Sosyal Medya

Kürsü

Yasin Aktay- ABD ve Suudi Arabistan arasında yol ayrımı mı?

Yasin Aktay- Yeni Åžafak



Kaşıkçı cinayeti S. Arabistan devletinin bütün imkanları kullanılarak iÅŸlendiyse de, suçu irtikap edenlerin, devlet içindeki konumları ne olursa olsun, devletten teorik olarak ayırt edilebilirlerdi. Bu cinayetin S. Arabistan devletine mal edilmeyecek ÅŸekilde sürecin idare edilmesi devletin cinayete karışanları hangi düzeyde olursa olsun adalete teslim etmesiyle mümkün olabilirdi. Ancak geldiÄŸimiz aÅŸamada S. Arabistan devlet olarak bu ÅŸansı giderek kaybediyor.
 
MBS’nin olayın baÅŸ sorumlusu ve azmettiricisi olduÄŸuna dair baÅŸtan itibaren var olan kanaatler her kesimde gittikçe pekiÅŸiyor ve pekiÅŸtikçe S. Arabistan devletine karşı bu durum ciddi bir baskı unsuruna dönüÅŸmeye baÅŸlıyor. MBS’in zamana oynayan tutumunun hiçbir iÅŸe yaramayacağı zaman geçtikçe iÅŸlerin aleyhine daha fazla dönmesiyle anlaşılıyor.
 
“Zamanla herkes bu olayı unutur biz de bastırırız biraz daha parayı imajımızı da düzeltir, hatta istediÄŸimiz gibi ekstra-imaj da yaparız” beklentisi yerini bulmuyor. Veliaht Prensin G20 Zirvesinde ilk defa deneme imkanı bulduÄŸu bu siyaset hiç beklemediÄŸi ÅŸekilde kendi aleyhine bir kampanyanın üstüne benzin dökmüÅŸ oldu. Arjantin’den önce Mısır ve Tunus’ta ardından Cezayir ve Moritanya’da karşı karşıya kaldığı muamele iÅŸlerin her geçen gün daha da sarpa saracağını gösteriyor.
 
Arada Amerikan Kongresi’nde CIA baÅŸkanının yaptığı bilgilendirme üzerine Cumhuriyetçisinden Demokratına bütün üyeler nezdinde oluÅŸan kararlılığı da hesaba katmak gerekiyor. Yine Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nın yürütmekte olduÄŸu soruÅŸturmada Veliaht Prensin en yakını iki kiÅŸi hakkında kırmızı bültenle yakalama kararı çıkartılması, bu cenahta da henüz hiçbir ÅŸeyin tükenmemiÅŸ olduÄŸuna dair güçlü bir iÅŸaret verdi.
 
Kaşıkçı olayının uluslararası iliÅŸkiler boyutunda nasıl bir rol oynamaya baÅŸladığına, bilhassa S. Arabistan’a kimden ne tür baskılara konu olduÄŸuna dair Beril DedeoÄŸlu’nun dünkü yazısı çok anlamlı, okumanızı tavsiye ederim.
 
Bu olayın S. Arabistan’a bazı siyasetlerinde baskı yapma fırsatı veriyor olduÄŸunu duymak, “zaten bunlar hep birlikte hareket etmiyor muydu?” sorusunu haklı olarak sordurabilir. Gerçekten de S. Arabistan’ın ABD ile bağımlılık iliÅŸkilerinin mahiyetini belki bu saatten sonra biraz daha gerçekçi bir biçimde sorgulamamız gerekiyor. Ne kadar birlikte hareket ediliyor olursa olsun, hiç bir ÅŸey ne tamamen ABD’nin istediÄŸi gibi ne de S. Arabistan’ın istediÄŸi gibi yürüyor. Ama bu iÅŸbirliÄŸi içinde bazen birbirlerini ikisinin de baÅŸta beklemediÄŸi, hesaplamadığı durumlara sürükleyebiliyor.
 
DoÄŸrusu ABD’nin gündeminde ÅŸu anda sorgulanan ÅŸey, SA’nın müttefikliÄŸine duyulan aşırı güvenle OrtadoÄŸu’da nasıl bir bataÄŸa saplanılmış olabileceÄŸidir.
 
SA’nın aynı anda hem Ä°ran hem Ä°hvan hem de demokrasi karşıtlığını, verdiÄŸi bütün finansal desteÄŸe raÄŸmen ABD’ye çok pahalıya pazarlamış olduÄŸu anlaşılıyor. S. Arabistan ile Ä°ran karşıtlığında ve Ä°srail’le iliÅŸkileri normalleÅŸtirme aÅŸkına girilen yol arkadaÅŸlığı ABD’yi OrtadoÄŸu coÄŸrafyasında Yemen’deki katliamların, demokrasi karşıtı darbelerin, sistematik insan hakkı ihlallerinin ve Kaşıkçı cinayetinin de suç ortağı haline getirmiÅŸ oluyor. Beril DedeoÄŸlu da bütün bu süreci ÅŸu cümleyle özetliyor: “Suudiler, ABD’den aldıkları gücü ABD’ye de zarar verecek ÅŸekilde kullandılar.”
 
