Sosyal Medya

Kültür Sanat

Son Dede Korkut Bahaettin Karakoç

Recep Şükrü Güngör, 17 Ekim 2018 tarihinde aramızdan ayrılan şiirimizin Beyaz Kartal’ı Bahaettin Karakoç’u yazdı.



Türk edebiyatında "Dede Korkut" ve "Beyaz Kartal" olarak anılan ve yaÅŸayan son Dede Korkut olarak bilinen Bahaettin Karakoç, 17 Ekim 2018 günü 88 yaşında hayata veda etti.

 Onu, Ay Åžafağı Çok Çiçek’le tanıdık daha çok. Belki de “Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman” onun en bilinen zamanıydı. Kürsüde ak saçlı delikanlıydı, masada bilge, sofra aile reisiydi. Her görüÅŸmemizde bir genç edasıyla konuÅŸurdu. Vefatından önceki gün MaraÅŸ kitap fuarının açılışına katılmıştı; dostlarının eve gitmesi gerektiÄŸi uyarısına, ben iyiyim diyerek fuarda kalma isteÄŸini belirtecek kadar yiÄŸitlikten taviz vermeyen biriydi. Dürüst, samimi bir dili vardı.

CoÅŸkun akan dereler gibi akar ÅŸiiri. Gelenekle modern onda bir araya gelir ve yeni hayata uyan bir sentez ortaya çıkar. Çağın gerisinde kalmaz çaÄŸdaÅŸlaÅŸma uÄŸruna deÄŸerlerinden taviz vermez. Bahattin Karakoç, Türk ÅŸiirinin aksakalıydı, Dede Korkut’uydu, Beyaz Kartalı’ydı. Rahmetle anıyoruz. Bir güz mevsiminde yumdu gözlerini hayata, oysa ıhlamurlar çiçek açınca geçmek istiyordu o dar kapıdan:

ıhlamur çiçek açtığı zaman

ben güneÅŸ gibi gireceÄŸim her dar kapıdan

kimseye uÄŸramam ben sana uÄŸramadan

kavlime sadığım, sadığım sana

takvim sorup hudut çizdirme bana

ben sana çiçeklerle geleceÄŸim

ıhlamurlar çiçek açtığı zaman

Åžiirimizin yiÄŸit sesiydi

Åžiirimizin Türkmen DerviÅŸi Bahaettin Karakoç’a bugüne kadar “Türk ÅŸiirinin aksakalı”, “ÅŸiirimizin ak kanatlı kartalı”, “Türk Åžiirinin YaÅŸayan Dede Korkut’u”,  “Türkmen DerviÅŸi” gibi isimler verildi.

Åžiirimizin o yiÄŸit sesi Anadolu’nun uç beyi sayıldı. Bu gür sesli çaÄŸlayan için farklı yakıştırmalar, deÄŸiÅŸik isimlendirmeler yapıldı. Åžiirimizin karasevdalı beyaz saçlı delikanlısı, sanatıyla ve taviz vermeyen duruÅŸuyla, bükülen beline raÄŸmen her zaman yeni, her zaman genç, her zaman diri yaÅŸadı.

Onu ÅŸiir ÅŸölenlerinde dinlediyseniz yürekten gelen mısralarına kulak verdiyseniz ömrünüzün en bereketli zamanlarından birine sahipsiniz demektir.  KahramanmaraÅŸ’ın bu yiÄŸit evladı denilebilir ki Anadolu’da yaÅŸayan ÅŸâirlerin en verimlisidir. Bahaettin Karakoç’u bütün vasıflarıyla târif etmek kaleme sığmaz. Åžiir sanatı ayrı bir hayat, sohbeti farklı bir dünya, dostluÄŸu bambaÅŸka bir tat…

Şiire nasıl baktı?

