Sosyal Medya

Kürsü

Yıldıray Oğur- Sayıştay'ın tırnak kontrolü

Yıldıray Oğur- Karar



Sayıştay, 2017 yılı için denetimlerini tamamlandı ve kamu idareleri denetim raporlarını sitesinden açıkladı.
 
 
CumhurbaÅŸkanlığı, bakanlıklar, Genelkurmay, MÄ°T, Diyanet Ä°ÅŸleri gibi baÅŸkanlıklar, genel müdürlükler, özerk düzenleyici kurumlar ve belediyelerin harcamalarının yerindeliÄŸini inceleyen raporlar bu yıl her zamankinden daha fazla ilgi çekti.
 
Uzun süredir savcıların kamudaki usulsüzlük ve yolsuzluklarla ilgili hukuki soruÅŸturmalardan uzak durduÄŸu, medyada yolsuzluk ve usulsüzlük haberlerinin azaldığı, Meclis’in kontrol ve denetim imkanlarının zayıfladığı bir dönemde Sayıştay denetim raporları, etliye sütlüye karışan bir manÅŸet haber okuma heyecanı yaratmış gibi görünüyor.
 
GörüÅŸülmek üzere kurumlarına göre TBMM’ye, CumhurbaÅŸkanlığı’na, belediye meclislerine ve Anayasa Mahkemesi’ne gönderilen yüzlerce rapora göz gezdirince kamuda ÅŸeffaflık, kontrol ve denetlenmenin ne kadar hayati olduÄŸu görülebiliyor. Tabii kurumların kamu parasını harcarken ki aşırı rahatlığı da...
 
Herhalde bu rahatlığın en somut örneÄŸi, Sayıştay raporlarında üzerinde en çok konuÅŸulanı olan Ordu Belediyesi çalışanlarının Tayland’a “teknik” gezisi.
 
Çünkü, Ordu Belediyesi Toplu Taşıma Daire BaÅŸkanı, Zabıta Åžube Müdürü, iki Belediye Meclis üyesi ve Özel Kalem’den bir yönetici asistanın 2017’de Tayland’a yaptıkları “teknik” gezinin Sayıştay denetmeninin radarına yakalanmasının sebebi gezinin belediyenin yaptığı bir ihalenin sözleÅŸmesinde yer almış olması.
 
Ordu Belediyesi, “Muhtelif Mahalle Yollarında Toprak Ä°ÅŸleri, Sanat Yapıları ve Üst Yapı Ä°ÅŸleri”ni alan firma ile yaptığı ihale sözleÅŸmesinde “Ä°malat süresi boyunca teknolojik geliÅŸmelerin takip edilmesi, malzemelere yapılacak gerekli fabrika test ve kontrolleri için” teknik geziler yaptırmayı ve en fazla 10 personeli yurtdışına götürmeyi de ÅŸart koÅŸmuÅŸ.
 
Ordu’daki mahalle yolları için belediye çalışanlarının müteahhit parasıyla Tayland’da hangi teknik gözlemler yaptığını sorgulayan Sayıştay denetmeni de bunu yakalamış ve raporuna yazmış.
 
Yani kamuda böyle bir maddeyi ihale sözleÅŸmesine koyacak kadar bir rahatlık söz konusu. Ya ihale sözleÅŸmesine bunları yazacak kadar tedbirsiz olmayanlar neler yapıyordur sorularını da sorduran bir tespit bu.
 
Sayıştay denetmenlerinin denetledikleri kurumların savunmalarıyla ince ince dalga geçtikleri satırlar da dikkat çekici.
 
ÖrneÄŸin Ä°stanbul Güngören Belediyesi’nin araçlarının personel tarafından güneyde yaz tatilinde kullanıldığını tespit eden denetmen, belediyenin “araçlar amacı doÄŸrultusunda kullanılmıştır” savunmasıyla Güngören Belediyesi’nin sınırlarını hatırlatarak dalga geçmiÅŸ:
 
“Söz konusu kullanımların özellikle turizm ve tatil beldelerinde(Ege ve Akdeniz kıyıları) yoÄŸunlaÅŸtığı tespit edilmiÅŸ dolayısıyla Güngören Belediyesinin mücavir alan sınırları düÅŸünüldüÄŸünde, Ä°darenin hizmet araçlarının iÅŸin icabı ve doÄŸası gereÄŸi kullanılmasının doÄŸru olduÄŸu savunması yersizdir.”
 
Ama Sayıştay denetimlerinin her kurumda bu kadar titiz yapılıp yapılmadığı sorusunun cevabını bilmiyoruz.
 
