Sosyal Medya

Kürsü

Yıldıray Oğur: Dolmabahçe’den Kandıra’ya uzanan bu hikayeden en çok Ankara’nın rahatsız olması gerekir...

Yıldıray Oğur- Karar



Tarih 17 Mart 2013.
 
Dolmabahçe Sarayı’nda BaÅŸbakan yardımcısı, Ä°çiÅŸleri Bakanı, AK Parti Meclis Grup BaÅŸkanvekili ve Kamu Düzeni ve GüvenliÄŸi MüsteÅŸarı’nın yanında Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çaÄŸrısını okumasından iki yıl önce.
 
Devletin organizasyonu, izni ve ayarladığı kosterle BDP’li üç vekil içinde Ä°mralı Adası’na götürülüp Öcalan’la tanıştırılması ve görüÅŸtürülmesinin üzerinden ise sadece bir ay geçmiÅŸ.
 
Yine devletin organizasyonu ve imkanlarıyla, uçak korkusu olduÄŸu için karayolu üzerinden Kandil’e götürülüp, PKK liderleriyle tanıştırılması ve görüÅŸtürülmesine ise üç ay var.
 
BaÅŸbakan’ın Ä°mralı’yla görüÅŸüldüÄŸünü açıklamasının iki ay sonrası. Askerin operasyona çıkış yetkisinin valilere bırakıldığı protokolün imzalanmasının ise bir ay öncesi.
 
Kandil’de Anadolu Ajansı’nın da aralarında olduÄŸu yüzlerce gazetecinin katıldığı bir basın toplantısıyla canlı yayında Karayılan’ın PKK’nın Türkiye’den çekilme takvimini açıklamasına da sadece bir ay var.
 
Paris'te 3 PKK'lı kadının öldürülmesinden,  Diyarbakır'da onlar için büyük bir cenaze düzenlemesine valiliÄŸin izin vermesinden, BaÅŸbakan yardımcısının taziye bildirmesinden, BaÅŸbakan’ın cinayetler için “Ä°yi niyetli adımları kesmeye dönük ” demesinden, Paris’te öldürülenlerden eski PKK yöneticisi Sakine Cansız’ın annesinin barış mesajının Yeni Åžafak’ta manÅŸet olmasından, cenaze töreninin Sabah gazetesinde “Hepimiz barışız: Kürsüden barış sloganları haykırıldı, beyaz güvercinler uçuruldu. Diyarbakır’daki barışın gövde gösterisi tüm Türkiye’nin umudunu yansıttı” diye manÅŸet olmasından da iki ay sonrası.
 
MÄ°T’in Öcalan’la yürüttüÄŸü görüÅŸmelerin sonucunda, Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çaÄŸrısı için yazdığı mektubu bütün kanalların canlı yayınladığı Diyarbakır’daki Newroz kutlamalarında okumasına dört gün, o mektubu almak için devletin resmi kosteriyle Ä°mralı’ya gitmelerine ise bir gün var.
 
Ä°stanbul Zeytinburnu’ndaki KazlıçeÅŸme Meydanı’nda yüzbinlerin katılımıyla Newroz kutlanıyor.
 
Kürsüdeki konuÅŸmacılar BDP eÅŸ baÅŸkanları Sabahat Tuncel, Selahattin DemirtaÅŸ ve BDP Ä°stanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder.
 
KonuÅŸmalar yapılıyor. ÇoÅŸkulu kalabalık, olaysız dağılıyor.
 
Gözler esas olarak dört gün sonra Diyarbakır’daki Newroz kutlamalarında..
 
Ertesi günkü gazetelerin birinci sayfalarında da Ä°stanbul’daki miting pozitif haberlerle yer almıştı:
 
Hürriyet: Barış Nevruz’u-Ä°stanbul’da BDP’li Sırrı Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel barış mesajları verdi.
 
Sabah: Meydanlarda Barış Yemini- Åžölen havasında geçen kutlamalar, barış özlemiyle yüklüydü. Ä°stanbul KazlıçeÅŸme Meydanı’nda 100 bin kiÅŸiye seslenen BDP’li DemirtaÅŸ, “Çözüm için herkes elele” dedi.
 
Yeni Åžafak: Meydanlarda KardeÅŸlik Havası- Terör sorununu bitirmek için baÅŸlatılan çözüm süreci, erken kutlanan Nevruz’a da yansıdı. Åžiddetten uzak, çoÅŸku içinde geçen kutlamalarda kalabalıklar halaylar çekerken, kürsülerden pozitif mesajlar geldi. Ä°stanbul KazlıçeÅŸme’deki kutlamalarda ateÅŸi BDP Genel BaÅŸkanı Selahattin DemirtaÅŸ yaktı.
 
