Sosyal Medya

Güncel

ABD istihbaratı kendi 'Google'ını nasıl meydana getirdi?

Arama aracı Birleşik Devletler’de izleme kayıtlarının içeriden paylaşımı için büyük bir sistem olarak tasarlanmış ve her gün iki milyardan beş milyara kadar yeni kayıt tutabilme kapasitesine sahip. Ayrıca e-mail, telefon araması, faks, internet sohbetleri, yazılı mesaj ve cep telefonundan elde edilmiş konum bilgileri gibi otuz farklı çeşit veri içeriyor



The Intercept’ten elde edilen gizli belgelere göre, ABD resmi kurumları Google benzeri bir arama motoru ile 850 milyardan daha fazla telefon araması, e-mail, cep telefonu konumu ve internet sohbeti kaydına ulaÅŸmakta, Ulusal Güvenlik Dairesi ise buradan gizli veri saÄŸlamaktadır.

Belgeler, Ulusal Güvenlik Dairesinin yıllardır yerel yasa uygulayıcı kurumlara doÄŸrudan eriÅŸebilmeye yönelik muazzam miktarda izleme verisi elde ettiÄŸinin ilk kesin kanıtı olma özelliÄŸini taşıyor. Arama motoru “ICREACH” için oluÅŸturulan planlama belgeleri, FBI ve UyuÅŸturucu ile Mücadele Dairesi’ni temel katılımcı olarak aktarmaktadır.

ICREACH hem yabancıların kiÅŸisel görüÅŸmelerinin bilgisini hem de, görünen o ki, herhangi bir kanundışılık ve suçla ilgisi olmayan milyonlarca Amerikan vatandaşının kayıtlarını içermektedir. Gerçekten varolup olmadığıyla ilgili ayrıntılar, Ulusal Güvenlik Dairesi muhbiri Edward Snowden tarafından hazırlanarak The Intercept arÅŸivine eklenmiÅŸtir.

2010’da yazılmış bir belgeye göre, ICREARCH, ABD’nin 23 devlet kurumundaki istihbarat iÅŸindeki 1000’den fazla analizciye ulaÅŸabilmektedir. 2007’den kalma bir planlama belgesi, UyuÅŸturucu ile Mücadele Dairesi, FBI, CIA ve DIA’i çekirdek üye olarak gösterir. ICREACH tarafından yapılan bilgi paylaşımı; insanların hareketlerini takip etmek, ortaklık baÄŸlantılarının ayrıntılarını çıkarmak, gelecekteki davranışlarını tahmin etmek ve dini iliÅŸkilerini veya siyasi görüÅŸlerini belirlemek için kullanılabilir.

Ulusal Güvenlik Dairesi belgelerine göre, ICREACH’un oluÅŸumu, ABD’nin gizli hükümet denetimi tarihinde adeta bir dönüm noktası olmuÅŸtur.

Aralık 2007 tarihli çok gizli yazışmalarda, “ICREACH ekibi, bugüne kadar ilk defa iletiÅŸim verilerinin ABD Ä°stihbarat TeÅŸkilatı ile toplu olarak paylaşımını gerçekleÅŸtirdi.” denilmektedir. “Bu ekip iki yıldan daha fazla bir zaman önce, Ä°stihbarat TeÅŸkilatı’nın iletiÅŸim verilerine olan artan ihtiyacı ve Ulusal Güvenlik Dairesi’nin büyük miktarda iletiÅŸim verisi toplayabilme, iÅŸleyebilme ve biriktirme becerisi sayesinde çalışmalarına baÅŸladı. Bu tüm dünyada istihbaratın en önemli amaçlarından biriydi.”

