Güncel
Abdullah Yıldız: Namaz bizim miracımızdır
Kutlu önderimizin ifadesine göre, namaz bizim miracımızdır. Ve biz biliyoruz ki dünyadayken Allah ile hemhal olmanın en kesin, en sahih, en güzel yolu miraçtır. Bizim miracımız ise namazdır. Ahmet Serin yazdı.
Rabbimizin cennetinden kovulup yeryüzüne sürgüne gönderilen insanoÄŸlu, rivayet odur ki hep bir nebevi melal halindedir.
Bu melalin bitmesi, melalin gerekçesi olan sürgünün bitmesine baÄŸlıdır ancak.
Allah, sürgüne gönderdiÄŸi insana birçok görev de verdi. Ä°lk görev, kendisini tanıyıp bilme görevidir, bilindiÄŸi gibi. Ä°nsanoÄŸlunun bunu yapabilmesi için de kendisine, baÅŸta peygamberler olmak üzere, çeÅŸitli kılavuzlar, çeÅŸitli haberler, çeÅŸitli bilgiler gönderdi. Ve en önemlisi de kendisine en fazla yakınlaÅŸabileceÄŸi bir ibadeti verdi: Namazı verdi.
Kutlu önderimizin ifadesine göre, namaz bizim miracımızdır. Ve biz biliyoruz ki dünyadayken Allah ile hemhal olmanın en kesin, en sahih, en güzel yolu miraçtır. Bizim miracımız ise namazdır.
Ä°ÅŸte namaz, bizi Allah’a kavuÅŸturan biricik ibadet… Aynı zamanda da dinin direÄŸi yani o olmadığında din çöküyor, biz çöküyoruz, dünya çöküyor.
Namazı her mümin kendine dert etmeli elbette. Ama bazen bu dert unutuluyor ya da biçim deÄŸiÅŸtiriyor. Ä°ÅŸte o zaman birilerinin çıkıp bunu hatırlatması gerekiyor.
Namazı kendisine dert edinen araÅŸtırmacı yazar Abdullah Yıldız, 20 Kasım Salı gecesi, Ensar Vakfı Bursa Åžubesinde “Peygamberimizin (sas) Namazı” baÅŸlıklı sohbetinde namazı anlattı konuklara.
Namaz konusuna geçmeden önce mevlit konusuna deÄŸinen Abdullah Yıldız, mevlitle ilgili “Mevlit Kandili’ni idrak ettik. Mevlit Kandili, dört halife döneminde kutlanmadı. Peygamberimizin doÄŸumundan yaklaşık dört yüz sene sonra kutlanmaya baÅŸlandı ve zamanla böyle bir gelenek oluÅŸtu. Peygamberimizi anmaya, onu anlamaya vesile olduÄŸu sürece faydalıdır mutlaka. Ama sadece bir festival gibi, güller lokumlar dağıtılarak ve içi boÅŸaltılmış bir ÅŸekilde gerçekleÅŸirse bu anma, anlamını kaybeder, bunu da bilmemiz gerekir.” sözlerini söyleyerek dini idrakin nasıl olması gerektiÄŸini hatırlattı.
