Güncel
Abdurrahman Dilipak / Atina tecrübesi CHP içinbir referans olabilir mi?
Bugün, Türkiye ile Yunanistan arasındaki, Ege, Kıbrıs ve DoÄŸu Akdeniz’deki rekabetten söz etmeyeceÄŸim. “Yunanistan’da din görevlileri memurluktançıkarılıyor”muÅŸ, ondan söz edeceÄŸim. 7 Kasım 2018 tarihli batı basınında yer alan haberlere konu olan geliÅŸme “Laiklik” tartışmaları açısından bir gündem oluÅŸturabilir mi, ona bakacağım. Ve “Laikçi” CHP için Atina tecrübesi, bir referans olabilir mi, ona bakacağım.
“10 bin din görevlisinin memurluktan çıkarılması” konusunda, hükümetle anlaÅŸan Yunan Ortodoks Kilisesi BaÅŸpiskoposu Ä°eronomios, “Devletin dini açıdan tarafsız olmasına karşı çıkmayacağını” açıkladı.
Aslında çok radikal, devrim niteliÄŸinde bir deÄŸiÅŸiklik yok. Bu anlaÅŸma, dinin her alanda kendini gösterdiÄŸi bir ülkede devlet ile kilise iliÅŸkilerinde daha anlaşılır bir iÅŸbirliÄŸi imkanı oluÅŸturuluyor. Yoksa Yunanistan’da Ortodoks Kilisesi asırlardır bölgede, siyaset ve toplum hayatı üzerinde ana belirleyici bir rol üstleniyor; Ortodoks Hristiyanlık, Yunanistan Anayasa’sında “ana resmi din” olarak kabul ediliyor. Genel anlamda Yunan halkı için Hristiyanlık “ulusal kimlik”lerinin ayrılmaz, olmazsa olmaz bir parçası.
Aslında bu ifade de biraz abartılı oldu. Hristiyanlık aslında geleneksel kültürün bir parçası ve din kisvesi giydirilmiÅŸ bir kültürel aidiyet ifade eden bir kurum. Ruhaniyet bu anlamda 2. Planda. Yoksa Yunan halkı adalar ve sahillerde yaÅŸayan kesim itibarı ile tamamen seküler bir hayat yaşıyor.
Yapılan deÄŸiÅŸiklik, papazların maaÅŸlarını, devlet memurlarının ellerinden alması yerine, bu bedelin bir defada hazineden kilise fonuna aktarılması ve maaÅŸların belirlenmesi ve ödemeler konusunda Kilisenin tek yetkili olması ile ilgili.
Bu konu aslında, dini ve siyasi bir konu olmaktan öte, kredi kuruluÅŸlarının uzun zamandır hükümete ekonomik varlıklarını satması ve kamu çalışanlarının sayısını azaltması çaÄŸrısında bulunması ile ilgili.
Kilise görevlilerinin yıllık maaÅŸlarının tutarının 200 milyon Euro civarında olduÄŸu söyleniyor.. 10.000 din görevlisi bu çerçevede iÅŸten çıkartılacak ama öte taraftan devlet kiliseye bu rakamı bir ÅŸekilde ödeyecek. Bu ÅŸekilde din görevlileri devlet memuru olmaktan çıkarıldığı için de, devlet diÄŸer cemaat yapıları ile daha serbest iliÅŸkiler kurabilecek.
Bu durum bizdeki Diyanetin yapısına da benzerlik gösteriyor. Aslında kilise ve devletin iç içeliÄŸi devam ederken, iki yapı kendi içinde daha özerk bir yapı oluÅŸturuyor.
Türkiye ile benzerlik gösteren bir diÄŸer konu da, devletin mal varlığı envanterinde, birçok dini vakıf ve eser bulunuyor. Bu yeni anlaÅŸma ile kilise ve devlet kendi malın mülküne, arazisine sahip çıkmış olacak. Bu arada devletin desteÄŸi ile elde edilen bazı malların tekrar kiliseden alınıp, kamuya devri konusunda da kilise itirazda bulunmayacak.
Yani bu iÅŸ büyük ölçüde Yunanistan’ın ekonomik krizi, borçları karşılığında teminat oluÅŸturma güçlüÄŸünden kaynaklanan bir durum. Bu durumda bir mal varlığı devlet tarafından alındığında, kilise bu mal varlığına iliÅŸkin iddialarını geri çekecek.
Benzer bir durumda, dini vakıflara ait taşınmazların hazine açısından teminat olarak kullanılamayacağı konusu aslında bizim için de bu anlamda potansiyel bir sorun.
Bana kalırsa BeÅŸtepe, Diyanet ve Vakıflar idaresinin Yunanistan’daki bu süreci çok yakından takip etmesi gerek. Bu bizim Ä°slami vakıflar için olmasa bile, yarın Ortodoks vakıfları için uluslararası iliÅŸkilerde bir model, emsal teÅŸkil edebilir.