Arama aracı BirleÅŸik Devletler’de izleme kayıtlarının içeriden paylaşımı için büyük bir sistem olarak tasarlanmış ve her gün iki milyardan beÅŸ milyara kadar yeni kayıt tutabilme kapasitesine sahip. Ayrıca e-mail, telefon araması, faks, internet sohbetleri, yazılı mesaj ve cep telefonundan elde edilmiÅŸ konum bilgileri gibi otuz farklı çeÅŸit veri içermekte. Veriler mesajların içeriÄŸini ya da aramaların ses kayıtlarını deÄŸil, yalnızca görüÅŸmelerle ilgili bilgileri kapsamakta. ÖrneÄŸin, bir mailin kimden geldiÄŸine ya da kime gönderildiÄŸine, gönderilme tarihi ve saatine ulaşılabilir ya da bir kiÅŸinin yaptığı aramalara ait numaralar ve bu numaraların ne zaman arandığı görülebilir.

The Guardian’ın daha önceki bir raporuna göre, ICREACH, Ulusal Güvenlik Dairesi’nin Vatanseverlik Yasası’nın 215. bölümü altında milyonlarca sıradan Amerikan vatandaşının bilgilerini sakladığı geniÅŸ veritabanı ile doÄŸrudan bir iliÅŸki içerisinde gibi görünmüyor. Yalnızca bir kısım Ulusal Güvenlik Dairesi çalışanının ulaÅŸabildiÄŸi ve sadece terörle ilgili soruÅŸturmalarda kullanılabilir olan 215 veritabanının aksine, ICREACH tüm istihbarat teÅŸkilatının ulaÅŸabileceÄŸi çok daha geniÅŸ bir veri havuzuna eriÅŸimi mümkün kılmaktadır. Bu havuz özellikle “terörle mücadele”den daha geniÅŸ bir terim olan “dış istihbarat” için önem teÅŸkil etmektedir.

ICREACH tarafından ortaya koyulan veriler öncelikle yabancıların haberleÅŸmelerinin izlenmesinden elde ediliyor. Planlama belgeleri, Ulusal Güvenlik Dairesi tarafından sürdürülen çeÅŸitli farklı veri kaynaklarından yararlanıldığını gösteriyor. 2010’daki bir iç rapor bunu açıkça “ICREACH veritabanı” olarak tanımlasa bile, sisteme aÅŸina olan bir ABD resmi görevlisi buna karşı çıkmıştır. The Intercept ise ICREACH için“belirli dış istihbarat verilerinin paylaşımına olanak saÄŸlıyor”, “bir bilgi havuzu deÄŸil ve vakaları ya da kayıtları depolamıyor.” demiÅŸtir. Bunun yerine, analizcilere ayrı veritabanlarının geniÅŸ yelpazesinden elde edilen bilgilere tek bir yerden bakarak ulaÅŸma olanağı saÄŸlıyor.

The Intercept’in ifadelerinde, Milli Ä°stihbarat BaÅŸkanlığı’nın, sistemin 12333 no’lu Kanun Hükmünde Kararname altında yetkilendirilen programlar tarafından ortadan kaldırılan verileri paylaÅŸtığını kabul ettiÄŸi belirtiliyor. Bu kararname, yurtdışı görüÅŸmeleri takip eden birçok Ulusal Güvenlik Dairesi izleme operasyonuna dayanak oluÅŸturan, Reagan döneminin tartışmalı bir baÅŸkanlık yönergesinde yer almaktadır. 12333 izlemesi mahkeme denetimi olmadan meydana gelir ve hedefi yerel deÄŸil yabancı görüÅŸmeler ağı olduÄŸu için Meclis ile ilgili incelemeleri olabilecek en az ÅŸekilde denetler. 12333 izlemesinin bu kadar geniÅŸ ölçekli olması, aslında uluslarası kabloları veya uyduları geçirirken yakalanan bazı Amerikalıların görüÅŸmelerine ulaÅŸmayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda Snowden arÅŸivinde yer alan belgeler, ICREACH’ın bu verilerin bazılarından faydalandığı göstermektedir.

BilirkiÅŸiler The Intercept için, ICREACH sisteminin ölçeÄŸi hakkında bilgi sahibi olduklarında çok ÅŸaşırdıklarını ve emniyet görevlilerinin bu bilgileri terörle ilgili olmayan yerel soruÅŸturmalarda da kullanmış olabileceklerine dair endiÅŸe duyduklarını söylediler.

