Sosyal Medya

Kürsü

İbrahim Kiras- CHP'nin makarna tenceresi AK Parti'nin kaymak tabağı

Ä°brahim Kiras- Karar



CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan geçen hafta partisinin grup toplantısında yaptığı konuÅŸmada ÅŸunu söylemiÅŸti: “Çankaya, BeÅŸiktaÅŸ, Kadıköy, ÅžiÅŸli gibi yerlerdeki seçim sonuçlarına bakın, hiçbirinin ülke gerçekleriyle ilgisi olmadığını görürsünüz. Türkiye yansa da ÅŸaha kalksa da bunların umurlarında deÄŸildir. Buralardaki seçmen profili Türkiye pastasının kaymağını yiyen kesimden oluÅŸuyor.”
 
Bu sözlere bekleneceÄŸi üzere tepkiler, itirazlar geldi. Türkiye’nin pastaya benzetilmesi ve toplumun kaymak yiyenler ve yiyemeyenler ÅŸeklinde kategorize edilmesi eleÅŸtirildi. DoÄŸal olarak bu yaklaşımı destekleyenler de çıktı. Ama saÄŸlıklı bir tartışma doÄŸmadı buradan.
 
ErdoÄŸan’ın haklı olduÄŸu nokta, toplumun orta ve üst kesimlerinin merkez saÄŸ partiler yerine kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan veya siyasi yelpazedeki yerini bu ÅŸekilde tayin eden bir partiyi desteklemelerindeki çeliÅŸki. Ama bu çeliÅŸki Türk toplumunun veya CHP’nin deÄŸil, siyaset biliminin ve sosyolojinin çeliÅŸkisi!
 
Demek ki siyasi tercihleri tek başına ekonomik faktörlerle açıklamaya çalışmak yanlış. Avrupa toplumlarının tarihî ve aktüel tecrübelerine dayanan birtakım teorik modellemelerin Türkiye’nin gerçekleriyle birebir örtüÅŸmesini beklemek hata.
 
Bu çerçevede CHP’nin gerek politikaları gerekse toplumsal temsil rolleri itibarıyla siyaset yelpazesinin sağında mı yoksa solunda mı sayılması gerektiÄŸi yıllardır tartışılır. Bu partinin daha ziyade toplumsal merkez-çevre karşıtlığı içinde kültürel/ideolojik bir cephe olarak görülmesi gerektiÄŸi savunulur. Bunlar tamam ama sebeplerle sonuçların yerini deÄŸiÅŸtirmek, toplumdaki çarpıklıkların sorumlusu olarak siyaset kurumundaki aktörleri görmek ne kadar doÄŸru bir tutum?
 
Mesela Alevi oylarının neredeyse bütününü CHP’nin alıyor olması, merkez saÄŸ partilere bu kesimden hiç oy gitmiyor oluÅŸu sosyal düzenimiz açısından saÄŸlık belirtisi deÄŸil. Dinî inançların, etnik kökenlerin, kültürel kimliklerin vs. oy verme tercihlerinde bu derecede etkili olması geliÅŸmiÅŸ toplumlarda rastlanamayacak bir toplumsal problemin ifadesi. ModernleÅŸme ve milletleÅŸme süreçlerini tamamlamamış olmanın doÄŸurduÄŸu semptomlar.
 
Ancak CHP seçmeni hakkındaki “Türkiye pastasının kaymağını yiyen kesim” tanımlaması da kendi içinde bazı problemler taşıyor. En baÅŸta, bir siyasi parti kendisine oy vermeyen seçmeni deÄŸil, o seçmenin oyunu almaya yeterli gelmeyen kendi siyasetini sorgulamak ve sözkonusu kesimlerden de oy almanın yolunu aramak durumunda deÄŸil midir?
 
