Kürsü
Hayrettin Karaman- ‘Dert çözen finansman’
![](resimler/detay/170587.jpg?1541045292)
Follow @dusuncemektebi2
Hayrettin Karaman- Yeni Åžafak
Bazı katılım bankaları adına ÅŸöyle bir reklam/ilan yapılıyor:
“Dert Çözen Finansman tüm zaruri ihtiyaçlarınızda yanınızda. Finansman tutarınız, beyan ettiÄŸiniz ihtiyacınızı karşılamanız için hesabınıza geçsin, alışveriÅŸinizi hızla tamamlayın…”.
Reklamı okuyan vatandaÅŸ “Bu bankalar faizli kredi vermezler, peki bu nasıl oluyor?” diye merak ediyorlar ve ilgili ÅŸubelere gidip bilgi soranlar oluyor, aldıkları cevap ÅŸöyle oluyor: “Elli bin liraya kadar ihtiyaç kredisi veriyoruz.” “Ama siz faizli kredi vermezdiniz bu nasıl oluyor?” deyince de ismimi vererek “Ondan fetva aldık” deniyor.
Uzun zamandan beri katılım bankalarının bir problemi de şu olmuştur:
a) Merkezde alınan kararlar ve ÅŸer’î heyetlerin verdiÄŸi fetvaların yanlış anlaşılması.
b) Bundan da kötüsü, sayıları az da olsa bazı takvası az uç yöneticilerin kararlara ve kurallara aykırı iÅŸlem yapıp bunu bir ÅŸekilde kitabına uydurmaları.
Katılım bankalarının genel müdürlüklerinde ÅŸer’î heyetler toplanır, yeni sorular ve meseleler müzakere edilir, kesin ilke “faizsizliktir”, bu ilkeye harfiyyen uyularak çözümler üretilir, merkez bunları ÅŸubelere bildirir, yanlış anlama ve uygulamaları gidermek için kurslar ve dersler tertip edilir. Åžimdilerde bütün bunlar da tam olarak maksadı hâsıl etmediÄŸi için bir “üst danışma kurulu” oluÅŸturuldu, bir de “ÅŸer’î denetim heyetleri” kurulmaya karar verildi.
Ne benim ne de diÄŸer heyet üyesi arkadaÅŸların az veya çok faize fetva vermemiz söz konusu ve tartışma mevzuu bile olamaz.
Peki, bu “Dert Çözen Finansman”ın aslı faslı nedir?
Katılım bankaları peÅŸin alıp vadeli satarak (murâbaha), kiraya vererek (îcar), ortaklık yaparak (mudârabe, müÅŸareke) ve vekil olup müvekkilin parasını helâl yollardan iÅŸleterek (yatırım vekâleti) katılımcıların maksat ve ihtiyaçlarını karşılıyor.
Bazı insanların yukarıda saydığım iÅŸlemlerle alakası olmuyor, ama zaruri (önemli) ihtiyaçları için paraya muhtaç oluyorlar. Bu para meÅŸru yoldan saÄŸlanamazsa zorunlu olarak faizci bankalara gidecek ve alabilirlerse buralardan faizli ihtiyaç kredisi alacaklar.
Ä°slâm kardeÅŸlik ahlakı ve dayanışması çerçevesinde dara düÅŸmüÅŸ insanların muhtaç oldukları parayı meÅŸru yoldan saÄŸlamanın en uygun ve öncelikli olanı “karz-ı hasendir (Allah rızası için faizsiz ve menfaatsiz ödünç para vermektir). GeçmiÅŸte bu ihtiyaç kısmen de olsa cami akçeleri ve para vakıflarıyla karşılanmıştır. Bugün ne bunlar var, ne de elinde fazlası olan Müslümanların dara düÅŸmüÅŸ kardeÅŸlerine karz-ı hasen vermeleri var.
Peki, dara düÅŸenler ne yapacaklar?
Yine geçmiÅŸte ödünç veren ÅŸahıslar vefâen satış, istiÄŸlâlen satış ve muâmele adıyla bir takım ÅŸer’î hilelere (çıkış yollarına) baÅŸvurmuÅŸlar, bazı para vakıfları da vakıf hizmetinin devam edebilmesi için “muâmele” ismi verilen usulü kullanmıştır. Fukahâ bu iÅŸlemlerin caiz olup olmadığını tartışmışlar, Hanefî mezhebinde Ebû Hanîfe ve öÄŸrencisi Ebu Yûsuf’a göre caiz olduÄŸunu tespit etmiÅŸlerdir.
Bu iÅŸlemlerin uygulaması kabaca ÅŸöyledir:
Vefâen Satım: Paraya ihtiyacı olan, mesela dükkânını, ödünç verecek olan ÅŸahsa -bedelini ödediÄŸinde geri almak üzere- satar, aldığı para ile ihtiyacını giderir, satan da dükkândan istifade eder.
Ä°stiÄŸlalen Satım: Dükkânı yukarıdaki ÅŸekilde satan ihtiyaç sahibi bunu satın alandan kiralar ve kira öder, sonra parayı denkleÅŸtirince ödeyip dükkânı geri alır.
Muâmele-i Åžer’iyye: Doksan lira ödünç verecek olan ÅŸahıs sembolik bir malı, ödünç para isteyene vadeli olarak mesela yüz liraya satar, alan ÅŸahıs da bunu ya ona veya bir baÅŸkasına doksan liraya peÅŸin satar, ihtiyaç sahibi doksan liralık ihtiyacını ileride yüz lira ödemek üzere elde etmiÅŸ olur.
Bu son iÅŸlemde mal, ödünç verene (malı satana) geri satılmış olursa “ıyne” satımı gerçekleÅŸmiÅŸ olur ve bu satım hadisle yasaklanmıştır. Üçüncü ÅŸahsa satarsa ıyne satışı olmaz.
Allah rızası için ödünç vermeye yanaÅŸmayan Müslümanlar geçmiÅŸte bu yollardan iÅŸi kitabına uydurmuÅŸlar, araya böyle bir alım satım sokarak ihtiyacı karşılamışlardır.
Peki, bugün ne yapılıyor ve “dert çözen finansman”a nasıl fetva verilmiÅŸtir?
Yarın devam edelim.
Henüz yorum yapılmamış.