New York Üniversitesi Hukuk Okulu’na baÄŸlı Brennan Adalet Merkezi’nde Özgürlük ve Ulusal Güvenlik Programı yönetici yardımcısı olan Elizabeth Goitein “Bana göre, ortaya çıkan belge tek kelimeyle sarsıcı...” ifadesini kullandı ve “Bu verilerin az sayıda olduÄŸu ve gerçek görüÅŸme içeriklerini açığa çıkarmadığı bilgisinin yalan olduÄŸu uzun zaman önce ortaya çıktı. Bu belgeler akıl almaz derecede hassas bilgiler içeren bir hazinedir.” dedi.

2005 ve 2013 yılları arasında Sulh Hâkimi olan Brian Owsley de, FBI ve UyuÅŸturucu ile Mücadele Dairesi gibi geleneksel emniyet teÅŸkilatlarının Ulusal Güvenlik Dairesi’nin izleme verilerine ulaÅŸma ihtimalinden endiÅŸe duyduÄŸunu belirtti.

Indiana Tech Hukuk Okulu’nda Doçent olan Owsley “Böyle bir ÅŸeyi bir devlet asla yapmamalıdır.” dedi. “Büyük olasılıkla, eÄŸer bilgiler belirli davalar için kullanılacaksa, baÅŸka bir kuruma hukuksal yetki saÄŸlanabilecektir. Fakat bu durum rastgele bir ahbaplık iliÅŸkisi üzerinden yürümemelidir.”

Milli Ä°stihbarat BaÅŸkanlığı’nın sözcülerinden Jeffrey Ancukaitis, The Intercept’den ICREACH’in büyüklüÄŸü ve kapsamı ile ilgili gelen sorularüzerine yapılan yorumları reddediyor. Fakat bilgi paylaşımının, bu deÄŸerli istihbaratın herhangi bir makam veya kurumda “ayrı veri tabanlarında saklanan” bir hale gelmesini engellemeye yönelik çabanın bir parçası olduÄŸundan, “11 Eylül sonrası istihbarat teÅŸkilatının önemli bir dayanağı” olduÄŸunu söylüyor.

Anchukaitis’e göre analizci, istihbarat verilerini sorgulamak için ICREACH kullanırsa “Ä°stihbarat TeÅŸkilatı tarafından elde edilen bilgilere ihtiyaç duymadan, hayati öneme sahip istihbarat bilgileri elde edebilir.” “Ulusal Güvenlik Dairesi davalarında, henüz iÅŸlem görmemiÅŸ istihbarat bilgilerine eriÅŸmek için, bunların uygun bir ÅŸekilde iÅŸlemden geçirilmesi adına yapılan çalışmalar ve bu yöndeki yetkiler çok sıkı bir ÅŸekilde sınırlandırılmıştır. Ä°stihbarat TeÅŸkilatı’nın yüksek önceliÄŸi, ulusal güvenliÄŸimize karşı potansiyel tehditlerle ilgili hukukun kısıtladığı alanlarda çalışmak, edinilen bilgileri analiz etmek ve anlamaktır.”

Tek duraktan elde etme

ICREACH’in fikir babası Ulusal Güvenlik Dairesi’nden yeni emekli olan General Keith Alexander’dır. Alexander, 2006’da Ulusal Ä°stihbarat TeÅŸkilatı müdürü John Hegroponte’ye gönderdiÄŸi gizli mektupta, sistem ile ilgili görüÅŸlerini ana hatlarıyla çizmiÅŸtir. Mektupta arama motoru için “eÅŸi benzeri görülmemiÅŸ hacimde haberleÅŸme verisine ulaÅŸabilmeyi ve analiz edebilmeyi mümkün kılacağını” söylemiÅŸtir. Bu motor aynı zamanda “bu zengin bilgi kaynağı”nı diÄŸer kurumların da kendi çıkarları adına kullanabilmesinin koÅŸullarını saÄŸlayacaktır. 2007’nin sonlarına doÄŸru Ulusal Güvenlik Dairesi, sistemin pilot uygulamasının çalışmaya baÅŸladığını çalışanlarına duyurmuÅŸtur.  

