Sosyal Medya

Kürsü

Rasim Özdenören- Her şey kötüye mi gidiyor?

Rasim Özdenören- Yeni Şafak



Karamsarlara bakılırsa her ÅŸey kötüye gidiyor.
 
Ahlak bozuluyor. Dilimiz elden çıkıyor. Edebiyat ölüyor. Musıki kakofoniye dönüÅŸmüÅŸ. Resimde zevksizlik son haddinde vb...
 
Acaba böyle mi gerçekten?
 
Ben, edebiyat dünyası ile tanıştığım ilk gençlik yıllarımdan bu yana benzer yakınmaları iÅŸitirim.
 
1950’li yılların ortalarından itibaren izlediÄŸim edebiyat dergilerinde günün tanınmış, ünlü yazarlarıyla yapılan mülakatlarda yeni ÅŸiiri, yeni öyküyü, romanı nasıl buluyorsunuz kabilindeki soru, kural olarak: “Bizden sonra yazar mı çıktı? Edebiyat soysuzlaşıyor.” cümlelerini iÅŸitip durduk.
 
Åžimdilerde internet ortamının edebiyatı baltaladığı, dili yozlaÅŸtırdığı yolunda bir söylemi sahiplenenlerle karşılaşıyoruz.
 
Aslında internet ortamının edebiyatı henüz doÄŸmamıştır. Ä°nternet ortamında yapılan iÅŸ, belki eldeki yazılı edebiyatı internet ortamına aktarmaktan ibarettir. Ä°nternetin kendine özgü dili ve edebiyatı henüz doÄŸmadı. Ama günü gelince doÄŸacak. Ortaya çıkacak.
 
Benzer yakınmalar fotoÄŸraf makinası icat edildiÄŸinde resim sanatı için söylenmiÅŸti. Kameranın resmi öldüreceÄŸinden bahsediliyordu. Oysa geliÅŸme farklı oldu. Resim sanatı ölmedi. Fakat fotoÄŸraf sanat haline geldi.
 
Sinema kamerası icat edildiÄŸinde, bunun da gazeteyi ve radyoyu öldüreceÄŸi söyleniyordu. Ama geliÅŸmeler, her bir alanın kendi biricikliÄŸini koruması istikametinde oldu. Her biri kendi asliyetine sahip çıktığı gibi, gene her biri farklı alanların sanatı haline dönüÅŸtü.
 
Televizyonun icadı da aynı söylemi canlandırdı: televizyonun radyoyu ve sinemayı öldüreceÄŸi ileri sürüldü. Oysa her biri kendi imkânlarıyla var olmayı, üstelik kendi imkânlarının sanatını ortaya çıkarmayı baÅŸardı.
 
Aynı söylem dil için de geçerli. Dilin bozulduÄŸu söyleniyor. Genel olarak da dilin bozulduÄŸu sosyal medyadaki yazışmalardan çıkarılıyor. Tahsil durumunun, dil zevkinin, eÄŸitim düzeyinin ne olduÄŸu belli olmayan yazıcıların bozuk diline bakarak dilin bozulduÄŸu yargısına ulaÅŸmak ne ölçüde kabul edilebilir sayılır?
 
Kaldı ki, edebiyatta da, plastik sanatlarda da, müzikte, sinemada, her alanda iyi ürünlerin yanında kötüleri de yayın ortamında hayatiyet bulabilir. Kötü ürüne bakarak o sanatın öldüÄŸüne, öleceÄŸine iliÅŸkin kehanette bulunmak yanlış olur. Gresham Yasası (kötü para iyi parayı piyasadan kovar: çekilmeye zorlar) burada da geçerli: ortalarda görünenler genelde kötü ürünler. Ä°yi ürün ortada görünmediÄŸinden yok sanılıyor; oysa o da var, ama dolaşımda görünmüyor...
 
Sosyal medyada dili düzgün ve doÄŸru kullanan, dahası dile yeni açılımlar saÄŸlayan, dilin imkânlarını zorlayan ifadeler de azımsanmayacak oranda...
 
Eski kuÅŸağın kendi çocukluk ve gençlik dönemine duyduÄŸu özlem anlaşılabilir bir vakıa... Hz. Âdem’in bu dünyaya düÅŸüÅŸünden bu yana Cennet özlemi de sürüp gelmiÅŸtir.
 
Eski kuÅŸak kendi alışkanlıklarının sürmemesine bakarak söz konusu dönüÅŸümü kabullenmek istemiyor.
 
Gerçekteyse olan, bir halden yeni bir hale geçiÅŸ sürecinde yaÅŸanan dönüÅŸüm sarsıntısıdır. Bu günün olgunlaÅŸmış kuÅŸağı kendi çocukluk ve gençlik dönemlerinde eski kuÅŸağın kendilerine bakarak her ÅŸeyin bozulduÄŸuna iliÅŸkin yakınmalarını, bu gidiÅŸatın kıyamet alameti olduÄŸu yolundaki söylemi unutmuÅŸ görünüyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.