Güncel
İsmail Kılıçarslan / Dervişcik ile serhoşcuk
İsmail Kılıçarslan - Yeni Şafak
Bana Sadi anlatıyor, ben de size anlatıyorum. Öyle billahi.
Neresi olsun ÅŸehrimiz? Belh olsun yahut Horasan yahut Yezd yahut Urumiye. Vakitlerden yaz, zamanlardan eski bir zaman olsun.
O gün de her gün olduÄŸu gibi O’na birazcık da olsa yakınlaÅŸmak arzusuyla zikir dışında bir ÅŸeyle meÅŸgul olmamış derviÅŸcik. Hay deyip dönmüÅŸ, Hû deyip yanmış. “Allah ateÅŸ ben uçkunum, ÅŸeytansa benim suyum” diyerek döne döne ismini çağırmış Ulu Tanrı’nın. Çiçek görse hayrete, dere görse haÅŸyete düÅŸerek gününü gün etmiÅŸ. Ne sandın ya efendi? Gününü gün etmek diye buna derler. Ä°çinde Allah’ın olmadığı güne gün denir mi? O gün, gün edilir mi?
DerviÅŸcik ateÅŸ-i aÅŸk ile yansın da dönedursun. Biz gidelim meclis-i meyhaneye kim gör bak orada ne iÅŸler olur da ne ibretler yaratılır.
“Doldur peymaneyi gamdan içeriz / bir yâri kaybettik andan içeriz” diyerek sabahın seher vakti bintül inebi yudumlayarak gönlünün yarasına derman zanneden bir ÅŸaÅŸkın serhoÅŸcuk var imiÅŸ bu meyhanede. Eve ya gider ya gitmez, elindeki kopuzla gamı kedere yoldaÅŸ edip çalar çığırırmış. Meyhane milleti bu dertli garibin sesini de, sazını da pek severmiÅŸ. “Haydi söyle ki ÅŸarabın benden” derlermiÅŸ. Bu dertli garip de çalar çığırırmış.
Lakin geçmezmiÅŸ gönlünün yarası, kalbinin gamı. Ne kadar içse o kadar geçmezmiÅŸ. Ne kadar söylese o kadar geçmezmiÅŸ.
DerviÅŸcik bahçede kırda, serhoÅŸcuk harabede meyhanede kendi lisanlarınca bir derman ararlarmış dertlerine böylece. Amma gör bak feleÄŸin iÅŸine ki derdini arayana dermanı anca sebebi sebebe baÄŸlayarak verirler. Böyle döner demiÅŸler çarh-ı felek, böyle olur demiÅŸler devriâlem.
YavaÅŸ yavaÅŸ küsmüÅŸ gün ÅŸehre. GüneÅŸ, yavaÅŸ yavaÅŸ söndürmüÅŸ ışığını. Evi olan evine, köyü olan köyüne dönmeye durmuÅŸ. Sonra iyi adam zamanı da geçmiÅŸ. Gece, yedi kanatlı bir canavar gibi ağır ağır çökmüÅŸ ÅŸehrin üzerine.
DerviÅŸcik zikirden gözünü açmış ki ÅŸehrin dışındaki nehrin kenarında. “Nasıl geldim ben buraya?” diye düÅŸünecek zaman dahi deÄŸilmiÅŸ. Ä°çinden cılız ışıkların süzüldüÄŸü ÅŸehre çevirmiÅŸ yönünü. Usul usul yürümüÅŸ.
Åžehrin dış mahallerinden geçerken kalbine yeniden ateÅŸ düÅŸmüÅŸ. “Madem ateÅŸtir, söndürmeyelim” diyerek bir duvarın dibine çöküp dili damaÄŸa yapıştırmış derviÅŸcik.
Tam o esnada da, sarhoÅŸccuÄŸun gamlı sözlerinden bunalan bir meyhane serserisi, elinin tersiyle itivermiÅŸ adamcağızı. Kopuzuyla birlikte meyhanenin zeminine yuvarlanan serhoÅŸcuÄŸa gülmüÅŸ cümlesi. Bu ahval, ağırına gitmiÅŸ serhoÅŸcuÄŸun. Kahrederek çıkmış meyhanenin kapısından. Öfkeyle yürümüÅŸ.
Bir adım mı atmış on adım mı bilinmez, bir duvarın dibinde dili damaÄŸa yapıştırıp zikir ile meÅŸgul olan derviÅŸciÄŸi fark etmiÅŸ serhoÅŸcuk. Bakmış ki derviÅŸ mutmain, gözler kapalı, dudak gülümseyerek kıpırdıyor, “be hey gafil, bu gam yüklü dünyada bunca mutlu olacak ne buldun?” diye düÅŸünerek kopuzu kaldırdığı gibi derviÅŸciÄŸin kafasına indirmiÅŸ. Kopuz kırılıp bir yana düÅŸmüÅŸ, derviÅŸcik bayılıp bir yana düÅŸmüÅŸ. SerhoÅŸcuk da yürümüÅŸ gitmiÅŸ.
DerviÅŸcik sabah ayılıp da kendine geldiÄŸinde eline kopuzu alıp doÄŸruca hekime varmış. Yarasını tımar ettirip çarşıya inmiÅŸ. Çarşıda satılan en güzel kopuzu almış.
Parçalanmış kopuz bir elinde, yeni aldığı diÄŸer elinde sora araÅŸtıra meyhaneyi bulmuÅŸ derviÅŸcik. Bizim serhoÅŸcuk, elinde kopuzları tutan derviÅŸciÄŸi görünce utancından kaçırmış bakışlarını. DerviÅŸcik anlamış tabii o iÅŸi yapanın o olduÄŸunu. Varıp gitmiÅŸ yanına. Elindeki saÄŸlam kopuzu uzatıp “dün gece kopuzunla kafamı yardın. Sonuçta ben hekime gidip kafamın yarığına derman buldum amma senin kopuzunun kırık kalmasına gönlüm razı olmadı. Senin derdinin çaresi de bu kopuz olsa gerek. Ä°nÅŸallah bunu beÄŸenirsin, inÅŸallah sana layıktır” diyerek uzatmış yeni kopuzu. SerhoÅŸcuk, kopuzu alma bahanesiyle elini yakalamış derviÅŸin. “ben artık bu eli bırakmam” demiÅŸ.
O günden sonra derviÅŸcik ile serhoÅŸcuk birlikte baÅŸlamışlar Hay deyip dönmeye Hû deyip yanmaya.
Åžimdi söyle bakalım efendi? Senin derviÅŸliÄŸin nice bir derviÅŸlik ola ki kafan yarılsa kafanın yarığının derdinden baÅŸkasına düÅŸmezsin? De hele ki necedir senin derviÅŸliÄŸin ki bir serhoÅŸa elini vermez de kendini beÄŸenirsin? Söyle ki senin derviÅŸliÄŸin nerededir, bizim derviÅŸciÄŸin derviÅŸliÄŸi nerede?
Ahval budur ve böylece söylemiÅŸizdir elhasıl. Varıp gerisini birlikte fehmedelim.
Henüz yorum yapılmamış.