Sosyal Medya

Güncel

Sudanlı bir Osmanlı kahramanı: Zenci Musa

Aslen Sudanlı. Girit’te doğmuş. Dedesi tarafından Kahire’de yetiştirilmiş. Tam bir Osmanlı terkibi. Belki de Zenci Musa’yı Zenci Musa yapan o iksir bu terkiptir. Muaz Ergü yazdı.



Tarih her zaman büyük kralları, güçlü komutanları, zeki taktikleri, usta stratejileri anlatmaz bize. Anlatılanların içinde en çok da yüreÄŸinden, idealinden, adanmışlığından baÅŸka hiçbir ÅŸeyi olmayan kahramanların sımsıcak öyküleri sarıp sarmalar. Tek başına tarihi omuzlayan kavi omuzlar… Ömrünü inandığı deÄŸerler uÄŸruna harcamaktan sakınmayan yiÄŸitler… Ve ömürlerini feda ettikleri yolda hiçbir kazanç beklemeyen iman erleri… Belki de tarih, uzun yürüyüÅŸünü bu adanmışlarla sürdürür. Ve geriye bir tek bu yiÄŸitlerin yüreÄŸimizde bıraktığı o namütenahi rüzgârlar kalır. Ä°nsanlığa verdikleri o ulvi ders kalır geride. Ve sert dünyaya verdikleri ruh…

Zenci Musa da o inanmış, adanmış ruhlardan biridir. Hayatı baÅŸtan ayaÄŸa bir fedakârlık…Aslen Sudanlı. Girit’te doÄŸmuÅŸ. Dedesi tarafından Kahire’de yetiÅŸtirilmiÅŸ. Tam bir Osmanlı terkibi. Belki de Zenci Musa’yı Zenci Musa yapan o iksir bu terkiptir. YetiÅŸtiÄŸi dönem ne yazık ki Osmanlı’nın ölüm kalım mücadelesi verdiÄŸi zamanlardır. Koca çınar yüzlerce cephede savaÅŸmak zorunda kalmış ve adeta kurumaya yüz tutmuÅŸtur. Musa, Libya’da Osmanlı ordusu ve Åžeyh Sunusi’nin Ä°talyanlara karşı verdikleri mücadeleyi duyar ve Kahire’den Libya’ya gider. Ä°ÅŸte bundan sonra vatan için, din için, haysiyet için vereceÄŸi savaÅŸ hiç bitmez; ta ki ölünceye deÄŸin. Osmanlı nerede savaşıyorsa Zenci Musa da oradadır.

O, sonuna kadar hak ettiÄŸi bir ÅŸeyi bile elinin tersiyle itebiliyor

Zenci Musa Libya’da KuÅŸçubaşı EÅŸref’le tanışır ve birbirlerinden neredeyse hiç ayrılmazlar. KuÅŸçubaşı’nın emir eridir. KuÅŸçubaşı’yı adeta baba beller. Libya’daki mücadeleden sonra Batı Trakya Cumhuriyeti’nin kurulduÄŸu ve Edirne’nin tekrar alındığı savaşın en öndeki kahramanlarındandır. BaÅŸ döndürücü bir hızla her yerde görünen, savaÅŸan bir akıncı gibidir. Mehmed Akif,  “EÅŸref Bey'in emir eri Zenci Musa / Ä°sa Peygambere omuzlarını ödünç verir / Ve Peygamber bu sayede göÄŸe tırmanabilir” diyerek anlatmaktadır Sudanlı Musa’yı.

Musa, KuÅŸçubaşı’yla birlikte gizli bir görev için Arabistan’a gider. Üçyüzbin Osmanlı altınının Yemen’de Tevfik PaÅŸa’ya teslim edilmesi gereklidir. KuÅŸçubaşı ve askerleri Hayber’de Ä°ngiliz/Bedevi askerleri tarafından kıstırılır. EÅŸref Bey Ä°ngilizlere esir düÅŸer. O karmaÅŸada Zenci Musa altınları kaçırarak yerine ulaÅŸtırır. UlaÅŸtırır ama aynı zamanda EÅŸref’in esir edilmesi nedeniyle birbirlerinden ayrı düÅŸerler. Yıllar boyu süren cephe arkadaÅŸlığı, kardeÅŸliÄŸi sona erer. Bir daha da görüÅŸemezler.

Musa, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Ä°stanbul’a gelir. Anadolu’daki istiklal mücadelesine destek için buradadır. Parası pulu, kalacak yeri yoktur. Devlet erkânından paÅŸalar O’na emeklilik teklif ederler. O, “ben bu yoksul, garip milletten emekli maaşı alamam” diyerek reddeder. O kalacak yeri olmayan Sudanlı Musa’nın bu cevabı aslında çok manidardır. Bu ruha ne de çok muhtacız. Åžimdi herkesin gözü makamda mevkide. Acaba bir koltuk kapabilir miyim hesabında insanlar. O, sonuna kadar hak ettiÄŸi bir ÅŸeyi bile elinin tersiyle itebiliyor. Daha sonra Karaköy GümrüÄŸünde kahyalık teklif edilir. “Ben kâhyalık yapmam. Onu yaÅŸlı bir Müslüman yapsın. Ben hamallık yapsam da olur.” Karaköy GümrüÄŸünde hem hamallık yapar, hem de geceleri Anadolu’ya silah kaçırılmasını saÄŸlar.

Ä°ngiliz küstahlığına bir Müslüman ÅŸamarı

Ä°ngiliz komutan General Harrington bir gün gümrükte gezerken Zenci Musa’yı gösterirler. Hani Ä°ngilizlerden üçyüzbin altın kaçırmıştı ya. Komutan, “bizimle çalışırsan seni altına boÄŸarım” diyerek Musa’ya bir teklif yapar. Musa ise ÅŸu cevabı verir: “Her teklif herkese yapılmaz. Bu teklif beni rencide eder. Benim devletim Osmanlıdır. Bayrağım ay yıldızlı bayraktır. Komutanım EÅŸref Bey’dir. Bu iÅŸ bitmedi. Sizinle mücadelemiz devam edecek.” Evet, tarihî bir cevap, hiç akıldan çıkarılmayacak… Bir iman eri ancak böyle bir ÅŸey söyleyebilir. Ä°ngiliz küstahlığına bir Müslüman ÅŸamarı.

Bunca mücadele, bunca koÅŸuÅŸturmacada Musa’nın güçlü bünyesi zayıf düÅŸer. Verem olur. Bir sanatoryuma yatırılma teklifini dahi kabul etmez. “Benim yerime orada daha muhtaç Müslümanlara bakılsın” der. Bavulunu alıp Özbekler Tekkesi’ne yerleÅŸir. Bir süre sonra burada vefat eder. Bavulundan bir Mushaf’ı Åžerif, Osmanlı haritası, EÅŸref Bey’in fotoÄŸrafı ve kefen bezi çıkar.

Sudanlı Zenci Musa Trablusgarp’ta, Balkan Cephesinde, Çanakkale’de, Kudüs’te, Yemen’de ve Anadolu’da Ä°stiklal Harbinde canhıraÅŸ bir gayret ve emekle mücadele etmiÅŸtir. KuÅŸçubaşı EÅŸref O’nun ölümünü duyduÄŸunda ÅŸunu söylemiÅŸtir: “Ben Malta’dan kurtulup, Milli Mücadele’nin bayrağını açanlardan biri olmak ÅŸerefine mazhar olduÄŸum günlerde, Musa o benim Arabım, veremden ölmüÅŸ.”

Selam olsun Zenci Musa’ya!...

 

Muaz Ergü yazdı

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.