Kürsü
İsmail Kılıçarslan- Yangın var yangın!
Follow @dusuncemektebi2
İsmail Kılıçarslan- Yeni Şafak
Geçenlerde bir yazıma müstakil olarak konu edindiÄŸim Türkiye’nin Gençleri araÅŸtırmasından iki son derece can sıkıcı sonuç ile baÅŸlayayım. Ä°lki 15-30 yaÅŸ arası gençlerin alkol kullanım oranları. Bu soruya “sık sık alkol kullanıyorum” yani “alkol problemim var” diye cevap veren gençlerin oranı 4,9. “Ara sıra kullanıyorum” cevabı ise 18,8. Ä°kinci can sıkıcı sonuç ise gençlerin 6,7’sinin “hiç kimse beni anlamıyor” demiÅŸ olması.
Bu sonuçlar burada bir dursun.
Çok uzun süredir Türkiye’deki dindarlık, dini hayat ve dini ele alış biçimleri üzerinden yazılar yazıyorum. Bu yazıları o ya da bu oranda takip eden okurlarım herhalde ÅŸunu net ÅŸekilde fark etmiÅŸlerdir. Bugün içine düÅŸtüÄŸümüz sosyal buhranlarının hepsinin çözümünün Ä°slam’da, bilhassa da Ä°slam’ın Ehli Sünnet yorumunda olduÄŸunu düÅŸünüyorum ben. Fakat yine çok uzun süredir kendisini “Ehli Sünnetin müdafii, SünniliÄŸin yılmaz bekçisi, geleneÄŸin asıl temsilcisi” olarak topluma prezante eden isimlere, sözüm ona âlimlere, bol etkileÅŸimli hocalara, ateÅŸli vaizlere bakarak diyorum ki kendi kendime “oÄŸlum Ä°smail. Ya sen SünniliÄŸi yanlış biliyorsun ya da Sünnilik bu adamların savunduÄŸu ÅŸey deÄŸil.”
Mümkündür. Belki de ben SünniliÄŸi yanlış biliyor, yanlış konumlandırıyorumdur. Belki de Sünnilik, toplumsal yaÅŸam hakkında söz almayan; insanların kendilerini ifade etmesine tahammül etmeyen; günahtan deÄŸil günahkârdan nefret edilmesini öneren bir anlayıştır. Hatta belki de Sünnilik sürekli “nedir?” sorusuyla deÄŸil de “ne deÄŸildir?” sorusuyla ilgilenen; toplumu ıslah etmekle ilgilenmek yerine sadece fıkıhla ilgilenen; ahlak vazetmek yerine “din elden gidiyor” vaveylası ile prim yapma hedefli bir anlayıştır da ben yanlış biliyorumdur.
Åžunu ÅŸöylece ifade ettiÄŸim için belki de haddimi aÅŸmış olacağım ama bugün Sünnilik, Ehli Sünnet, gerçek Ä°slam adına söz alan, “Allah’ın dini tehlike altındadır ve ben onu korumakla görevlendirildim” diyerek adeta “poz kesen” hocaların hiçbiri “yara teÅŸhisi” konusunda uzman deÄŸiller. Bu yanıyla da kolundaki kanamalı kesiÄŸi gösteren hastaya “o kesik önemli deÄŸil, önce bir saçlarını tarayalım” diyen beceriksiz hekimlere benziyorlar.
Oysa yara kolumuzda, yara kalbimizde. Seküler dayatmalar çağında her gün yaralanıyoruz ve yaramızı gösterdiÄŸimiz hemen herkes bize “saçını tara” diyor.
Toplumdan ve toplumsal gerçeklikten bütünüyle kopmuÅŸ, dini ilimleri “arkeoloji” yöntemiyle bilebilen, ya sürekli öfkeli ya sürekli vıcık vıcık Ehli Sünnet müdafii hocalardan bunalan bir tek ben miyim peki?
