Güncel
Düzeni değiştiren adam: Necmettin Erbakan
Bugün, Müslümanların sesini siyasi arenaya taşıyan, Milli Görüş Hareketi'nin kurucusu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin eski başbakanlarından merhum Necmettin Erbakan’ın doğum günü
“Necmettin Erbakan ‘Bugün doÄŸum gününüz (29 Ekim) ve aynı zamanda Cumhuriyet Bayramı neler söyleyeceksiniz?’ sorusunu ÅŸöyle yanıtladı: ‘Ben, bu konuda doÄŸum günümü kutlayanlara latife ile ÅŸu cevabı veririm: 'DoÄŸum günüm için Türkiye'nin her yerinde bu kadar merasime ne gerek var?' Ama ÅŸunu ifade etmek isterim ki Cumhuriyet Bayramı'nda doÄŸmak insanı memnun eden bir husustur. Cumhuriyet!in kendisi de bir doÄŸuÅŸtur. Onunla birlikte doÄŸmuÅŸ olmak bir sevinç kaynağıdır. Ä°nÅŸallah beraberce doÄŸduÄŸumuz Cumhuriyetimizi lider ülke yapacağız, yeni bir dünya kuracağız ve bütün ülkelerin önüne geçireceÄŸiz.”
Son asrın öncü ÅŸahsiyetlerinden birisi olan Erbakan, doÄŸumu ile Müslümanların tarihte yaÅŸadıkları en sancılı dönemlerden birisine ÅŸahitlik etmiÅŸ ve Müslümanların içinde bulundukları bu sancılı durumun son bulacağı ve yeni bir dünyanın kurulacağı ümidi ile mücadelesini son nefesine kadar sürdürmüÅŸtür. Bir beÅŸer olarak üzerine düÅŸen sorumluluklarda gayet ciddi bir insan olmuÅŸ, iÅŸlerini tesadüflere bırakmamıştır. Bu hususta “Bizler, karadan gemi yapmaya devam edeceÄŸiz lakin inanacağız ki, Allah denizi ayağımıza getirecektir” diyerek sebeplere sıkı sıkıya sarılmayı ve neticeyi daima Allah’tan beklemeyi telkin etmiÅŸtir. DiÄŸer bir ifadeyle bir beÅŸer olarak gayret edildiÄŸinde bunun Allah tarafından kesinlikle karşılıksız bırakılmayacağını ihsas etmiÅŸtir. Nihai merhalede Allah’a olan sonsuz güvenini/tevekkülünü de “Biz elhamdulillah inançlı insanlarız, biz inanıyoruz ki, Allah bize yardım eder. Allah bize yardım ettiÄŸi zaman ancak biz galip geliriz. Kimse bize galip gelemez.” sözleri ile ifade etmiÅŸtir.
Bu hususta asıl dikkate deÄŸer taraf Erbakan’ın sancılı döneme girmenin yalnız sebeplerini ortaya koymakla ve eleÅŸtiri yapmakla yetinmemiÅŸ, çözümleri de geniÅŸ izahlarla ve alternatifler ile ortaya koymuÅŸ olmasıdır. Bu manada Türkiye Müslümanlarına olan güvenini dile getirmiÅŸ, bu milletin en sıkıntılı zamanlarda bile çıkış ve çözüm yolunu bulduÄŸunu ÅŸöyle anlatmıştır: “Bu ülke bitti zannedildiÄŸi zamanda bile en büyük ÅŸahlanışı yapmıştır. 1402’de Timur Osmanlı’yı iÅŸgal etti. Osmanlı kısa sürede kendini topladı. 1453’te çağı deÄŸiÅŸtirdi. 1918’deki Sevr ile yok olmuÅŸ görünen bu millet 1923’te Cumhuriyet’i kurdu. Bu millet, böyle bir millettir. Yine bütün sıkıntılardan kurtulacaktır.”
Davasına dört elle sarıldı
Erbakan sosyal ve siyasal hayatın tanziminde kendine, davasına ve milletine bu denli "kesin inançlı" liderliÄŸi ile kendi içten baÄŸlı olduÄŸu referans çerçevesinin ve ihtiva ettiÄŸi hükümlerin tayin edici gücüne iman derecesinde baÄŸlı kalmıştır. Öylesine kararlı, öylesine inanmış ve davasına dört elle sarılmış bir lider profili sergileyen Erbakan, açıkça görünen o ki, yaÅŸanılan sancılı olaylara takılmamış “Atımızı alabilirler ama yolumuzu alamazlar” diyerek (salt iktidarı muhafaza etme düÅŸüncesiyle dahi olsa örneÄŸin MGK'nın skandal kararlarını imzalamayarak) ucuz ve yanlış yollara sapmamıştır. Aksine Türkiye Ä°slamcılarının geleneksel sabır ve mücadele yöntemini takip etmiÅŸ ve tarihî konuÅŸmasında bu mahiyet itibariyle ÅŸunları söylemiÅŸtir: “Bu olay (28 Åžubat) bizim yolumuzda bir virgül hükmündedir. Kimin canı sıkılıyorsa, kim bağırıp çağırmak, rahatlamak istiyorsa ormana gitsin bağırsın."