Peygamberimizin üç vasfı var ki…
Abdullah Yıldız, kutlu önderimizi tanımadan Ä°slam’ı tanımamızın mümkün olmayacağını “Namaz konusuna geçmezden önce Peygamber efendimizin üç vasfına deÄŸinmek isterim: BilindiÄŸi gibi o, âlemlere rahmet olarak gönderilmiÅŸtir. Bu âlem ifadesini doÄŸru anlamak lazım. Peygamberimiz (sas) bitkiler âlemi, hayvanlar âlemi, melekler âlemi gibi tüm âlemlere rahmet olarak gönderilmiÅŸtir, amenna. Ama biz, Peygamberimizin bizi ilgilendiren tarafına bakmalıyız. Mesela iÅŸ dünyası bir âlem, ilim dünyası bir âlem, sanat dünyası bir âlem, siyaset dünyası bir âlem, kendi aile hayatımız bir âlemdir… Ä°nsanın bedeninde baÅŸka âlemler vardır: Görme bir âlem, sindirim sistemi bir âlem, kan dolaşımı… birer âlemdir. Mesela, yeme içme konusunda Peygamber Efendimize uysak o bizim için bir rahmettir. Ama biz bu âlemde ona uymadığımız için rahmet elde edemiyor ve bunu kendimiz için zulme dönüÅŸtürüyoruz. Bu konuda ona uysak kuÅŸku yok ki rahmet elde ederiz. Keza, yönetim hususunda Peygamberimiz gibi adaletten ÅŸaÅŸmaz, helal haramı gözetirsek o âlemde de rahmet elde ederiz, iÅŸlerimiz kolay kılınır.” sözleriyle ve onun âlemlere nasıl rahmet olduÄŸunu açıklayarak anlatmaya baÅŸladı.
Abdullah Yıldız, sözlerine “Ahzab suresinin 21. ayetinde Peygamberimiz için ‘usvetun hasene’ ifadesini kullanmıştır Allah. Peygamberimiz siyasetten ekonomiye, tıptan sanata, savaÅŸtan barışa kadar en güzel örnektir. Babalıkta en güzel örnek odur, bir eÅŸ olarak en güzel örnek odur… Ä°ÅŸte Peygamberimizin (sas) bu ÅŸekilde örnek olmasını kendi hayatımızın içinde, insan hayatının içinde deÄŸerlendirmeliyiz. Bu örnekliÄŸi baÅŸka bir baÄŸlama taşıdığımız an bu örneklikten yararlanamayız. Bu ayette Hendek Savaşı anlatılmaktadır. Müslümanların çok zor ÅŸartlar altında kalarak kuÅŸatıldığı, bütün sahabenin ÅŸehadet beklediÄŸi bir kuÅŸatmaydı üstelik bu. Bu ÅŸartlarda Peygamberimiz, kırılması zor bir taşı kırma anında kayadan çıkan kıvılcımlardan birisinin Müslümanlara Kisra’nın sarayının çökeceÄŸini, diÄŸerinin Bizans’ın yıkılacağını, üçüncüsünün de Yemen’i müjdelediÄŸini söyler. Yani bırakın yenilmeyi aklından geçirmeyi, Müslümanlara üç farklı coÄŸrafyada üç farklı hedef gösterir. Bugün Ä°slam dünyası kuÅŸatma altında. KuÅŸatma altında olan yerler dâhil, tüm Müslümanlar Peygamberimizin bu duruÅŸunu kendine örnek almalıdır.” cümleleriyle devam ederek mükemmel önder portresinin nasıl olması gerektiÄŸini anlattı bir anlamda.
O, yürüyen Kur’an’dır
Peygamberimizin bir insan ve bir nebi olarak ahlakını da “Üçüncü olarak da Kalem suresindeki bir ayette Peygamberimiz (sas) için “Ey Peygamber, sen güzel bir ahlak üzeresin” demektedir Cenab-ı Allah. Bu ayette de artık onun davranışları, insani yönü, bir insan olarak psikolojik durumu ve ruh hali öne çıkarılmaktadır. Bu ayet, Peygamberimiz Mekkeliler tarafından çeÅŸitli iftiralarla dışlanmaya çalıştığı zaman gelmiÅŸtir. Ona mecnun dendiÄŸi, deli dendiÄŸi zamanlarda; iyice yalnızlaÅŸtırılmak istendiÄŸi bir zamanda gelmiÅŸtir. BilindiÄŸi gibi Peygamberimiz (sas) bunlara hep sabretmiÅŸ, o yüce ahlakıyla kötülüÄŸe iyilikle mukabele etmiÅŸtir. Åžimdi Peygamberimizin (sas) bu üç durumuna baktığımızda, onun özellikle insanı doÄŸrudan ilgilendiren çok önemli durumlarda mükemmel seviyede örnek oluÅŸturduÄŸunu görebiliyoruz. Elbette Peygamberimize baÅŸka açılardan da bakılabilir. Biz, sadece bu üçüne dikkat çekmeyi yeÄŸledik.” sözleriyle anlattı Abdullah Yıldız.