Åžu anda ABD’de herkes bunun farkında ve bu pozisyondan dönüÅŸ yolları aranıyor. Bu arayış MBS’ın geleceÄŸini de belirleyecek gibi görünüyor.
 
Sean Penn’in Kaşıkçı Belgeseli
 
Kaşıkçı olayı sadece siyasetin deÄŸil sanat dünyasının da ilgisini çeken bir konu haline gelmiÅŸ bulunuyor. Bu saatten sonra sinemadan edebiyata, ÅŸiirden müziÄŸe bir çok kesimin konu ile ilgisini farklı üretimlere yönelteceÄŸini söylememiz mümkün. Epey ÅŸiir yazıldı, epey hikaye yazıldı bu konuda. Ä°lgi çoÄŸalıp çeÅŸitlendikçe konunun ciddi bir zihniyet ve atmosfer deÄŸiÅŸimine yol açacağını beklememiz gerekiyor.
 
GeçtiÄŸimiz Salı günü Oscar ödüllü ünlü Hollywood aktörü Sean Penn, Kaşıkçı cinayeti üzerine karar verdiÄŸi bir belgeselin ön hazırlıkları için Türkiye’ye geldi. Aslında bu ziyareti çok önceden planlanmış ve benden 20 gün önce görüÅŸmek üzere randevu da alınmıştı. Ancak Penn’in evi California’daki büyük yangının çıktığı yere çok yakın olduÄŸu için uzun süre kendi evine girememiÅŸ ve annesinin evi de yangından az da olsa etkilenmiÅŸ olduÄŸu için ziyaretini ertelemek durumunda kalmıştı.
 
Sean Penn genellikle kendi ülkesinin haksız politikalarına muhalefetiyle bilinen aktivist yanı da olan duyarlı bir sanatçı.
 
Trump yönetiminin para karşılığı bu cinayeti örtbas etme yönünde sergilediÄŸi tutumu ülkesi adına utanç verici bulmuÅŸ, buna karşı tepkisini ortaya koymak üzere bu iÅŸe soyunmuÅŸ. Bu iÅŸin adalet yerini buluncaya kadar gündemde kalması gerektiÄŸine inanmış ve bu iÅŸin cereyan ettiÄŸi yerleri, olayın içindeki aktörleri birebir dinlemek ve belgesel filmine hazırlık yapmak üzere Türkiye’ye gelmiÅŸ.
 
Kendisini AK Parti Genel Merkezi’ndeki odamda ağırladım. O oda zaten Hatice Cengiz’den Kaşıkçı’nın konsolosluÄŸa birkaç saat önce girip hala çıkmamış olduÄŸuna dair ilk telefonu aldığım ve yetkilileri konudan haberdar etmek üzere bütün telefon trafiÄŸini yürüttüÄŸüm ortamdı. Bunu duyduÄŸunda Penn’in bütün ortamı dikkatle nasıl ayrı bir duyarlılıkla incelemeye çalıştığına ÅŸahit oldum.
 
Sean Penn’in sanat ve siyaset aktivizmi, doÄŸrusu beni fazlasıyla etkiledi. Hangi konumda olursa olsun inandığı deÄŸerler adına bir ÅŸeyler yapma adına sergilediÄŸi sorumluluk ve duyarlılık büyük takdire ÅŸayan bir ÅŸey. Belki soranlar olur diye ben söyleyeyim, olaya asla ticari yaklaÅŸmadığını ifade etmek üzere belgeselden bir gelir olacaksa bunu Kaşıkçı adına kurulacak bir vakfa veya bir faaliyete bağışlayacağını ifade etmiÅŸ durumda.
 
Tabi Penn’in bu ziyaretinin ve belgesel kararının duyulması üzerine SA ve BAE’ye baÄŸlı troll ordusu ve medya hemen büyük bir karalama kampanyasına baÅŸladı. Kampanyada Penn’in ne gizli Müslümanlığı ne terör destekçiliÄŸi ne de Ä°hvancılığı bırakılmış.
 
Penn’in Arap Baharı sürecini desteklemiÅŸ olduÄŸu da biliniyor. O yüzden bu troller tarafından hem benim hem de kendisinin Tahrir Meydanı’nda ayrı ayrı resimlerimiz yan yana konularak bir algı üretilmeye çalışılmış. Kime nasıl bir mesaj verir böyle bir kompozisyon, malum.
 
Sean Penn’in Kaşıkçı cinayetine bu ÅŸekilde gösterdiÄŸi ilginin, baÅŸka örneklerle devam edeceÄŸine dair haberler ve bilgiler var.
 
Bu örnekler olayın boyutlarının çok daha artacağının da iÅŸaretleri. Zamanı geldiÄŸinde bu geliÅŸmeleri de paylaÅŸacağız.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.