Kürsü
Gannuşi: Aşırılığa hayır! Mutedil İslâm’a evet! ve İslâm’dan korkmayın
Follow @dusuncemektebi2
Taha Kılınç- Yeni Şafak
''Bazı Batılı medya organları beni Humeyni gibi tasvir ediyor. Oysa, o tanımladıkları ÅŸey ben deÄŸilim. Bugün, yeniden ülkemde olduÄŸum için kendimi çok mutlu hissediyorum. Bugün sadece ülkeme dönmüÅŸ olmadım, bütün Arap dünyasına yeniden kavuÅŸtum. Hâlâ partimin lideriyim. EÄŸer özgür ve adil bir seçim olursa, Nahda da parlamento seçimlerine katılacaktır. CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerine ise katılmayacağız. Ben kendim de herhangi bir görev için adaylığımı koymayacağım.”
Nahda Hareketi lideri RâÅŸid GannûÅŸî, 22 yıllık sürgün hayatından sonra, 30 Ocak 2011 günü nihayet ülkesinde döndüÄŸünde bu açıklamayı yapmıştı. Tunus’un baÅŸkenti Tûnis’teki Kartaca Havaalanı’nda kendisini karşılamaya gelen kalabalığın açtığı “Aşırılığa hayır! Mutedil Ä°slâm’a evet!” ve “Ä°slâm’dan korkmayın” yazılı posterler de, en az GannûÅŸî’nin sözleri kadar dikkat çekiciydi. Aynı anda bir kenarda biriken küçük kalabalığın attığı “Ä°slâmcılığa hayır, teokrasiye hayır, ÅŸeriata hayır, budalalığa hayır!” sloganına cevaptı bu cümleler…
“Arap Baharı” adı verilen bölgesel türbülansın doÄŸuÅŸ yeri olan Tunus, 1987’den beri ülkeyi demir yumrukla yönetmekte olan Zeynelabidin bin Ali’nin aniden koltuÄŸunu terk ederek sürgüne gitmesiyle ÅŸaÅŸkınlık, sevinç ve kafa karışıklığını aynı anda yaşıyordu. ÅžaÅŸkınlık ve sevinç, koltuÄŸu sarsılmaz görülen Bin Ali’nin yönetimden uzaklaÅŸması sebebiyleydi. Ancak “Bundan sonra ne olacak?” sorusunun doÄŸurduÄŸu belirsizlik, sevincin yeterince derin yaÅŸanamamasına yol açıyordu. Yeni bir düzen nasıl kurulacaktı? On yıllardır tahrip edilen ÅŸeylerin tamiri nasıl gerçekleÅŸecekti? Her ÅŸeyden önemlisi, tüm bunlar olurken Nahda Hareketi nasıl bir rol oynayacak ve nerede duracaktı? Hareketin lideri RâÅŸid GannûÅŸî’nin kiÅŸisel tercihleri ve takip edeceÄŸi siyaset, bu noktada hayatî önemdeydi.
7 Haziran 1941’de, Tunus’un güneyindeki Gâbes vilayetine baÄŸlı Hâmme kasabasının bir köyünde fakir bir çiftçinin oÄŸlu olarak dünyaya gelen RâÅŸid GannûÅŸî, klâsik temel eÄŸitimini baÅŸkent Tûnis’teki Zeytûne Üniversitesi bünyesinde tamamladıktan sonra Kahire ve Åžam’da okumuÅŸtu. Åžam Üniversitesi’ndeki felsefe tahsilini 1968’de bitiren GannûÅŸî, yeniden ülkesine dönmeden önce Avrupa’nın birçok ülkesini gezmiÅŸ, bazı ülkelerde de çalışmıştı. Para kazanmak için yaptığı iÅŸler arasında bulaşıkçılık bile vardı. 1981’de, ülkesine döndükten sonra, -bilâhare Nahda (Uyanış) Hareketi’ne dönüÅŸecek olan- “Ä°slâmî YöneliÅŸ Hareketi”ni kurarak Habib Burgiba rejimine karşı aktif muhalefetini baÅŸlatan GannûÅŸî iki kez hapse atılmış, bu süreçte kendisinin ÅŸöhretini daha da artıran bazı kitaplarını kaleme almıştı. ÖrneÄŸin, “Kamusal Özgürlükler” (el Hurriyâtu’l-Âmme) isimli ünlü eseri, hapishane günlerinin hatırasıydı. Müebbet hapis cezasına çarptırıldıktan sonra 1988’de salıverilen GannûÅŸî, ülkesinde yaÅŸama hakkının kalmadığını anlayınca sürgüne gitmiÅŸ, “siyasi sığınmacı” statüsünde 22 yıl yaÅŸayacağı Ä°ngiltere’ye yerleÅŸmiÅŸti. GannûÅŸî, tercüme edilen eserleri ve kendisiyle yapılan söyleÅŸiler üzerinden, Türkiye’de de yakından tanınan bir isimdi. 2011’de, uzun bir sürgünden sonra ülkesine dönen GannûÅŸî’nin atacağı adımlar, tüm bu nedenlerden dolayı yakından izleniyordu.
