Sosyal Medya

Kürsü

İsmail Kılıçarslan- Bağımlılık, mayışıklık, mıymıntılık

İsmail Kılıçarslan- Yeni Şafak



Oyuncu Ahmet Kural’ın ÅŸarkıcı sevgilisi Sıla’yı 45 dakika boyunca aralıksız dövdüÄŸü iddialarını okuyunca “olay kesin sabaha karşı cereyan etmiÅŸtir” dedim kendime ve haklı da çıktım. Yine iddiaya göre saat 04.00 civarında yaÅŸanmış olay. Çünkü o esnada “doÄŸru düÅŸünebilen” biri en azından kariyerini falan hesaba katarak bu aptallığı yapmaz. Bu aptallık için mutlaka alkol ve daha fazlası gerekir.
 
HoÅŸ, “kariyerini falan hesaba katarak” diyoruz ama Türkiye’de ünlü ve bağımlıysan sana hiçbir ÅŸeycikler olmuyor. Hem özelde televizyon sektörü hem de genelde medya ne yapıp edip “bağımlı kalmaya devam eden” müptezellerin popülaritelerinin devam etmesini saÄŸlıyor. Neredeyse kutsal bir görev bilinciyle yapıyor bunu üstelik. Ahmet Kural ile Sıla arasında yaÅŸanan meselede asıl odak kadına ÅŸiddet olduÄŸundan bir ceza beklentimiz olabiliyor, aksi takdirde evinden 1 kilo esrar çıkan ünlü müptezel bağımlının “içiciyim” diyerek yırttığı o ilginç devridaim bu olayda da sürerdi yani.
 
Salı yazımda konu edineceÄŸim geniÅŸ kapsamlı bir gençlik anketinden minicik bir sonuç paylaÅŸayım. 15-30 yaÅŸ arası 8 bin denekle yapılan bu ankette “uyuÅŸturucuyu yalnızca bir kez denedim” diyenler yüzde 1.8, “ara sıra kullanıyorum” diyenler 1.2, “sık sık kullanıyorum” diyenler 1.1. Tabii, uyuÅŸturucu kullanmanın suç olduÄŸunu hesaba katarak bu soruya doÄŸru cevap vermeyen hatırı sayılır bir kitleyi de hesaba katalım. Bir baÅŸka gençlik anketinde “en az bir kez uyuÅŸturucu kullanımına ÅŸahit oldum” diyen genç insan oranı yüzde 14 idi mesela.
 
“Yahu yine mi takıntılı olduÄŸun ÅŸu uyuÅŸturucu meselesi?” demeyin bana. Türkiye’de her gün birileri bu ölüm çukurunu yazıyor olsa haklısınız derim size.
 
Niçin gündemimize bir türlü girmiyor, giremiyor uyuÅŸturucu ile yaygın ÅŸekilde mücadele etme fikri? Çünkü bu konuda karar alanların, alacakların çocuklarına gelmedi henüz ölüm sırası. SaÄŸda solda gariban çocuklar ölüyor ÅŸimdilik. Ama yaklaşıyor yaklaÅŸmakta olan. Neden mi? Utanma belasına oÄŸlunun, kızının kalp krizinden öldüÄŸünü söyleyen anne babaların varlığından haberdarım çünkü. “Sınavda baÅŸarılı olsun” diye evladını kırmızı reçeteli amfetamin türevlerine bağımlı hale getiren aptal ebeveynler tanıyorum çünkü.
 
Åžunu ÅŸuraya ÅŸöylece yazayım. Her türlü bağımlılıkla, özelde -yaÅŸ gurubu kaydıyla- alkol ve uyuÅŸturucu bağımlılığıyla mücadele edebilmenin üç temel yöntemi var: EriÅŸimi zorlaÅŸtırmak, koruyucu-önleyici çalışma yürütmek, etkili rehabilitasyon çalışmaları.
 
UyuÅŸturuculardan devam edelim. EriÅŸimi zorlaÅŸtırmak emniyet güçlerinin, koruyucu-önleyici çalışmalar yürütmek devletin ilgili organları ile sivil toplumun, etkili rehabilitasyon ise saÄŸlık sektörünün iÅŸi.
 
Eldeki istatistiklere bakınca eriÅŸimin güçleÅŸtirilmesi iÅŸinde baÅŸarı oranlarının arttığını, ancak koruyucu-önleyici tedbirlerle rehabilitasyon iÅŸinin istenen düzeyde olmadığını söylemek mümkün ne yazık ki.
 
Hadi biraz daha açalım meseleyi. “Koruyucu-önleyici” çalışmalar kavramı çok geniÅŸ ve çok önemli bir kavram. Bilhassa gençlerin uyuÅŸturucudan uzak tutulmasını saÄŸlamak için “risk grupları haritalarının”, “dezavantajlı gençlik toplulukları haritalarının” falan filan elimizde olması gerekiyor. Dahası, özendirmenin cidden “karşılığı olan bir suç” olarak tanımlanması gerekiyor.
 
Siz ne kadar koruyucu-önleyici çalışma yaparsanız yapın, milyonlarca dinlenen bir rap ÅŸarkısı bütün emeklerinizi çöpe atabiliyor, emniyete ön kapıdan girip arka kapıdan çıkan ve hayatına kaldığı yerden devam eden bir ünlü müptezel sizin bütün çabalarınızı ortadan kaldırabiliyor. Dahası, koruyucu-önleyici çalışmalar konusunda yetiÅŸmiÅŸ “usta eÄŸitimci” diyebileceÄŸimiz kadrolarımız yok. Gençlik Spor Bakanlığı’nın canhıraÅŸ çalışmaları dışında “koruyucu-önleyici çalışma” konusunda faaliyet gösteren bir kurumumuz da yok gördüÄŸümüz kadarıyla.
 
Hem nalına hem mıhına vuralım. Sayıları dördü beÅŸi geçmeyecek sivil toplum kuruluÅŸunun kısıtlı imkânlarla yürüttüÄŸü çalışmalar dışında sivil toplum da sınıfta kalıyor bu konuda. “Reisicumhurun katılacağı ÅŸaÅŸaalı program” planlamaktan fırsat bulamıyorlardır belki de her gün birkaç gencimizi kaybettiÄŸimiz bu ölüm çukuruyla ilgilenmeye.
 
Çözüm nerede peki? Bir ucu Milli EÄŸitim, SaÄŸlık ve Gençlik Spor Bakanlığı, bir ucu Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı ve yerel yönetimler, bir ucu sivil toplum kuruluÅŸları olan topyekûn bir seferberlik baÅŸlatmak. Åžehir ÅŸehir, ilçe ilçe risk haritaları oluÅŸturmak, koruyucu-önleyici hizmetler alanında usta eÄŸitmenler yetiÅŸtirmek, gençliÄŸi ve aileleri bulunabilen her kanaldan eÄŸitmek ve özendirmeyi “yalancıktan” deÄŸil gerçekten cezalandırmak.
 
Bunu yapmazsak, yani genelde her türden bağımlılıkla, özelde uyuÅŸturucu bağımlığı ile ilgili bir makro plana ulaÅŸmazsak, ÅŸu mayışıklığı ve mıymıntılığı üzerimizden atmazsak zaten büyük bir toplumsal sorun devasa boyutlara ulaÅŸacak.
 
Rehabilitasyon konusunda da yazacaklarım vardı ama yerim bitti. Bir baÅŸka yazıya nasipse…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.