Ulusal Güvenlik Dairesi, ICREACH’i görüÅŸmeleri analiz etmek için “tek duraktan elde etme motoru” olarak tanımlıyor. Sistem, Ä°stihbarat TeÅŸkilatları arasında paylaşılan veri hacmini en az 12 misli kadar arttırabilir. ICREACH kullanarak Ulusal Güvenlik Dairesi, ABD’nin diÄŸer resmi kurumları paylaÅŸtığı toplam görüÅŸmeleri 50 milyardan 850 milyara çıkarmayı planlıyor. Bu ÅŸekilde 1990’larda CIA tarafından yönetilen CRISSCROSS/PROTON isimli çok gizli veri paylaşımı sistemini desteklemeyi amaçlıyor.

Hükümet ajanlarının ICREACH’taki kayıt yığınlarının incelemelerini saÄŸlayabilmek için, mühendisler basit bir Google benzeri arama motoru tasarladılar. Bu, analizcilere araÅŸtırmalarını yaparken, ÅŸüpheli bir kiÅŸi ile ilgili, e-mail adresi veya telefon numarası gibi belirli “ayırıcılar”a ulaÅŸmalarını saÄŸlıyor. Aynı zamanda bir aydan fazla bir süreç içerisindeki kuÅŸku uyandıran telefon aramaları listesi gibi bir sonuç belgesi elde etmeye yarıyor. Belgeler bu sonuçların ÅŸüpheli kiÅŸinin iletiÅŸime geçtiÄŸi arkadaÅŸları veya aileleri gibi “sosyal aÄŸlar”ını su yüzüne çıkarmak için kullanılabileceÄŸini ileri sürüyor.  

2.5 – 4.5 milyon dolar arasında bir rakama mal olacağı öngörülen ICREACH’ın amacı, hükümet ajanlarının Ulusal Güvenlik Dairesi’nin veri havuzunu yeni soruÅŸturmalara öncülük etmesi adına derinlemesine bir araÅŸtırma yapmalarını saÄŸlamak, ABD’ye karşı gelecekteki potansiyel tehditleri öngörmek ve Ulusal Güvenlik Dairesi’nin “dünya çapındaki istihbarat hedefleri” olarak tanımladığı ÅŸeyleri yakından takip etmektir.

Bununla birlikte belgeler bunun hâlihazırda sistemde mevcut olan, sadece yabancıların görüÅŸmelerine ait veriler olmadığını açıklığa kavuÅŸturuyor. Alexander’ın yazdığı nota göre ICREACH’ta “birkaç milyon minimize edilmiÅŸ görüÅŸme veri kaydı” mevcuttur. “Minimizasyon” süreci ile kastettiÄŸi, bir telefon numarası veya e-mail adresi gibi bir bilgiyi tanımlaması özelliÄŸinin kaldırılmasıdır. Bu nedenle analizciye görünmez. Ulusal Güvenlik Dairesi belgeleri “minimizasyon”u “buna razı olmayan Amerikan vatandaÅŸlarına yönelik, bilgi edinme ve saklamaları azaltan özel bir prosedür” olarak tanımlıyor. Bu da ICREACH’ın analizcilere Amerikalılar hakkındaki milyonlarca kayda ulaÅŸabilmelerini saÄŸladığını neredeyse kesinleÅŸtirmiÅŸ oluyor. “Minimize” bilgiler hala Ulusal Güvenlik Dairesi kuralları altında neredeyse 5 yıldır muhafaza edilmektedir. EÄŸer bir soruÅŸturma için bunların gerekli olduÄŸu addedilirse, bu süreçte

Brennan merkezindeki Goitein, ICREACH ile, Amerikalılar hakkındaki verilerin muhafazasına yönelik kısıtlamalardan kurtulmak amacıyla, hükümetin yasal boÅŸluklara doÄŸru yöneldiÄŸinin görünür hale geldiÄŸini söylemiÅŸtir. Goitein’e göre, özellikle eÄŸer veriler FBI ve UyuÅŸturucu ile Mücadele Dairesi gibi kurumlarca, kendi iç soruÅŸturmaları için, geniÅŸ ölçekli ve kolayca eriÅŸilebilir hale gelirse, yasal sorunların çeÅŸitliliÄŸinde artış gerçekleÅŸecektir.

