Kürsü
Mustafa Öztürk - İlahiyatçı terbiyeciliği ve İlahiyatçı muhbirliği
Follow @dusuncemektebi2
Mustafa Öztürk - Karar
Geçen hafta bu köÅŸede “Dinî Hamaset ve Hurâfâttan Taharet” baÅŸlıklı bir yazı yazmıştım; fakat anlaşılan o ki bazıları bu yazıyı tersinden anlamış ve alabildiÄŸine hamasete yaslanıp ulusal bir gazetenin köÅŸesinden baÅŸta ÅŸahsım olmak üzere Prof. Dr. Ä°lhami Güler, Prof. Dr. Ömer Özsoy, Prof. Dr. Åžaban Ali Düzgün ve Prof. Dr. Ali Köse gibi Ä°lahiyat hocalarıyla ilgili olarak tahkir ve tezyif namına aÄŸzına geleni saymış... Türkiye’de siyaset ve futbol yorumculuÄŸunun yanı sıra genelde Ä°lahiyatçılık, özelde tefsir ve tefsirciliÄŸin de anonim bir meslek dalı olarak icra edildiÄŸine ve bu alanlarda konuÅŸmanın hiçbir alt yapı ve uzmanlık gerektirmediÄŸine epey zamandan beri tanık oluyorduk; fakat ÅŸimdilerde yeni bir meslek dalının daha popüler hâle geldiÄŸine tanık olmaya baÅŸladık…
***
Bu yeni mesleÄŸin adı Ä°lahiyatçı terbiyeciliÄŸi ve Ä°lahiyatçı muhbirliÄŸi… Burada söz konusu olan “terbiyecilik” kelimesi öncelikli olarak “had bildirmek” ve “ayar vermek” anlamına geliyor. Bunun yanında söz konusu kelime “muhbirlik” anlamını da içeriyor. Ne var ki muhbirliÄŸin devlet katında duyarlılık yaratması ve fiilî bir karşılık bulması için, ihbar konusu olan Ä°lahiyatçı hocaları bir ÅŸekilde “FETÖ” ile de iliÅŸkilendirmek gerekiyor. Dolayısıyla “Ä°lahiyat terbiyeciliÄŸi” denilen meslek dalı sözüm ona dini ve sahih itikadı müdafaa adına tepeden tırnaÄŸa derin ahlaksızlıkla icra ediliyor.
Yukarıda isimleri geçen Ä°lahiyat hocalarıyla ilgili olarak, “Ä°lahiyat Fakültelerine giden gençlerimizi böylelerinin ellerine teslim ediyoruz! Ä°mam Hatip liselerinde hocalık yapacakları maalesef bunlar yetiÅŸtiriyor. FETÖ’nün kucağına da çocuklarımızı zamanında bunlar taşıyordu” gibi ifadeler kullanan muhbir yazar bir taraftan hoparlörle ezan okumanın bidat olup olmadığı gibi konularda Vehhabi meÅŸrep bir kılığa bürünen, diÄŸer taraftan da sahip oldukları televizyon kanallarında kadın sanatçılara çalgılı çengili programlar yaptıracak kadar dünyevileÅŸmekte hiçbir beis görmeyen, keza bir taraftan hurafe ve menkıbe edebiyatını sahih din olarak takdim eden, diÄŸer taraftan da son dönem Ä°slam dünyasında Muhammed Abduh ve ReÅŸid Rıza’dan Seyyid Kutub ve Muhammed Hamidullah’a kadar birçok deÄŸerli ilim-fikir adamını son derece ağır ifadelerle tahkir, tezyif, hatta kimi zaman tekfir edebilecek düzeyde Harici meÅŸrep bir kimliÄŸe bürünebilen “Seadet-i Ebediyye” zihniyetinin kendine saÄŸladığı imkânla saÄŸa sola saldırıp duruyor.