Star: Nevruz’da Çözüm Havası- Binlerce kiÅŸi ÅŸarkılarla, halaylarla Nevruz’u kutladı. Meydandan çözüm sürecine destek mesajları yükseldi. Nevruz ateÅŸini yalan BDP EÅŸbaÅŸkanı DemirtaÅŸ “EÄŸer çözüm öneriniz yoksa susun, gölge etmeyin” dedi. BDP’li vekil Sırrı Süreyya Önder de “Barış iradesini yere düÅŸürmemek için elimizden ne gelirse yapacağız” diye konuÅŸtu.
 
Cumhuriyet: SavaÅŸ Cinayettir- Ä°stanbul’da onbinlerce kiÅŸinin katıldığı konuÅŸan BDP Lideri DemirtaÅŸ, gençler birbirini öldürmesin diye çözüm sürecini desteklediklerini belirtti. 
 
Mitingi izleyen polisler bir suç tespit etmemiÅŸ, savcılık suç unsuru bulup soruÅŸturma baÅŸlatmamıştı.
 
O günlerde Bakırköy Adliyesi’nde kimsenin dikkatini çekmeyen bir suç duyurusu yapıldı.
 
Yaptıkları suç duyurusunu sosyal medyadan “Sırrı Süreyya Önder ve Selahattin DemirtaÅŸ iti hakkında vatani görevimizi yaptık, suç duyurusunda bulunduk” diye paylaÅŸan kiÅŸi Türk Solu Dergisi genel yayın yönetmeni ve Ulusal Parti Genel baÅŸkanı Gökçe Fırat’tı.
 
Mitingde bölücülük yapıldığını iddia edildiÄŸi savcılık suç duyurusunu aynı partinin yöneticisi ve milletvekili adayı avukat Cafer Özsoy ve emekli öÄŸretmen Hasan Fırat imzalamıştı.
 
Suç duyurusu üzerine harekete geçen Bakırköy Savcılığı, Emniyet’e bir yazı yazarak mitingde suç unsuru olabilecek konuÅŸmalar yapılıp yapılmadığını sordu.
 
Gelen yazıda mitingde hiçbir taÅŸkınlık olmadığı belirtildikten sonra miting alanında açılan Öcalan resimleri nedeniyle mitingin yasadışı bir eyleme dönüÅŸtüÄŸü belirtilmekteydi.
 
Bakırköy Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’ndan savcı Ü.Z.Ç. soruÅŸturmayı bir fezlekeye çevirdi ve DemirtaÅŸ, Önder ve Tuncel'in dokunulmazlığının kaldırılması için Adalet Bakanlığına baÅŸvuruda bulundu.
 
25 Haziran 2014 tarihinde Bakanlık, fezlekede hangi suçun oluÅŸtuÄŸu belirtilmediÄŸi için savcının baÅŸvurusunu iade etti.
 
Bunun üzerine dosyayı Bakırköy Adliyesi’nde baÅŸka bir savcı aldı. Savcı M.K, Emniyet’e tekrar yazı yazdı ve mitingle ilgili görüÅŸ istedi. 12 AÄŸustos 2014 tarihinde Ä°stanbul Emniyeti Terörle Mücadele’den gönderilen raporun üst yazısında mitingle ilgili anlatılanlarda da ortada bir suç görünmüyordu:
 
 “17-03-2013 tarihli Nevruz etkinliÄŸinde konuÅŸma yapan Selahattin DemirtaÅŸ’ın konuÅŸmasında daha çok barış sürecine verilen destekten bahsederek “Ama barış süreci barışın dili ve insanların ölmeyeceÄŸi gençlerin birbirini öldürmeyeceÄŸi bir müzakere masasını desteklemeye devam edeceÄŸiz” ÅŸeklinde söylemleri kullandığı, yaÅŸanan sürecin devam etmesi gerektiÄŸi, Türk ve Kürt halkının barıl içerisinde birlikte yaÅŸayabileceÄŸini siyasetçilerin konuÅŸarak çözüm üretebileceÄŸini aktardığı tespit edilmiÅŸtir. Sırrı Süreyya Önder konuÅŸmasında yapılan mücadele neticesinde barış sürecine geçildiÄŸi, barış sürecinin sürdürülmesi gerektiÄŸinden bahsettiÄŸi, “Bundan sonra barış mücadelesini devam ettirmek için elimizden ne gelirse her türlü mücadeleyi yan yana omuz omuza yapacağız” ÅŸeklinde konuÅŸma ile barış sürecine verilen desteÄŸi aktardığı...tespit edilmiÅŸtir.”
 
