Güncel
Abdurrahman Dilipak'tan 'Adaylara uyarı'
Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit
Hangi partiden olursanız olun, aday olmak isteyen herkese uyarımdır.
Bilmediğiniz bir işe soyunmayın. Derinliğini bilmediğiniz bir suya girerseniz boğulursunuz.
Unutmayın, sadece yaptıklarınızdan deÄŸil, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızdan da hesaba çekileceksiniz.
Harama el uzatmayacaksınız, harama uçkur çözmeyeceksiniz. Var mısınız!? Yerseniz kustururlar. Her haram lokmanın parası, cehennemde kendi ateÅŸiniz için odun parası olacak ve yerseniz, kendi cehenneminize kendi sırtınızda odun taşımış olacaksınız.
Resulullah der ki, “BildiÄŸimi bilseydiniz, çok aÄŸlar az gülerdiniz”…
Kamu malı yetim hakkıdır ona “sakın yaklaÅŸmayın!” uyarısını hatırlayın..
Kedi acıkır da, yavrusunu yemeye karar verirse, onu fareye benzetirmiÅŸ. Siz de sakın, yarın canınız yemek istediÄŸinde, ya da baÅŸkaları yer ve zengin olurken, “ben mi kaldım” diye iç geçirmeye baÅŸlarsanız, ya da daha güçlü olurken, sizin üzerinizden birileri mal devÅŸirirken “ben niye..” diye düÅŸünmeye baÅŸlarsanız, o zaman dikkat edin, “Åžeytan sizi Allah’la aldatmasın”. Åžeytan Sudeysigillerdenhocalar da bulur gönderir üstünüze. Müftüler de bulur, Åžeyhin adamları da çalar kapınızı. Sizi de sakın ikna etmesin bunlar.
Osmanlıdan da fetva getirirler, size sahte tevbe yollarını da fısıldarlar. ÖlmüÅŸ babanın adına cami yaptırırsın. 7 yıldızlı bir Hac’la sildirirsin defteri, ne olacak! Siz payınızı almazsanız, zaten bu birilerinin cebine gidecek, onlar hep yiyor zaten, biz yıllardır bedel ödüyoruz. GeçmiÅŸin kaybına sayarsınız bunlar. Hem zaten Allah affeder.
Bakın, seçildiÄŸiniz gün, o kutlamaya gelenler var ya, onların arasında kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen birileri de vardır. Zaten onlar adayken de seçim kampanyası için keselerinin aÄŸzını açarlar. Oradan tanıyabilirsiniz onları. En büyük çelenk onların olur.
Sonra “cansıkıcı” bir ÅŸekilde önceki dönem haksızlığa uÄŸradığını düÅŸünen birileri gelir, “Hak arama” umuduyla. Åžikayet ederler. Oysa orada aynı bürokratlar görevdedir hâlâ. “O iÅŸ onun anlattığı gibi deÄŸil” diyeceklerdir. O iÅŸin öyle olması gerektiÄŸini, yukarıdan talimat aldıklarını söyleyeceklerdir. O hangi yukarı ise! Yukarıların yukarısındaki, ya da sağımızda, solumuzda, önümüzde, arkamızdaki bizi gören, duyan, hüküm sahibi olan biri deÄŸil o!
Ardından iÅŸ talepleri, daha da kötüsü talimatları gelecek. “Al”, “ver”, “yap”, “konuÅŸma”, “söyle”, “git”, “gel”.. Hadi yapma da göreyim. O yukarısı neresi ise, “Yukarıdan” baÄŸlamıştır iÅŸi. Bir sürü “yukarı” var.
Bakın çevrenizdeki insanlar “kim kimdir” tanıyamazsın. Dokununca anlarsın kim kimdir.
Yemene, “birileri ile beraber olma”na karşı çıkmazlar. Bu haltı yiyecekseniz, yerken paylaÅŸmayı öÄŸreneceksiniz, yoksa kustururlar. Bir de minareyi çalacaksan, kılıfını önceden hazırlayacaksın. Ye, çünkü o zaman daha kolay “idare” edilirsin. Kayıtların tutulur. “söz dinlersin!” Düzene ayak uydurursun.. Akıntıya kürek çekersin, büyüklerin ne derse tekrarlamayı öÄŸrenirsin. Ve tabii sen de altındakilere senin büyüklerine karşı davrandığın gibi davranmalarını istersin. Bu “Büyüklük” (Allah korusun) bulaşıcı bir ÅŸeydir. Kural ÅŸu: Büyüklerine karşı muti ve mütevazı, altındakilere karşı ceberrut ve acımasız. Unutmayın “Merhamet mazarrat getirir”. BaÅŸkan dediÄŸin vurduÄŸu yerden ses getirir!
GerçeÄŸi o zaman görürsün. “Gökyüzünün baÅŸka rengi de varmış! / Geç fark ettim taşın sert olduÄŸunu. / Su insanı boÄŸar, ateÅŸ yakarmış! / Her doÄŸan günün bir dert olduÄŸunu, / Ä°nsan bu yaÅŸa gelince anlarmış” diye Tarancı’nın dizelerini mırıldanmaya baÅŸladığında artık çok geç olmuÅŸtur. “Battı balık yan gider”, buruk bir tebessümle baÅŸlar her yeni gün. BaÅŸkalarının yanında gülümsemeyi öÄŸrenirsin, Åžikayet eden, yardım isteyenlere surat asarsın artık. Telefon numaranı gizlersin önce, sonra namazların aksamaya baÅŸlar, zaten eski dostların gitmediÄŸi camilere gitmeye baÅŸlarsın. Sonra gitmeyi de bırakırsın. BaÅŸkan hep meÅŸguldür, çevresinde hep korumaları var zaten..