Bir tek ben olsam keser sesimi otururum aÅŸağı billahi. Fakat iÅŸte hemen her gün toplumsal gerçekliÄŸin içinden sert, çok sert eleÅŸtirilerin yükseldiÄŸine tanık oluyorum. Daha iki gün önce bir grup ilahiyat talebesi kız öÄŸrenci “vallahi kalbimizi çok kırıyor bu hocalarımız Ä°smail abi, kadın olduÄŸumuz için kendimizi suçlu hissetmemizi vazettikleri yetmezmiÅŸ gibi bir de ilahiyat okumamızı aÅŸağılıyorlar. Ne yapacağımızı bilemez haldeyiz” dediler bana. Daha geçen gün bir arkadaşım “oÄŸlumun televizyonda hiçbir hocayı görmeye tahammülü yok. Hoca görür görmez kanal deÄŸiÅŸtiriyor” dedi. Örnekleri çoÄŸaltmak mümkün ama gereksiz…
BaÅŸa dönelim. “Hiç kimse beni anlamıyor” diyen gence söyleyecek sözleri nedir hocalarımızın? “Alkol problemim var” diyen gence ne önermektedirler? Tek umudu “Allah’ın imdadına yetiÅŸmesi” olan yaralı ruhlara ne söylemektedirler?
Ben söyleyeyim ne söylediklerini: “Åžu filanca aşırı sapık… Bu filanca kâfir... Ä°slam’ın ÅŸahitlik hukukuna göre… Nikâh akdi aslında… Hadislerin ele alınış biçimleri… Sakalın ideal uzunluÄŸu… Bunlar zaten ehli bidat… Kampüsler zaten bilmem ne… Ä°lahiyatların hepsini kapatmak lazım… Deve sidiÄŸi… Yanmaz kefen…”
Yahu özelde gençler, genelde bütün toplum kendi dillerince feryat ediyorlar. “Yaralıyız” diyorlar. Hocamız da “dur evladım, önce sana hadislerin nasıl ele alınacağını öÄŸreteyim, o olmadan hiçbir ÅŸey yapamazsın” diyor. Yahu önce bir alkolizmden kurtar, önce bir deÄŸerli olduÄŸunu hissettir, önce bir derdini dinle, önce bir yalan söylememeyi, kul hakkına girmemeyi, gıybet etmemeyi, nezaketi, letafeti öÄŸret. Åžu kabalıktan, ÅŸu hoÅŸgörüsüzlükten evvela kendini, ardından bütün toplumu kurtar önce. Sonra zaten o toplum hadisleri nasıl ele alacağını o ahlaki düzgünlük içerisinde kendisi bulacaktır emin ol.
Bunları yap ki sana “iÅŸte Ä°mam Maturidi’nin gerçek bir takipçisi” diyelim. “Ä°ÅŸte Ä°mam-ı Azam’ın yoluna yakışan bir alim” diyelim.
Yangın var yangın! O yangın senin eve ulaÅŸmadan harekete geçmeyeceksin biliyorum ama sana kötü bir haberim var. Yangın senin eve çoktan ulaÅŸtı. Odanda dumandan göz gözü görmüyor. Sen o esnada reddiye ya da tekfir yapmakla uÄŸraÅŸtığın için yangının farkına varmıyorsun sadece.
Niçin bunca öfkeyle yazıyorum ben peki? Çünkü elimizdeki son umut, son çare, son deva da kendisini bizatihi o umudun, o çarenin, o devanın sahibi zanneden adamlar tarafından yok edilmeye çalışılıyor.
Allah’ın -haÅŸa- distribütöre de, onun dinini kurtaracak kaplan vaizlere de, zaten dindar gençleri “fanatik” hale getirecek hocalara da ihtiyacı yok. Ama benim, bizim, hepimizin Allah’ın ÅŸefkatine, merhametine, bağışlayıcılığına ihtiyacımız var.
Bilmem anlatabildim mi derdimi? Rabbim’e yalvarıyorum anlatabilmiÅŸ olayım.
Henüz yorum yapılmamış.