Çünkü Güngören Belediyesi hakkındaki Sayıştay raporu 138 sayfa iken, Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi raporu 183, Ankara BüyükÅŸehir Belediyesi raporu 77, Adana BüyükÅŸehir Belediyesi raporu 39 sayfa.
 
Bu raporların en az ilk 10 sayfası da Sayıştay’ın o kurumla ilgili denetiminin hukuki çerçevesinin anlatıldığı standart bir bölüm.
 
Raporlarda daha sonra yine standart olarak .”...2017 yılına iliÅŸkin yukarıda belirtilen ve ekte yer alan mali rapor ve tablolarının tüm önemli yönleriyle doÄŸru ve güvenilir bilgi içerdiÄŸi kanaatine varılmıştır” tespiti yer alıyor.
 
Harcamalarda usulsüzlükler ise “Denetim görüÅŸünü etkilemeyen tespit ve deÄŸerlendirmeler” baÅŸlığı altında sıralanmış.
 
Ama pek çok raporda, bir yıl boyunca o kurumun hiç bir harcamasında hiç bir problem bulunmamış olacak ki bu kısmın altı ya boÅŸ ya da neredeyse hiçbir ÅŸey yok.
 
Güngören Belediyesi’nden yüzlerce kat büyüklüÄŸünde bütçeleri olan ve harcamalar yapan devlet kurumları, bakanlıklar, genel müdürlüklerin Sayıştay raporlarının Güngören Belediyesi’nin raporundan daha kısa olması o yüzden dikkat çekici.
 
ÖrneÄŸin CumhurbaÅŸkanlığı 10 sayfa, BaÅŸbakanlık 14 sayfa, Diyanet Ä°ÅŸleri 31 sayfa, MÄ°T 13 sayfa, Jandarma 83 sayfa, Danıştay 19 sayfa, Adalet Bakanlığı 24 sayfa, Enerji Bakanlığı 47 sayfa, Ä°çiÅŸleri Bakanlığı 60 sayfa, DışiÅŸleri Bakanlığı 53 sayfa, Savunma Bakanlığı 88 sayfa, Gümrük Bakanlığı 89 sayfa Milli EÄŸitim Bakanlığı 123 sayfa.
 
Sayıştay’ın en uzun denetim raporları yazdığı bakanlıklar ise sırasıyla; UlaÅŸtırma Bakanlığı 292 sayfa, Ekonomi Bakanlığı 205 sayfa, Orman Bakanlığı 126 sayfa.
 
Tabii ki bütün usulsüzlükler yolsuzluk demek deÄŸil. Mevzuata aykırı bütün harcamalar, tasarruflar, kamuyu zarara uÄŸratma kusurları en küçüÄŸünden en büyük meblaÄŸlı olanına kadar bu denetime takılabiliyor. Zaten bu yüzden de bu kadar büyük bütçeli kurumların bir yıllık harcamalarında, Güngören Belediyesi kadar bile bir yanlış olmamış mı sorusu akla geliyor.
 
Ama yine de Sayıştay raporlarına, belediye arabasıyla tatile giden, müteahhit parasıyla Tayland’a “teknik” gezi yapan belediye çalışanları dışında takılan büyük balıklar da yok deÄŸil.
 
Pek çoÄŸu teknik bilgi, mevzuata hakimiyet isteyen o usulsüzlükleri hemen tespit etmek mümkün deÄŸil.
 
Ama o raporlardan birindeki bir usulsüzlüÄŸü anlamak için o kadar teknik bilgiye dahi ihtiyaç duyulmuyor.
 
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun 2017 Sayıştay raporunda yer alan bir usulsüzlük tespiti, dövizle mücadele ve OHAL KHK’larının nasıl devleti zarar uÄŸratmak için bir fırsata çevrilebildiÄŸini anlatıyor.
 
2016 yılının mart ayında TMSF, Ä°zmir’de uzun yıllar ortada kalmış, Basmane Çukuru olarak bilinen 35 bin metrekarelik Ege Dünya Ticaret Merkezi arsasını 80 milyon dolara bir inÅŸaat ÅŸirketine satıyor. 10 milyon doları peÅŸinat olarak alınıyor.
 
Fakat, bu satışın ardından darbe oluyor, daha sonra dövizde çalkantılı dönem baÅŸlıyor ve dolarla mücadele için kampanyalar düzenleniyor. Kamu kurumlarında da bu mücadeleler kapsamında kamuda iÅŸlemlerin dövizle yapılmaması ile ilgili yönetmelikler yayınlanıyor, kararlar alınıyor.
 
