Sosyal Medya

Kürsü

Demokrat Parti'yi zorda bırakan tuhaf tarikat: Ticani

Son günlerde heykellere, büstlere saldırı haberleri geliyor. Böyle vak’alar/haberler 1950’lerin başında da yaygınlaşmıştı. Ticanî olduğu söylenen kişiler heykellere saldırıyor, böyle olaylar bugünkünden daha geniş şekilde gazetelerde haber oluyordu.



Demokrat Parti iktidarının baÅŸlangıcında, kendilerini “ticanî” olarak adlandıran “tarikat” mensuplarının heykellere yönelik bazı fiilleri Atatürk’ü Koruma Kanunu’na gerekçe yapılmıştır. Oysa daha önceki yıllarda da böyle olaylar cereyan ediyordu.  CHP’nin iktidarı kaybettikten sonra DP’yi güçten düÅŸürmek için “irtica” kozunu oynadığı o günlerde, Ticanilerin ÅŸeyhinin amcasının oÄŸlu Rifat PilavoÄŸlu, 1950 seçimlerinde CHP listesinden milletvekili adayı yapılmış, Ankara ilçelerinde seçim toplantılarına Kemal PilavoÄŸlu’nun müritleri de katılmışlar. Ä°ÅŸin ilgi çekici tarafı, Koruma Kanunu’na DP içinden muhalefet olduÄŸu gibi, CHP de karşı çıkmıştı.
 
Son yıllarda Ticani-micani kalmadı ama heykel-büst üzerinden tahrikler devam ediyor. Böyle zamanlarda alternatif haberler de basına yansır. Bunun sonuncusuna tesadüf etmek beni hiç ÅŸaşırtmadı. Ä°lkokula giden bir çocukcağız, okula gelir gelmez Atatürk büstünü öpüyor, öyle sınıfa giriyormuÅŸ!
 
Birinci sınıf öÄŸrencisi Z.’nin her sabah derse baÅŸlamadan önce Atatürk’le ‘hasret giderdiÄŸi’ öÄŸretmenlerinin dikkatini çekmiÅŸ. Güvenlik kameralarının kayıtlarını inceleyen okul müdürü Z.’nin okula girmeden önce her gün Atatürk büstüne gelerek, büstü öpüp sarıldığını, daha sonra da defalarca Atatürk büstüne el salladıktan sonra okula girdiÄŸini fark etmiÅŸ. Ä°lkokulu Müdürü karşılaÅŸtığı manzara karşısında duygulanmış ve “bir eÄŸitimci olarak böyle güzel çocuklar yetiÅŸtirmenin mutluluÄŸunu yaşıyoruz” demiÅŸ!
 
Böyle bir hadisenin mürettep olma ihtimalinin yüksekliÄŸini bir tarafa bırakalım, okul müdürünün yaklaşımı, Türkiye’de öÄŸretim sisteminin temel sakatlıklarından birini ifÅŸa ediyor. EÅŸyayı insanın yerine koymak! Nesne ile özneyi karıştırmak. Heykel, büst veya herhangi bir anıt bir hatırlatma aracıdır. Ä°nsanların zihnine bir büyük ÅŸahsiyeti veya olayı yerleÅŸtirmek için heykeli, büstü, anıtı yapılır. Aslında kabirler, türbeler de böyle bir iÅŸlev görürler.
 
Heykele saldırmakla büst öpmenin farklı ÅŸeyler olmadığını anlayamıyorsak, zihnimiz iyiden iyiye karışık demektir.
 
Heykele canlı muamelesi yapmak, ona muhabbet izhar etmek akılla, mantıkla izah edilecek bir ÅŸey deÄŸildir. Bu noktadan bakınca heykele saldırmakla ona sevgi göstererek öpmek nitelik olarak farklı bir davranış olarak görülemez. Çocukların neden böyle davrandığını, davranmaya itildiÄŸini iyi tahlil etmek gerekir. Bu öÄŸretim sistemimizin ciddi bir sakatlığının tezahürüdür. Fakat öÄŸretmenlerin bu yanılsama karşısındaki tutumları daha sakattır ve bu yanılsamayı çoÄŸaltmaktan baÅŸka iÅŸe yaramamaktadır.
 
Okul müdürü ÅŸunu yapmalıydı: “Kızım, o bir büsttür, Atatürk deÄŸildir. Onu öpmen, canlı muamelesi yapman doÄŸru deÄŸildir!”
 
Böyle tavırların heykellere, büstlere saldıranların görüÅŸlerine güç kazandırdığı da dikkatten kaçırılmamalıdır.
 
Heykel heykeldir, büst büsttür! Bir sebeple, temsil mahiyetinde dikilmiÅŸtir. Ona düÅŸmanlık etmek gibi muhabbet beslemek de mantıksızlıktır. Ancak ÅŸu olabilir: Bu heykel bir sanat eseridir güzel yapılmıştır veya bu büst estetikten yoksundur denilebilir.
 
EÄŸer saldıranı ÅŸiddetle tecziye ediyor, öpeni alkışlıyorsak zihni karışıklığımız sona ermez.
 
Mehmet DoÄŸan - Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.