Günümüzde Müslümanların Ä°slam’ı tebliÄŸ etmek yerine, diÄŸer Müslümanlarla didiÅŸmek gibi vahim bir tuzaÄŸa düÅŸtüklerini “Okullara gidip öÄŸrencilerin arasına katılarak onlarla biraz konuÅŸtuÄŸumuzda, onlar bize dinin nasıl sunulması gerektiÄŸiyle ilgili ilginç ipuçları veriyor. Onları gündemimize almamız gerekir. Farkındaysanız, ÅŸurada burada birkaç Müslüman ne zaman bir araya gelse hemen ihtilaflı konular açılıp onlar tartışılıyor. Bunlar ise enerjimizi alıp bizleri aşındırıyor. Oysa ayet çok açık: “Allah’a ve Resul’üne itaat edin.” Bu kadar açık ve anlaşılır bir ayet varken “Efendim, onu ÅŸöyle anlamalı, böyle anlamalı.” biçiminde hiçbir yararı olmayan sohbetlerden uzak durup enerjimizi yararlı ÅŸeylere kullanmalıyız. DüÅŸmanımız, tarihte ne kadar ihtilaflı konu varsa onu gündemimize sokup bizi meÅŸgul ediyor, birbirimizden ve gençlerden uzak kalmamızı saÄŸlıyor. Bunlara dikkat etmek gerekir. Ayette “NizalaÅŸmayın, sonra içinize korku düÅŸer, rüzgârınız (devletiniz) gider.” deniyor. Birbirimizle didiÅŸtiÄŸimiz zaman kaybedeceÄŸimiz ÅŸeylerin haddi hesabı yok. Birbirimizle uÄŸraÅŸtığımız için de ÅŸu toplumun %95’ine ulaÅŸamadığımızın farkına varalım. Ä°statistikler bizim gençlerin ve üniversite öÄŸrencilerinin %90’ından fazlasına ulaÅŸamadığımızı söylüyor. Biz yazık ki Müslümana karşı acımasız, küffara karşı ise merhametliyiz. Bu halimizin farkına varmalıyız. Biz, Peygamberimizin ‘yaÅŸayan Kur’an’ olan ahlakını bugünlere taşıyacaksak iÅŸte bunları konuÅŸmalı, bunlarla dertlenmeliyiz.” “Peygamberimizin Kadir gecesinin sabahında namaza baÅŸladığı rivayetlerini ciddiye almamız lazım. Kadir gecesi yaÅŸananları, Peygamberimizin (sav) düÅŸtüÄŸü o telaÅŸlı hali hepimiz biliyoruz. Ertesi sabah Cebrail’in (as) yine gelip Peygamberimize (sas) abdest alıp namaz kılmayı öÄŸrettiÄŸini Tahirü’l Mevlevi’nin Müslümanlıkta Ä°badet Tarihi adlı kitabından öÄŸreniyoruz. Ä°lk günde Hz. Hatice’nin, ikinci günde ise Hz. Ali’nin namazı öÄŸrenip namaza baÅŸladıklarını kayıtlardan öÄŸreniyoruz. Peygamberimiz Mina’da, Kâbe’de ve fırsat bulduÄŸu her yerde namaz kılıyordu. MüÅŸrikler onun bu haline kızıp ona eziyet etmek için fırsat kolluyordu. Hatta bir seferinde namazdayken bir hayvan iÅŸkembesini üzerine attıklarını, bir defasında bayılana kadar giysisiyle boÄŸazını sıktıklarını biliyoruz. Alak suresinin ilk ayetlerinde Peygamberimizden (sas) söz edildiÄŸine dair müfessirlerin ittifakı vardır. Bu ayetlerden anladığımıza göre, namaz baÅŸladığı gibi, kâfirlerin de engellemeleri baÅŸladı. Bunu neden gündeme getiriyorum? Åžundan: Bu konuda Müslümanlar gereksiz bir tartışma içinde de ondan. Oysa hepimiz biliyoruz ki tüm peygamberlere namaz farz kılınmıştır. Bu çarpıcı gerçek ortadayken sonuçta birbirini yalanlamayan bilgiler yüzünden neden enerjimizi bu konudaki detaylarda tüketiyoruz? Dikkat etmemiz gereken bu.” sözleriyle anlattı Abdullah Yıldız.