Kendi iÅŸini avukata havale edip sırf baÅŸka insanların iÅŸleriyle meÅŸgul olmayı ve o insanlar hakkında dedikodu yapmayı kendine vazife edindiÄŸi anlaşılan bu ÅŸahıs da Ä°lahiyat ve Ä°lahiyatçılığın anonim bir meslek dalı hâline geldiÄŸini fark ettiÄŸinden ve aynı zamanda bu mesleÄŸin popülerlik saÄŸlama katsayısı özellikle son zamanlarda oldukça yüksek göründüÄŸünden belli ki Ä°lahiyat alanına dalmaktan kendini alamamış… HoÅŸ, artık Ecdat edebiyatı, Kayı hikâyesi gibi konular geçen yıllarda olduÄŸu gibi pek ilgi çekmiyor… Åžayet popülarite virüsü size bulaÅŸmışsa ne yapıp edip geniÅŸ ölçekte ilgi çeken konular bulmanız ve o konularda ehliyet/liyakat sahibi olmasanız dahi ahkam kesmeniz bir bakıma kaçınılmaz hâle geliyor.
Pespaye köÅŸe yazısında ilk sıraya ismimi koyup ÅŸahsımı hedef alan ve benimle birlikte diÄŸer birçok Ä°lahiyat hocasını Kur’an’a saygısızlıkla suçlayan muhbir yazar hiç utanıp sıkılmadan “FETÖ’nün kucağına da çocuklarımızı zamanında bunlar taşıyordu” diyebiliyor. Bu ifadenin sahibi aklı sıra muhbirlik yaparken, baltayı taÅŸa vurduÄŸundan habersiz görünüyor. Tam bu noktada kendisine, “17-25 Aralık sürecinde FETÖ hakkında herhangi bir ÅŸey yazıp çizdin mi? Yahut o süreçte FETÖ aleyhine tek söz söyleme cesareti gösterebildin mi?” diye sormak gerekiyor. Bu arada, 17-25 Aralık sürecinde “HaÅŸhâÅŸî” nitelemesi de dâhil olmak üzere FETÖ hakkındaki en ÅŸedit yazıların bu satırların yazarından çıktığını ve birbiri ardınca Star Açık GörüÅŸ’te yayımlandığını, keza FETÖ/PDY çatı davasındaki bilirkiÅŸi raporunun da yine söz konusu muhbir yazar tarafından “FETÖ’nün kucağına çocuklarımızı zamanında bunlar taşıyordu” diye iftira atılan ÅŸahsıma ait olduÄŸunu bu vesileyle hatırlatmak gerekiyor.
***
“Mustafa Öztürk, Ä°lhami Güler, Ömer Özsoy gibi Ä°lahiyat hocaları Kur’an ahkâmının geçerliliÄŸini sorguluyor” mealindeki sözde eleÅŸtirilerine karşı muhtemelen kendisinin de çok hürmet ettiÄŸi Ä°mam el-Mâtüridî’nin, “Bu ayette ictihad yoluyla Kur’an hükmünün nesh edildiÄŸine delil var” (Tevbe 9/60. ayetin tefsiri) ÅŸeklindeki ifadesi ile “Bu ayetteki hüküm insanların (müslümanların) ameli terk etmesiyle birlikte metruk (terk edilmiÅŸ) hale gelmiÅŸtir” (Mümtehine 60/10. ayetin tefsiri) ÅŸeklindeki ifadesini sayın muhbir yazara hatırlatmak gerekiyor. Ayrıca söz konusu yazardan “Ä°mam el-Mâtüridî’nin Kur’an’a Saygısızlığı” gibi bir baÅŸlık altında okkalı bir yazı yazması da bekleniyor.
Kerim AK
Ekim 27, 2018 Cumartesi 12:16
"Suskunluğum asaletimdendir, Her lafa verilecek bir cevabım var.Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de adama bakarım adam mı diye?" Mevlana, bu ünlü sözlerini suskunluğun asalet olduğunu ve her söze yanıt vermediğini ifade etmek için söylemiş hocam neden takılırsın bu bilinç sahiplerine. İnsanların bilinç düzeylerindeki farklılıklar dolayısıyla sayısız kereler sözel kusurlarla karşılaşmak mümkündür. Bu alt iman bilincine karşı suskunluğunu korumak bir mana ifade etmiyor mu? Sizi 1 yıldır edebimle takip ediyorum tek eleştirilecek yönünüz bana göre yörenizi sürekli dile getirmeniz yoksa seni doğuran anaya kurban olurum.Not:Maalesef size ededsizce dil uzatan köylüm,ondan utanıyorum.Bu kadar cahil prof görmemiştim.