Kendi ifadesi ile halk hikâyeleri okuyarak, âşık tarzı ÅŸiirler soluklanarak, edebiyat dünyasına edepli anakapı seçerek ÅŸiir dünyasını kurdu. Asla doÄŸuÅŸ çizgisine kilitlenip kalmadı. Türk ve dünya ÅŸiirinin seyir çizgisini çok iyi takip etti. KoÅŸtukça daha çok soluÄŸu arttı; ufukları geniÅŸledikçe daha yükseklerde uçmaya baÅŸladı. Bilgisi, birikimi arttıkça cesareti de arttı. Yeni biçimler, yeni söylemler geliÅŸtirdi ve etkilerden arınarak kendi üslûbunu pekiÅŸtirdi. Ne klasik tarzı yatsıdı, ne de modern ÅŸiire ÅŸaşı baktı.

Farklı mahlaslar kullandı. Ekinözlülü Âşık Rahmanî, Erzinli Gezgin Ozan, Özer SemercioÄŸlu, Said Yaylalı onun “kalem tutan,  dili lâf yapan bir türevi”dir. Baha Deliormanlı imzasıyla da çok yazı yazdı. Sanat deÄŸeri yüksek, kültür ağırlıklı, oldukça iddialı ÅŸiirlerinde ise daima gerçek adını kullandı.

Kendine özgü dili

1960 sonrası Türk ÅŸiirine eserleri, üslubu, ÅŸiir anlayışı, kiÅŸiliÄŸi ve ÅŸiiri ayaÄŸa kaldırma bilinciyle damga vurmuÅŸ bir ÅŸairdir o. Bahaettin Karakoç, ÅŸiirlerinde kullandığı biçim, üslup ve imgeleri itibariyle günümüz Türk ÅŸiirinin sesini ve nabzını yakalamıştır. Anadolu Türk kültürüyle mayalanmış olan ÅŸiir geleneÄŸini modern bir anlayışla yeni ÅŸartlarda yorumlayarak günümüz insanının algısına ve beÄŸenisine sunmuÅŸ, iz bırakan bir ÅŸair olmuÅŸtur.

Åžiirlerinde aÅŸk ve tabiat temalarını çok iÅŸleyen Karakoç, taÅŸrada yaÅŸamasına raÄŸmen merkezlerde de kabul görmüÅŸtür. Türkçemizin ses bayrağı olmuÅŸ, onun zenginleÅŸmesine katkıda bulunmuÅŸtur. Millî ve manevî deÄŸerlerimize baÄŸlı, inançlı, hayat çizgisinde kırık ve eÄŸrilik bulunmayan, inandığı gibi yaÅŸayan; yaÅŸadığı gibi de yazan kiÅŸiliÄŸiyle sanat dünyasında büyük saygı uyandırmıştır.

 O, bir ÅŸiirinde “Kartalca yaÅŸayıp ölmek isterim” diyerek duruÅŸunu, ÅŸiir anlayışını, yüreÄŸindeki aÅŸkı, gözlem gücünü ortaya koymuÅŸtur. Ak saçlarıyla, edebiyat dünyasında “ÅŸiirimizin beyaz kartalı” unvanını alarak ÅŸiir dünyamızda önemli bir üne kavuÅŸmuÅŸtur.

Hatıralarını yazıp yazmayacağını soran bir araÅŸtırmacıya onun cevabı hayli ilginçtir: “Hâtıralarını yazmaya henüz fırsat bulamadım. Çok doluyum. Bunları yazıp gün ışığına çıkarmadan ölürsem gözlerim açık gider. Galiba artık acele etmem gerekiyor. Yazacağım inÅŸallah. Benim yazacaklarım salt beni deÄŸil, herkesi ilgilendirir, edebiyat dünyamızın hakkını artık teslim etme vaktidir.”