Tüm dinlerin ilkeleri aynı mıdır?
Ä°nancın sürekliliÄŸi konusunu “Allah, bütün peygamberlere hep aynı temel ilkeleri, hep aynı sıralamada göndermiÅŸtir. Öncelikle Allah, kendisine imanı ister. Aynı zamanda Allah, hayat veren ve hayatı düzenleyip yönetendir. Sonra Allah, kendisine kulluk edilmesini ister. Ve Allah, kulunun kendisini hatırlaması için namaz kılmasını ister. GörüldüÄŸü gibi, Allah önce kendisine iman edilip kendisinin ilahlığının bilinmesini istedi ve hemen ardından da kulluÄŸun ifadesi olarak namazı istedi. Bu, Peygamberimizde de böyleydi, Hazreti Musa ve Hazreti Ä°sa’da da böyleydi. Sonuçta dinin ÅŸu üç aÅŸaması her peygamberde var: Allah’ın varlığına ve birliÄŸine iman etme, peygamberlerin Allah’ın elçisi olduÄŸunu kabullenme ve kulluÄŸun ifadesi olarak da namaz ibadeti…” diÄŸer peygamberlere emredilenleri de örnekleyerek bu ÅŸekilde açıklayan Abdullah Yıldız, sözlerine namazı anlatarak devam etti.
“Peygamberimiz (sas) dâhil bütün peygamberlerin tevhit mücadelesinde namaz mutlaka vardır. Çünkü namaz, tevhidin kıyama, kıraate, rükuya, secdeye, kadeye bürünmüÅŸ halidir. Genel olarak namaz, tevhidin et ve kemik bulmuÅŸ halidir dolayısıyla. Åžuayip (as) halkına dinini tebliÄŸ ettiÄŸinde halkı ona “Sana bunları kıldığın namazın mı söyletiyor? EÄŸer sen bize bunlarda ısrar edersen biz seni sürgün eder ya da taÅŸlayarak öldürürüz.” diyor. Åžuayip (as) peygamberin bu teklifine karşı çıkan halkının, aslında kendisine ne teklif edildiÄŸinin farkında olduÄŸunu anlıyoruz. Onlar, Åžuayip’in (as) kendilerine eski dinlerinden uzaklaşıp yeni bir dini, yeni bir hayatı, yeni bir ibadeti teklif ettiÄŸi için ona bu kadar ÅŸiddetli tepki göstermektedir. Yine Efendimizin (sas) namazının engellenmesi çabalarını unutmamak gerekir.” Sözleriyle namaz konusuna devam eden Abdullah Yıldız, kâfirlerin namaza neden düÅŸman olduklarını anlatmaya baÅŸladı sonra.
Kâfir neden namaza düÅŸmandır?
