Sosyal Medya

Kürsü

İbrahim Kiras- Pis bir gerçek güzelim teoriyi mahvetti

Ä°brahim Kiras- Karar



Özellikle sosyal bilimcilerin kendi çabalarının zayıf tarafını ifade etmek için kullandıkları ironik bir ifadedir baÅŸlıktaki söz. Ne de olsa teoriye uygun bir toplum bulmak veya daha doÄŸrusu toplumsal olayların teoriye uygun ÅŸekilde gerçekleÅŸmesi her zaman mümkün olmuyor. GeçmiÅŸte olup bitmiÅŸ hadiseleri incelerken iÅŸe yarayan -veya iÅŸe yarar görünen- teorilerinizin aslında hiç de iÅŸe yaramaz olduÄŸunu gösterecek bir geliÅŸme her an karşınıza çıkabiliyor.
 
Ne var ki “gerçek bilim adamları”nın her zaman yüzyüze olduÄŸu bu risklerle hiçbir zaman karşılaÅŸmayan “ideolog bilimadamları” da var. Hatta bunlardan bizim toplumumuzda daha fazla var. Bunlar geçmiÅŸte olup bitmiÅŸ hadiseleri bile açıklama yeterliÄŸi taşımayan birtakım teorik yaklaşımları kullanmaktan vaz geçme ihtiyacı duymuyorlar. Çünkü teoriden ziyade inanç anlamı taşıyan yaklaşımlarıyla dünü de bugünü de yarını da rahatça açıklıyorlar.
 
Ama ne yazık ki küçük bir kusuru var bu açıklamaların: Ortadaki gerçeklerle ilgisi yok. Yani pis bir gerçek güzelim teoriyi mahvediyor. Ama bunun da bir çözümü var: Gerçekleri inkâr etmek. Trump’ın meÅŸhur ettiÄŸi tabirle “alternatif bir gerçeklik” yaratmak ve ona inanmak. Kendi gerçekliÄŸinize inanırsanız hiçbir baÅŸka gerçek sizin güzelim teorinizi mahvedemez. Kendi açıklama modelinizi doÄŸrulamayan her türlü gerçeÄŸi siz kolayca yanlışlarsınız.
 
***
 
DoÄŸru tahmin ettiniz… Önceki gün 95. yıldönümünü idrak ettiÄŸimiz cumhuriyet hakkında yazılıp çizilen ve ezbere konuÅŸulan laflar bana bu meseleyi düÅŸündürttü.
 
Cumhuriyetimizin 95 yıllık bir mazisi var. Buna ilaveten, toplumumuzun idrak ettiÄŸi yaklaşık iki asırlık bir modernleÅŸme süreci var. Bu süreçlerde neler olup bittiÄŸi, neler yaÅŸandığı, hatta neyin niçin olduÄŸu gizli saklı veriler deÄŸil.
 
Ama aydınlarımıza bakarsanız, durum öyle deÄŸil sanırsınız. Neyin ne olduÄŸu konusunda herkesin kendine ait ayrı bir gerçeklik kabulü var okuryazarlarımız arasında. Yalnızca bir konuda uzlaÅŸma mevcut gibi görünüyor: YaÅŸananların toplumsal geliÅŸmelerin ve gerekliliklerin deÄŸil tamamen politik etkilerin -veya tercihlerin- sonucu olduÄŸu görüÅŸünde uzlaÅŸma var. Yani gerçekliÄŸi yok sayma yaklaşımında.
 
***
 
Türkiye’nin yakın tarihi baÄŸlamında öncelikle “dünyayı baÅŸtan aÅŸağı deÄŸiÅŸtirmiÅŸ olan” modernite gerçeÄŸi yok sayılmakla iÅŸe baÅŸlanıyor. Oysa bu gerçek bizim de son iki asır boyunca yaÅŸadığımız toplumsal/kültürel deÄŸiÅŸimlerin en büyük itici gücü. Modernitenin gereklilikleri toplumsal düzenin ve bu düzenin dayandığı anlayışın bütünüyle yenilenmesinin asıl aktörüdür. Siyasetin veya baÅŸka birtakım “güç”lerin bahanesi deÄŸildir.
 
Dini kuralların yorumlarının “güncellenmesi”nden, edebiyat dilinin sadeleÅŸmesine kadar ne kadar toplumsal yenileÅŸme adımı varsa modernitenin gereÄŸi ve bu sürecin ürünü olarak hayat bulmuÅŸtur. Mesela gazete de modernetinin ürünü, roman da. (Bizim için tiyatro da.) DiÄŸer yanda anayasal ve parlamenter siyasi düzen de milli devlet (ulus-devlet) yapılanması da.
 
Bu çerçevede geliÅŸen politik tercihler ise sebep deÄŸil sonuç olarak görülmek durumunda. Bu anlamda siyasi geliÅŸmeleri sebep-sonuç iliÅŸkileri içinde açıklamak ülkeyi yöneten kiÅŸilerin bir sabah uyanıp bir ÅŸeyleri deÄŸiÅŸtirmeye karar verdiklerini farz ederek bunları izaha çalışmaktan çok daha kolay zaten.
 
YaÅŸanan sorunlar da temel olarak deÄŸiÅŸimin/dönüÅŸümün doÄŸal sancıları olarak kabul edilirse sözkonusu süreç içinde aktörlerin yaptıkları hataları veya sürecin gerekliliklerini siyasi amaçları için suiistimal etmelerini ve toplum kesimlerinin kendi çıkarları doÄŸrultusunda gösterdikleri reaksiyonun yol açtığı zorlukları tartışmak için saÄŸlıklı bir zemin bulmuÅŸ oluruz.
 
Yoksa gerçeÄŸi elimizden kaçırırız, gerçek elimizde olmayınca da sorunlarımıza iÅŸe yarar çözümler bulamayız. Bu durumda, iÅŸine gelmeyen gerçekleri deÄŸerlendirmek yerine iÅŸine gelen komplo teorileriyle oyalanmaya meyyal olan ve mevcut sorunlardan bir diÄŸerini sorumlu görüp kendini temize çıkaran farklı toplum kesimleri arasında barışı tesis etmek de mümkün olmaz. Özellikle aydınlarımızın gerçeklikle iliÅŸkisi bu problemli anlayış çerçevesinde devam ederse ülkeye kolay kolay huzur da gelmez.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.