Abdurrahman Dilipak / Veliahd prens

Veliahd Prens M. Bin Selman, Kaşıkçı cinayeti sonrası ilk yurt dışı seyahatini BirleÅŸik Arap Emirlikleri’ne yaptı. Sürpriz bir ziyaret yok. Şıracının dostu bozacı! Tencere yuvarlanacak ve kapağını bulacak.  

Veliahd Prensin 30 Kasım - 1 Aralık tarihlerinde de Arjantin’de yapılacak G-20Zirvesi’ne katılması bekleniyor. Tabi, G20’de Prensi tatsız bir sürpriz bekliyor olabilir ve bu sebeple Prens son anda bu seyahatten vazgeçebilir.. Kral Selman’ın 23 Ocak 2015’te tahta oturduÄŸunda kralın oÄŸlu Muhammed bin Selman Savunma Bakanlığı görevine getirildi. Aslında o güne kadar 1. Veliahd Ä°çiÅŸleri Bakanı olarak görev yapan Muhammed bin Nayef’ti.

Selman, Suudi Arabistan’da Ä°srail ve ABD ile yakınlaÅŸmayı savunuyordu. Türkiye’nin “One minute” ve “Mavi Marmara” ile BOP sürecinden ayrılması ile Dahlan Lobisi Suudi Arabistan ve BAE üzerinden Mısır’dan destek ile bölgede yeni bir inisiyatif baÅŸlattılar. Selman aynı zamanda bu lobinin prensi idi!? Selmanbölgede ABD ve Ä°srail’in desteklediÄŸi lobinin önemli bir ismi idi.

Hatırlarsanız Trump 8 Kasım 2016’da baÅŸkan seçildi. Ocak ayında yemin etti ve göreve baÅŸlamasının hemen ardından Mart 2017’de Suudi Arabistan Savunma Bakanı olarak Muhammed bin Selman Beyaz Saray’da Trump’la görüÅŸtü. Bu görüÅŸme Trump’ın damadı ve özel danışmanı Kushner’in aracılığı ile gerçekleÅŸti. Mayıs 2017’de de Trump Riyad’ı ziyaret etti. Orada kılıçlı, dünya küresi etrafında verilen bir poz var. ABD Suudilerle birlikte bölgeyi yeniden dizayn edecekler. Yeni dünya düzeninde ABD’nin partneri artık Türkiye deÄŸil, Suudiler olacak!? 1 ay sonra da Suudiler Türkiye ile yakınlaÅŸan Katar’a karşı düÅŸmanca bir tavır içine girdiler. Selman, Suudi Arabistan 1. veliahtı ve Ä°çiÅŸleri Bakanı Muhammed bin Nayef’e darbe yaparak 1. Veliahd oldu. Kushner ve Dahlan yine devredeydi. BAE, Mısır, Ä°srail ile yakın ve sıcak temaslar kuruldu. Yemen baÄŸlantılı olarak Ä°ran’a karşı tehditler gündeme geldi. Bu karşılıklı meydan okumaların hemen ardından ABD’yle yaklaşık 500 milyar dolarlık silah alımı anlaÅŸması yapıldı. Katar krizinin ardından Kasım ayında Lübnan BaÅŸbakanı Saad Hariri, Riyad’a davet edildi ve geldikten hemen sonra gözaltına alındı, baÅŸbakanlıktan istifa etmeye zorlandı. Biliyorsunuz Fransa’nın müdahalesi ile kurtarıldı. Selman bu adımı ile bölgede muhaliflere karşı operasyonlara fiilen baÅŸlamış oluyordu. Hariri’nin ardından o gece, CIA’nın muhalif prenslerle ilgili “sakıncalılar” listesi Jareed Kushner vasıtası ile, operasyondan kısa süre önce Riyad’a gelmiÅŸ ve Selman’a iletilmiÅŸti. Listede adı bulunanlar o gece gözaltına alındı.. Listenin hazırlanmasında Dahlan ve BAE’de üslenen Blackwater’in önemli rolü olduÄŸu da söyleniyor. 

ABD, 11 Eylül ikiz kuleleri ile ilgili olarak Suudileri suçlu bularak Suudilerin ABDbankalarında bulunan paralarına el koyuyordu bu arada. Åžimdi öÄŸreniyoruz ki, ABD bu paralarla Suriye’de “Arap NATO”su adı verilen bir Arap savunma gücü oluÅŸturacaktı. Bugün PYD /SDG’ye gönderilen binlerce TIR silah aslında bu oluÅŸturulacak orduya devredilecek, SDG / PYD güçleri de bu “Arap Gücü”ne baÄŸlanacaktı. ABD bu güç üzerinden Türkiye, Rusya, Ä°ran’ın bölgeden çekilmesini isteyecek. Bu birliÄŸe Ä°ngiltere ve Fransa’yı gözlemci olarak alacak ve aynı zamanda bu askeri güç Ä°srail’in varlık ve güvenliÄŸini garanti altına aldıktan sonra bölgenin yeniden dizayn edilmesi ve Ä°ran’a karşı da kullanılacaktı. Ä°ngiltere ve Fransa bunlara karşı çıktılar. Fransa, Hariri’nin kurtarılması için devreye girdi. Ä°ngiltere, ABD’nin bölgede tek güç olarak kendi imtiyazlarını sınırlandıran ve kendini 2. plana iten bu senaryoya karşı çıktı.