Fark edileceÄŸi üzere Erbakan, hemen hemen her konuÅŸmasında sabır, mücadele, azim ve sebat abideleri olarak takdim ettiÄŸi peygamberlerin örnekliÄŸi doÄŸrultusunda düÅŸünce ve ideallerinde çok kararlı olmuÅŸtur. Bu meyanda o, ister geçmiÅŸten gelsin isterse modern döneme ait olsun her problemi öncelikle naslar zaviyesinden deÄŸerlendirmiÅŸtir. Nas merkezli konuÅŸmaktan ve siyaset yapmaktan hiçbir zaman yüksünmemiÅŸtir. Hayatının bilinen her döneminde inançlı ve inançları istikametinde yaÅŸayan bir insan olarak tanınmıştır. Hiçbir zaman zikrettiÄŸimiz asli ideallerinden de ÅŸüphe etmemiÅŸtir. Erbakan, yaÅŸantısıyla ispat ettiÄŸi asli ideallerini ÅŸu cümlelerle özetlemektedir: “Bizim davamız Ä°slam’dır. Gayemiz Allah’ın rızasını kazanmaktır. Hedefimiz Hak nizamı hâkim kılmaktır. Arzumuz tüm insanlığın saadetidir. Yolumuz cihattır. Yolumuz ikna metodudur.”, “Biz siyaset yapmıyoruz, cihad ediyoruz.”
Siyaseti cihad ÅŸuuruyla yapan Erbakan’ın çaÄŸdaÅŸ Ä°slam düÅŸüncesine en önemli katkısı olarak zikredeceÄŸimiz Milli GörüÅŸ hareketi Ä°slami hayatı, salt sosyolojik bir olgu olmaktan çıkararak göz ardı edilemeyecek önemde bir siyasi olguya dönüÅŸtürmüÅŸtür. Siyasi aktörlere -deyim yerindeyse- ayar vermiÅŸ, siyaset sahnesine dini deÄŸerleri taşımıştır. Nitekim 60’lı yıllar öncesinde bastırılmış, sindirilmiÅŸ, yok sayılmış, tasfiye edilmiÅŸ bir ortamda aksini söylemek, dini referanslarla siyasi mücadeleye girmek kolay deÄŸilken Erbakan’ın buna talip olması onun ayırt edici özelliklerinden bir tanesidir. Bu sayede Erbakan, Ä°slam’ı ve Müslümanları “saÄŸ”ın ve “sol”un blokajından kurtarıp kendine mahsus bir dil ile siyaset yapmıştır. Milli GörüÅŸ ile Türk siyasetini Ä°slamlaÅŸtırma, Ä°slami söylemi normalleÅŸtirme hususunda mühim bir rol oynamıştır. Neticede din toplumun gündemine normal olarak siyasi arenayla girmiÅŸtir. Bu sayede Osmanlı Ä°slamcılığından Türkiye Ä°slamcılığına geçiÅŸte Erbakan ve Milli GörüÅŸ düÅŸüncesi Ä°slâmî söylemlerin kitleselleÅŸmesi, Ä°slâmî bir bilincin oluÅŸması, Ä°slâm'ın belirgin, aktif bir özne konumuna yükselebilmesinde oldukça ehemmiyetli ve iÅŸlevsel bir rol oynamıştır.
