Sosyal Medya

Murat Bardakçı: İçkiyi çağdaşlığın sembolü yaptık ya, bravo bize

Murat Bardakçı'nın bu yazısı Haber Türk'ten iktibas edilmiştir.



Siyasi partiler yerel seçimlerdeki adaylarını belirlemeye çalışırlarken Ä°zmir’den “Rakımıza dokunma” nidâlarının geldiÄŸi söylendi, AK Parti’nin Ä°zmir BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkan Adayı Nihat Zeybekçi bu nidâlara her nedense cevap verme mecburiyetini hissedip “Eyvallah. Bugün insanların özgürce içkilerini içebildiklerini ben biliyorum” dedi…

“Rakımıza dokunma” ibâresindeki “rakı”nın ve dolayısı ile de alkolün Türkiye’de bir kesim tarafından artık sembol hâline getirildiÄŸini söylememe lüzum yok…

Garabet, iÅŸte burada: Bir kesim içkiyi lâikliÄŸin, çaÄŸdaÅŸlığın vesairenin sembolü yaptı! LâikliÄŸin devamı ve çaÄŸdaÅŸlaÅŸma yolundan ayrılmamanın ÅŸartlarının başında artık içki geliyor, içen çaÄŸdaÅŸ, içmeyen yahut alkole karşı olan ise çaÄŸdışı!

Türkiye baÅŸka alanlarda ama benzer kısır döngüleri daha önce defalarca yaÅŸamış, meselâ türban konusu rejim meselesi hâlini almıştı. Başı açık hanımların çaÄŸdaÅŸ, kapalıların da çaÄŸdaÅŸlıkla pek alâkası olmayan hayat tarzlarına taraftar olduklarına inanılmış, üniversiteler bu yüzden karışmış, millet birbirine girmiÅŸ, baÅŸlarını örten binlerce genç kız okullara alınmamış, tahsil imkânından mahrum kalmışlardı…

Netice ne oldu? Yasaklar kaldırıldı, hanımların okullarda ve resmî dairelerde baÅŸlarını örtmeleri serbest bırakıldı ama ne çaÄŸdışı olduk, ne de o çok korkulan ÅŸeriat geldi; aksine ortalık sükûna erdi…

Ama ille de bir tuhaflık yapılacak ya… Arada bir de olsa türbanlı hanımlardan “Öcüüüü!” falan diye bahseden bazı “çaÄŸdaÅŸ” hanımlar hâlâ mevcut…

Birkaç ay önce bir baÅŸka tartışma daha yaÅŸadık: Müftülere nikâh kıyma yetkisi verilemesi üzerine söylenenleri, bağırmaları, çağırmaları hatırlayın…

Artık isteyen çift nikâh memurunun, canı çeken de gidip müftünün önünde evleniyor ama bu bahiste de sükûnete kavuÅŸtuk, müftülükte nikâh kıyılmasından ÅŸimdi tek kelime ile olsun bahsedilmiyor, “Vay, rejim elden gidiyor” diye haykıranına da rastlanmıyor. Vakti zamanında yaÅŸanan lâf atmalar, kavgalar, vesaireler unutuldu ama bütün o didiÅŸmelerin boÅŸuna olduÄŸu maalesef hâlâ farkedilmedi…

2000’LERÄ°N ZÄ°HNÄ°YETÄ°N BAKIN!

Åžimdi, bir türlü nihayete ermeyen tek bir didiÅŸme mevzuumuz kaldı: Ä°çki!

ÇekiÅŸmenin daha uzun müddet süreceÄŸi belli gibi, zira memleket kamplaşırken ileri dünyanın hiçbir yerinde tesadüf edilemeyecek bir iÅŸ ediliyor, alkol rejimin teminatı zannediliyor! Bu tuhaflığa uyup alkol kullanmayı entellektüelliÄŸin baÅŸta gelen ÅŸartı kabul edenler içkiyi hem demokratik sistemin, hem de lâik düzenin sigortası yerine koyuyorlar ve böyle fukaranın da fukarası bir düÅŸüncenin neticesinde de içki Cumhuriyet’in deÄŸerlerinin en güçlü muhafızı oluyor!

Alkol ile çaÄŸdaÅŸlık, ilericilik, aydınlanma ve lâiklik arasında kurulan bu garip baÄŸlantı ÅŸayet doÄŸru ise tarihimizin en meÅŸhur içkicilerinin, meselâ, birkaç yüzyıl öncesinin Bekrî Mustafası ile 20. asrın meÅŸhur ÅŸairi Neyzen Tevfik’in geçmiÅŸin en çaÄŸdaÅŸ, en ilerici, en aydın ve en lâik kahramanları olarak görülmeleri gerekir!

GeçmiÅŸimizde rejimin bekası ile baÄŸlantılı olduÄŸuna inanılmış böyle alâkasız daha bir hayli kavram mevcuttur ama sistemin istikbalini içkiye baÄŸlamak ve alkolü lâikliÄŸin garantisi görmek gibisinden bir tuhaflık hiçbir zaman yaÅŸanmamıştır!

Åžimdi “Rakımıza dokunma” diye haykıranlar daha “entel” görünmek istedikleri takdirde felsefî adımlar atmak zorundadırlar, bu iÅŸ aslında gayet basittir ve Lâtince birkaç kelime etmekten geçer. Meselâ “DüÅŸünüyorum, o halde varım” demek olan “Cogito ergo sum”un yerine “Ä°çiyorum, o halde varım” mânâsında “Bibo ergo sum”; hattâ “Ego bibo ergo sum saecularium!”, yani  “Kafayı çekiyorum, o halde lâikim!” deyip de bu sözleri 1920’lerden kaldığı zannıyla sık sık terennüm ettikleri kadîîîîm bir Osmanlı Marşı’nın refakatinde hep bir ağızdan söylediler mi olur biter!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.