Güncel
Taha Kılınç- Sert düşüş
Follow @dusuncemektebi2
Taha Kılınç- Yeni Şafak
Hikâyesi, dünyanın bu uzak ülkesine göç etmiÅŸ binlerce hemÅŸehrisi gibi serüvenlerle dolu ayrıntılar barındırıyordu. Carlos Ghosn (Äžusn), 9 Mart 1954’te, 13 yaşında Lübnan’dan Güney Amerika’ya göç etmiÅŸ maceracı bir büyükbabanın torunu ve Jorge-Rose Ghosn çiftinin çocuÄŸu olarak dünyaya geldiÄŸinde, akranlarına göre epey ÅŸanslıydı. Ghosn ailesi, üç ayını denizlerde geçirdikten sonra Rio de Janeiro’da karaya çıkan, Amazon içlerine doÄŸru ilerleyip Portekizce öÄŸrenen, ardından nihayet Porto Velho ÅŸehrine yerleÅŸerek hava yoluyla seyahat ÅŸirketi kuran ve kauçuk üretimine giriÅŸen büyük baba BiÅŸara’nın seçtiÄŸi bu sektörler nedeniyle, ciddi bir ekonomik birikim yapmayı baÅŸarmıştı. Jorge Ghosn, Nijerya asıllı eÅŸinden doÄŸan oÄŸlu Carlos’u kucağına aldığında, aile, Brezilya’daki Lübnanlı göçmenler içinde parmakla gösterilecek kadar refah içindeydi.
Carlos Ghosn, iki yaşındayken aniden rahatsızlanınca, Brezilya’daki doktorlar, bunun saÄŸlıksız çevre ÅŸartları ve kirli su nedeniyle olduÄŸunu söylediler. Aile meclisinin kararıyla, Rose Ghosn, oÄŸlu Carlos’u yanına alarak Beyrut’a döndü. Nijerya’da doÄŸup büyüyen Rose, her ÅŸeyiyle bir Fransız gibi yetiÅŸtirilmiÅŸti. OÄŸlu Carlos’u da Fransız gibi yetiÅŸtirmesi gayet normaldi. Beyrut’ta Katolik Hıristiyanların okuduÄŸu bir Fransız okuluna yerleÅŸtirilen Carlos, lise ve üniversiteyi Paris’te okudu. 1978’de Fransa’nın en önemli mühendislik kurumlarından Ecole Des Mines De Paris’yi bitiren Ghosn, artık iÅŸ hayatına atılmaya hazırdı.
Ä°lk olarak Michelin’de mesaiye baÅŸlayan Carlos Ghosn, ÅŸirketin önce Güney Amerika operasyonlarından sorumlu oldu, ardından 1990’da Michelin Kuzey Amerika müdürlüÄŸüne atandı. 1996’da Renault’ya “yönetim kurulu baÅŸkan yardımcısı” sıfatıyla giriÅŸ yapan Ghosn, 1999’da Nissan’a katılarak, 2001’de CEO’luÄŸa yükseldi. Batmak üzere olan ÅŸirketi, aldığı radikal kararlarla mutlak bir iflastan kurtaran Ghosn, tüm bu süreçler boyunca dünya iÅŸ çevrelerinde ve otomotiv sektöründe “efsane” olarak anılmaya baÅŸladı. Ghosn, parlak kariyerinin devamında Renault-Nissan-Mitsubishi ittifakının yönetim kurulu baÅŸkanlığını üstlenerek, adeta altın vuruÅŸu yaptı. Davos toplantılarının aranan adamı, magazin basınının ilgisiz kalamadığı bir yıldız ve baÅŸarılarıyla kendinden söz ettiren bir sihirbazdı artık o.
