Güncel
Sultan Abdülhamid ve kurduğu hafiye teşkilatı
Follow @dusuncemektebi2
Emre Gör’ün ''2. Abdülhamid’in Hafiye Teşkilatı'' adlı kitabının çıkış noktası 1909 tarihinde İstanbul’da Mahmud adında bir kişinin ya da cemiyetin yayınladığı hafiyelerin listesi. Ömer Yüceller yazdı.
‘Haber alma’ anlamına gelen istihbarat kelimesi, bir kısım insanın çok hoÅŸlandığı bir kelimedir. Zihinlerde büyük ve süslü hayaller oluÅŸuverir hemen. Bizdeki bu heyecanlı hayaller muhtemelen Batı tarzı istihbarat örgütlerinin hikayelerine, söylentilerine ve filmlere dayanmaktadır. Hatta çoÄŸunlukla filmler diyebiliriz. Örnek olarak da bireysel bazda James Bond, teÅŸkilat bazında da CIA/KGB kültünün zihin dünyamıza girdiÄŸini söyleyebiliriz. Halkın istihbarata ve istihbarat örgütlerine olan merakını incelemeye ayrıca bir yazı gerekir. Åžimdilik diyelim ki istihbarat zorlu ve getirisi yüksek olan bir eylemdir ve halk da zorlu baÅŸarılardan hoÅŸlanmaktadır.
Ä°stihbarat toplayanlara ‘istihbarat elemanı’ denildiÄŸini biliriz. Evvelden bu iÅŸleri yapanlara ‘hafiye’ denildiÄŸini de biliriz. Eskiden istihbaratçılara hafiye denilmesinin sebebi elbette bu iÅŸlerin çoÄŸunlukla gizli yapılmasından kaynaklıdır zira hafiye ‘hafâ’ kökünden gelir. Hafâ da ‘gizlilik’ demektir.
Bugüne dek Türkler’in ya da Müslümanlar’ın istihbarat teÅŸkilatlarına dair yazılan çizilenlerin çoÄŸunluÄŸu benim açımdan halkın merakından faydalanmaktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Milattan önce bilmem kaçıncı bin yıllara dayandırılan örgütler, uçan kaçan istihbarat elemanları, bol iddialı kitapların süslü arka kapakları... Oysaki üzerinde ciddi ve titizlikle çalışma yapılması gereken bir alandır hafiyelik/istihbarat.
Emre Gör’ün Ötüken NeÅŸriyat’tan çıkan 2. Abdülhamid’in Hafiye TeÅŸkilatı adlı eseri bu alanda yapılacak çalışmalara bir kapı aralıyor. Kitabın çıkış noktası 1909 tarihinde Ä°stanbul’da Mahmud adında bir kiÅŸinin ya da cemiyetin yayınladığı hafiyelerin listesi. Listede isim isim kimlerin jurnalcilik-hafiyelik yaptığı yer alıyor. PaÅŸalar, aÄŸalar, beyler, ÅŸeyhler... Mahmud nâm kiÅŸi, listedeki kiÅŸileri anlatırken gün yüzü görmemiÅŸ hakaretler yaÄŸdırıyor. Orijinal metnin ve çevirinin de yer aldığı kitabın en hacimli kısmı, Emre Gör’ün 2. Abdülhamid’i ve istihbarat ağını merkeze aldığı anlatıları ve listeye dair çıkarımları.