Ä°ÅŸte böyle bir dönemden geçerken (31 Mayıs 2017) bir yıl önce 80 milyon dolara Ä°zmir’in merkezindeki dev arsayı alan firma TMSF’ye baÅŸvuruyor. Talep borcun TL’ye çevrilmesi.
 
TMSF de baÅŸvuruyu 08.06.2017 günü deÄŸerlendiriyor ve dövizle mücadele kapsamında 2016 yılının sonunda aldığı bir kararı gerekçe gösterip, “Kamu kurum ve kuruluÅŸlarınca yapılacak mal ve hizmet ile yapım ihalelerinin ‘TL’ bazında yapılması hakkında yönetmelik deÄŸiÅŸiklikleri paralelinde piyasalarda finansal istikrarın sürdürülmesi için alman önlemlere Kurum tarafından katkı saÄŸlanması...” diyerek firmanın kalan 70 milyon dolarlık borcunu, bu kararın alındığı 1 Kasım 2016 günkü döviz kuru olan 3.1037’tle TL’ye çeviriyor. Bir de TL cinsinden takside baÄŸlıyor.
 
Sayıştay bu karara raporda neredeyse isyan etmiş:
 
“Ne var ki, burada alınan temel kriter ile yapılan iÅŸlem arasında, izahı güç bir çeliÅŸki vardır. Gerçekten de, söz konusu karara konu kurum tasarrufu, yani yabancı para biriminden Türk lirasına dönüÅŸ ile bu dönüÅŸe gerekçe kabul edilen ve arada paralellik kurulan uygulamanın, yani “kamu kurum ve kuruluÅŸlarınca yapılacak mal ve hizmet ile yapım ihalelerinin ‘TL’ bazında yapılması hakkında yönetmelik deÄŸiÅŸiklikleri”, aslında birbirine tam anlamıyla zıtlık teÅŸkil etmektedir. Nitekim, söz konusu yönetmelikler mal, hizmet ve danışmanlık hizmet alımı gibi, devlete bir maliyet yükleyen ve gider olarak bütçeleÅŸen ve bu haliyle de kurdaki artıştan devletin olumsuz etkileneceÄŸi satın almalardır. Oysaki bahse konu karara esas eylem bir satın alma deÄŸil, bir satıştır ve kurdaki yükselmenin burada ortaya çıkartacağı etki, Fon gelirindeki artış olacaktır. Bunu rakamsal olarak ifade etmek için, 13.04.2018 tarihli TCMB USD satış kuru olan 4,0859 TL ile TMSF’nin söz konusu alacağı 70 milyon USD’nin Türk lirasına dönüÅŸtürüldüÄŸü kur olan 3,1037 TL arasındaki farka bakmak yeterli olacaktır. Aradaki fark, 68.754.000,00 Türk lirasıdır. Bu durum, Fon’un yukarıdaki kur hesabıyla, yaklaşık 69 milyon Türk lirası alacağından vazgeçmesi anlamına gelmektedir. Fon alacaklarında oluÅŸan bu muazzam eksilme ve oluÅŸan Fon zararının, piyasalardaki finansal istikrara katkı saÄŸlayacağını iddia etmek, izahtan vareste bir yaklaşım olacaktır.”
 
TMSF, Sayıştay’ın bu usulsüzlük tespiti için istediÄŸi savunmasında Sayıştay’ın fonun uygulamalarıyla ilgili böyle bir denetim yetkisi olmadığından bahsetmiÅŸ, karara gerekçe olarak da 2017 Ocak ayında yayınlanan 683 sayılı KHK’daki kamunun borçlarını dolardan TL kuruna sabitlemesini göstermiÅŸ.
 
Ama Sayıştay bu cevapla da tatmin olmamış. TMSF’nin bu kararı alırken 683 nolu KHK’dan deÄŸil, kendi dövizle mücadele kararına atıf yaptığını, dövizi de o kura sabitlediÄŸini hatırlatmış, bu arsayı dolarla alan firmanın bu riskleri alarak bu alımı yaptığını hatırlatmış, kamunun dövizle mücadelesinin kamunun böyle bir fedakarlık yapmasına gerekçe gösterilemeyeceÄŸini söylemiÅŸ.
 
Bakalım Sayıştay’ın bu 69 milyonluk itirazı kararın bir yerlerden dönmesini saÄŸlayabilecek mi?
 
Sayıştay raporları, devletin bu tırnak kontrolüne daha sık ihtiyacı olduÄŸunu gösteriyor...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.