Derken, yaklaşık iki hafta önce, ajanslara düÅŸen bir “son dakika” notu dünya çapında ÅŸok yarattı: Carlos Ghosn, Japonya’nın baÅŸkenti Tokyo’da tutuklanmıştı. Yıllık 7,4 milyon Euro maaşı bulunan ünlü CEO, aldığı ücreti az göstererek Japonya’daki vergi yasalarını ihlâl etmekle ve özel harcamalarını yönettiÄŸi ÅŸirkete ödetmekle suçlanıyordu. Ghosn, Hollanda’nın baÅŸkenti Amsterdam’daki ÅŸirket toplantısına gitmek üzere özel jetiyle Tokyo’dan ayrılmaya hazırlanırken, kendisini nezarethanede buluvermiÅŸti. Nissan, jet hızıyla yaptığı açıklamada Ghosn’u yönetim kurulu baÅŸkanlığından azlettiÄŸini duyurdu.
Carlos Ghosn’un sürpriz akıbeti, elbette birtakım komplo teorilerini de beraberinde getirdi. Fransızlarla Japonlar arasındaki ekonomik rekabetten Ghosn’un Arap kökenlerinin Japonların milliyetçiliÄŸini tetiklemiÅŸ olabileceÄŸine kadar, çok sayıda tahmin masaya sürüldü. Bunlar içerisinde, Japon otomotiv devi Toyota’nın, Ghosn’un akıbetini bizzat planladığı ÅŸeklinde bir teori de mevcut.
Meselenin, Carlos Ghosn’un memleketi olan Lübnan’a bakan tarafında ise, ekonomik deÄŸerlendirmelerden çok yerel siyasi hesaplar baskın görünüyor. Ä°ÅŸ hayatı baÅŸarılarla geçmiÅŸ ünlü bir yönetici olarak, Ghosn’un, günün birinde Lübnan’a cumhurbaÅŸkanı olarak dönebileceÄŸi düÅŸünülüyordu. Beyrut’taki lüks konutuna her ay mutlaka uÄŸrayan Ghosn’un sahip olduÄŸu muazzam servetin ve dünya çapında irtibatta bulunduÄŸu finans çevrelerinin, Lübnan ekonomisine de can vereceÄŸi hesaba katılıyordu. Lübnan’da Fransızların 1930’larda kurduÄŸu siyasal sistem gereÄŸi, yalnızca Marûnî Katolik Hıristiyan bir aday cumhurbaÅŸkanlığına getirilebildiÄŸi için, Carlos Ghosn, dinî aidiyet yönünden de biçilmiÅŸ kaftan gibi deÄŸerlendiriliyordu. Ünlü CEO’nun baÅŸarılı kariyerinin tatsız finali, tüm bu hayalleri suya düÅŸürmüÅŸ görünüyor.
Lübnan yakın tarihinde, “muhtemel kurtarıcı” gözüyle bakıldığı halde, parlak kariyeri aniden sonlanmış bir isim daha var: Emil Bustânî (1907-1963). Henüz 30 yaşındayken kendi müteahhitlik firmasını kurarak OrtadoÄŸu’nun birçok ÅŸehrini baÅŸtan sona imar ve inÅŸa eden Bustânî, Lübnan’da siyaset sahnesine de atılarak “geleceÄŸin cumhurbaÅŸkanı” olarak sivrilmiÅŸti. Sahip olduÄŸu zenginlik ve kiÅŸisel karizması sayesinde Lübnan halkının genelinde destek kazanan Bustânî, 15 Mart 1963 günü, Ürdün’ün baÅŸkenti Amman’daki bir toplantıya katılmak üzere Beyrut Havaalanı’ndan bindiÄŸi özel uçağının Akdeniz’e düÅŸmesi sonucu hayatını kaybetti. Fırtınalı bir havada baÅŸlayan yolculuk, yalnızca 15 dakika sonra soÄŸuk sularda sona ermiÅŸti. Bustânî’nin cesedi, tüm aramalara raÄŸmen bulunamadı.
Batı’dan Fransa, bölgeden ise Ä°ran ve Suudi Arabistan tarafından kıskaca alınan Lübnan, 1943’te Suriye’den ayrılıp resmen “bağımsız” oluÅŸundan bu yana, aslında bağımsızlığı hiç yaÅŸamadı. Lübnan’ın yakın tarihi kiÅŸiler, kurumlar ve ülke siyaseti açısından “sert düÅŸüÅŸler tarihi” aslında. Hâlâ devam eden ve nerde duracağı belli olmayan sürekli düÅŸüÅŸler…
Henüz yorum yapılmamış.