Ä°stanbul’da toplam 23 hafiye merkezi mevcuttu
Kitabın baÅŸlarında gözüme çarpan noktalardan biri Emre Gör’ün Osmanlı istihbaratının iki doruk noktasını TeÅŸkilat-ı Mahsusa ve Hafiye TeÅŸkilatı olarak addetmesi. Bu noktada “akıncılar” aklıma geldi. Akıncıların da yoÄŸun istihbarat faaliyeti yaptıklarını ortaya koyan tezler ve çalışmalar mevcut. Emre Gör’ün akıncıları bu kategoriye almaması sanırım akıncıların modern anlamda ve tumturaklı ÅŸekilde bir kurumsallaÅŸmış istihbarat örgütü hüviyeti kazanmamış olmasıdır. Gör’ün, casusluÄŸun 18. yüzyıl sonları ile 19. yüzyıl baÅŸlarında bir devlet örgütü niteliÄŸi kazandığını söylemesi de bununla baÄŸlantılı sanırım. Ayrıca 18. yüzyıla kadar Osmanlı devlet politikası hangi yöne akıyorsa istihbaratın da o yönden akıyor olmasını da buraya eklemeliyiz. EÄŸer DoÄŸu’ya sefer hazırlığı varsa istihbarat doÄŸuda, Ä°ran’da yoÄŸunlaşıyor. EÄŸer iç karışıklık varsa istihbarat ülke içinde yoÄŸunlaşıyor. Modern devirde elbette istihbarat yoÄŸunluÄŸu gereken yerler varsa da, tahminimizce 400-500 yıl önceye nazaran her coÄŸrafyadan daha istikrarlı bir istihbarat akışı mevcuttur.
Her ne kadar 2. Abdülhamid Han’ın hatıraları tartışmalıysa da, Sultan’ın neden hafiye teÅŸkilatı kurduÄŸuna iliÅŸkin açıklamalarını alıntılıyor Emre Gör. Abdülhamid Han, eski sadrazam ve serasker Hüseyin Avni PaÅŸa’nın Ä°ngilizler’den para aldığını öÄŸrenir. Bu esnada Mahmut Celalettin PaÅŸa, Abdülhamid’e Jön Türkler’den haberler getirir. PaÅŸa kendisine özel bir istihbarat teÅŸkilatından para ile bilgi elde ediyordur. Abdülhamid de devlet içindeki bu paralel istihbarat teÅŸkilatına çok sinirlenir. TeÅŸkilatı kendi üzerine devralır. Yabancı devletler kendi emellerine hizmet edecek kimseleri vezir ve sadrazam mertebesine kadar çıkarabilmiÅŸlerse, devlet güven içinde olamaz. DoÄŸrudan doÄŸruya ÅŸahsına baÄŸlı bir teÅŸkilat kurmaya bu düÅŸünce ile karar verir Abdülhamid Han.
Ä°stanbul merkezli Hafiye TeÅŸkilatı oldukça geniÅŸ bir aÄŸa sahipti. Ä°stanbul’un pek çok bölgesinde hafiye merkezleri mevcuttu. Her hafiye saraya giremeyeceÄŸi için bunlar topladıkları bilgileri bu merkezlere aktarırdı. Bu merkezlerde de toplanılan bilgiler deÄŸerlendirilir ve yorumlanırdı. Ä°stanbul’da toplam 23 hafiye merkezi mevcuttu. Bunlardan en ilgi çekici olanı “Mevlevîhâneler” ve “Tekke ve Zaviyeler”. Åžeyhlerin, derviÅŸlerin evvelden beri din ü devlet adına, kurumsallaÅŸmamış ÅŸekilde istihbarat topladığına dair pek çok yazılan çizilen ÅŸeyler var. Bunların doÄŸru olduÄŸunu varsayarsak, 20. yüzyılda da bu eylemin devam ettiÄŸini görüyoruz. Ä°stanbul haricinde de hafiye merkezleri mevcuttu elbette. Selanik, Yanya, Bosna, Suriye, Bitlis, Kosova, Ä°brail, Serfice, YaÅŸ, Kalas, Yakova, Köstendil, Van, LaÅŸid, Karaferye bunlardan bazılarıdır.
30 yıl faaliyet gösteren hafiye teÅŸkilatının evrakı imha edildi
Ä°lginç bir nokta da Ulu Hakan’ın Hafiye TeÅŸkilatı’nda Amerikalı hafiyelerin istihdam edilmesidir. Amerika’daki Ermeniler’in Osmanlı’yı Batı kamuoyu nezdinde karalayıcı faaliyetleri üzerine böyle bir giriÅŸimde bulunulduÄŸunu öÄŸreniyoruz. New York Ermenileri tarafından kurulan Kırımyan ve Haçagiryan adlı iki cemiyetin gayelerini öÄŸrenmek için Amerika’da günlüÄŸü sekiz dolara tutulan bir hafiye de bu giriÅŸimin bir parçası. Tabii ki hafiyelerin aldığı ücretler göreve ve görev bölgesine göre farklılaşıyordu. Sınır boylarında, eÅŸkıya takibinde, yıkıcı faaliyetlerde ve gizli örgütlerde çalıştırılan memurlar daha fazla ücret alıyordu. ÖrneÄŸin Bosna’daki bir hafiye beÅŸ bin kuruÅŸ alırken Serfice’deki bin kuruÅŸ alıyordu. Ayrıca hafiyelerin aileleri de gözetiliyordu. Görev esnasında öldürülen hafiyelerin ailelerine maaÅŸ baÄŸlanılıyordu.