Sadece Ä°stanbul’da veya Ankara’da deÄŸil, ülkenin hemen her tarafında seçmenin eÄŸitim ve gelir seviyesinin artışına paralel olarak AK Parti’ye desteÄŸin azalıyor olması merkez saÄŸ siyaset açısından alarm zili olarak görülmek zorunda. DiÄŸer yandan ise CHP’nin veya genel olarak sol siyasetin de bugüne kadarki siyasi tutum ve performansının kendisini geniÅŸ halk kitlelerine ulaÅŸtıramadığını görüp radikal bir makas deÄŸiÅŸikliÄŸine yönelmeyi göze alması gerekiyor. Ama gerek ideolojik takıntılar ve kurumsal alışkanlıklar gerekse parti içi çekiÅŸmeler buna izin vermiyor. Kemal KılıçdaroÄŸlu’nun atmaya çalıştığı birtakım adımların içeride nasıl engellendiÄŸini dışarıdan bakanlar bile görebiliyor.
 
AK Parti bu anlamda daha ÅŸanslı. ErdoÄŸan’ın atmak istediÄŸi herhangi bir adımın engellenmesi bir yana, itiraz görmesi bile düÅŸünülemeyecek seviyede bir lider otoritesi var iktidar partisinde. Ne var ki burada da toplumsal kutuplaÅŸmanın getirdiÄŸi kolay baÅŸarıları bırakıp kuÅŸatıcı bir siyasete yönelme iradesi epeyce zamandır revaç bulmuyor.
 
Oysa buradaki çeliÅŸki ÅŸu ki AK Parti iktidarlarının 16 yıldan bu yana izlediÄŸi politikaların da katkısıyla teknolojik geliÅŸme/ÅŸehirlileÅŸme/bireyleÅŸme yönünde dönüÅŸmekte olan Türk toplumunda artık kutuplaÅŸmaya dayalı kimlik siyaseti giderek sürdürülemez hâle geliyor. AK Parti’ye 18-25 yaÅŸ arası gençler arasındaki desteÄŸin ülke ortalamasının neredeyse yarısı seviyesinde olması boÅŸuna deÄŸil.
 
CHP’yi neden eleÅŸtiriyorduk? Toplumun geniÅŸ kesimlerine ulaÅŸmasını engelleyen duvarları yıkmak için kuÅŸatıcı siyasetler geliÅŸtirmek yerine “makarna kömür” edebiyatıyla bu kitleleri ötekileÅŸtiriyor diye… KutuplaÅŸtırıcı siyasetin yangınına odun atarak kendi felaketine hizmet ediyor diye…
 
CHP ÅŸimdi o kısır döngüden çıkmanın yollarını ararken AK Parti elitinin de benzer bir tehlikenin farkına varması gerekiyor. Toplumsal kutuplaÅŸma belirli dönemlerde parti tabanının konsolidasyonuna katkı yapabilir, ama bu kalıcı ve yapısal bir katkı olmaz. Toplumsal geliÅŸmelere ve toplumsal taleplerin çeÅŸitlenmesine yönelik yeni siyaset arayışı içinde olmak yerine konsolidasyon siyasetinin kolaycılığına teslim olmak geleceÄŸi riske atmak demek.
 
Bu baÄŸlamda muhalefet tabanının hiç deÄŸilse bir bölümünü ülkenin kaymağını yemekle suçlamak AK Partiyi destekleyen kesimlere yöneltilen “bedava makarna ve kömür” karşılığında oy verdikleri suçlaması kadar gerçekçi. Her iki yaklaşım da siyasi zaaf ifadesi. Çünkü oyunu alamadığı kesimlerin tercihlerini siyaset dışı faktörlere ve bilhassa kiÅŸisel çıkarlara baÄŸlama kolaycılığı.
 
Toplumdaki farklı duyarlıkları hesaba katmayan, toplumsal deÄŸerlerin hiç deÄŸilse bir bölümünü görmezden gelen, insanların kendi ülkelerinin geleceÄŸi hakkındaki tasavvurlarını dikkate almadan siyasi tercihleri kiÅŸisel çıkarla açıklayan yaklaşımlar hiç kimseyi hiçbir yere götüremez. Yalnızca kavga çıkarmaya yarar. Kavgayla da mevziler korunabilir ama bir gelecek inÅŸa edilemez.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.