Selvi: Savunma Bakanı Hulusi Akar neye kızdı?

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 16-18 Kasım tarihleri arasında Kanada’da düzenlenen Halifax Uluslararası Güvenlik Toplantısı’na katılmıştı. Akar’ın o forumda ABD’nin PKK-YPG terör örgütüyle iÅŸbirliÄŸini anlatması üzerine salonda bulunan Amerikalıların yüzleri asılmıştı. ÖÄŸrendiÄŸime göre Hulusi Akar’ın ABD Genelkurmay BaÅŸkanı Dunford’u kabulünde ilginç bir diyalog yaÅŸanmış; Dunford, Menbiç’te kurulacak gözlem noktalarından söz etmeye kalkışınca Akar çok sert tepki göstermiÅŸ, bu gözlem noktalarının Türkiye’yi rahatsız edeceÄŸini ilk elden paylaÅŸmış. BildiÄŸim kadarıyla Genelkurmay BaÅŸkanlığı döneminden bu yana kiÅŸisel dostlukları bulunan Dunford, Akar’ın bu sert tepkisi karşısında biraz bozulmuÅŸ. Buna raÄŸmen ABD, gözlem noktaları konusunda adım attı. Bunun üzerine CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın baÅŸkanlığında yapılan MGK toplantısında da Fırat’ın doÄŸusuna yönelik önemli kararlar alındı. Ama benim asıl üzerinde duracağım nokta bu deÄŸil. Akar, Halifax toplantısından sonra BBC’ye bir mülakat verdi. BBC muhabirinin cezaevindeki gazetecilerle ilgili sorusu üzerine CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın verdiÄŸi yanıtı aynen tekrar ederek “Hiçbiri gazetecilik faaliyetlerinden dolayı içeride deÄŸil” dedi. Tartışma da bu cevap üzerine baÅŸladı. FOX TV’nin Akar’ın bu sözleri üzerine görüÅŸ aldığı CHP Grup BaÅŸkanvekili Özgür Özel, “GeçmiÅŸte ne kadar rezil bir Genelkurmay BaÅŸkanlığı yaptıysa o kadar rezil bir bakanlık yapacağının iÅŸaretini veriyor” dedi. Bu sataÅŸmalar sırasında kısa bir süreliÄŸine görüÅŸme imkânı bulduÄŸum Hulusi Akar, tartışmadan dolayı rahatsızdı; “FETÖ ve PKK aÄŸzıyla ÅŸahsıma söylenmiÅŸ haksız, terbiyesiz, seviyesiz sözleri sahiplerine misliyle iade ediyorum” dedi. Konunun üzerinde çok durmadı ama dursa ne derdi, düÅŸünemiyorum.

Bu konuyla ilgili bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.

BBC’nin sorusu, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili. Ama muhabir, Kaşıkçı’nın barbarca katledilmesiyle ilgilenmiyor. Tam aksine Türkiye’nin Kaşıkçı cinayeti konusundaki tavrını sorguluyor; “Türkiye’de birçok gazeteci tutukluyken bu samimiyetten uzak bir yaklaşım deÄŸil mi?” tarzında bir yargıda bulunuyor. Bir, Türkiye’yi yargılamaya hakkı yok. O sorusunu sorar. Ä°kincisi, soru ÅŸekline göre Türkiye’deki tutuklu gazetecileri sorarken Kaşıkçı olayını önemsizleÅŸtiriyor. Türkiye’nin Kaşıkçı cinayetinin gündeme getirmeye hakkı olmadığı gibi bir önermede bulunuyor. Türkiye’de gazeteciler hapisteyse o zaman biz Kaşıkçı konusunda sesimizi çıkarmayalım, veliaht prens birkaç Kaşıkçıcinayeti daha iÅŸlesin... Böyle bir mantık olur mu?

KAYNAK: HÜRRÄ°YET