Kürsü
Yıldıray Oğur- Sahip olduğunuz tek şey çekiçse...
Follow @dusuncemektebi2
Yıldıray Oğur- Karar
Cümlenin devamı meÅŸhurdur; “Sahip olduÄŸunuz tek ÅŸey çekiçse, her ÅŸey çivi gibi görünmeye baÅŸlar.”
Öylesine, aforizma olsun diye söylenmiÅŸ bir söz de deÄŸildir. 1966 yılında yazdığı The Psychology of Science kitabında bu sözü ilk kullanan hala aşılamamış insanın ihtiyaçlar hiyerarÅŸisini yazarı ünlü bir Amerikalı psikolog Abraham Maslow’du.
Psikoloji dışında siyasi tartışmalarda bu söze atıfların artması ise iktidarın kullanımıyla ilgili bir soruna iÅŸaret eder.
Bütün iktidarların elinde çekiç vardır ama çekiç eldeki alet takımının parçalarından sadece biridir. Ä°yi ve güçlü iktidarlar o alet takımının bütün parçalarını gerektiÄŸi yerde kullanmasını bilirler.
Ama çekiç en tehlikelisidir. Bir kere el alışınca, biraz da iÅŸe yarayınca, sahiden de bütün meseleler üzerine vurulacak çivilere benzemeye baÅŸlar.
Son zamanlarda Türkiye’de devletin elinden çekiç düÅŸmüyor, bütün meseleler de çivileÅŸiyor.
Tabii ki darbe, terör, komÅŸu ülkelerdeki savaÅŸlar gibi ağır güvenlik sorunları için el alınmış bir çekiç o.
Ama hazır eldeyken, çantada bulunan baÅŸka aletlerin kullanılması lazım gelen diÄŸer meseleler de en kolay yoldan çekiçle çözülmeye çalışılıyor
Fikri ve entelektüel mücadele gerektiren tartışmaların üzerine savcılar, aykırı, genel trendlerin dışında, ÅŸok edici fikirlerin üzerine hakimler, ÅŸiddet içermeyen eylem yapanların üzerine çevik kuvvet, enflasyon canavarının üzerine polis ve zabıta gönderiliyor.
Halbuki devlet aklının çok daha ilkel bir teknolojiyle çalıştığı 90’lı yıllarda bile bazı problemlerin çekiçle vura vura çözülemediÄŸinin ayırdına varıldığı zamanlar olmuÅŸtu.
Onlardan biri 1995 seçimleriydi.
Olan biten bugünlere benziyordu.
91 seçimlerinde Milli Åžef Ä°nönü’nün oÄŸlu Erdal Ä°nönü’nün genel baÅŸkanlığını yaptığı SHP listelerinden, muhakkak devletin onayı ile DEP’liler Meclis’e girmiÅŸ, Demirel ve Özal’ın baÅŸlattığı giriÅŸimlerle 1993’te PKK ateÅŸkes ilan edip, 93 Mayıs MGK’sından çözüm sürecinde bile konuÅŸulmayan bir af kararı çıkarılmıştı. Ama PKK’nın 33 er katliamı ile tekrar baÅŸa dönüldü.
Devrimci Halk Savaşı deneyip, ÅŸehirleri cehenneme çeviren, Şırnak ve çevresinde hükümet ilan eden, sürgünde parlamento kuran PKK, hem içeride devletin operasyonları hem de Irak’ta Barzani ve Türkiye’yle giriÅŸtiÄŸi savaÅŸlarda ağır kayıplar verdi. Tarihinin en ağır yenilgisini aldı.
Bu arada köy yakmalar, faili meçhullerle devlet de terörle mücadelede rutin dışına çıkmış, DEP’li vekiller hapse atılmıştı.
Neredeyse PKK’ya ve etrafındaki harekete bitti gözüyle bakılıyordu.
Ä°ÅŸte böyle gidilen 1995 seçimlerinde HADEP 1 milyon 200 bin oy aldı.
Bu oy Ankara’da çok da ileri olmayan devlet aklına bile bu iÅŸin sadece çekiçle çözülemeyeceÄŸini düÅŸündürmüÅŸtü. Çiller, Erbakan daha sonra doÄŸrudan askerler siyasi çözüm için projeler geliÅŸtirdiler, müzakereler yürüttüler. 1999’da Öcalan’ın yakalanıp, PKK’nın Türkiye’den çekilmesi ve silahlı mücadeleyi bitirme kararı vermesiyle biten süreç bunun sonucuydu.