Kafirlerin namaza her zaman düÅŸman olduklarını ve namaz üzerinden dini boÄŸmaya çalıştıklarını ise “Peygamberimiz (sas) ferden veya cemaatle namaz kıldığında, müÅŸriklerin onları engelleme çabaları hep oluyordu. Bunlardan birinde, bir sahabenin attığı deve kemiÄŸi bir müÅŸriÄŸi yaraladı. Gerginlik arttığından namazın gizli kılınması gündeme geldi ama tam da bu anda “…evlerinizi kıblegâh yapın, namazı cemaatle kılın” ayeti geldi. Bu ayetten sonra Dar’ul Erkam günleri baÅŸladı. Bu ayetle Müslümanların evlerini vahyi anlamak, Kur’an’ı öÄŸrenip idrak etmek, Ä°slam’ı yaÅŸamak için evlerin de mekân seçildiÄŸi bildirilmekle beraber, asıl önemli olan cemaat vurgusudur. Allah, Müslümanlar bir arada olup kaynaÅŸsınlar diye, zor zamanlarda birbirlerine teselli olup yardımlaÅŸsınlar diye Müslümanların bir arada olmasını emrediyor. Bu emir, her zamana ve herkesedir. Åžimdiki halimizde biz, aramızda tartışma konusu olan detaylar yüzünden birbirimizle safta omuz omuza gelmekten kaçınıyor, basit fikir ayrılıklarını büyütüp birbirimize uzak düÅŸüyoruz. Böyle yaparak camilerimizi biz boÅŸalttık. Åžimdi bazı yazıhanelerde, bazı dershanelerde, bazı mescitlerde, bazı kıraathanelerde birbirinin konforunu kaçırmayan, birbirine itiraz etmeyip hak veren hatta “Ne güzel düÅŸünüp ne güzel yapıyorsun.” diyen insanlarla bir araya gelir olduk. Oysa camiye gitsek farklı düÅŸünceye sahip insanlarla da bir araya geleceÄŸiz. O insanlar farklı kaynaktan beslenmiÅŸ, farklı anlama biçimine sahip insanlardır ama bizim insanımızdır. Onlarla bir araya gelsek birbirimizi bilip birbirimizi sevmeye baÅŸlayacağız. Tecrübelerimiz bize birbirimizi seveceÄŸimizi gösteriyor. Namaz Gönüllüleri Platformu olarak her cemaatten, her meÅŸrepten insanla tanıştık ve kaynaÅŸtık. Bu tecrübeye dayanarak birbirimizi seveceÄŸimizi söylüyorum. Bu platform dolayısıyla bir araya geldiÄŸimiz rahmetli Abdulmetin BalkanlıoÄŸlu ‘Ben bu insanları bu kadar seveceÄŸimi düÅŸünmüyordum.’ dedi ve aslında bunu diyerek tüm Müslümanların önyargılarına iÅŸaret etti. Bu önyargıları kırıp bir araya gelmemiz gerekir. Unutmayalım ki biz aynı dünyanın insanıyız, aynı endiÅŸeleri taşıyoruz. Sadece bazı ÅŸeyleri kavrama, bazı ÅŸeyleri uygulama yöntemlerimiz farklı.” sözleriyle anlatıp Müminlerin de zaman zaman bu tuzaÄŸa düÅŸtüklerini söyleyen Abdullah Yıldız, bu durumda müminin tavrının nasıl olması gerektiÄŸini de ÅŸöyle anlattı:
ÇaÄŸdaÅŸ firavunların kaderi bize baÄŸlı