Goitein “Minimizasyon fikri, belirli kısıtlı kategorilerin altına düÅŸmediÄŸi sürece, hükümetin bu bilgiler yokmuÅŸ gibi davranması gerekir.” demiÅŸtir. “Ama daha iÅŸlevsel olarak konuÅŸmak gerekirse, bizim burada ‘minimizasyon’ söyleminden anladığımız ‘verileri ne kadar istersek o kadar elimizde tutacağız. EÄŸer bizi ilgilendiren bir ÅŸey görürsek bu verileri kullanabiliriz.”dir.

The Intercept’e danışan birkaç uzmana göre asıl soru, FBI, UyuÅŸturucu ile Mücadele Dairesi veya diÄŸer yerel kurumların “paralel yapı”olarak bilinen tartışmalı süreçte, Amerikalılara yönelik yapılan gizli soruÅŸturmalarda ICREACH’e eriÅŸimlerini kullanıp kullanmadıklarıdır.

Paralel yapı, gizli izlemeler aracığılıyla öÄŸrenilmiÅŸ bilgileri kullanan ama sonra bunu yok sayan yeni bir kanıt yaratarak verileri kullandıklarını gizleyen kanun hükmü görevlilerini içerir. Bu durum savunma avukatlarından ve bazen de hâkim ve savcılardan soruÅŸturmanın asıl baÅŸlangıç noktasını saklar. Bu da soruÅŸturmalarda kullanılan bu delillerin yasal olduÄŸu anlamına gelir.

Pratikte bu, UyuÅŸturcu ile Mücadele Dairesi görevlilerinin ICREACH’de toplanmış bilgilere dayanarak, ABD’de uyuÅŸturucu kaçakçılığı yaptığına inandığı bir kiÅŸinin kimliÄŸini tespit edebileceÄŸi anlamına gelebilir. Görevli kiÅŸi bir soruÅŸturmaya baÅŸlar ama soruÅŸturma kayıtlarında gizli verilerden faydalandığını belli etmez. Reuters geçen yıl, Ulusal Güvenlik Dairesi verilerine dayanarak paralel yapıya dair ayrıntıları açıkladı ve çalışmayı Özel Harekat Timi adında bir yapıya baÄŸladı. Özel Harekat Timi, Reuters'a göre Ulusal Güvenlik Dairesinin sınırları ve DEA'nın veritabanı olarak bilinen DICE'dan gelen ipuçları dağıtıyor.

Tampa avukatı ve Amerikan Barolar BirliÄŸi ceza hukuku bölümü baÅŸkanı James Felman, The Intercept’e paralel yapının “son derece sorunlu” bir taktik olduÄŸunu, çünkü emniyet teÅŸkilatının “bilgileri nereden edindiÄŸine dair mahkemelere karşı dürüst olması gerektiÄŸini” söyledi. “ICREACH, ÅŸu sıralar, paralel yapının düÅŸündüÄŸümüzden daha çok olayın içinde yer alıp almadığı sorusunu doÄŸurdu. Ve eÄŸer doÄŸruysa bu hayal kırıklığı yaratan son derece rahatsız edici bir durumdur.” dedi.                                  

ODNI sözcüsü Anchukaitis, ICREACH’ün yerel soruÅŸturmalara yardım etmek için kullanılıp kullanılmadığını söylemeyi reddetti ve verilere ulaÅŸan tüm kurumların isimlerini vermek istemedi. “Bilgi paylaşımı araçlarına eriÅŸim, verileri iÅŸlemek için uygun tahsile sahip dış istihbarat analizcileri ile sınırlandırılmıştır.” dedi.

CRISSCROSS Projesi.

ICREACH’in kökeni yirmi yıldan daha öncesine kadar dayanabilir.