Batı eksenli tahakküme savaÅŸ açtı
Erbakan’ın Milli GörüÅŸ adı altında verdiÄŸi bu mücadelenin Türkiye toplumu ve düÅŸüncesine en büyük etkisi son iki asırdır modernite, ırkçı emperyalizm ve batıl sistemlere dayalı olarak oluÅŸturulan yeni dünya düzeni karşısında fiili olarak sömürülmekten, özellikle ulusalcılık ve sosyalizm gibi kurtuluÅŸçu ideolojilerle ÅŸekillenen fikrî ve ideolojik bağımlılıktan kurtulmak için siyasi, iktisadi ve ilmi bağımsızlığın hakkıyla temin edilmesi gerektiÄŸini kavratmış olmasıdır. DiÄŸer bir ifadeyle Batı eksenli tahakküme yönelik küresel sömürüyü öngören anlayışa bir reddiye niteliÄŸiyle, hakkın ve adaletin hâkim olduÄŸu “Yeni Bir Dünya”nın ortaya çıkması ve bunun gerçekleÅŸebilmesi için dünyanın Ä°slam’ın esaslarına dayalı yeniden kurulacağı “Ä°kinci Yalta Konferansı”nı öngören bir anlayışı benimsetmiÅŸ olmasıdır.
Erbakan bu baÄŸlamda Türkiye’nin siyasî, iktisadî, içtimaî bağımsızlığının temeline fikrî bağımsızlığı koymaktadır. Bunun için Ä°slam’ın ilme verdiÄŸi deÄŸeri ortaya koymaya çabalayan Erbakan, hayatının sonuna kadar Müslüman toplumların kendi köklerinden kopmaksızın yeni bir ilmî geliÅŸim saÄŸlayabilmesi için mücadele etmiÅŸtir. Erbakan bu yönüyle ilmin yeniden inkiÅŸaf ettirilmesi için de tarihî ve siyasi bilinci ÅŸart koÅŸmaktadır. Fikri bağımsızlığı temin edecek unsurlardan birisi olarak gördüÄŸü iktisadi bağımsızlık için sanayileÅŸmekten baÅŸka çarenin olmadığını düÅŸünen Erbakan hükümette olduÄŸu dönemlerde sanayileÅŸmeyi milli bir politikaya dönüÅŸtürmeye çalışmış ve önemli siyasi, uluslararası ve iktisadi giriÅŸimler gerçekleÅŸtirmiÅŸtir. Bunun için GümüÅŸ Motor, Ağır Sanayi Hamlesi, Adil Ekonomik Düzen ve Havuz Sistemi gibi giriÅŸimlerde bulunmuÅŸtur.
İslamcı harekete ivme kazandırdı
Siyasi bağımsızlık için partiler kurmuÅŸ, hükümetlerde görevler almış, 1970’lerde Ä°slam Konferansı TeÅŸkilatı’nın kuruluÅŸuna fikrî ve siyasi katkı yapmış, 1996’daki hükümet zamanında da bu somut zeminden hareketle sekiz büyük Müslüman ülkeyi bir araya getirerek D-8 gibi önemli bir uluslararası iÅŸbirliÄŸi örgütünü meydana getirebilmiÅŸtir. Netice itibariyle Erbakan’ın ömrü; Türkiye toplumunun fikrî, iktisadi ve siyasi bağımsızlığı ve buna dayalı olarak Ä°slam BirliÄŸi yönündeki çabasıyla geçmiÅŸtir.
DiÄŸer taraftan Erbakan hayatın her alanında en temel zemin olan adaletin yeryüzünde gerçekleÅŸtirilebilmesi için siyasi ve iktisadi düzenin adil bir ÅŸekilde yeniden ÅŸekillendirilmesi gerektiÄŸini öÄŸretmiÅŸtir. Bu sadece Türkiye ve dünya Müslümanlarının deÄŸil tüm insanların saadeti için ihtiyaç duyulan bir bakışı ortaya koymaktadır. Erbakan’ın bağımsızlık ve adalet fikri çerçevesinde geliÅŸtirdiÄŸi Ä°slam BirliÄŸi düÅŸüncesi ise Müslüman ülkelerin evvela kendilerini; ardından da tüm insanlığı her türlü modern bağımlılıktan kurtarmalarının adıdır. Dolayısıyla Erbakan’ın Milli GörüÅŸ düÅŸüncesi aslında Ä°slam’a dayalı bir dünya sistemi kurma mücadelesi olarak da okunabilir. Erbakan bu hareket üzerinden gelenek ve modernlik arasında kurulmaya çalışılan telifi, ÅŸahsi bir giriÅŸimi aÅŸan bir mahiyetten ve cemaat perspektifinden siyasal alana oradan da devlet katına kadar ilerleterek, din-siyaset iliÅŸkisi baÄŸlamında önemli bir olguyu Türkiye’de siyaset bilimine katmıştır. Erbakan bir taraftan NakÅŸibendi geleneÄŸi siyasete taşımakla beraber, onu da aÅŸan bir siyasetçi olarak, Türkiye’de Ä°slamcı harekete önemli bir konum kazandırmıştır.
Dünya Bizim
Henüz yorum yapılmamış.