Şiirlerinin başında aşk var

AÅŸk yaÅŸanır, anlatılmaz, dedi ama aÅŸkı anlatmak için olaÄŸanüstü bir gayret gösterdi. Yüzlerce aÅŸk temalı ÅŸiir yazdı ama bu konudaki nihai ÅŸiirini henüz yazmadığını söylemiÅŸtir. “AÅŸktır hayatımın özgül ağırlığı”, “AÅŸk ile piÅŸmiÅŸlerin kapısında aşınmayan eÅŸik benim”, “Beni boÄŸarsa sevgisizlik boÄŸar / Sevgi ışık ışık diriltir” diyen ÅŸairin sanatının özünü aÅŸk oluÅŸturur.

AÅŸkın darasını düÅŸsem özümden

Kuru ömrüm bir avuç kül görünür

Karakoç ÅŸiirlerinde hem insana, hem de Allah’a duyduÄŸu aÅŸkı dile getirir. AÅŸk ÅŸiirlerinin çoÄŸunda kime seslendiÄŸini hemen kavramak mümkün deÄŸildir. Hele de ilahî aÅŸkı iÅŸleyen ÅŸiirlerinde sevgili ilk bakışta beÅŸeri duyguyla baÄŸlanılan bir sevgili hissini uyandırır.

Yaşamı da şiirine dahildir

ÇocukluÄŸunu, gençliÄŸini, memurluÄŸunun büyük bir kısmını Anadolu’nun bozkırında, daÄŸlarında, yaylalarında, köy ve kasabalarında geçirmiÅŸ olan ÅŸairin gerek kiÅŸiliÄŸinin, gerekse sanatının oluÅŸmasında kırsal hayatın büyük etkisi olmuÅŸtur. KahramanmaraÅŸ, onun ana coÄŸrafyası olmuÅŸ, MaraÅŸ onunla bir mısraa dönüÅŸmüÅŸtür.

Åžehir hayatının insanı bunaltan gürültülü ortamından tabiatın özgür kucağına sığınarak nostalji yaÅŸayan Karakoç’un en fazla iÅŸlediÄŸi temalardan biri tabiattır. ÖÄŸrencisi Yasin MortaÅŸ’la MaraÅŸ daÄŸlarını adım adım dolaÅŸmış, her çiçeÄŸin kokusunu özüne çekmiÅŸ, her zirveden Anadolu’ya oradan da dünyaya bakmıştır.

MaraÅŸ’ın bütün tabiat özelliklerini ÅŸiirine taşıyan Karakoç’ta tabiat bazen baÅŸlı başına bir tema, bazen de ÅŸiirlerinde duygularını ifade etme aracıdır. Åžiir kitaplarının adları bile tabiatın çaÄŸrışımlarını barındırır.

ÇocukluÄŸunu KaracaoÄŸlan, DadaloÄŸlu, KöroÄŸlu ÅŸiirlerini, halk hikâyelerini okuyarak; daÄŸların temiz havasını teneffüs ederek; çiçekleri koklayarak, kuÅŸların sesini dinleyerek, gündüz güneÅŸin dağın sırtından doÄŸup burnundan batışını izleyerek geçiren Karakoç için daÄŸların çok ayrı bir yeri vardır. MaraÅŸ’ta kaldığı zaman diliminde onu her aradığımızda daÄŸ gezisinde buluyorduk ve bu ileri yaşında cesaretine hayran kalıyorduk.

O, Türkiye’ye sevdalıydı:

Alınyazım, yavuklumsun Türkiye’m

Özüm esrir kalbim sende atanda

Ülkemizin diline, kültürüne, dinine, insanına, tabiatına kısacası bu toprağı yurt yapan özüne sevdalıydı.

Biyografisinden kısa kısa

Elli sonrası memleket ÅŸairlerinin sevilen, sayılan isimlerinden olan Bahaettin Karakoç, KahramanmaraÅŸ’ın Elbistan ilçesinde doÄŸdu. Varlıklı ve eÄŸitimli bir aileye mensup olduÄŸu için çocukluÄŸu kitaplarla iç içe geçti. Ä°lkokulu Ekinözü ilçesinde, ortaokulu Adana-Düziçi ve Ankara-HasanoÄŸlan Köy Enstitülerinde tamamladı. Daha Ä°lkokul üçüncü sınıfta iken Kur’an okumayı öÄŸrendi. Söze süs katma sanatı olan ÅŸiir yolculuÄŸuna da bu yıllarda çıktı.