90’ların başında CIA ve UyuÅŸturucuyla Mücadele Dairesi CRISSCROSS Projesi denilen gizli bir giriÅŸimde bulundular. Ajanslar, istihbarat hedefleri ve diÄŸer ilgili kiÅŸilerin kimlikleri arasındaki baÄŸlantıyı kurabilmek için telefon rehberleri ve telefon fatura kayıtlarını analiz eden bir veri tabanı sistemi geliÅŸtirdi.Ä°lkin CRISSCROSS Latin Amerika’da kullanıldı ve uyuÅŸturucu baÄŸlantılı ÅŸüphelilerin teÅŸhisinde olaÄŸanüstü baÅŸarı saÄŸladı. Sistem Ulusal Güvenlik Dairesi kayıtlarına göre, telefon çaÄŸrılarında sadece beÅŸ tür veri tutuyordu: tarih, saat, süre, aranan numara ve arayan numara. Program ölçü ve kapsam olarak hızla büyüdü. 1999’la beraber Ulusal Güvenlik Dairesi, Savunma Ä°stihbarat Ajansı ve FBI artık CRISSCROSS’a eriÅŸebiliyor ve istihbarat katkısında bulunuyorlardı. CRISSCROSS’un geniÅŸlemeye devam etmesini müteakip ilave veri tiplerini etkin bir ÅŸekilde depolayıp inceleyen PROTON isminde bir sistem desteÄŸi saÄŸlandı.

Ä°çerilen bu özgün kodlar; bireysel cep telefonlarını, yer verilerini, metin mesajlarını, pasaport ve uçuÅŸ kayıtlarını ve vize baÅŸvuru bilgilerini CIA istihbarat raporlarından çekip alınmış kadar iyi bir ÅŸekilde teÅŸhis edebiliyordu.

Bir Ulusal Güvenlik Dairesi bildirisi, kiÅŸilerin belirli bir hedefe benzer ÅŸekilde davranıp davranmadığına göre PROTON’un onları teÅŸhis edebildiÄŸine deÄŸiniyordu. Bildiri aynı zamanda yeni sistemin “iki ya da daha fazla hedefle ortaklaÅŸa çalışan muhbirleri, bir hedef telefonunu deÄŸiÅŸtirdiÄŸindeki muhtemel yeni telefon numaralarını ve grup içindeki iletiÅŸime dayalı organizasyon ağını bile teÅŸhis ettiÄŸini” söylüyordu. 2006 Temmuz’unda NSA, PROTON’da tahmini 149 milyar telefon kaydı depolandığını açıkladı. Ulusal Güvenlik Dairesi belgelerine göre PROTON, BirleÅŸik Devletler ve Irak’taki “Yüksek DeÄŸerli Bireyler”in izini sürmek, paravan ÅŸirketleri soruÅŸturmak ve yabancı hükümetlerin casusları hakkında bilgi toplamak için de kullanıldı. CRISSCROSS, büyük narkotiklerin tutuklanmasını saÄŸladı ve Bush yönetimi sırasındaki terör ÅŸüphelilerinin kaçırılarak onların gizli “siyah bölge” hapishanelerinde acımasızca sorguya çekilmesi, hatta bazen de onlara iÅŸkence edilmesini içeren CIA gözaltı programlarının da bütünleyici parçası oldu. Sistemdeki Temmuz 2005 tarihli bir Ulusal Güvenlik Dairesi belgesi ÅŸuna dikkat çekmekteydi: “iletiÅŸim verilerinin kullanımı hemen hemen ÅŸüphelilere karşı yürütülen her baÅŸarılı gözaltı iÅŸlemine katkı saÄŸlamış hatta çoÄŸu kez belirleyici etken olmuÅŸtur “

Bununla birlikte Ulusal Güvenlik Dairesi CRISSCROSS/PROTON’u eskiyen teknoloji standartları bakımından yetersiz bulmaya baÅŸladı. Ä°stihbarat camiası, 11 Eylül saldırılarını önleme potansiyeli olan bilgileri paylaÅŸma ve 2003 Irak iÅŸgali öncesindeki istihbarat baÅŸarısızlıklarına karşı yapılan kuvvetli eleÅŸtirilere karşı hassastı. Artık Ulusal Güvenlik Dairesi için, tamamıyla veri paylaşımını arttırmaya yönelik yeni ve daha geliÅŸmiÅŸ bir sistem kurma zamanıydı.