Hafiye TeÅŸkilatı, Meclis i Vükelâ’nın 29 Temmuz 1908 tarihli kararnamesi ile laÄŸvedildi, Yıldız Ä°stihbarat TeÅŸkilâtı’nın faaliyetlerine son verildi. Bu karardan sonra basın, jurnallerin kamuoyu ile paylaşılması için ısrarcı olur. Bu konunun görüÅŸülmesi için Meclis-i Mebusan toplanır ve bir Evrak Tetkik Komisyonu oluÅŸturulur. Komisyon evrakları incelemeye baÅŸlar fakat Mahmut Åževket PaÅŸa’dan bir emir gelir. PaÅŸa, tüm evrakın Harbiye Nezâreti’ne gönderilmesini emreder. Komisyonun tek yapabildiÄŸi jurnalleri kimlerin verdiÄŸini bir deftere geçirmek olmuÅŸtur. 330 sandık evrak Harbiye Nezareti’ne gönderilir. 30 yılı aÅŸan bir teÅŸkilatın evrakı burada imha edilir.
Bu konuda okuduÄŸum diÄŸer kitaplarda belirtildiÄŸi üzere bu evrakın imha edilmesinin sebebi belli sayılır. Evrak Tetkik Komisyonu’nda bulunanların beyanatları ve yazdıkları üzere, Abdülhamid Han’ı tahttan indirenlerin bir kısmının jurnalcilik yaptığı ortaya çıkacaktı. Hatta kim bilir Ä°ttihat ve Terakki Cemiyeti hakkında sıradışı bilgiler de ayyuka çıkacaktı. Bu yüzdendir ki tam olarak nereden geldiÄŸi belli olmayan bir emir ile 330 sandık evrak yakılmıştı. Buradan sadece 500 civarındaki jurnal kurtulmuÅŸ. Emre Gör’ün dediÄŸi gibi, bu jurnaller bile hafiyelerin ne denli önemli iÅŸleri takip ettiÄŸini göstermeye yeterdi.
Emre Gör’ün önsözde ve “Risale Hakkında” bölümünde belirttiÄŸi üzere Hafiye TeÅŸkilatı’nın listesinin yazarı belli deÄŸil. “Mahmud” kod adı bunu yazanın ve sızdıranın bir ÅŸahıs olması gerektiÄŸine iÅŸaret etse de risalenin üzerine bu ismin mühür benzeri bir ÅŸekilde yazılmış olması bir cemiyet ihtimalini barındırıyor. Risalede Ä°ttihat ve Terakki Cemiyeti bir defa zikredilmekle birlikte, cemiyetten “muhterem” diye bahsedildiÄŸi için ve üslup da Cemiyet’in propaganda tarzına benzediÄŸi için, yazara göre “Mahmud” bir Ä°TC mensubu ya da cemiyete yakın bir gruptur. Risalenin konuları hafiyeliÄŸin icrası, hafiyeliÄŸin sınıfları, hafiye merkezleri, hafiyelerin baÄŸlı bulunduÄŸu üst sınıf hafiyeler, jurnaller ve menfaatlerdir. Apayrı bir kitap olarak basılabilecek bu risaleyi ve Emre Gör’ün yazdıklarını, hatta orijinal metni tek bir kitapta bulmak gayet güzel. Umarız Hafiye TeÅŸkilatı’na dair yeni çalışmalar yayınlanır ve saklananlar gün yüzüne çıkar, inanılan yanlışlar düzeltilir, ÅŸayialar gerçekle ikame olunur.
Henüz yorum yapılmamış.