Bahaettin Karakoç’un memurluk hayatı 29 AÄŸustos 1944 tarihinde baÅŸladı. Otuz iki yıl saÄŸlık memuru olarak çalıştıktan sonra memuriyetten emekliye ayrılıp ÅŸiirin emrinde çalışmaya baÅŸladı.

AskerliÄŸini Ä°stanbul’da yedek subay olarak yaptı. Dördü kız, beÅŸi erkek olmak üzere dokuz çocuk sahibidir.

Karakoç üstat ilk ÅŸiirini 1942’de Yurt gazetesinde yayınladı. Bu ÅŸiirle altmış üç yıl sürecek olan ÅŸiir yolculuÄŸu baÅŸladı. 1960 yıllarına dek dergilerde yayınladığı ÅŸiirlerini kitaplarına dahil etmedi. Åžiir sanatına asıl adımını 1973’te yayınlanan Seyran kitabıyla attı. Bu eserle üslûbu belirmeye baÅŸladı.

ÅžairliÄŸi ile tanıdığımız Karakoç üstat, 1962’de AkÅŸam gazetesiyle Türk Kadınlar BirliÄŸi’nin birlikte organize ettiÄŸi ulusal edebiyat yarışmasında hikâye dalında “Ä°sa ile Ä°shak” isimli hikâyesiyle ikincilik ödülü aldı.

1983’te Kayseri Sanatçılar DerneÄŸi tarafından yılın ÅŸairi seçildi.

1986’da “Bir Çift Beyaz Kartal” kitabıyla ÅŸiir dalında Türkiye Yazarlar BirliÄŸi ödülüne layık görüldü. Aynı yıl otuz yedi sayı çıkardıktan sonra kapatmak zorunda kaldığı Dolunay Sanat ve Edebiyat Dergisi’ni yayın hayatına kattı. Derginin ardından on altı yıl süren “Geleneksel Dolunay Åžiir Åžölenleri”ni gerçekleÅŸtirdi. Bu zaman zarfında kurduÄŸu Dolunay Yayınları’yla genç yazar ve ÅŸairlere edebiyat yolculuÄŸunda öncülük etti.

1989’da Kültür Bakanlığı’nın isteÄŸi üzerine, Strugua Uluslararası Åžiir AkÅŸamları Festivali'nde, Türkiye’yi temsil etti.

1991’de Diyanet Vakfı’nın düzenlediÄŸi münacat yarışmasında “Beyaz Dilekçe” isimli ÅŸiiriyle birincilik ödülü aldı.

1993’te Türkçenin Uluslararası 2.Åžiir Åžöleni için gittiÄŸi Kazakistan’ın baÅŸkenti Almaatı’da “Büyük Abay Ödülü”ne layık görüldü. Törenin ardından kendine “UzunaÄŸaç Kolhozu”nda at hediye edildi ve Çapan giydirildi.

1997’de Malatya BüyükÅŸehir Belediyesinin, “Malatya” konulu ÅŸiir yarışmasında birincilik ödülü aldı.

Dergiler onunla ilgili özel sayılar hazırladı. 1998’de Seviye dergisi, altıncı sayısını “YaÅŸayan Türk Åžiirinin Dede Korkutu Bahaettin Karakoç” üst baÅŸlığı ile çıkardı. 2003’te Mefkûre dergisi 11. sayısını “Türk Åžiirinin YaÅŸayan Aksakalı” baÅŸlığı ile Bahaettin Karakoç özel sayısı olarak hazırladı. 2003’te Türk Edebiyatı dergisi 357. sayısını “Åžiirimizin Yüz Akı Bahaettin Karakoç” baÅŸlığıyla üstada yer verdi.