Ama savcı ısrarlıydı. Bir kere daha, bu kez sadece terör propagandası suçundan deÄŸil, “örgüt üyeliÄŸi” suçunu da ekleyerek Tuncel, DemirtaÅŸ ve Önder hakkında Adalet Bakanlığı’na fezleke gönderdi. Ama bu talep de dokunulmazlık engeline takıldı.
 
Bu arada milletvekilliÄŸi düÅŸen eski BDP EÅŸ genel BaÅŸkanı Sabahat Tuncel, mitingde yaptığı konuÅŸma yüzünden yargılanmaya baÅŸlandı. Tuncel, Mayıs 2016’daki duruÅŸmasında mitingde yaptığı konuÅŸma yüzünden yargılandığı terör propagandası suçundan beraat etti.
 
Bu arada 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı.
 
SoruÅŸturmayı baÅŸlatan ÅŸikayetin sahibi Gökçe Fırat, FETÖ iddiasıyla tutuklandı.
 
SoruÅŸturmayı ilk açan savcı Ü.Z.Ç. darbeden bir ay sonra meslekten ihraç edildi.
 
SoruÅŸturmayı sürdüren ikinci savcı da AÄŸustos 2016’da FETÖ iddiasıyla meslekten ihraç edildi.
 
SoruÅŸturmanın üzerine kurulduÄŸu ilk polis tutanağını hazırlayan polis memuru F.D de Kasım 2016’da FETÖ’den ihraç edildi.
 
Ama artık çözüm süreci bitmiÅŸ, hendek olayları yaÅŸanmış ve HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmıştı.
 
Bu sırada Adalet Bakanlığı’nda bekleyen diÄŸer fezlekelerle birlikte ÅŸikayet eden ve soruÅŸturma açan herkesin FETÖ’den soruÅŸturulduÄŸu, Sebahat Tuncel’in beraat aldığı 2013 Ä°stanbul Newroz soruÅŸturması fezlekesi de Meclis’e geldi ve bu soruÅŸturmadan da Önder ve DemirtaÅŸ’ın dokunulmazlığı kaldırıldı. 
 
Bakırköy’de görülen ilk duruÅŸmada iki müÅŸteki de hazır bulundular. DuruÅŸmaya katılan Sırrı Süreyya Önder iki müÅŸtekinin Türk Solu dergisi çevresinden olduÄŸunu açıkladı.
 
Bunun üzerinde müÅŸtekilerden avukat Cafer Özsoy söz almadan bağırmaya baÅŸladı. Daha sonra iki müÅŸteki mahkemeyi terk etmeye çalıştılar. Biri gitti, diÄŸeri mahkeme baÅŸkanı tarafından durduruldu.
 
Ä°ddianame Önder ve DemirtaÅŸ’ın mitingde söylediÄŸi ikiÅŸer cümle üzerine kurulmuÅŸtu. Ä°ddianameye göre mitingde ÅŸöyle demiÅŸlerdi:
 
“Åžüphelilerden Selahattin DemirtaÅŸ'ın söz konusu Nevruz etkinliÄŸinde yaptığı konuÅŸmada "...Ben bu vesileyle Sakine, Leyla, Fidan arkadaÅŸlarımızın ÅŸahsında bütün ÅŸehitlerimizi saygı ile anmak istiyorum... Bir nöbet kulübesinde bir gece yarısı nöbet tuttunuz mu? Kandil'i dümdüz ederiz diyenler kendilerini davet ediyorum, omuzuna G-3 takıp gitsinler. Bir gece Gabar'da nöbet tutsunlar bakalım. Kandil dümdüz oluyor mu? Olmuyor mu?" ÅŸeklinde ifadelere yer verdiÄŸi, ÅŸüpheli Sırrı Süreyya Önder’in ise aynı etkinlikte yaptığı konuÅŸmada "Size Kürt halkı önderi Sayın Öcalan'ın selamını getirdim... Bugün de PKK'lılarla Kürdistan'da onun onurlu evlatlarıyla onur duyuyoruz." ÅŸeklinde beyanlara yer verdiÄŸi, konuÅŸma yapılan alanda teröristbaşı Abdullah Öcalan posterleri ile yasadışı terör örgütünü övücü dövizlerin kullanıldığı, konuÅŸmaların bu posterler ve dövizlerin bulunduÄŸu ortamda ve terör örgütü ile elebaşısı lehine atılan sloganlar eÅŸliÄŸinde yapıldığı, incelenen etkinliÄŸe ait görüntüler, görüntülerin çözümü sonucu elde edilen fotoÄŸraflardan anlaşılmıştır.”
 
