Güncel
Kenan Alpay: Atatürk’ün Tapkınları Kimler?
Kenan Alpay - Yeni Akit
Hani yarım ağız bir özeleÅŸtiri olarak zaman zaman mırıldanılan “16 yıllık iktidar sürecinin en zayıf, en baÅŸarısız olduÄŸu alan eÄŸitim ve kültür alanı” filan gibi ÅŸikâyetler duyduk zaman zaman. Ancak bu ÅŸikâyetler teknoloji, ekonomi, enerji, ulaşım, saÄŸlık vs. gibi alanlarda icra edilen devasa atılım ve baÅŸarıların yanında küçük bir ‘nazarlık’ gibi duruyor sanıldı hep. Toplumsal ve siyasal deÄŸiÅŸimin, dönüÅŸümün, olgunlaÅŸma ve ilerlemenin ağırlıklı olarak iktisadi-teknik baÅŸarılarla kolayca ve kalıcı olarak elde edileceÄŸi zannedildi maalesef. Oysa bugünlerde daha yoÄŸun bir biçimde yaÅŸanan tartışmalar eÄŸitim-kültür alanında bırakılan boÅŸluÄŸun bürokratik oligarÅŸi geleneÄŸi ve taraftarları açısından nasıl da iÅŸtahla doldurulabileceÄŸini ibretlik bir biçimde gösteriyor.
Siyaset ve toplum üzerinde bir asra yakındır boÄŸucu bir hegemonya kuran bir resmi ideoloji gerçeÄŸi karşısında “ideolojik kavgalardan uzak durmak” gibi bir söylem makul ve yapıcı bir tavra delalet etmez. Çünkü Kemalist prensip ve teamüller üzerine kurulan devletin ideolojik karakteri, dini ve etnik kimlik tanımından baÅŸlayarak tarihten sanata, siyasetten kültüre bireysel ve toplumsal hayatın hemen her alanına arsız bir biçimde müdahale etti, ediyor. Bu sebeple devletin ideolojik ve sınıfsal karakterine iliÅŸmeden ya da uzlaÅŸarak Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınabileceÄŸini varsayanlar derin bir yanılgı içerisindedirler.
Evet, askeri vesayet geriletilmiÅŸ, bürokratik oligarÅŸi zayıflatılmış, Kemalist devlet sınıflarının tahakküm gücü çaptan düÅŸürülmüÅŸtür. Ancak Kemalist ideoloji ve teamüller etrafında örgütlenen iktidar sınıfları tehdit olmaktan çıkmamıştır. Aksine içlerinde biriktirdikleri kin ve nefret daha çok bilenmiÅŸ, uygun ortamı bulunca açığa çıkarmak üzere biriktirdikleri öfkeleri daha bir saldırgan hal almıştır.
O Kadar Kinliyiz ki; Çakarız!
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat yazı ve konuÅŸmalarıyla toplumu her dönem irrite etmiÅŸ, karakterine iÅŸlemiÅŸ çirkin ve çirkef üslubuyla, son derece provokatif kiÅŸiliÄŸiyle biliniyor kamuoyunda. Ancak Mine Kırıkkanat söylem ve hedefleriyle Kemalist çevrelerin adeta çarpıcı bir özeti, meymenetten yoksun bir numunesi ve hassaten öfkeyle kabarıp taÅŸan bir öncü birliÄŸi mesabesinde deÄŸerlendirmek gerekiyor. Alay konusu yapıp hafife almaya gelmez çünkü çıkışlarının kökleri var, söylem ve hedeflerinin geçmiÅŸte de örneÄŸi var.
Meseleyi bireysel bir çıkış olarak deÄŸerlendirmenin önünde pek çok engel var. CHP’nin resmi yayın organı gibi hareket eden Halk TV’de Türkiye’nin birçok farklı noktasından yapılan yayınlarda ısrarla tekrar edilen tehditkâr söylemlerin tesadüf olması, canlı yayın kazası sayılması veya kiÅŸiyi baÄŸlar denilerek geçiÅŸtirilmesi hiç mümkün gözükmüyor. 29 Ekim vesilesiyle “hesap günü gelecek” diye iÅŸaret ettiÄŸi günlerde ne var ne yok her ÅŸeyin tersine döndürüleceÄŸini beyan ettiÄŸi sahnede programı beraber yaptığı UÄŸur Dündar ve AyÅŸenur Arslan’ın sevince gark olması kadar izleyicilerden aldığı yoÄŸun alkışı da göz önünde tutmak icap eder.