Trump’ın bu süreçte Ä°srail’in çıkarları doÄŸrultusunda hareket etmesi bu yüzdendi. Hatta bir sonraki adım Kudüs’ün iÅŸgali, Mescid-i Aksa’nın ibadete kapatılması ve Süleyman Mabedi’nin yeniden inÅŸasına baÅŸlanması idi. EÅŸ zamanlı olarak da, Müslümanların Kudüs’le ilgilenmesini önlemek için Ä°ran ile Suudi Arabistanarasında bir füze savaşı ile Müslümanları Mekke ve Medine’de vuracaktı. Bu yönde bir adım olarak “Yüzyılın AnlaÅŸması” adı verilen Filistinlilerin Filistin topraklarını terk etmesi ve yeniden çizilecek haritada Ä°srail’e verilecek yeni topraklarda iskanını öngören proje Selman’ın projesi idi. Sudeysi gibi içimizdeki ajanlar tarafından da bu proje dini anlamda takdis ediliyor, muhalif âlimler bir ÅŸekilde susturuluyordu. 6 Aralık 2017’de Trump, Kudüs’ü Ä°srail’in baÅŸkenti olarak ilan etmesi bu senaryonun bir parçası idi. BilindiÄŸi gibi 14 Mayıs 2018’de ABD büyükelçiliÄŸini Kudüs’e taşıdı. Suud kralı bu kararı onaylamasa da Selman sessizce izledi. Trump, ARAMCO petrol ÅŸirketi hisselerini ABD’de halka arzını istiyordu. Bu plan aslında Çin’i enerji açısından köÅŸeye sıkıştırmaya yönelik bir hamle idi. Kral buna da karşı çıktı. ABD ile Selman’ın arası açıldı. Veliahdın hareket alanı sınırlandı. Aile içinden tepkiler gelmeye baÅŸladı. Özellikle muhalefetin susturulmasına yönelik operasyona içeriden ve dışarıdan tepkiler artarak devam etti. Kaşıkçı olayı ise iÅŸin tuzu-biberi oldu ve süreç kilitlendi. Bugün Kaşıkçı cinayetinin bir numaralı sorumlusu olarak veliahd prensi gösteriyorlar. Evdeki hesaplar çarşıya uymadı ve bundan sonra ne olacağı konusunda da kimsenin net bir öngörüsü yok. ABD, AB ve Ä°ngiltere’den de destek görmüyor. ABD Suriye’de bir Arap NATO’su kurma (!?) hayali kurarken, Avrupalılar ABD dışında ve hatta ABD’ye karşı yeni bir askeri anlaÅŸma ve ordu kurmayı tartışıyor. Ä°srail ise ÅŸimdilik, bu durumda hayallerini ertelemek zorunda kaldı.

Aslında McKinsey, bir yandan Türkiye’de kamu kurum ve kuruluÅŸları yanında, El Baraka, Kızılay, YeÅŸilay gibi “muteber” kuruluÅŸlara kadar sızmaya çalışırken ki, öte yandan Türkiye’de CIA tarafından desteklenen FETÖ, Liberal, Sol, HDPçizgisindeki “tabii müttefikler”in, daha doÄŸrusu “GEZÄ° BÄ°LEÅžENLERÄ°”nin, üniversite, STK ve medya iliÅŸkileri için sosyal siyaset planlaması ve danışmanlığı yapıyordu. Öte yandan, eÅŸ zamanlı olarak bunlar Suudi Arabistan’ın 2030 senaryosunu hazırlıyor, Mısır ve BAE’de çalışıyorlardı. Sahi durum buysa biz niye Osman Kavala’yı içeride tutuyoruz ki. Bakın Suudi Arabistan’daki Türkiye’ye karşı/raÄŸmen politikaların arkasında da aynı örgüt var! Bunların Türkiye’deki iÅŸbirlikçileri de bizim “muteber” adamlarımız ha! Madem Bronson’lara dokunulmuyor, bu senaryoların arkasındaki örgüt ve onun içimizdeki temsilcileri, hâlâ birçok kurumda faaliyet gösteriyorken Kavala ile birlikte çalışanların bir kısmı hâlâ sistemin içinde muhkem mevkilerde görev yaparken, tek başına “Kavala” niye! Sanki biraz “Dostlar alışveriÅŸte görsün” ya da birini “Günah keçisi” olarak kullanma gayreti mi?

Belki bir gün de ÅŸu Blackwater’i de yazmak gerek. Bütün Arap ülkelerinde VIP’in koruması bu örgütte ve bunların OrtadoÄŸu merkez üssü BAE’de.

Bu örgütlerin hem Ä°srail’de hem de ABD’deki merkez üslerinde, çok sayıda FETÖ’cü, PYD’li “uzman” çalışıyor. Onlar buradan kaçsalar da, oradan bizi yönetmeye çalışıyorlar. Aman dikkat! Sadece bunlar yok, Amerikan ilaç lobisi, tohum lobisi ve daha buna benzer birçok lobinin içimizdeki adamları neredeler ve ne yapıyorlar biliyor muyuz?! Bu ÅŸeytanın iÅŸbirlikçileri bizden gözüküyorlar, aramızda ve “muteber” mevkilerdeler. Ailemiz, gençlerimiz, okullarımız, derneklerimizle ilgileniyorlar. Neyse bu günlük de bu kadar. Åžöyle bir hafızamızı tazeleyelim istedim. Selam ve dua ile.