görme engellisi bir Müslüman konusunda uyarılır. Resulünü uyaran Allah, O’nun ÅŸahsında bizi de uyarır.
Selâm ve dua ile.
Henüz yorum yapılmamış.