HemÅŸehri dernekleri, eski akrabalar ya bir ÅŸikayet için gelirler, ya iÅŸ talebi ya da birilerini iÅŸe yerleÅŸtirmek için. Zaten teÅŸkilat kendilerinden habersiz bu iÅŸlerin yapılmasına izin vermek istemez. Milletvekilleri de öyle. Bakanlıklardan da “talimat gibi talep”ler gelir. Bürokrasinin talepleri vardır. Cemaat, Vakıf, Dernek, herkesin birtakım istekleri vardır. Yapsan bir türlü, arkası gelir, yapmasan, arkalarını daha güçlü bir yerlere dayamışlardır. Yaparsan kahraman, yapmazsan hain ilan ederler. Kulp takarlar, iftira ederler. Bu iÅŸler böyledir.
EÄŸer artık uçmayı öÄŸrendi isek, bir gazeteci dostun olsun, ama kendine çok güvenme, rakiblerini susturmak ve sindirmek için gereklidir, Ä°yi bir avukat ve iyi bir mali müÅŸavirin olsun, ama bak bunlar bağımlılık yapar, bir defa sırrını paylaÅŸtın mı, ayrılman zor olur. Åžeytanca iÅŸler yapacaksan “Åžeytan üçgeni”ni kurman gerekir. Åžeytan’la dost olursun artık. Ä°lham kaynağın ve koruyucun Åžeytan olur. O pentagramın büyücüsü senin yakana bir “Åžeytan tüyü” yapıştırır. O zaman “Åžarkılar seni söyler, dillerde naÄŸme adın”.
Yine hatırlatmış olalım: “Cehennemin yolları iyi niyet taÅŸları ile döÅŸelidir.”
Dikkat, beterin de beteri var. Hani o zaman artık, “Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz” olsan da, dikkat et. Seni, gören, kapalı kapılar arkasında fısıldadıklarınızı duyan, bilen ve bir gün olup bitenlerin hesabını soracak bir Allah’ın varlığını aklına getirmesen de, paraları sayarken fahÅŸaya dalıp gittiÄŸinde içeride ses ya da görüntü kaydeden cihazlar olabileceÄŸi gibi, birlikte oldukların gün gelir kendilerini kurtarmak için seni ele verebilirler. Çevrende dolaÅŸan istihbaratçılar kirli iÅŸlerini raporlayabilirler. Bir de kafayı bulduÄŸunda bu haltları yerken sakın otel kapılarını kapatmadan, açık bırakıp dalışa geçmeyin. Bazıları artık ar-namus tanımayınca, dün baÅŸörtüsü direniÅŸinde çevremizde dolaÅŸanların bazıları bugün baÅŸka vadilerde dolaşıyor. Balkanlara, Kafkaslara özel uçaklarla özel turlar düzenliyorlar. (Sakın yanlış anlamayın, tebliÄŸ için deÄŸil)!?
KuÅŸkusuz herkes böyle deÄŸildir. Ama bu iÅŸe talip olanların önemli bir kısmını uyarmak istedim sadece. Sahi bu insanlar neden böyle ki! Allah’ın iradesi kainatı kuÅŸatırken, insanlar neden O’nun rızasından uzaklaşırlar ki, hem de sonlarının cehennem olduÄŸunu bile bile! Esselamu alâ menittebeal Hudâ (Selam ve kurtuluÅŸ Hüda’ya ve Allah yolunda olanlara olsun!) Vel melemu alâ menittebeal Heva; (Heva’ya ve nefse tabi olanlara da yazıklar olsun!)Taha:47.
Ne olur, bu iÅŸi Hakkı ile yapmaya aday olanlar, o oturduÄŸu koltuktan itibar alanlar deÄŸil, o koltuÄŸa, makama itibar kazandıranlar, gerektiÄŸinde o koltuÄŸu Hak namına kurban etmeyi bilsinler. Koç’u kurban etmenin bir baÅŸka anlamı, malını, canını, sevdiklerini, gerektiÄŸinde o koltuÄŸu, makamı kurban etmektir. O “yiyici” takımını, kaşığı belinde dolaÅŸanları, o makama ihtirasla sarılanları uyarıyorum; haksız ÅŸekilde yediÄŸiniz her kuruÅŸun bedeli, cehenneminize, sırtınızda taşıyacağınız yakıt, kömür ve odun parası olacaktır. O haksız servet saadetinizi, saÄŸlığınızı çalacak, bedbaht olacaksınız. Gelin yol yakınken dönün. NFK’nın dediÄŸi gibi, “Bağırıyorum, kollarımı makas gibi açarak: Durun kalabalıklar, bu sokak çıkmaz sokak!” Fe eyne tezhebun!
AÄŸzınızın tadını mı kaçırdım yoksa. Hani diyorum ya, dost acı söyler. Hakkın hatırı, halkın hatırından ali’dir. Selâm ve dua ile..
Henüz yorum yapılmamış.