“Müslümanlar olarak biz bir araya geldiÄŸimizde, çaÄŸdaÅŸ firavunlar da çok yakında önceki firavunların kaderini yaÅŸayacaktır. Biz namazla ve oruçla Allah’tan yardım dilemeyi bilsek, biz ayrılıkları unutup birlik olmayı bilsek, Ä°srail bu zulümleri yapmaya devam edebilir mi hiç? Hatta Ä°srail diye bir devlet olabilir miydi hiç? Müslüman düÅŸmanlarına karşı Müslümanlar ortak bir duruÅŸ sergilemelidir. Ayet, ‘Cemaatle namaz kılın ve Allah’tan böyle yardım dileyin.’ diyor. Bu ayeti en iyi anlayanlardan biri olan Selahaddin-i Eyyubi, yine Müslümanların darmadağın olduÄŸu bir zamanda, herkesin mezhep meÅŸrep kavgasına düÅŸtüÄŸü bir zamanda, Haçlıların Anadolu’nun, Kudüs’ün içlerine girdiÄŸi bir zamanda, Ä°slam coÄŸrafyasının yaklaşık seksen sekiz yıl Haçlılar tarafından iÅŸgal edildiÄŸi bir zaman diliminde, büyük hayaller kurar. Bu hayaller Ä°slam birliÄŸini saÄŸlama, Kudüs’ü iÅŸgalden kurtarma ve Ä°stanbul’u fethetme hayalleridir. Ä°ÅŸte o Selahaddin-i Eyyubi’nin “Dostlarıyla savaÅŸanlar, düÅŸmanlarını yenemezler.’ diye, günümüzü de anlatan muazzam bir sözü de vardır. Selahaddin-i Eyyubi, 1180 yılında bir konferans düzenleyerek ilk önce Ä°slam birliÄŸini saÄŸlar. Ä°kinci olarak da bu konferansta, çok yakında Cihad-ı Ekber ilan edeceÄŸini söyler. Bunları yaparken bir yandan da ümmeti birleÅŸtirmek için ulemanın ihtilafa düÅŸtüÄŸü konuları halkın önünde konuÅŸmasını yasaklar. Bir gün Selahaddin-i Eyyubi bir cuma namazını Åžam Emeviye Camiinde kılar ve burada etkili bir hutbe verir. Ä°kindi, akÅŸam ve yatsıyı da aynı camide kılar Selahaddin-i Eyyubi. Sabah namazı için de aynı camiye gelir ve görür ki bir gün önceki kalabalığın dörtte biri bile yoktur camide. Selahaddin Eyyubi o zaman cemaate dönerek ‘Allah bize sabır ve namazla benden yardım dileyin, diyor. Tamam sabrediyor, direniyoruz ama biz bu yarım yamalak namazımızla mı Allah’tan yardım dileyeceÄŸiz? Dün Cuma namazında camiyi dolduran kalabalık, heyecana gelip ÅŸehadet dileyen o gençler nerede? Dün camiyi dolduran kalabalıklar ne zaman sabah namazında da camiyi doldurursa iÅŸte o zaman fetih için yürüyeceÄŸiz.’ der. Selahaddin-i Eyyubi, bu tarihten tam sekiz sene sonra Kudüs’e yürür. Bu sekiz sene zarfında insanları camiye davet eder ve onları fethe hazırlar. Elbette kastedilen namaz, içi dolu, dinç ve diri kılınan bir namaz olmalı. Namaz, insanı diriltir. Biz de insanı dirilten namazdan bahsediyoruz. Ä°ÅŸte Selahattin-i Eyyubi, sekiz sene sonra bakar ki camiler dolu, cemaat dışarı taÅŸmış, iÅŸte o zaman yürüyüÅŸ emri verir.”
Gazze’nin sırrı ne?
