Sosyal Medya

Kürsü

Hayrettin Karaman: Merhum Erbakan ile hiçbir zaman aramız bozulmadı

Hayrettin Karaman- Yeni Åžafak



''Yıllarca Tayyar Altıkulaç ekibiyle Millî GörüÅŸ hareketi ve ehl-i tarikin aleyhinde bulunmuÅŸ” diyor.
 
Ağızdan çıkan her sözün hesabının sorulacağına iman eden insanların yalan ve iftiradan uzak durmaları ÅŸarttır.
 
Her iki konu ile alakam hakkında kısaca doğru bilgi vereyim.
 
Ben ve “ekibimiz” Milli GörüÅŸ’ün aleyhinde hiç bulunmadık, ama ilerleyen yıllarda onun düzen anlayışı ve siyaset tarzını tenkit ettiÄŸimiz oldu, bir de din tahsili veren okulları siyasi olsun olmasın bütün dar grupların etki alanı dışında tutma kararımız vardı, bu karar sebebiyle de Müslümanca mücadelemiz oldu. Partiler ve bazı gruplar Ä°mam Hatipleri ve Y. Ä°slâm Enstitülerini arka bahçeleri yapmak istiyorlardı, biz ise bu okulların, bütünüyle milletin okulları olmasını, Ä°slâm’a hizmet için gerektiÄŸi gibi yetiÅŸmelerini hedef olarak seçmiÅŸ bulunuyorduk.
 
Merhum Erbakan ile hiçbir zaman aramız bozulmadı, o, beni daima önemli toplantılarına davet etti, 150 kiÅŸilik heyet halinde Türk cumhuriyetleri ziyaretlerinde ben de bulundum, bana bir defadan fazla milletvekilliÄŸi teklif etti, bazı önemli istiÅŸarelere de çağırıldım. Türk cumhuriyetlerine yapılan ziyaretten dönünce “Adil Düzen “ adıyla Erbakan’ın takdim ettiÄŸi anlayış ve projeyi ilmî olarak tenkit etme ihtiyacını hissettik. Merhum Sabahaddin Zaim Hocanın baÅŸkanlığında seyahate katılan 15 kadar akademisyen ve hoca, Milli GörüÅŸ’ün partisine mensup birkaç zatın (içlerinde bugünkü CumhurbaÅŸkanımız da var) katılım ve hizmetiyle bir yıla yakın çalıştık ve ortaya bir rapor çıkmış oldu ve bu rapor Erbakan’a sunuldu. Bu faaliyet bir çatışma deÄŸil, geniÅŸletilmiÅŸ istiÅŸare mahiyetindedir.
 
Allah ÅŸifa versin dostumuz Ahmet VanlıoÄŸlu’nun aldığı randevu ile Fatih’te bir evde Erbakan Hoca ile bizim ekipten 8-10 arkadaÅŸ buluÅŸtuk, Ä°mam Hatip Okullarına siyasetin sokulmamasını kendisinden rica ettik ve karşılıklı olarak gerekçelerimizi açıkladık. Ama Hoca’yı ikna edemedik, ÅŸu cümlesini nakledebilirim: “Ben sizi anlı ÅŸanlı cihada davet ediyorum, siz cephe gerisinde kalıp soÄŸan ve patates soyalım diyorsunuz, ne yapalım bu bir nasip meselesidir.”
 
Evet, ortada bir fikir ve hizmet anlayışı ihtilâfı vardı, ama bu ihtilâf hiçbir zaman birbirimizi Ä°slâm’dan, Ehl-i Sünnet’ten ve bütünlükten dışlama noktasına varmadı.
 
Benim tasavvuf aleyhinde bulunduÄŸumu söyleyen bir kiÅŸinin birden fazla ilmî ve ahlâkî problemi/arızası var demektir.
 
Hayatımın hiçbir döneminde sahih Ä°slâm tasavvufuna karşı çıkmadım, tam aksine ondan istifade etmeye çalıştım. Benim ve ekibimin mücadele ettiÄŸi sözde tasavvuf ve tarikat faaliyeti, sahte, ÅŸeriat dışı, dini istismara yönelik olanlardır. Tasavvuf ilim ve amel olarak ortaya çıktığı günden beri de onun gerçek mürÅŸitleri, sahte tasavvuf çıkışları ile mücadele etmiÅŸ, insanları onların saptırmalarına karşı uyarmışlardır.
 
Özellikle benim tasavvufla alakamı doÄŸru olarak anlamak isteyenler sitemdeki tasavvufla ilgili yazılarıma ve ÅŸu iki kitabıma bakabilirler: “Ä°mam-ı Rabbanî ve Ä°slâm Tasavvufu”, “Tasavvuf Åžeriatsız Olmaz”. Her iki kitap Ä°Z Yayınları arasında basılmıştır.
 
Yazının başındaki sözü söyleyen zat bu kitaplarımı görmedi mi? Görmediyse yazık, gördü de yine iftira ettiyse daha yazık!
 
Not
 
KardeÅŸimiz Yusuf Kaplan’ın annesine Allah’tan rahmet ve maÄŸfiret diliyorum, makamı cennet olsun, geride kalanların başı saÄŸ olsun.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.