Kırıkkanat’ın konuÅŸmasının ilgili bölümü ÅŸöyle: “Ben 10 yıl önce bu kadar çok Atatürkçü deÄŸildim. Åžimdi müthiÅŸ, evet Atatürk benim ilahım diyorum. Hiçbir kusurunu görmediÄŸim gibi Atatürk’e artık tapıyorum. 10 yıl önce tapıyordum demezdim. Artık ben Atatürk’e tapıyorum. ArkadaÅŸlarım da aynı ÅŸekilde dediler ki, ‘Mine, aynı fikirdeyiz. Çünkü bundan 10 yıl önce biz ilk cumhuriyet döneminin kusurlarını da görürdük. Atatürk’ü severdik ama küçük kusurlarını da görürdük. Åžimdi ise bir kusur bulana çakacak vaziyetteyiz’ Yani artık o kadar kinliyiz. Ve ben bunu memnuniyetle karşılıyorum.”
Atatürk’ün Tapkınları Kimler?
Zamanın Ruhu’na uygun bir biçimde Emin ÇölaÅŸan, Yılmaz Özdil, Soner Yalçın hatta DoÄŸu Perinçek gibi CHP’den Cumhuriyet’e, Sözcü’den Ä°YÄ° Parti ve MHP’ye deÄŸin hemen bütün Atatürkçüler kamuoyuna “dindar Atatürk” pazarlasın dursun istedikleri kadar. Mine Kırıkkanat esasen ilk dönemden 1960’ların sonuna deÄŸin iÅŸlenen Mustafa Kemal kültünün devletle iltisaklı aydınlar tarafından nasıl tasvir edilip konumlandırıldığını hatırlatıyor sadece. Muhafazakâr-dindar siyasetçi ve aydınların bürokratik oligarÅŸiden korunmak ve kendilerince kamusal alanda bir alan açmak üzere söylem düzeyinde kurguladıkları “dindar Atatürk” profili temelsizdir, tutarsızdır ve de faydasızdır. Ne var ki özbeöz Kemalist, sözde deÄŸil özde Atatürkçü hatta kimi Stalinist kimi Maocu gelenekten AtatürkçülüÄŸe irtidat etmiÅŸ kiÅŸi ve örgütlerde de baÅŸ gösteren bu “dindar Atatürk” masalı Müslüman mahallesinde bazı pragmatik ve oportünist müÅŸteriler bulabiliyor.
“Atatürk benim/bizim ilahımız” veya “Atatürk’e tapıyorum/tapıyoruz” söylemi nevzuhur bir iÅŸ deÄŸil, saÄŸlam kökleri var, yaygın geleneÄŸi var. Birkaç örnek verelim geçmiÅŸten.
Aka Gündüz’ün 1934’te Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlanan bir ÅŸiiri ÅŸöyleydi:
“Atatürk’ün tapkınıyız! Her ÅŸeyde Atatürk, Yerde O! Gökte O! Denizde O! var da O! yok da O! her ÅŸeyde O! Atatürk! Yerdedir, göktedir, sudadır, alandadır, diktedir, pusudadır. Görünmezi görür! Bilinmezi bilir! Duyulmazı duyar! Sezilmezi sezer, ezilmezi ezer! Her ÅŸeyde Atatürk! Elimizi yüzümüze, gönlümüzü özümüze kapıyoruz. Biz sana tapıyoruz! Biz sana tapıyoruz! Varsın, Teksin, Yaratansın! Sana baÄŸlanmayanlar utansın!”
Åžimdi burada Ali Ä°mran Suresi 64. Ayeti kerimeyi hatırlamamız gerekiyor: De ki:-Ey kitap ehli, “Allah’tan baÅŸkasına kulluk etmemek, O’na hiç bir ÅŸey ortak koÅŸmamak ve birbirimizi Allah’tan baÅŸka Rabler olarak benimsememek” üzere bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin! EÄŸer yüz çevirirlerse:-Bizim, Müslüman olduÄŸumuza ÅŸahit olun, deyin.
Bütün bir insanlığı Allah tarafından bildirilen “Ortak Kelime”ye çağırmakla vazifeli olduÄŸunu unutan bazı arkadaÅŸlar ÅŸimdilerde “Atatürk bu milletin ortak deÄŸeridir” diye çaÄŸdaÅŸ bir Ä°srailiyyat, modern bir hurafe uydurmuÅŸlar millete bunu tebliÄŸ ediyorlar. Zamanın ruhuna uygun iman ve dönemsel kıble olmaz. Uzak olmayan bir zamanda bu söylediklerini unutmaya, unutturmaya çalışacaklarını biliyoruz. Çünkü Fetullah ve çetesi için söyledikleri sözleri, yazdıkları mesajları silmek için ne çok gayretler gösterdiklerini biliyoruz. Ancak küçük hesaplar uÄŸruna giriÅŸtikleri yeni takıyye (kül)türünü tümden reddeden kaideyi bir kez daha hatırlatalım, belki fayda verir: “Hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilmez.”
Henüz yorum yapılmamış.