Kürsü
İsmail Kılıçarslan- Şükrü’nün yemekhanesi
Follow @dusuncemektebi2
İsmail Kılıçarslan- Yeni Şafak
GeçtiÄŸimiz günlerde Genç Ä°HH, TUDER ve Ä°lim Yayma Cemiyeti’nin davetlisi olarak, 5 saatte 3 buluÅŸma gerçekleÅŸtirmek üzere TekirdaÄŸ’a gittim.
Programım, mihmandarım Åžükrü’ye emanetti. O, “abi akÅŸam yemeÄŸini KYK yurdunda; aile ÅŸirketimizin iÅŸlettiÄŸi yemekhanede yiyelim diye düÅŸündük” dediÄŸinde “ben mihmandara teslimim, nasıl uygunsa” dedim.
TekirdaÄŸ KYK yurdunun bendeki anısı büyüktür. 28 Åžubat döneminde eÅŸim TekirdaÄŸ’da okurken kapısına kadar gitmiÅŸliÄŸim çoktur. Tabii hem TekirdaÄŸ Namık Kemal Üniversitesi’ni hem de KYK yurdunu görünce epeyce bir anı hücum etti zihnime. EÅŸim, 1997’nin ikinci yarısını başına kocaman bir ÅŸapka takarak, boynuna da büyükçe bir ÅŸal sararak bitirmek zorunda kalmıştı. Hikâyesi uzundur, yazarız bir baÅŸka zamana inÅŸallah.
Tabii benim açımdan “yurt yemeÄŸi” dediÄŸin ÅŸey, çorba-yemek-pilav üçlüsünden oluÅŸan standart bir tabldottur. Demir deÄŸil de ahÅŸap tabldot olursa lükse girer hatta.
TekirdaÄŸ KYK’da durum öyle deÄŸildi ama. 35 çeÅŸitten dilediÄŸimizi alabildiÄŸimiz oldukça zengin bir menüden seçtik yemeklerimizi. Tabaklarımız porselendi.
Biliyorsunuz devlet bir süredir kahvaltı için 4, akÅŸam yemeÄŸi için 8,5 TL olmak üzere toplam 12,5 TL yemek bursu veriyor KYK öÄŸrencilerine. ÖÄŸrenciler bu bursla alıyorlar yemeklerini. Åžükrü’nün iÅŸlettiÄŸi yemekhanede bu 12,5 lirayla nizami olarak doyurabiliyorsunuz karnınızı. Hadi diyelim benim gibi biraz obursanız günlük 2-3 lira ilave ediyorsunuz bu bedele.
Tabii bu noktada bitmez bir merakla sorular sordum Åžükrü’ye. O da saÄŸ olsun büyük bir sabırla cevapladı sorularımın hepsini. Ä°lk ve en önemli sorum tam bir Türk’e yaraşır nitelikteydi: “Abi, bu büyük bir organizasyon. Bu kalitede yemeklerle para kazanman mümkün oluyor mu?” Åžükrü’nün cevabı da tam bir Türk’e yakışır nitelikteydi: “Allah’a ÅŸükürler olsun abi, tezgâh iÅŸliyor.”
“Peki, bütün KYK’larda durum bu mu, yemek organizasyonu böyle mi abi?” diye sordum bu seferde. “Hayır” oldu cevabı, “tabldot sistemine devam eden çok sayıda yurt var abi. Bizimki kadar çok çeÅŸit çıkaran yurt sayısı da bir elin parmağını geçmez.”
“O zaman ya sen çok az para kazanmaya razısın ya da diyelim öÄŸrencilere tabldot veren firmalar çok para kazanmayı hedefliyorlar” dedim bu kez. Åžükrü “abi kazandığımız bize yetiyor” diye baÅŸladı anlatmaya. Ardından da ÅŸunları söyledi: “Abi bak, bu yurdun eski bir müdürü vardı, her sömestr sonu yurdun çalışanlarını toplayıp ‘yurttaki öÄŸrenciler niçin sizden helallik dilemek yerine Åžükrü’den helallik diliyorlar, niçin memleketten dönerken Åžükrü’ye peynir-yoÄŸurt bilmem ne getiriyorlar da size tek bir selam dahi getirmiyorlar’ diye sorardı. Åžimdi sen buradaki öÄŸrenci kardeÅŸlerimizden dilediÄŸine sor. Oturup kendimiz yiyemeyeceÄŸimiz yemeÄŸi bu kardeÅŸlerimize yedirir miymiÅŸiz? Bazı gün oluyor, sebze-meyve fiyatlarından dolayı hiç kar etmeden kapatıyoruz günü. Olsun abi. Buradaki kardeÅŸlerimin boÄŸazından sıcak, lezzetli yemek geçiyor ya, o gün de kazanmayıverelim yani. ÖÄŸrenci kardeÅŸlerimiz senenin sonunda ‘Allah razı olsun’ dese bize yetiyor inan.”
Hadi ÅŸunu ÅŸöylece konuÅŸalım. Lafa geldi mi “efendim, liyakat ÅŸart” diyerek kesip-biçen bizlere günün sonunda kazançsız da olsak bir “Allah razı olsun” yeter mi? BaÅŸkasında liyakat aramak kolay. Biz kendi iÅŸimizde, kendi dünyamızda baÅŸkaları için piÅŸirdiÄŸimiz yemeÄŸi oturup gönül rahatlığıyla yiyebilecek insanlar mıyız?
Sorularla yüzleÅŸmeden, baÅŸkalarının kendilerini düzeltmesini beklemekten kendimizi düzeltmeye hiç fırsat bulamadan, kendi liyakatımızı sorgulamayı aklımızın ucundan bile geçirmeden yaÅŸayıp gidiyoruz en nihayet.
Åžükrü, bulunduÄŸu yerde bulduÄŸu imkânla dünyayı güzelleÅŸtirmenin derdinde… Aslında kimse ondan yemek iÅŸine bunca özen göstermesini falan da beklemiyor. Ama o, en çok da kendisine duyduÄŸu saygı gereÄŸi, evinin mutfağına gösterdiÄŸi özen neyse onu gösteriyor KYK’nın mutfağına.
Belki de soru ÅŸudur: Kendimize saygı duyuyor ve bu saygı gereÄŸi bir diÄŸerine de saygı gösteriyor muyuz?
Hatta belki de ÅŸudur: Åžükrülerin sürekli azaldığı bir dünyada yaÅŸayıp gidiyor olduÄŸumuz gerçeÄŸi bizi niçin hiç endiÅŸeye sevk etmiyor?
Henüz yorum yapılmamış.