Sosyal Medya

Kürsü

Kemal Öztürk- Sessiz karşı devrim

Kemal Öztürk- Yeni Şafak



Andımız konusunun bir mahkeme kararıyla gündemimize pimi çekilmiÅŸ bir bomba gibi bırakıldığı günlerde bu soruyu sormuÅŸtu herkes:
 
“Ne oluyor? BitirdiÄŸimiz tartışmalara yeniden kim bizi geri götürüyor?”
 
Andımız konusuyla sınırlı kalmadı tabii tartışma. Türk kimliÄŸi, Kürt meselesi, Türkçe ezan, Cumhuriyetin kuruluÅŸu, Milli ÅŸef, Atatürkçülük… diye devam etti. Yıllar önce yapıp, bitirdiÄŸimiz tartışmalara yeniden döndük.
 
Sanki o konuları konuÅŸup bitirmemiÅŸ, yasal düzenlemeler yapılmamış gibi, Türkiye için ‘pranga, bariyer, tabu, kırmızı çizgi, psikolojik yasak…’ artık adına ne derseniz, hepsi yeniden önümüze boca edildi.
 
Bu tartışmalar siyasete de sıçradı doÄŸal olarak. MHP-AK Parti yerel seçim ittifakının bozulması, tam da o sıcak tartışmanın olduÄŸu günlerde oldu.
 
‘ATATÜRK Ä°LAH DEĞİLDÄ°R’ TARTIÅžMASI
 
Åžimdi Edirne’de Emine Åžahin isimli bir öÄŸrencinin, “Atatürk ilah deÄŸildir” dediÄŸi iddiasıyla gözaltına alınması ve ardından tutuklanmasıyla, bu kez Atatürk konusu yeniden tartışılmaya baÅŸlandı. Tartışma ilahlık, kulluk meselesinden girdi, rejim meselesine, oradan çıkıp büyük bir sosyal medya kampanyasına dönüÅŸtü. Herkes, Emine Åžahin’in tutuklanma gerekçesi olan “Atatürk ilah deÄŸildir” cümlesini paylaşıp, kendini ihbar etti. Ä°ki gün boyunca on binlerce kiÅŸi kendini ihbar etti ama o öÄŸrenciden baÅŸka kimse için iÅŸlem yapılmadı.
 
Ä°ÅŸin tuhafı, adı geçen öÄŸrenci, verdiÄŸi ifadede böyle bir söz sarf etmediÄŸini söyledi. Ä°ÅŸ iyice karıştı.
 
Edirne Belediye BaÅŸkanı’nın öÄŸrencinin kıyafeti ve ruh haliyle ilgili sarf ettiÄŸi absürt laflar, tartışmayı iyice çığırından çıkardı. Tüm bu tartışmaya bu yazı yazılırken hiçbir bakanlıktan açıklama yapılmaması da dikkat çekti tabii.
 
ÜLKEDE GERÄ° GÄ°DÄ°Åž VE PATÄ°NAJ MI VAR?
 
Bu olayın kendisi deÄŸil de, olayların tümünün neden olduÄŸu bir geri gidiÅŸi ve patinajı konuÅŸmak sanırım daha doÄŸru olsa gerek.
 
Gerçekten ne oluyor?
 
Ä°ÅŸin ilginci ÅŸu ki, andımız tartışmasıyla herkesi, Türk olduÄŸuna, Türk düÅŸmanı olmadığına, ülkesini sevdiÄŸini ispata zorlayan bir mantık vardı. Herkes bunları ispat için adeta paraladı kendini.
 
10 Kasım nedeniyle de, herkesi Atatürkçü olmaya zorlayan, Atatürk’e saygı duyduÄŸunu göstermesi için baskı yapan bir psikolojik basınç uygulandı.
 
MaÅŸallah muhafazakâr camianın bazı isimlerin, Türklük ve Atatürkçülük konusunda, en deÄŸme Türkçü ve Kemalistleri bile geride bırakacak paylaşımları göz yaÅŸarttı!
 
Bunlar bir geri gidiÅŸin ve ülkeye patinaj yaptırmanın en bariz örnekleri.
 