Aslında SDE, SETA gibi kuruluÅŸların da bu süreci yakından izlemesi gerekir.
Tabii, CHP’nin laiklik tezinin yeniden güncellenmesi için de bu süreç özel ve önemli bir anlam taşıyor.
Özellikle de CHP içinde “Andımız”dan sonra “Türkçe ezan” konusunun yeniden gündeme gelmesi de ayrıca önem taşıyor.
KılıçdaroÄŸlu Türkçe ezan tartışmasının bir mayınlı tarla olduÄŸunu bildiÄŸi için oraya girmek istemiyor. Ama, Öztürk Yılmaz (Bir zamanlar Musul konsolosu idi. DAEÅž tarafından rehin alınmıştı, o ÅŸimdi CHP’de milletvekili) skandal ezan açıklamasının ardından disipline sevk edilmiÅŸti. Daha sonra konuyla ilgili basın toplantısı düzenleyen Öztürk Yılmaz, CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu’na çok sert sözlerle yüklendi. Yılmaz, istifa etmediÄŸini söyleyerek, KılıçdaroÄŸlu’na, “Sıkıyorsa beni kov, rezil kepaze ol” dedi. Biliyorsunuz, KılıçdaroÄŸlu ezanın aslına sadık kalınarak okunmasından yana olduÄŸunu açıklamıştı. Ama Öztürk bu konuyu kaşımaya devam ediyor.
Yunanistan’daki bu konuda yaÅŸanan pazarlık sürecinde, “Genç rahiplerin bu tartışmadan rahatsız” olduÄŸu haberleri basında yer aldı.
Bazı akademisyenlere göre, bu konu bugün baÅŸka dinamikler sonucu gündeme gelse de, tartışmanın temelinde kilise ile hükümet arasındaki mal varlıklarına iliÅŸkin 1950’lerde yaÅŸanan tartışmalar var. Bugün varılan anlaÅŸmanın uygulamasının nasıl olacağı ve ileride çıkacak muhtemel sorunlar konusunda her iki tarafta da endiÅŸeler var. Varılan anlaÅŸmaya göre, iki taraf arasında ortak bir fon kurulacak ve kilise ile devletin ortaklığında iÅŸletilen bu iktisadi iÅŸletmelerden elde edilen gelirler bu fona aktarılacak ve yarı yarıya paylaşılacak. Tabii bu mutabakatın resmiyet kazanması için hükümet, meclis ve kilisenin onayı gerekiyor. Rahiplerin üye olduÄŸu derneklerin yöneticileri, özlük haklarının kamu teminatından yoksun bırakılmasından ve kamu görevlisi olarak bürokraside yatay geçiÅŸ imkanlarından mahrum kalma endiÅŸesi taşıyorlar.. Bu görüÅŸü savunan bir sözcü olarak Rahip Georgios Sellis, Proto Thema, “Mevcut durumun korunması için mücadele edeceÄŸiz” dedi. Öte yandan; Çipras, anayasal deÄŸiÅŸikliklerin kilisenin özerkliÄŸini koruyacağı konusunda söz verdi.
Yunanistan için bu süreç çok zor olacak. Yunanistan’da kilise hayatın her alanında bir ÅŸekilde var. Laiklik ve demokrasi, bu olguya göre ÅŸekil ve anlam kazanıyor. Laiklik yanlılarına göre, gelinen nokta Yunanistan’ın laikleÅŸmesi yönünde doÄŸru yönde ileri doÄŸru atılmış bir adım olsa da, yine de Yunan Ortodoks Kilisesi devletin her yerinde var olmaya devam edecek. Okulların öÄŸrenciler her sabah günlerine duayla ve kiliseye baÄŸlılık andı ile baÅŸlayacak ve 12 yıllık zorunlu eÄŸitimleri boyunca din dersi alacaklar. Yunan mahkemelerinde hakimin koltuÄŸunun üzerinde dini bir ikon bulunmaya devam edecek, askerler dini telkinler alacaklar hatta bazı kamu hizmetlerinde vatandaÅŸlara dinini soran formlar dağıtılmaya devam edecek. Solcu Syriza’nın lideri Aleksis Çipras laik görüÅŸlere sahip olsa da dini cemaat liderlerini kendilerini kutsamaları için yemin törenine davet ediyor. Öte yandan; Yunan anayasasının baÅŸlangıcında ülkenin Ortodoks Hıristiyan kimliÄŸine vurgu yapılmaya devam ediyor.
Tabii bu durum, Bizantinist bir geleneÄŸe sahip Ortodoks dünyasında ve dini merkezlerindeki devletlerle olan iliÅŸkileri açısından da bir model olacağı gibi, diÄŸer Ortodoks kiliseleri açısından da tartışma konusu olacak. Fener, Türk, Ermeni ve Süryani Ortodoks kiliselerinin varolduÄŸu ülkemiz açısından da bu durumun ayrıca deÄŸerlendirilmesi gerekiyor. Selâm ve dua ile.
Henüz yorum yapılmamış.