Kürsü
Taha Kılınç- Zâhid başkan
Follow @dusuncemektebi2
Taha Kılınç- Yeni Şafak
GeçtiÄŸimiz hafta boyunca gündem Cemal Kaşıkçı suikastı ve diÄŸer sıcak geliÅŸmelerle meÅŸgulken, bir vefat haberi -adeta varla yok arası- kulaklarımıza deÄŸip geçti. Kısacık metinde “Sudan eski Devlet BaÅŸkanı Abdurrahman Sivâr Zeheb, geçirdiÄŸi rahatsızlığın ardından 83 yaşında vefat etti” deniyordu, hayatına dair birkaç cümlelik özet eÅŸliÄŸinde. OrtadoÄŸu ve Arap coÄŸrafyasının en hareketli dönemlerden birini yaÅŸadığı ÅŸu günlerde, muhtemelen çoÄŸu kiÅŸi için, bu haberin herhangi bir önemi de yoktu. Oysa 18 Ekim’de ebedî âleme intikal eden bu yaÅŸlı adam, Ä°slâm dünyası açısından sembolik bir deÄŸer taşıyordu.
Sudan’ın orta kesimindeki çöl ÅŸehri Ubeyd’de 1935’te dünyaya gelen Abdurrahman Sivâr Zeheb, ilk eÄŸitimini doÄŸduÄŸu ÅŸehirde tamamladıktan sonra, 1956’da Hartum’daki askerî enstitüden mezun olarak ordu saflarına katıldı. Ordu içindeki rütbeleri rutin ÅŸekilde elde ederek yükselen Zeheb, kendilerine -tıpkı Mısır’daki meslektaÅŸları gibi- “Hür Subaylar” adını veren dokuz genç subay 25 Mayıs 1969’da ülke yönetimine el koyduÄŸunda, Ubeyd bölgesinin genel komutanlığı görevini yürütüyordu. Bu subaylardan biri, Sosyalist eÄŸilimli Cafer Muhammed Numeyrî, darbeden kısa bir süre sonra kendisini Sudan devlet baÅŸkanı olarak ilân etti.
Aynı dönemlerde birçok Arap ülkesinde de ÅŸahit olunduÄŸu üzere, Sudan ordusunda darbeden sonra karmaÅŸa ve kaos baÅŸ gösterdi. 39 yaşındaki Numeyrî, devlet içindeki dengeleri yeterince gözetemeyince, 19 Temmuz 1971’de HiÅŸâm Attâ liderliÄŸindeki bir grup asker tarafından devrilerek, devlet baÅŸkanlığı sarayına hapsedildi. BaÅŸkent Hartum sokaklarını ve bütün ülkeyi esir alan gerilim, birkaç gün sonra, Numeyrî’ye sadık askerlerin karşı darbecileri bastırarak kendisini esaretten kurtarmasıyla düÅŸürülebildi.
420 kilometre mesafedeki baÅŸkentte tüm bunlar olurken, Abdurrahman Sivâr Zeheb, komutanlığını yaptığı bölgeyi Attâ’nın askerlerine teslim etmemeyi baÅŸardı. Numeyrî’nin yeniden duruma hâkim olmasıyla, ülke yeni bir krizin kenarından da dönmüÅŸ oldu. Ama Zeheb için, kiÅŸisel bir sürgün döneminin baÅŸlangıcıydı bu. Karşı darbenin üyelerine gösterdiÄŸi direniÅŸe raÄŸmen, Sudan Devlet BaÅŸkanı Cafer Numeyrî, 1972’de Zeheb’i hiçbir gerekçe ileri sürmeden ve açıklama yapmadan görevden alarak ülkeden sınır dışı etti.
Abdurrahman Sivâr Zeheb, sürgün haberini alır almaz kendisini ülkesine davet eden Katar Emiri Halîfe bin Hamed Âl-i Sânî’nin isteÄŸiyle, Katar’a yerleÅŸti. Yûsuf el Karadâvî baÅŸta olmak üzere, çok sayıda siyasî sürgünün yerleÅŸim mekânı olan bu küçük Körfez ülkesi, o dönemde Ä°ngiltere’den bağımsızlığını yeni kazanmış, ayakları üzerinde durmaya çalışmakla meÅŸguldü.