Bir avuç Gazzeli Müslümanın arkasında dünyanın desteÄŸi bulunan Ä°srail’e karşı direnmesinin sırrını da “Åžu an dünya üzerinde sabah namazında dolu olan camilerin olduÄŸu tek yer, Gazze’dir. Bu yüzdendir ki Gazzeliler, silah ve insan gücü olarak karşılarında hiç derecesinde oldukları Ä°srail’e kök söktürmeye devam ediyor. Ä°zzettin Kassam Tugaylarını duymuÅŸsunuzdur. O Tugaylara sabah namazını evde deÄŸil, camide kılanları alıyorlar. O Tugaylardakilerin çoÄŸu da hafız ve hepsi de ibadet konusunda çok duyarlı insanlar. Åžehadete kilitlenmiÅŸ birer mümindir hepsi.” sözleriyle anlatan Abdullah Yıldız, kâfirlerin hep uyanık olduklarını da ÅŸöyle anlattı:
“1917’de Kudüs elimizden gittiÄŸinde, Kudüs’ü alan General Allenby, Kudüs’ten hemen sonra Åžam’a gider. Anlatılanlara göre Allenby, Åžam’da Selahaddin-i Eyyubi’nin mezarına gider ve mezarı tekmeler. O tekmelemeyi doÄŸru okumak lazım. O tekmelemeler aslında Selahaddin’e deÄŸil, Ä°slam dünyasına atılmıştır. O tekmelerle Allenby ‘Ey Selahaddin, bak, yine biz geldik!’ demektedir aslında. Evet, Haçlıların saldırısı, tarihe göre geçmiÅŸte olup bitmiÅŸtir ama iÅŸin aslına bakıldığında, o saldırı daha yeni bitmiÅŸtir. Onlar Kudüs’ü bizden aldıklarında bitmiÅŸtir.”
Kuba Mescidi bize ne anlatır?
Her ÅŸeyi bize örnek olsun diye yapan Peygamberimizin (sas) Kuba Mescidini yaptırmasındaki bir hikmeti de “Hazreti Peygamberin (sas) namaza verdiÄŸi önemi anlamak için Mescid-i Nebi ve Kuba Mescidlerine bakmak gerek. Özellikle Kuba Mescidi’ne bakmak gerek. Dikkat buyurun, Peygamberimiz, sadece bir hafta kalacağı yere hemen bir mescit yaptırıyor. Bunu yaptırmayabilirdi çünkü bir hafta sonra oradan ayrılacak zaten. Ama o mescidi yaptırıyor çünkü Müslümanların namazlarını cemaatle kılmasını istiyor, böyle yaparak bize namazı cemaatle kılmamızın ne kadar önemli olduÄŸunu anlatıyor.” sözleriyle açıkladı Abdullah Yıldız.
Namazı yeniden ihya etmemiz gerektiÄŸini “Camilerimizi yeniden asli fonksiyonlarına döndürmemiz gerekir. Kendi cemaatimize ait camilerde deÄŸil, farklı kanaatlere sahip Müslümanların bulunduÄŸu camilerde namaz kılmaya özen göstermeliyiz. Çünkü namaz, Müslümanları bir araya getirir. Biz de bir araya gelebilmeliyiz. Peygamberimiz (sas), Müslüman olmak için kendisine gelen bir kabilenin “Biz zekât vermeyelim, cihada da gelmeyelim.” biçimindeki iki talebini kabul ederken “Biz Müslüman olalım ama namaz kılmayalım.” biçimindeki üçüncü talebi duyunca kesin bir ÅŸekilde “Ä°ÅŸte bu olmaz!” der. Namazsız Ä°slam olmaz çünkü. Bir bitki için kökü neyse Ä°slam için de namaz odur. Namazsız dinde hayır yoktur. Kabile, Peygamberimizin (sas) bu kararlılığını görünce namaz teklifini geri çekerek kendilerine namazı öÄŸretecek kiÅŸilerle beraber geri döner. Peygamberimiz de (sas) ashaba “Hele onlar bir namaza baÅŸlasınlar, diÄŸerleri arkadan gelir.” diyerek tüm Müslümanlara namazın önemine ve dönüÅŸtürücülüÄŸüne vurgu yapan çaÄŸlar üstü bir mesaj verir.” Gerçekten de o kabile, zekât zamanı geldiÄŸinde zekâtı en önce veren, cihat olduÄŸunda cihatta en önde savaÅŸan kabile oldu. Namaz, iÅŸte böyle diriltici bir ibadettir.” sözleriyle anlatan Abdullah Yıldız, sohbetine hayır dualarla son verdi.
Ahmet Serin
Henüz yorum yapılmamış.