FAŞİZM BÄ°R DÜÅžÜNCEYÄ° AÇIKLAMAYA ZORLAMAKTIR
 
‘Neden 10 Kasım için bir paylaşımda bulunmadın? Neden andımız konusunu destekleyip desteklemediÄŸini açıklamadın?’ türü baskılar, faÅŸizm dönemlerinin tutumlarıdır.
 
FaÅŸizm, sadece bir fikri ve düÅŸünceyi yasaklamak deÄŸildir, aynı zamanda insanı fikrini açıklamaya zorlamaktır.
 
Ne ilginçtir ki, bir insanın düÅŸüncesini açıklamaya zorlanmak mevcut Anayasa’ya bile aykırıyken, bu tutuma karşı çıkacakları yerde, insanların bu baskıya dayanamayıp, açıklama yapması ayrıca ÅŸaşırtıcıdır.
 
AK Parti kadrolarının tüm bu tartışmalarda kafa karışıklığı yaÅŸadığı da görüldü. Neyse ki, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, andımız tartışması esnasında, özgülükleri savunan ve faÅŸizm kokan psikolojik baskıları reddeden açıklamaları oldu da, insanların tutumları netleÅŸti.
 
SEVMEDE VE ELEÅžTÄ°RÄ°DE DENGESÄ° OLMAYANLAR
 
Bu arada unutmayalım, andımız ve Atatürk’e hakaret konularını yeniden tartışmaya açan merkez aynı: Bürokrasi. Yargı ve güvenlik bürokrasisinin her iki konudaki tutumları tartışmalı ve eleÅŸtirilere neden oldu. Komplo teorisi üretmek ya da tüm bürokrasiyi zan altında bırakmak niyetinde deÄŸilim tabi. Ancak herkesin kafasında bir soru iÅŸareti oluÅŸtuÄŸunu da bilmemiz gerek.
 
Bazı insanların bir fikri, kiÅŸiyi ya da partiyi savunmada ya da eleÅŸtirmede bir dengesinin olmadığını da gördük bu esnada. Atatürk’ü sevmenin ya da onu eleÅŸtirmenin mantık ve bilgi temelli deÄŸil de, duygu ve popülizm temelli olması saÄŸlıklı deÄŸil bir ülke için.
 
Bu yüzden önceleri sert Kemalizm eleÅŸtirileri yapanların, 10 Kasım’da büyük övgülerle Atatürk’ü anması, çeliÅŸki yaratan bir duygusallık örneÄŸidir.
 
Tutarlı olmak için duygularla deÄŸil; akıl, bilgi ve belgeyle hareket etmek gerekiyor.
 
AK PARTÄ°’NÄ°N SESSÄ°Z DEVRÄ°MÄ°NE, SESSÄ°Z KARÅžI DEVRÄ°M
 
Åžunu da tartışmalıyız, Türkiye demokratikleÅŸme ve özgürlükler konusunda ne kadar da kolay eskiye dönebiliyor. Türkçe ezan okunmasını isteyen CHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı her ne kadar disipline sevk edilse de, Türkçe ezan okumayı zorunlu kılan anlayışın ürünü olan andımızın, yeniden okutulmasını isteyenlerin çokluÄŸu ve sistemdeki konumu sizleri ÅŸaşırtmadı mı?
 
Andımız ve Atatürk tartışmaları deÄŸil, daha birçok konuda AK Parti’nin sessiz devrimle gerçekleÅŸtirdiÄŸi demokratik ortamın, adım adım geri götürüldüÄŸünü düÅŸünüyorum. Bunu yasal düzenlemelerle yapamasalar da, psikolojik olarak gerçekleÅŸtirdikleri aÅŸikar.
 
AK Parti’nin sessiz devrimine karşı, bir ‘sessiz karşı devrim’ yaşıyoruz sanırım.
 
Milliyetçilik, Atatürkçülük, Türklük, Cumhuriyet gibi herkesin hassas olduÄŸu konuları tartışmaya açmak ve buradan insanları zora sokan bir atmosfer yaratmak, tartışmasız bir geri gidiÅŸtir.
 
Yakında laiklik, okullarda din dersleri, irtica, Kürtçe konuÅŸmak, Alevilik, Ä°slamcılık, fikir özgürlüÄŸü gibi konular da tartışmaya açılırsa kimse ÅŸaşırmasın. Türkiye’nin geleneksel fay hatlarından bahsediyoruz anladığınız gibi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.