Katar Emiri’nin baÅŸdanışmanlığına getirilen Zeheb, yaklaşık 10 yıl kaldığı Katar’da ülkenin güvenlik doktrininin hazırlanması ve güvenlik birimlerinin yapılandırılması gibi kritik vazifeler icra etti. Katar ordusunun teÅŸkili, polisle askerin birbirinden ayrılması ve kurumsal kimliklerinin oluÅŸturulması gibi birçok iÅŸte, Zeheb’in imzası vardı.
Abdurrahman Sivâr Zeheb tüm bunlarla meÅŸgulken, kendisini ülkeden sınır dışı eden Sudan Devlet BaÅŸkanı Numeyrî, içeride ciddi bir politik krizle karşı karşıyaydı. Yönetime el koymasının ardından giderek muhaliflere yönelik baskıyı artıran Numeyrî, bir yandan Mısır’la yakınlaşıyor, diÄŸer yandan da Sovyetler BirliÄŸi’nden koparak ABD’ye yanaÅŸmanın yollarını arıyordu. Bu süreçte örneÄŸi ve öncüsü, hiç ÅŸüphesiz ki Mısır CumhurbaÅŸkanı Enver Sedat’tı. Tarihler 1982’yi gösterirken, Numeyrî ülkede ipleri elden kaçırmak üzereydi. Protesto gösterileri, ekonomik kriz ve Mısır-Ä°srail yakınlaÅŸmasına verdiÄŸi açık desteÄŸin doÄŸurduÄŸu öfke nedeniyle Sudan sokakları kaynarken, Numeyrî ani bir kararla Abdurrahman Sivâr Zeheb’i göreve çağırdı.
Aldığı davete ÅŸaşıran Zeheb, Numeyrî’nin ciddiyetini teyit ettikten sonra Sudan’a geri döndü ve savunma bakanlığı görevini üstlendi. Ancak Sudan’daki durum içler acısıydı. Nihayet, 1985’te iktidara karşı halk ayaklanması kontrol edilemez bir hal alınca, Zeheb, kansız bir darbeyle yönetime el koydu. Devrik lider Numeyrî, birçok Afrika ülkesinde uygulanan pratiÄŸin aksine, idam edilmek yerine sürgüne gönderildi. Ancak, asıl sürpriz bundan sonra yaÅŸandı:
Darbeyi “alt kademedeki kontrolsüz subaylar yapmaya kalkışmasın diye” bizzat yönetmek durumunda kaldığını açıklayan Zeheb, tam bir yıl sonra, görevini sivillere devredeceÄŸini ve siyasetten de tamamen çekileceÄŸini duyurdu. Gerçekten de, “devlet baÅŸkanlığı” koltuÄŸuna oturmasından tam bir yıl sonra, 6 Nisan 1986’da koltuÄŸu seçilmiÅŸ baÅŸbakan Sâdık el Mehdî’ye devretti ve siyaseti de bıraktı. Zeheb, bu beklenmedik tavrıyla, “modern dönemde, Arap dünyasında gönüllü bir ÅŸekilde koltuÄŸundan ayrılan tek isim” olarak tarihe geçti.
Vefatına kadar bütün vaktini, 1980’de kurduÄŸu “Ä°slâmî Davet TeÅŸkilâtı”nın çalışmalarına hasreden Abdurrahman Sivâr Zeheb, sadece Sudan’da deÄŸil Ä°slâm dünyasının dört bir yanında hayır faaliyetlerine öncülük etti. TeÅŸkilâtın kurduÄŸu okullar, hastaneler, yetimhaneler, aÅŸevleri ve mülteci kampları, yüz binlerce insana sığınak oldu.
Arap kamuoyunda “zâhid baÅŸkan” (er-reîs ez-zâhid) lakabıyla anılan Abdurrahman Sivâr Zeheb, Ä°slâm dünyasında hiçbir askere ve ‘darbe lideri’ne nasip olmayacak çapta bir muhabbete ve sevgiye nail olarak, dünya imtihanını tamamladı. Rahmet olsun.
Henüz yorum yapılmamış.