Sosyal Medya

Kürsü

Yasin Aktay- Kaşıkçı’nın katillerinin demokrasi korkusu

Yasin Aktay- Yeni Åžafak



S.Arabistan’ın Ä°stanbul BaÅŸkonsolosluÄŸu’nda önceden planlanarak ve tam teÅŸekküllü bir örgütlülükle iÅŸlenen Kaşıkçı cinayeti, iÅŸleyenlerin planlarında olmayan “küçük bir aksilik” yüzünden tam tersi sonuçlar doÄŸurdu, doÄŸurmaya devam ediyor. Planlanan ve hesaplanan ÅŸey baÅŸkaydı, ortaya çıkan netice bambaÅŸka. Åžimdi bu iÅŸi planlayıp yapanların kendilerine nasıl kahrediyor olduklarını herkes tahmin edebiliyordur.
 
Muhtemelen filmi geriye sarma imkanı olsa, böyle bir iÅŸe kalkışmamış olmak için servetlerinin tamamını vermeye çoktan razıdırlar ÅŸimdi. Ama piÅŸmanlığın fayda vermediÄŸi bir noktadayız. Ä°ktidar hırsı ve tamahı insanın karşısına her zaman böyle bedeller çıkarabilir. Ve insan en çok en muktedir olduÄŸu noktadan, kendine en güvendiÄŸi yerden vurulur.
 
Kaşıkçı yaÅŸamaya devam ediyor olsaydı, dünyanın en zehir yazılarını yazıyor olsaydı, ÅŸu ana kadar yazdıklarından kat kat daha etkili yazılar yazıyor olsaydı katillerine ne kadar zarar verebilirdi ki? Onun canına kıyanlar muhtemelen bu yolla kazanacaklarını umduklarının binlerce kat fazlasını kaybediyorlar. Åžu anda itibarlarını, saygınlıklarını, dünyadaki ÅŸaÅŸaalı konumlarını, dostlarını, ittifaklarını, her yere uzanan etki ve yetkilerini, huzurlarını, daha önemlisi ruh ve akıl saÄŸlıklarını kaybetmeyle karşı karşıyalar.
 
Kaşıkçı’nın ruhu lanet olmuÅŸ üzerlerine yağıyor.
 
Masum bir cinayetin intikamı bu kadar mı hızlı gelir?
 
Ä°ÅŸin başında söylemiÅŸtik: Kimse Kaşıkçı cinayetinin ÅŸüphelileri ile iliÅŸkilerini eskisi gibi korumayı göze alamayacak. Ä°ÅŸte Trump bile ilk baÅŸlarda büyük gaflar yaparak verdiÄŸi desteÄŸi geri çekmek zorunda kaldı. Son zamanlarda OrtadoÄŸu’yu kana bulayan bütün darbe ve iç savaÅŸ süreçlerinin arkasındaki ittifakın üyeleri MBZ ve Sisi’den bu konuda bir ses çıkıyor mu? Nasıl da hepsi suspus olmuÅŸ durumdalar. Neden hiç birinden her yola beraber girdikleri ortaklarına dair en cılız bir destek açıklaması bile gelmiyor?
 
Çünkü irtikap edilen cürüm basit bir cürüm deÄŸil ve hepsinin suç ortaklığıyla gerçekleÅŸmiÅŸ olsa bile beraber üstlenilemiyor. Kimse bu utanca ortak olamıyor. KardeÅŸin kardeÅŸi tanımadığı bir maÅŸeri vicdani ceza anındayız.
 
Aslında bu cinayet dolayısıyla ortaya çıkan veriler de dünyayı herkesin yeni bir gözle okumasını mümkün hale getirdi. Tabiri caizse dünyanın gözünü açmış oldu.
 
Belki inanması zor gelecek ama epey zamandır batı dünyasını Ä°slamofobik motivasyonlarla kışkırtan verileri bu eksenden baÅŸkası saÄŸlamıyordu. Ä°slam’a düÅŸmanlığı bizzat bu Ä°slam ülkelerinin yöneticileri kışkırtıyor, Batılıları çoÄŸu kez boÅŸuna suçluyoruz.
 
Sadece Kaşıkçı olayının başından sonuna kadar ortaya koydukları gerçekleri çarpıtma ve düÅŸman konsepti üretme kabiliyetlerine bakıldığında bile son zamanlarda dünyanın onların eliyle nasıl bir dezenformasyona maruz kalmış olduÄŸu anlaşılabilir.
 