Yeni Standart

2006’da NSA yöneticisi Alexander, Milli Ä°stihbarat TeÅŸkilatı müdürü Negroponte için gizli önerisini tasarladı.

Alexander, başını Ulusal Güvenlik Dairesi’nin çekeceÄŸi “iletiÅŸim veri koalisyonu” olarak tanımladığı görüÅŸünü ortaya koydu. Onun fikri diÄŸer federal ajanlara “Trilyonlarca kayıt içeren 50’den fazla mevcut Ulusal Güvenlik Dairesi /CSS veri sahası”na eriÅŸimin ve çok sayıda Amerikan’ın iletiÅŸim bilgilerinin olduÄŸu her gün gelen “milyonlarca” yeni küçültülmüÅŸ kayıtların kapısını açabilecek yeni bir sofistike araç inÅŸa etmekti.

Alexander’a göre “Ulusal Güvenlik Dairesi’nin ICREACH sistemine katkıları; Ulusal Güvenlik Dairesi’nin PROTON’a, diÄŸer tüm istihbarat camiasının girdileriyle birlikte, mevcut katkılarının yanında pire gibi kalır.”

Alexander, bildiride Ulusal Güvenlik Dairesi’nin zaten “çok büyük miktarda iletiÅŸim verisi” topladığını ve bunlardan bazılarını GLOBALREACH ismindeki bir sistemde karşı-eÅŸleriyle yani BeÅŸ Gözler denilen ( BirleÅŸik Krallık, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda ) Ä°stihbarat Ä°ttifakıyla paylaÅŸmaya hazırlandığını açıklıyor.

ICREACH’in GLOBALREACH gibi tasarlanmış ve sadece BirleÅŸik Devletler istihbarat toplulukları ya da servislerinin ajansları tarafından eriÅŸilebilir olmasını öneriyordu.

2007 Mayıs’ında yapılan çok gizli bir PowerPoint sunumunda ICREACH’in nasıl çalıştığı, Google-benzeri arayüzünü ve Ulusal Güvenlik Dairesi’nın DEA, DIA, CIA ve FBI ile sistemi nasıl baÄŸlamayı planladığını da ortaya çıkaracak ÅŸekilde açıklıyordu. Her kurum buna eriÅŸebilecek ve Ulusal Güvenlik Dairesi’nin merkezi sistemine baÄŸlı gizli bir veri “aracısı”na ( Bir tür dijital posta kutusu ) veri girebilecekti.

ICREACH, sunuma göre aynı zamanda BeÅŸ Gözler Ä°ttifakından da veri alabilecek. Amaç ille de ICREACH’un tamamen CRISSCROSS/PROTON’un yerini alması deÄŸil, aksine onu tamamlamasıdır. Ulusal Güvenlik Dairesi, yeni sistemi “yaÅŸam model analizi” gibi bireylerin haberleÅŸmelerini, birkaç aylık dönemlerle ziyaret ettiÄŸi yerleri ve gelecekteki davranışlarını tahmin edebilmek için izlemeyi içeren, daha ileri düzeyde bir gözlem yapmak için iÅŸletmeyi planladı.