2003’te Türkiye Yazarlar BirliÄŸi 25.yıl faaliyetleri yaÅŸayan yazarlara saygı kapsamında "Åžehrin Kapılarındaki Åžair Bahaettin Karakoç ve Türk Åžiirinin Çeyrek Asrı” baÅŸlığı adı altında program düzenledi.

2004’te Tarsus Belediyesinin desteklediÄŸi “KaracaoÄŸlan Åželâle Åžiir AkÅŸamları” programında “KaracaoÄŸlan Onur Ödülü”ne Bahaettin Karakoç layık görüldü.

2008’de ESKADER tarafından ödüle layık görüldü.

2009’da KahramanmaraÅŸ il özel idaresi tarafından ödüllendirildi.

2011’de Evliya Çelebi ödülünü aldı.

2012’de KahramanmaraÅŸ Kültürüne Hizmet Ödülü ve Türk Åžiirine Hizmet Ödülünü aldı.

2014’te Sütçü Ä°mam Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanı verildi.

ÇeÅŸitli üniversitelerde ÅŸair ve sanatıyla ilgili çok sayıda bitirme ve yüksek lisans tezleri yapıldı. Onlarca ÅŸiiri yabancı dillere de çevrildi.

Åžiir, hikâye ve yazıları Hisar, Varlık Yıllığı, Türk Edebiyatı, Dolunay, DoÄŸuÅŸ Edebiyat, Milli Kültür, Kültür ve Sanat gibi birçok edebiyat dergisinde yayınlandı. Ä°lk dönemlerde halk ÅŸiirine daha yakın duran ÅŸiir anlayışını son dönemlerinde modern tarza yaklaÅŸtırıp kendine has bir çizgi oluÅŸturdu.

Åžiiri kendi hayatının usaresi olan Bahaettin Karakoç, kendine özgü bir tarz yaratarak kaleme aldı dizelerini.

Sadık Kemal Tural, Bahaettin Karakoç’un sanatı hakkında “Bahaettin Karakoç kırk yıllık ÅŸiir maceramızın dünyasında kendi ÅŸiir tekkesinin ÅŸeyhidir, der.

Ahmet Bican Ercilasun, ”Karakoç ÅŸiirde altın arayıcısıdır ve fakat yalnız altın arayıcısı deÄŸil, o bir dil kuyumcusudur da. Ay’ı, güneÅŸi dağı, düzü, geceyi, gündüzü bir mücevher halinde bize sunar ve müthiÅŸ bir söz virtüözüdür.” der.

Åžairin kitaplarını Nar yayınları topluca yayınladı. Bütün ÅŸiirleri, Beyaz Dilekçe, Bir Çift Beyaz Kartal, Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman, Kar Sesi isimleri altında beÅŸ kitapta bir araya getirildi.

Eserleri

Mevsimler ve Ötesi (1962)
Seyran (1973)
Sevgi Turnaları (1975)
Ay Åžafağı Çok Çiçek (1983)
Kar Sesi (1983)
Zaman Bir Beyaz Türküdür (1984)
Ä°lkyazda (1984)
Bir Çift Beyaz Kartal (1986)
Menzil (1991)
Uzaklara Türkü (1991)
GüneÅŸe Uçmak Ä°stiyorum (1993)
Åžiir Burcunda Çocuk (Antoloji- H. Özbay ve M. Tatçı ile beraber–1993)
Beyaz Dilekçe (1995)
GüneÅŸten Öte (1995)
Dolunay Åžiir Güldestesi (1996)
Leyl ü Nehar AÅŸk (1997)
AÅŸk Mektupları (1999)
Ay Işığında Serenatlar (2001)
Sürgün Vezirin AÅŸk NeÅŸideleri (2004)
Ben Senin Yusuf'un OlmuÅŸum (2006)
Barış ÇaÄŸrısı Åžiirleri-Dünya Barışına ÇaÄŸrı Grubu-MeneviÅŸ Yayınları (2009)

Gündemde Yine AÅŸk Var (2008)

 

Recep Åžükrü Güngör/Dünyabizim

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.