Önemli bir maaÅŸlı trol ordusu ve medya organizasyonu olan bu grubun “Ä°slami terör” kavramını kendi istedikleri gibi üretip yaygınlaÅŸtırma ve istediklerine bir etiket olarak yapıştırma konusunda inanılmaz bir kapasite kazanmış oldukları görülebilir.
 
Kaşıkçı cinayetini bu vahÅŸette iÅŸleyenlerin, dünyanın her yanında yaygın olan ve hiçbir zaman silah ve ÅŸiddete raÄŸbet etmeyen bir hareket olarak Ä°hvan’ı ÅŸeytanlaÅŸtırma konusunda çok etkili bir çaba ortaya koydukları biliniyor. Ä°hvan’ı terörist olmakla suçlayan Sisi ve buna ABD’de finansal ve lobi desteÄŸi saÄŸlayan Kaşıkçı’nın katilleri, aynı Ä°hvan’ın Mısır’da demokratik seçimlerle iktidara gelmiÅŸ olduÄŸunu ve sadece bir yıl sonra kanlı bir askeri darbeyle iktidardan uzaklaÅŸtırıldığını unutturabiliyorlar.
 
Üstelik askeri darbeyi yapan Sisi, darbeye karşı çıkanlardan en az üç bin barışçıl göstericiyi gözünü kırpmadan hunharca tarama yoluyla katletti. Bu hikayeden çıkabilecek tek sonuç Adeviye meydanında her biri bir DAEÅž cinayeti kadar vahÅŸice iÅŸlenmiÅŸ insanlık suçu bir üç bin kiÅŸinin katliamıdır. Oysa Kaşıkçı’nın katilleri yaptıkları lobi faaliyetleriyle bu hikayeden bile Ä°hvan’ın kötülüÄŸüne dair hikayeler çıkarabilmiÅŸtir.
 
Elimde S. Arabistanlı ve Amerikalı bazı yetkililerin yaptıkları bir toplantıya dair tutanaklar var. Konu terörle mücadele, Yemen, Ä°ran, Mısır’daki durumlar ve Ä°hvan.
 
Bu tutanaklarda S. Arabistan tarafı Ä°hvan’ın hem S. Arabistan’da hem Mısır ve Yemen’de terör örgütü sayılması için Amerikan tarafına yaptıkları baskıya mukabil Amerikan tarafının buna itirazları dikkat çekiyor. Bu konuda Mısır, S. Arabistan, BAE’nin birlikte ABD kongre üyelerine Ä°hvan’ın terör örgütü sayılabilmesini saÄŸlayacak bir tasarı için sergiledikleri lobi çabaları da zikrediliyor.
 
Ä°ÅŸin tuhafı ABD tarafı S. Arabistanlı mevkidaÅŸlarının bu konudaki ısrarlarına karşı, Ä°hvan’ı hangi gerekçeyle terörist sayacaklarını bilemediklerini, sadece muhalif olmaları dolayısıyla terörist saymalarının zor olacağını söylemeleri. Buna mukabil yeterince delil sunulursa ABD’nin elbette bunu da yapmaktan imtina etmeyeceÄŸini ifade ediyorlar.
 
GeçtiÄŸimiz aylarda bazı kongre üyelerinin Ä°hvan üzerine hazırlanmış raporlardan yola çıkarak Ä°hvan hakkında yaptıkları giriÅŸimler bu çabaların bir sonucu.
 
Bu lobi bu ÅŸekilde Batı dünyasında Ä°slam dünyasının en yaygın, en barışçıl ve en saygın sivil toplum teÅŸekkülünü bu ÅŸekilde ÅŸeytanlaÅŸtırmaya çalışmaktadır. Ellerindeki medya ve lobi kapasitelerini ne kadar kötüye kullandıkları Kaşıkçı olayıyla birlikte gün gibi ortaya serildiÄŸine göre, Batı dünyasının Ä°slam dünyasına hangi manzaradan baktığı da anlaşılmış olmalı.
 
Bu ülkelerin Ä°hvan korkusunun kaynağı nedir diye sorulacak olursa, ortada demokrasiden baÅŸka bir neden bulamazsınız.
 
İhvan korkusu aslında sadece demokrasi korkusudur.
 
Batı dünyasının demokrasi düÅŸmanlarıyla hangi motivasyonlarla nasıl bir ittifak kurageldiÄŸini sorgulamasının vakti gelmedi mi?
 
Gözleri açmak için daha kaç Kaşıkçı vakası gerekecek?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.