2011’de düzenlenen kurucu meclis seçimlerinde, Nahda Hareketi oyların yüzde 37’sini alarak, diÄŸer tüm partilerin toplamının da üzerine çıktı. Halkın büyük beklentiler içine girdiÄŸi ilk hükümetin baÅŸbakanı, Nahda saflarından Hammâdî Cebâlî oldu. Bir yandan ekonomik ve siyasî krizle boÄŸuÅŸan, diÄŸer yandan da laik-Ä°slâmcı çatışmasına sahne olan Tunus’ta herhangi bir iktidar tecrübesi bulunmayan Nahda, birden bire yönetim sorumluluÄŸunu üstlenmek durumunda kalmıştı. Bu, haliyle çok da kolay bir durum deÄŸildi. Çözümlenemeyen ekonomik sorunlar hükümete baskı oluÅŸtururken, 2013’te solcu siyasetçiler Åžükri Bel’id ve Muhammed Brahimi’nin arka arkaya suikasta kurban gitmeleri, GannûÅŸî ve ekibi için alarm zillerinin çalmasına yol açtı. Burgiba dönemi bakanlarından Becî Kâid es-Sebsî, kurduÄŸu yeni seküler partiyle siyaset sahnesinde boy gösterirken, GannûÅŸî, 5 Ekim 2013’te seküler kesimle “yol haritası” üzerinde anlaÅŸtı. 2014 başında yeni anayasanın kabul edilmesiyle birlikte, Nahda Hareketi, kendi rızası ve kararıyla hükümetten ayrıldı. Aynı yılın ekim ayında düzenlenen parlamento seçimlerinde es-Sebsî’nin liderliÄŸindeki Nidâ Tûnis Partisi birinci gelirken, Nahda ikinciliÄŸe geriledi. Kasımda düzenlenen cumhurbaÅŸkanlığı seçiminde ise Nahda hem aday çıkarmadı, hem de Becî Kâid es-Sebsî’nin destekleneceÄŸini duyurdu. Es-Sebsî, yüzde 55 oyla cumhurbaÅŸkanı seçildi.
Sürgün yıllarında, Cezayir’de ‘Ä°slâmcı’ kadroların başına gelenleri ve Türkiye’de Refah Partisi tecrübesini —her ikisinde de ordu faktörü baskındı— yakından izleyen RâÅŸid GânnûÅŸî, Nahda’nın Tunus’taki kısa iktidar döneminde de Mısır’da Müslüman KardeÅŸler’in karşı karşıya kaldığı sıkıntılara ÅŸahitlik etmiÅŸti. Bir yandan, Recep Tayyip ErdoÄŸan liderliÄŸindeki “Türkiye modeli”ni de takip eden GannûÅŸî, hem kendi birikimini hem de siyasî arenada gözünün önünden geçen tablolardan edindiÄŸi deneyimi, Tunus siyaset sahnesinde uygulamaya koydu.
Tüm bunların sonucunda nasıl bir ÅŸeyin ortaya çıktığını, GannûÅŸî’nin söylemleriyle eylemleri arasındaki uyum oranını ve ‘Ä°slâmcı siyaset’in fırtınalı bir denizi andıran Tunus’taki geleceÄŸini önümüzdeki yazıda tartışalım.
Henüz yorum yapılmamış.