Türkiye, Mart 2019’da yine bir seçime gidiyor. PKK, yine içeride ve dışarıda sıkıştırılmış, askeri olarak etkisiz hale getirilmiÅŸ durumda. HDP’li belediyelerin hepsinde kayyım var. HDP’li vekiller ve siyasetçiler hapisteler. Partinin Diyarbakır Ä°l Binası’nın önünde açıklama yapmasına bile izin verilmiyor. Gazeteleri ve yakın tvleri kapatılmış durumda. Selam veren tutuklanıyor.
Ama bu koÅŸullarda gidilen seçimde de anketlere bakılırsa HDP, baÅŸarısız belediyeciliÄŸine, hendek terörüne raÄŸmen ÅŸimdi kayyımlar tarafından yönetilen belediyelerinin çoÄŸunu geri alacak.
Diyarbakır’da çok baÅŸarılı bulunan kayyım Vali’yi aday yapan AK Parti’nin ÅŸansı çok az.
Peki kayyıma karşı HDP’nin adı bile hala bilinmeyen adayı seçimi kazanınca ne olacak? Tekrar seçimi kaybeden vali kayyım olarak mı atanacak?
Ya da bu kısırdöngünün kırılması için devlet takım çantasından çekiç dışında bir baÅŸka alet çıkarmayı mı düÅŸünecek?
Bu yerel seçimlerin ardından bir sonraki seçime dört yıl kalacak. Bu zaman dilimini Türkiye, sorunlarını çözmek için deÄŸerlendirebilir. Ekonomik durum, dış koÅŸullar içerideki sorunları azaltmaya zorluyor.
Bu yeni bir çözüm süreci ya da müzakere olmayabilir.
Denendi ve büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Bu hayal kırıklığı ve ardından gelen hendek terörünün yarattığı haklı bir öfke bu konunun konuÅŸulmasının zeminini bile ortadan kaldırmış durumda.
Türkiye kökenli Kerim Yıldız’ın fikir babası ve baÅŸkanı olduÄŸu, Ä°ngiltere, Ä°rlanda, Norveç’ten aldığı fonlarla çalışmalarını yürüten ve bunu gizlemeyen DPI’ın (Democratic Progress Institute) sık sık yaptığı, Türkiye’nin her kesiminden ve renginden yüzlerce siyasetçi, akademisyen, iÅŸadamı, gazeteci, sanatçı ve kanaat önderinin katıldığı toplantıların sonuncusuyla ilgili iki gündür çıkan haberler de bunu ispatlamakta.
Belki toplantının yeri olarak çözüm süreciyle ilgili çaÄŸrışımlar yapan Oslo’nun seçilmesi bu ilgiyi tetikledi. Ama bu da ilk deÄŸildi. Hepsinin kayıtları veya bilgileri internette bulunabilecek DPI’ın Oslo’da yaptığı altıncı toplantıydı bu.
Toplantıda konuÅŸulanlar ve toplantının fotoÄŸrafları diÄŸer toplantılarda olduÄŸu gibi DPI tarafından sosyal medyadan tweetlendi. Haberlerinde bu fotoÄŸrafları kullananlar yine de bu toplantıdan gizli ve resmi bir toplantı gibi bahsetmekten çekinmediler.
2011’den bu yana bütün dünyadaki müzakere ve çatışma çözümü deneyimleriyle ilgili sayısız toplantı düzenlemiÅŸ ve bu toplantıların kayıtlarını ve raporlarını sitesinden duyurmuÅŸ olan DPI’ın son toplantısında Akil Ä°nsan Heyetleri deneyimi masaya yatırıldı. Bu minvalde yapılan üçüncü toplantıydı bu. Kıymetli bir deneyim kayıtlara geçirildi, hatalar, eksikleri konuÅŸuldu. Türkiye’de az yapılan bir post-mortem ve arÅŸivleme çalışması bu.
Genelde kural gereÄŸi Türkiye’nin konuÅŸulmadığı DPI toplantılarında bu kez Türkiye’nin çözüm süreci tecrübesi konuÅŸuldu. Tabii ki güncel durum ve yeni bir çözüm sürecinin imkanları üzerine de herkes fikirlerini paylaÅŸtı. ÇoÄŸunluÄŸun fikri yeni bir çözüm sürecinin bu ortamda çok da mümkün olmadığı yönündeydi.
Ama deÄŸiÅŸen konjonktürü hatırlatanlar da oldu.
(Onlardan biri de bendim. Gizli-saklı olmayan söylediklerimi bir kere da burada yazmakta da bir beis yok.)
