Sosyal Medya

Kürsü

Kemal Öztürk- Son güzel kelimeler

Kemal Öztürk- Yeni Şafak



Papa (karpuz), bila (balık), labi (kalem), Iveo (yoÄŸurt), çuta (çikulata), hopÅŸuduk (hoÅŸ bulduk), naçık (yastık), alla (anne)…
 
DuyduÄŸum en güzel ve telaffuzu en sevimli kelimelerdi. Dupduru bir aklın ürettiÄŸi, saf ve lekesiz bir zihnin dillendirdiÄŸi kelimeler.
 
Sanırım beni en çok etkileyen ÅŸey, bu kelimelerin saflık derecesiydi. Bir melek tarafından dillendirilmiÅŸti.
 
Kızım Rabia’nın 1,5 yaşından itibaren kendi ürettiÄŸi ve benim çözümlemeye çalıştığım kelimeler bunlar. Hiçbirini düzeltmeye çalışmadık. Bilakis biz de onun gibi konuÅŸup, bu yeni doÄŸan dilin yaÅŸaması için çaba gösterdik.
 
Bu muhteÅŸem kelimeler nasıl oluÅŸtu, neye göre seçildi, nasıl türedi? bunu bulmaya çalıştım.
 
Kelimelerin kökenlerini araÅŸtıran Etimoloji bilimine merak saldım bu yüzden. Onlarca farklı kelimenin içinden sadece birinin nasıl etimolojik olarak doÄŸduÄŸunu keÅŸfedebildim.
 
Elimde kalem kağıt, kızıma bir ÅŸeyler çizerken, adını kağıda yazardım: R-A-B-Ä°-A… ardından telaffuz ederdim. Ama o “R” harfini söyleyemediÄŸi için “labi” derdi. Adını yazmamı istediÄŸinde, “labi” dedi sonradan. Bir dahaki sefere de kalemi istemek için Labi” demeye baÅŸladı. Böylece etimolojik olarak “labi” kelimesinin doÄŸuÅŸuna ÅŸahitlik etmiÅŸ oldum.
 
“Labi” kelimesinde bir mantıksal kurgu vardı ama, çü (yumurta), ii (üzüm), Papa (karpuz) gibi kelimelerde bu mantıksal iliÅŸkiyi kuramıyordum. Bu kelimeleri nasıl üretmiÅŸti acaba?
 
HopÅŸuduk (hoÅŸ bulduk), hadıt (hayır), bo (balon), adü (alo), pete (patik) gibi kelimelerde ses benzerlikleri, kısaltmalar söz konusuydu ve kelimenin doÄŸuÅŸuyla ilgili bir mantık kurabiliyordum.
 
Ancak ses benzerliÄŸi, kısaltma ya da iliÅŸkili cisme atıf (Rabia-Labi/kalem) gibi bir ÅŸey söz konusu deÄŸilse, kelimenin etimolojik yapısını çözemiyordum…
 
Her geçen gün büyüdükçe bu kelimler evrim geçirdi.
 
Önce iki harfli kelimeler ortadan kalktı: Po (top), sü-(süt), ee (ekmek), de (gel)…
 
Sonra çok yanlış söylediÄŸi kelimeleri daha az yanlış telaffuz etti: ki-kipat-kitap, Afuu-bapur-vapur…
 
Bana göre dünyanın en güzel diliydi ve yok oluyordu yavaÅŸ yavaÅŸ. Tüm aksi yönde çabalarıma raÄŸmen, yanlışlarını kendi düzeltti.
 
Bense masumiyetin ve saflığın doÄŸurduÄŸu bu kelimelerin hep var olmasını istedim. Tüm bu muhteÅŸem kelimeleri not ettik, dünyanın en muhteÅŸem aksanı, çocuk aksanıyla yaptığı konuÅŸmaları kaydettim…
 
AÅŸüle (AÅŸure) , Mandü (manadalina), toteet (sohbet), Kuika (kurabiye), tulilüü (tünel), ela (elma)…
 
Bu dili eÅŸsiz kılan ÅŸey, hesapsız, plansız ve saf bir zihnin ürünü olması. SöylediÄŸi her ÅŸey gerçekçiydi, yaptığı her ÅŸeyi ciddiyetle yapıyordu.
 
Hiçbir ÅŸeyde yapmacıklık yoktu, rol yoktu, plan yoktu, baÅŸka bir niyet yoktu. Mesela ÅŸaka yapmasını, yalan söylemesini, bir ÅŸeyi çarpıtmasını bilmiyordu. Ä°çinden geldiÄŸi gibi davranıyordu. Hepsi masumiyetin sonucuydu.
 
Masum bir hayatı vardı. Bilmediğimiz bu dil, masumiyetin diliydi.
 
Sonra bu hayatı öÄŸrendi. Bizim kullandığımız dili öÄŸrendi. Bizim davranışlarımızı öÄŸrendi. Büyüklerin dünyasına girdi…
 
Bugünlerde 5 yaşına girmek üzere Rabia. Hiçbir kelimeyi yanlış söylemiyor artık. Ä°natla, bir TRT spikeri gibi, her kelimeyi düzgün telaffuz etmeye çalışıyor…
 
Bazen bizim hoÅŸumuza gidiyor diye, eski kullandığı kelimeleri kullanıyor bilinçli olarak. Åžaka yapmasını öÄŸrendi yani.
 
Bir ÅŸeyi masum yapan ÅŸey; hesapsız, içten yapılmış olmasıdır.
 
Masumiyetin dili kalmadı artık.
 
Son güzel kelimeler de tükendi.
 
Tıpkı bizim dünyamızda güzel kelimelerin her geçen gün tükenmesi gibi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.