Sosyal Medya

Kürsü

Akif Beki- 'Vurun muhalefete onlar hain' rüzgarları

Akif Beki- Karar



Ä°ktidar cenahından Prof. Atilla Yayla da dayanamayıp rahatsızlığını paylaÅŸmıştı dün sosyal medyadan. Yargının hata vermeye devam ettiÄŸini söylüyordu.
 
Hatalar zinciri olarak da bir dizi haksızlık ve zorlamayı sıralıyordu.
 
Her hukuk insanını isyan ettirecek, her insaf sahibini infiale sevk edecek bu yargı faciaları, belli ki Atilla Hoca’yı da çileden çıkarmış.
 
“Kavala davası da maalesef bu hatalar zincirinde ilerlemeye devam ediyor” diye noktalıyordu.
 
Ceza hukuku profesörü Adem Sözüer de katılıyordu bu tepkiye.
 
Fakat altına bir takipçi ne yazsın istersiniz! Aynen ÅŸöyle: “Hocam delile gerek yok. Onlar Gladyo’nun kasaları, akademisyen ayağı. Devlet, SoÄŸuk SavaÅŸ adına onları aldı, adi suçlardan deÄŸil...”
 
Kızmayın, yargıya ve devlete hakim geçerli mantığı ifÅŸa ediyor sadece.
 
Yok, bir yılı geçmiÅŸ de hala hakim karşısına çıkmamış Osman Kavala...
 
Yok, Gezi’yle 15 Temmuz’da darbeyi finanse ve organize etme suçlarını nasıl iÅŸlediÄŸini bile bilmeden yatıyormuÅŸ içeride...
 
Yok, yargılaması ne zaman baÅŸlayacak diye beklerken bu olur muymuÅŸ, Kavala’nın örgütlemesiyle Gezi’de hükümeti zorla devirmeye, ÅŸiddet kullanarak yıkmaya teÅŸebbüs suçlamasından muhalif akademisyenler tutuklanır mıymış, hem 5 yıl sonra hem de ÅŸafak baskınlarında...
 
Yok, hukuku cadı avına alet etmemek gerekirmiÅŸ, delile deÄŸil yoruma dayalı afaki suçlamalar muhaliflere karşı silah olarak kullanılmamalıymış...
 
Yok, ÅŸiddetsiz eylem ve sivil itaatsizlik gibi barışçıl protesto gösterisi planlıyorlardı diye, doÄŸruysa bile suç içermeyen ve hayata geçmeyip yıllar öncesinde kalmış planlar iddiasıyla saygın akademisyenler tutuklanır mıymış hiç, hem de cebir ve ÅŸiddet kullanarak darbe suçuna karışmaktan...
 
Yok bilmem, elle tutulur yanı olmayan bir hukuk skandalıymış,  her tarafı dökülüyormuÅŸ da...
 
Külahına anlat sen onu yukarıdaki duyarlı, vatansever takipçinin. Muhalif olmak baÅŸlı başına bir suç deÄŸil mi, inkar da yok, e daha ne!...
 
***
 
Yerel seçim yaklaşıyor ya, göze girmek için kendini paralayan bir yaygaracı, geçen yine darı ekiyordu dibine. Muhalefet partilerini, Ä°stanbul ve Ankara’yı seçimlerde iktidarın elinden almak için hain dolaplar çevirmekle suçluyordu.
 
Sandıkta iktidarı değiştirmeye hazırlanarak darbe planı yapıyorlarmış, bakın siz...
 
En büyük suç, yeni resmi ideolojiyle kan uyuÅŸmazlığı ve iktidara karşıtlık...
 
Ceza Kanunu’nda imzası olan Prof. Sözüer’e “Kanun çiÄŸneniyor” dedirten... Muhafazakar edebiyatçı Cihan AktaÅŸ’a “Hocalar sırf muhalif oldukları için gözaltına alınabiliyorsa 28 Åžubat’tan niye ÅŸikayet ediyorduk” dedirten gariplikler oluyor.
 
Türkiye, gizli anayasalarla yönetilemez. Kanunları Meclis koyar. Suç ve yasakların tanımlanacağı yer Meclis, ihlallerin yargılanacağı yer de mahkemelerdir, MGK deÄŸil.
 
AK Parti, bu inançtaydı. Milli güvenliÄŸe tehdit gerekçesiyle iç düÅŸman, hain, zararlı cereyan, yıkıcı unsur tanımları yapan gizli anayasayı onun için deÄŸiÅŸtirdi, Kırmızı Kitap’taki fiili yasakları ve DGM’leri bu yüzden kaldırdı. Adına da vesayeti bitiren sessiz devrim, tarihi reform dedi.
 
Ä°rticacılarla, teröristlerle mücadele görüntüsü altında demokratik muhalefetle, fikir ve inanç hürriyetiyle mücadele edilmesine bu iktidar son verdi. Ki kendisi de antidemokratik MGK rejiminin hedeflerinden ve maÄŸdurlarından biriydi.
 
Zurnanın zırt dediÄŸi yere, DGM ruhunun yargıda hortladığı eski Türkiye sahnelerine geri sarmıyoruzdur umarım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.