Çözüm süreci baÅŸarısız olurken Suriye’de savaÅŸ tırmanmaktaydı, Türkiye PKK’ya silah bıraktırmaya çalışırken bölgede silahın kıymeti artıyor, tırlarla silah bölgeye akıyordu. Bütün geliÅŸmeler çözümün aleyhindeydi. Bu çözüm sürecinin en büyük talihsizliÄŸi oldu. Suriye’de bir devletçik imkanı gören PKK, Türkiye’nin barışını baraj falan gibi gerekçelerle kolayca çöpe attı.
Ama şimdi tablo değişmeye başladı.
Suriye’de artık çatışmalar bitti. Barış ve yeni bir ülke için masalar kurulmaya baÅŸlandı. IŞİD’le savaşırken, el üstünde tutulan PKK/YPG, ABD, Rusya ve Ä°ran’dan elde ettiÄŸi desteÄŸi kaybetmeye baÅŸladı.
Türkiye’nin içeride SÄ°HA ve Ä°HA destekli operasyonları da PKK’nın hareket kabiliyetini bitirme noktasına getirdi. Türkiye’nin Suriye’deki operasyonları ise PKK’nin Türkiye’deki barışa tercih ettiÄŸi Rojava rüyasını bozdu. PKK’nın askeri kibri törpülendi.
Åžimdi Türkiye ABD ile birlikte bölgede devriye geziyor. Rusya ile iÅŸbirliÄŸi içinde operasyonlar yapıyor. Suriye’nin geleceÄŸinin konuÅŸulduÄŸu toplantıların deÄŸiÅŸmez katılımcısı. Bunlar alet çantasındaki çekicin faydalı sonuçları.
Ama çekicin iÅŸlemediÄŸi diplomasi de deÄŸiÅŸimler var.
ABD’nin Suriye temsilcisi artık McGurk gibi YPG tezlerine yakın biri deÄŸil, James Jeffrey gibi eski Türkiye büyükelçisi ve Türkiye’nin tezlerine çok yakın bir isim. Bunun ilk sonucu PKK’nın üç liderinin yakalanması için ABD’nin ödül koyması.
Bu arada Irak’ta da ilginç geliÅŸmeler oluyor. Talabani’nin oÄŸlu Kubat Talabani, KYB’nin kontrolündeki Süleymaniye bölgesinde faaliyet yürüten PKK’ya yakın Tevgera Azadi partisinin binasını kuÅŸatıp, burayı terk etmeleri için onlara 24 saat süre verdi.
Daha önceki yıllarda ideolojik olarak Barzani’den daha çok PKK’yı kollayan Talabanilerin bu adımı, Türkiye ile iliÅŸkiler için atılmış bir adım olarak yorumlanıyor.
Bu hamlenin, Talabani’nin Kerkük’te Barzani’yi satıp Irak’la anlaÅŸan diÄŸer oÄŸlu Pavel Talabani’nin Erbil’deki Türkiye baÅŸkonsolosuyla görüÅŸmesinden sonra gelmesi de bunun göstergesi. ABD’yle paralel hareket etmeye özen gösteren Talabanilerin bu adımının ABD’nin teÅŸvikiyle atıldığı da rahatlıkla düÅŸünülebilir.
Irak’ın yeni CumhurbaÅŸkanı’nın da aynı çizgideki Behram Salih olması, muhtemelen PKK’yı Irak’ta sıkıştırmak için Türkiye’ye imkanlar saÄŸlayabilir.
Bu arada HDP içindeki tartışmalar, Kandil ve DemirtaÅŸ arasındaki dışarıya gösterilmemeye çalışılan derin fikri farklar, çatışmalar, HDP’nin PKK tarafından pasifleÅŸtirilmesi, akıllı bir devlet için imkanlar sunuyor.
Ama bütün bu yeni deÄŸiÅŸen stratejik imkanları kullanmak için Türkiye’nin alet çantasını yeniden düzenlemesi, çekiç dışında baÅŸka aletlerle de zenginleÅŸtirmesi gerekir.
Ama o alet sadece hizmet siyaseti, ekonomik kalkınma da deÄŸil. Öyle olsaydı, belediyecilikte fark yaratan kayyımlar açık ara seçimlerde de iddialı olurlardı.
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarÅŸisinden biliyoruz ki piramidin tepesinde, fiziksel ihtiyaçlar, yemek içmek, güvenlik deÄŸil, saygı görmek ve kendini gerçekleÅŸtirmek var. Bu ihtiyaçlar da çekiçle vurarak bastırılamıyor.
Evet, bazı sorunlar için çekice ihtiyaç olsa da bütün sorunlar çivi deÄŸil.
Bunu oturup konuşmaktan ve arada bir hatırlatmaktan da kimseye zarar gelmez.
Henüz yorum yapılmamış.