Sosyal Medya

Kürsü

Abdullah Yıldız- Ahlâk-ı Nebî

Abdullah Yıldız- Yeni Akit



Rebiülevvel ayının 12. gecesi dünyayı teÅŸrif eden Peygamberimizi (s.a) anmaktan ziyade anlamaya ve O’nun ahlâkını hayatımıza taşımaya vesile olması niyazı ile “Mevlid-i Nebî” haftamızı kutluyorum.
 
Efendimizi anmayı, bir gün-gece/kandil veya hafta ile elbette sınırlayamayız; onu (s.a) hayatımızın herânında ve heralanında örnek (rol model) almalı ve onun (s.a) gibi “yaÅŸayan Kur’ân”lar olmalıyız. 
 
Bu niyetle de, rasûl ve nebî Muhammed’in (s.a) Kur’ân ahlâkını ve güzel örnekliÄŸini iyi tanımalıyız: 
 
Kur’ân-ı Kerim’de: “Sizin için Allah Rasûlü’nde güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb 33/21); “Åžüphesiz sen büyük/mükemmel bir ahlâk üzeresin.” (Kalem 68/4) buyurulur. Efendimiz de (s.a): “Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta, Husnü’l-Halk 8); “Beni Rabbim edeplendirdi… Ne de güzel edeplendirdi.” (Münâvî, Feyzü’l-Kadir, 1/224) buyurmuÅŸ ve ÅŸöyle dua etmiÅŸtir: “Allah’ım, beni ahlâkın en güzeline yönelt. Kötü ahlâktan uzaklaÅŸtır.” (Müslim, Sahih, Hadis No: 771). Hz. ÂiÅŸe annemize (r.ânhâ) “Rasûlüllah’ın ahlâkı nasıldı?” diye sorulmuÅŸ, o da, muhteÅŸem bir cevap vermiÅŸtir: 
 
- ‘Siz Kur’ân’ı okumuyor musunuz? O’nun ahlâkı Kur’ân’dan ibaretti’. (Müslim, Sahih, Hadis No: 746) 
 
Öncelikle, “Allah’ın Kulu ve Rasûlü” olan Efendimiz (s.a), övülmeyi ve aşırı hürmet gösterilmeyi istemezdi: “Hristiyanların Meryem oÄŸlu Ä°sa’ya yaptıkları gibi, beni aşırı ÅŸekilde övmeyin! Ben ancak Allah’ın kuluyum. Bana ‘Allah’ın kulu ve Rasûlü’ deyin!” (Buhari, Enbiyâ 48) buyurmuÅŸtu.
 
Peygamberimiz (s.a) her bakımdan güvenilir (el-Emîn) idi. VerdiÄŸi sözü mutlaka zamanında yerine getirirdi. Åžaka bile olsa hiç yalan söylemezdi. Bu yüzden ona “Muhammedü’l-Emîn” denilmiÅŸti. PeygamberliÄŸini ilan ettiÄŸinde, müÅŸrikler bile O’na “yalan söylüyor”, diyememiÅŸti (Enam 6/33). 
 
Efendimiz (s.a), insanların encömerdi olup eline geçen her ÅŸeyi muhtaçlara dağıtırdı. 
 
Mütevazı ve alçak gönüllü idi. Kendisi için ayaÄŸa kalkılmasını istemez, boÅŸ bulduÄŸu yere otururdu. “Acemlerin birbirlerini tazim için ayaÄŸa kalktıkları gibi ayaÄŸa kalkmayınız.” (Ebû Dâvûd, Edeb 153) derdi.
 
Fakirlerle düÅŸüp-kalkmaktan, yoksulların, dulların, kimsesizlerin iÅŸlerini görmekten hoÅŸlanırdı.
 
Güler yüzlü, nazik tabiatlı, ince ve hassas ruhlu idi. Katı yürekli, sert ve kırıcı deÄŸildi. AÄŸzından sert ve kaba hiçbir söz çıkmazdı. Kur’ân’ın beyanı ile; “Allah’ın rahmeti eseri olarak, sen onlara yumuÅŸak davrandın. EÄŸer kaba ve katı kalpli olsaydın, ÅŸüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi.” (Âl-i Ä°mran 3/159)
 
O, çok ÅŸefkatli ve çok merhametli olup, kimsenin sıkıntıya uÄŸramasını istemezdi; ümmetine çok düÅŸkündü: “Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiÅŸtir ki, sizin sıkıntıya uÄŸramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düÅŸkün, müminlere karşı çok ÅŸefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe 9/128)
 
Kimsenin ayıbını yüzüne vurmaz, kiÅŸiliklerini ve gururlarını incitmezdi. Bir yanlış veya hoÅŸlanmadığı bir davranış görürse: “Ä°çinizden bazı kimseler, ÅŸöyle ÅŸöyle yapıyorlar...” diyerek, hataları düzeltirdi. 
 
Peygamberimiz (s.a), kimsenin sözünü kesmez, konuÅŸması bitinceye kadar dinlerdi. Gereksiz konuÅŸmaz, sözü gereÄŸinden çok uzatmaz, tartışmayı sevmezdi. Kimsenin gizli hallerini merak etmezdi. 
 
Allah’a hürmetsizlik olmadıkça, ÅŸahsına yapılan kötülükleri -ne kadar büyük olursa olsun- bağışlar, fırsat geçince intikam almayı düÅŸünmezdi. Sadece Allah’ın yasaklarını çiÄŸneyenlere hak ettikleri cezayı verirdi. Nitekim Mekke fethedildiÄŸi gün, daha önce kendisine her türlü kötülüÄŸü yapan Mekke müÅŸriklerini, “Bugün size geçmiÅŸten dolayı azarlama yok” (Yûsuf 12/92) diyerek affetmiÅŸti.
 
“Hayâ imandandır.” (Buhârî, Îmân 16) buyuran Peygamberimiz (s.a), ashabının beyanı ile “bir genç kızdan daha hayâlı” idi. Bir ÅŸeyden hoÅŸlanmadığında açıkça söylemez, bu, yüzünden anlaşılırdı.
 
Ä°ÅŸte hayatın her ânında ve alanında örnek alacağımız “Kur’ân ahlâkı” nedeniyle Yüce Rabbimiz, Efendimizi “Biz seni, ancak âlemlere rahmet olmak üzere gönderdik.” (Enbiya 21/107) diye övmüÅŸtür.
 
Efendimizin (s.a) her gün tekrarlamamızı tavsiye buyurduÄŸu bir dua ile yazımızı bitirelim:
 
“Radînâ billâhi rabben ve bi’l-Ä°slâmi dînen ve bi-Muhammedin nebiyyen ve rasûlâ: Rab olarak Allah’a, din olarak Ä°slâm’a, nebî ve rasûl olarak da Muhammed’e (s.a) razı olduk.” (Müslim, Salat 13)
 
Rabbimiz! Sen de bizi, razı olacağın Kur’ân ahlâkı ile ahlâklandır ve bizlerden razı ol. Âmin.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.