Ulusal Güvenlik Dairesi, diÄŸer BirleÅŸik Devletler kurumlarına da ICREACH’in kullanım eÄŸitimini vermeyi kararlaÅŸtırdı. Ä°stihbarat analistleri, kendilerine verilen bir görevde gereksinim duydukları takdirde bu koca veri tabanına eriÅŸim için “sertifikalı” olabilecek, bir analist olarak BirleÅŸik Devletler Ä°stihbarat TeÅŸkilatı dâhilinde çalışabilecek ve analistlerin çok gizli güvenlik eriÅŸim yetkileri olacaktı.( Son hükümet rakamlarına göre, 1,2 milyondan fazla çok gizli eriÅŸim yetkisi olan hükümet çalışanı mevcut.) Belgelere göre, Kasım 2006’da, Milli Ä°stihbarat Åžefi taslağı kabul etti. 2007’nin sonuna doÄŸru ICREACH’in test programı için yoluna halılar döÅŸendi. Ne zaman tamamen faaliyete geçeceÄŸi belli deÄŸil fakat Eylül 2010 Ulusal Güvenlik Dairesi bildirgesi ondan istihbarat topluluÄŸunun veri paylaşımındaki birincil aracı olarak bahsetmiÅŸti. Bildirge “ICREACH, Milli Ä°stihbarat Åžefi Ofisi tarafından BirleÅŸik Devletler Ä°stihbarat TeÅŸkilatı’nın iletiÅŸim verileri paylaşımı için standart yapısı olarak tanımlanmıştır.” olduÄŸunu söylüyor ve sistemin Ulusal Güvenlik Dairesi ve BeÅŸ Gözler ortaklarından 23 adet BirleÅŸik Devletler Ä°stihbarat TopluluÄŸu ajansındaki 1000’in üzerindeki analiste “telefon veri etkinlikleri” temin ettiÄŸini de ekliyor. Analistlerin üzerindeki kısıtlamalar kaldırıldığında eriÅŸilen büyük veri hazineleri Snowden dosyalarındaki özensiz, gözetim mekanizmaları kısıtlı referanslar olan taslaklar gibi deÄŸil.

Belgelere göre, analizciler tarafından yürütülen araÅŸtırmalar, çalıştıkları kurumlar tarafından denetlemeye tabi olmaktadır.

Yine belgelere göre Ulusal Güvenlik Dairesi aynı zamanda herhangi bir hükümet ajanının sisteme olan eriÅŸimlerini istismar edip etmediÄŸini de sürekli kontrol ederek denetlemektedir. The Intercept, Ulusal Güvenlik Dairesi ve ODNI’ye ( Milli Ä°stihbarat Åžefi Ofisi) analizcilerin uygunsuz arama yapıp yapmadığını sordu, fakat ajanslar herhangi bir yorumda bulunmadı. Ulusal Güvenlik Dairesi baÅŸlangıçta, mevcut olan yaklaşık 850 milyar kaydı ICREACH’te tutarken, belgeler bu hedefin aşılmış olabileceÄŸini ve sisteme eriÅŸebilen personel sayısının 2010’dan bu yana 1000 analizciden fazla miktarda arttığını gösteriyor. Ä°stihbarat topluluÄŸunun çok gizli, aynı zamanda Snowden tarafından da elde edilen, 2013 “Gizli Bütçe”sinin gösterdiÄŸine göre Ulusal Güvenlik Dairesi son zamanlarda ICREACH’ı iyileÅŸtirerek istihbarat analizcilerinin daha geniÅŸ bir paylaşılabilir veri aralığına eriÅŸebilmelerini saÄŸlamak için yeni finansman arıyor. Geçen yılın Aralık ayında bir istihbarat inceleme grubu BaÅŸkan Obama tarafından atandı ve kendilerine genel kural olarak ÅŸu tavsiye edildi: “ Hükümet, bireyler hakkında ilerde onları bir soruÅŸturmaya ya da dış istihbarat gerekçesiyle veri-madenciliÄŸine yol açacak kamusal olmayan kiÅŸisel bilgilerin toplanıp depolanmasına izin vermemektedir.” Aynı zamanda BirleÅŸik Devletler vatandaÅŸlarıı hakkında herhangi bir bilginin “eÄŸer yabancı istihbaratta bir deÄŸeri yoksa ya da diÄŸerlerine ciddi bir zarar vermesinin önüne geçilmesi gerekmiyorsa taramalardan arındırılmış olması” gerektiÄŸini de vurgulanmıştır.

Ä°nceleme Panelindeki beÅŸ üyeden biri olan Peter Swire, The Intercept’e grubun ICREACH gibi özel programlar hakkında bilgilendirme alıp almadığı konusunda yorum yapmadı fakat inceleme grubunun paylaşım ihtiyacının birden çok kurum arasında çok ileri gitmesinden duydukları endiÅŸenin arttığını dile getirdi.

Kaynak: Ryan Gallagher/ firstlook.org
Dünya Bülteni/Cansu Gürkan

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.