Ä°ki isim de savunmalarında iddianamede konuÅŸmalarının çarpıtıldığını, bu yüzden ses kayıtlarının tam dökümünün mahkemeye getirilmesini talep ettiler. 
 
DemirtaÅŸ, savunmasında Paris’te öldürülen üç isimle ilgili o günlerde hükümet yetkililerin açıklamaları ve gazetelerin cenazeleriyle ilgili haberlerini sıraladı.
 
Ä°kinci cümlesinin ise iddianameye baÄŸlamından koparılarak girdiÄŸini aslında bu sözlerin üç gün önce çözüm sürecine karşı sert açıklamalar yapan Devlet Bahçeli’ye bir cevap olduÄŸunu, konuÅŸmanın başında siyasetçi misin dozer operatörü mü, gençler artık ölmek istemiyor anlayın” dediÄŸini ama konuÅŸmanın baÄŸlamandan koparılarak iddianameye girdiÄŸini söyledi.
 
Bahçeli’nin aynı konuÅŸmasına o günlerde BaÅŸbakan da sert bir cevap vermiÅŸ, MHP liderini terörden nemalanmakla suçlamıştı.
 
Mitingde sadece üç dakikalık bir konuÅŸma yapan Sırrı Süreyya Önder ise kendisine atfedilen cümleleri kabul etmedi ve mitingdeki konuÅŸmaların mahkemeye getirilmesini istedi.
 
Ama mahkeme bütün oturumlarda tekrarlanan bu talebi bir türlü yerine getirmedi. 
 
Son karar duruÅŸmasında Önder, son savunmasını yaparken mahkemeye Habertürk televizyonun mitingle ilgili görüntülerini izletti. 
 
Görüntülerde Önder’in kalabalığın, “Kürdistan sizinle gurur duyuyor” diye bağırması üzerine, “Biz de HDK olarak, Kürdistan ve onun onurlu evlatlarıyla gurur duyuyoruz” dediÄŸi, alanı PKK adına deÄŸil, HDK adına selamladığı cümleleri mahkeme kayıtlarına da girdi.
 
Polis fezlekesinde Halkların Demokratik Kongresi (HDK) geçen yer yerde, HDK, PKK olarak yazılmıştı. “Biz o kabristanı Gülistan ederiz” sözünde de Gülistan kabristan olmuÅŸtu.
 
Ama mahkeme bu savunmaları da dinlemedi ve mahkumiyet kararını verdi. Ä°stinaf Mahkemesi’ne giden dosya, AÄ°HM’in Demirtal kararının ardından adalet ortalamasının bir hayli üstünde bir hızla karara baÄŸlandı ve iki isme mahkumiyet verildi.
 
Çözüm sürecinde Ankara’da sık sık hükümet yetkilileriyle görüÅŸen, devletin organizasyonuyla Ä°mralı ve Kandil arasında gidip gelmiÅŸ, uçak korkusu yüzünden binlerce kilometre yol yapmış, son olarak Dolmabahçe Sarayı’nda bakanlar birlikte o mektubu okumuÅŸ Sırrı Süreyya Önder, bütün bu yaptıkları yüzünden deÄŸil, 2013 yılında aslında söylemediÄŸi bir cümle yüzünden Kandıra Cezaevi’ne girdi.
 
Çözüm sürecini desteklemeyebilirsiniz, sürecin bitmesinde PKK ve HDP’ye haklı olarak kızabilirsiniz ama sonuç itibarıyla devletin yürüttüÄŸü, aktörlerin de buna güvenerek girdiÄŸi, sonunda maalesef baÅŸarısız olmuÅŸ bir projede risk alıp yer almış iki ismin, çözüm sürecinin başında edilmiÅŸ (hatta edilmemiÅŸ), o günlerde herkesin daha da ilerilerini ettiÄŸi cümleler yüzünden beÅŸ yıl sonra hapis cezası alması sadece hukuk açısından vahim deÄŸildir, bir devletin güvenirliliÄŸi açısından da vahimdir.
 
Dolmabahçe’den Kandıra’ya uzanan bu hikayeden en çok Ankara’nın rahatsız olması gerekir...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.