Sosyal Medya

Kürsü

Yasin Aktay- Taş atan göçmeni kurşunla karşılamak

Yasin Aktay- Yeni Åžafak



Tuhaf bir baÅŸlık tabi. Öncelikle, göçmenin veya baÅŸka herhangi bir insanın taÅŸ atması neresinden savunulabilir? Savunulamaz elbet. Belki kendisine kurÅŸun atana elinde baÅŸka bir ÅŸey yoksa savunma maksadıyla taÅŸ atmak…
 
Dünyanın binbir türlü ahvali olabilir, bu ahvali tek bir örneÄŸe sıkıştırmamak lazım.
 
Ama canını kurtarmak için, iltica etmek üzere ülkeye sığınmaya gelen mülteci durup dururken neden taÅŸ atsın ki? ABD BaÅŸkanı Trump, Meksika üzerinden ABD sınırına ilerleyen binlerce göçmen hakkında konuÅŸurken “askerimize taÅŸ atmak isterlerse, askerimiz buna karşılık verir” demiÅŸ.
 
Dikkat buyurun, göçmenler henüz taÅŸ atmamış, “taÅŸ atmak isterlerse” demiÅŸ o yüzden Trump.
 
Bu, açıkça gelen her mülteciye baÅŸtan silah kullanarak öldürmekle tehdit etmek anlamına gelmiyor mu? Öldürmek için bahaneyi önceden hazırlarsın: elinde bir taÅŸ vardı, ya attı ya atacaktı, her ihtimale karşı, ölümü hak etti.
 
Mültecilik bütün insanlığın üzerine bir borçtur, kaçılamayacak bir yüktür, ama özellikle refahlarını sömürgeciliÄŸe borçlu olanlar üzerine bir borçtur.
 
Mülteciye, özellikle bir felaketten kaçıp gelen mülteciye kapısını kapamak bir suçtur. Müreffeh devletlerin refahında elbette refaha erememiÅŸ insanların bir hakkı vardır. Hele bu ülkeler geçmiÅŸlerinde ve bugünlerinde emperyalizm olan, sömürgecilik olan ülkelerse, akan mülteci dalgaları onlardan haklı alacaklarını talep etmek üzere gelmektedirler. Bu borcu ödemekten kaçamazlar.
 
KüreselleÅŸen dünya bu ülkelerin insanlarına istedikleri her yere rahatlıkla gidebilme imkanı saÄŸlıyor. Adına onun için küreselleÅŸme deniliyor. Ancak küreselleÅŸmenin yaldızlı yüzünün bir de arka yüzü var ki, orada bu imkanın ve bu hakkın herkes için eÅŸit olarak kullanılabiliyor olmamasıdır. Amerikalı her yere istediÄŸi gibi gidebilir, ama Meksikalı Amerika’ya canı istediÄŸinde gidemez. O yüzden küreselleÅŸme, bazı insanlar için küreselleÅŸmedir, bazı insanlar için henüz dört köÅŸe bir tepsi olmaya devam ediyordur.
 
Refah düzeyi yüksek toplumların bu refahlarını büyük ölçüde bu sömürge pratiklerine borçlu oldukları halde, bizzat iliklerine kadar sömürmüÅŸ oldukları toplumlara karşı kapılarını kapalı tutmaları aralarına aşılmaz güvenlik duvarları örmeleri, insanlığa karşı süregelen sorumsuzluklarının önemli bir göstergesi. Cehenneme çevirdikleri dünyanın öbür yanı yanıp tutuÅŸurken kendi refahlarını bu ÅŸekilde ilelebet sürdürebileceklerini sanıyorlar. Oysa bu ateÅŸ, paylaÅŸmayı öÄŸrenmedikleri sürece eninde sonunda onları da öyle veya böyle yakar.
 
Meksikalıları daha ne kadar durdurabilirler?
 
Afrika’nın kimliÄŸi, kiÅŸiliÄŸi yok sayılmış, servetleri talan edilmiÅŸ karaderili mazlumlarını, kendilerine dayatılmış diktatörlüklerinin zulmü altında yaÅŸamaya mahkum bırakılmış OrtadoÄŸu’nun çilekeÅŸ halklarını bu zulüm ve yoksulluk ÅŸartlarında ne kadar tutabilirler?
 
Ya bulundukları yerde veya kendi sınırlarında bu borçlarını talep etmek üzere kapılarına dayanacaklardır. Onların alacaklarını, alacak iddialarındaki haklılıklarını çok iyi bildikleri için öfkelerinden korkuyorlar. Ellerine bir taÅŸ yakıştırıyorlar, çünkü kırık kalplerinden ve taÅŸtan baÅŸka silahları olmadığını biliyorlar ve yine yapacaklarını yapıyor, kırık kalbe ve eldeki taÅŸa yüksek orantısız silahlarıyla karşılık veriyorlar.
 
ABD’de ara seçimler için gün sayılırken Trump’ın bu sözleri ve tavırları bir seçim yatırımı olarak görülüyor.
 
Bu sözlerle insan haklarına duyarlı çevrelerin yoÄŸun eleÅŸtirisine konu olan bir ABD baÅŸkanının, bu sözlerle prim yapabileceÄŸini düÅŸünmesinden daha da kötüsü gerçekten de prim yapabiliyor olmasıdır.
 
Ne yazık ki, yabancı düÅŸmanlığı, mülteci düÅŸmanlığı biraz kaşındığında her yerde karşılığı olabilecek önemli bir popülizm malzemesi. Amerika’da herkesin geçmiÅŸinde ya mültecilik, ya göçmenlik bulunması durumu deÄŸiÅŸtirmiyor. Bir nesil önce büyük sıkıntılar çekerek gelmiÅŸ olanlar ÅŸimdi gelenlerin sıkıntılarını yok sayarak, onları yabancı saymaya ve ülkeyi kendilerine kapatma fikrine prim vermeye baÅŸlayabiliyor.
 
Amerika’yı Amerika yapan onun bir göç ülkesi olmasıdır halbuki. Göçmen veya mülteci olmayanları çıkarsanız bugün Amerika’da soykırımdan geriye kalan Kızılderililerden baÅŸkasını bulamazsınız. Aslında o yüzden, Amerika’da göçmenlere karşı belli bir duyarlılığın korunması bir devlet politikası hatta ideolojisi olagelmiÅŸtir.
 
Bugün Trump ile birlikte bu devlet ideolojisinin altı oyuluyor. Yabancı düÅŸmanlığına dayalı bir popülizmin heryerde bir karşılığı var. Bugün Türkiye’de Suriyeli mültecilere karşı benzer kışkırtmalar yapanlar da Trump’ın gördüÄŸü bu düzeye popülistçe oynuyor.
 
Yazık ki, insanlığın hümanizm kalitesi sandığımız kadar veya bazı filozofların bize telkin etmeye çalıştıkları kadar yüksek deÄŸil. Gele gele insanın insanın kurdu olduÄŸunu gerdüÄŸümüz bir noktaya vardık.
 
Bu bir gerçekse, kurtların birbirini yemesini engelleyecek bir hukukun temini lazım elbet. Siyasetçinin görevi ise öncelikli olarak o hukuku gözetmek, korumak ve canlı tutmak. Yoksa iki oy alacam diye onu kışkırtıp insanların birbirlerine haksızlık yapmalarının önünü açmak deÄŸil.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.