Sosyal Medya

Kültür Sanat

Batılı tarzda ilk antolojimiz: Nümûne-i Edebiyât-ı Osmâniyye

Nümûne-i Edebiyât-ı Osmâniyye, Ebüzziya Tevfik Bey tarafından Yeni Osmanlıların kaleme aldıkları yazılardan derlenen bir seçki. Ebüzziya Tevfik bu kitabı, Malta’da sürgündeyken hazırlamış.



Özellikle son yıllarda Osmanlı tarihini her daim bizimle beraber olan ve tarihten öte bugünde olan bir ÅŸey gibi düÅŸünsek de, içine girmeye baÅŸladığımızda aslında arada birçok kırılmalar, farklar ve aşılması güç mesafeler olduÄŸunu fark etmemiz kaçınılmaz.

Bir gecede cahil kalma durumu, sorguya ve detaylandırmaya muhtaç bir mevzu olsa da yine de pek çok noktada bunu bizim hissetmemiz ve sanki bugün oluyor gibi yaÅŸamamız mümkün. Konu sadece, dil bilip bilmemek, isim bilip bilmemek deÄŸil, söylenen sözün, yapılan eylemin ortaya çıktığı ortamı, insanları ve hayat algısını anlayamamak meselesi. Dolayısıyla okullarda Arapça ya da Osmanlıca öÄŸretmekten öte çözmemiz gereken problemler olduÄŸunu ifade etmemiz gerekiyor.

Buna benzer sıkıntılar ile yüzleÅŸtiÄŸim bir vakitte, bir ÅŸeyler ararken bugünden geriye doÄŸru edebiyata dair bilgimi kontrol etmem gerekti. Bugünden geriye doÄŸru giderken insanlar ile, kitaplar ile, olaylar ile karşılaÅŸtığımda, zaman uzaklaÅŸtıkça arama giren bir mesafe dikkatimi çekti. Metinleri, isimleri bir ÅŸekilde bilsem de, aÅŸina olsam da hatta bazılarını gerçekten sevdiÄŸimi düÅŸünsem de, koca bir duvarın varlığını yüzümde hissettim. 80’lere, 70’lere, 60’lara dair bildiÄŸim literatürün, bildiÄŸim yönlerini deÄŸil, bana yabancı olan yönlerini gördüm. Fakat esas ilgilendiÄŸim konu Osmanlı son dönemi olduÄŸu için isimler ve eserler, atıyorum Muhammed Hamidullah’tan, Seyyid Kutub’dan, Namık Kemal’e, Ziya PaÅŸa’ya evrildi. “Vatan Yahut Silistire” ya da “Terkib-i Bend” gibi eserler bana ne söylüyor da, ben bunların isimlerini ve önemlerini biliyorum? Daha önemlisi kendi dönemlerinde okuyanlarına ne söylüyorlardı?

Düzyazı örneklerini toplamış

Böyle bir zamanda kütüphanede Ebuzziya Tevfik’in bir kitabına rastladım: Numune-i Edebiyat-ı Osmaniyye tam olarak aradığım kitap. Ebuzziya Tevfik, Osmanlıca düzyazı örneklerini derlemiÅŸ. Tabii ki kendi dönemi ağırlıkta… Ama bizim için ne fark eder, bir metnin 15. yüzyıl ya da 19. yüzyıl olması arasındaki farka dair en ufak bir fikrimiz yok ki? Bırakalım bunlardan zevk almayı…

Bu kitabı okumanın da ötesinde kitabın muhakkak bugün de eriÅŸilebilir olması gerektiÄŸi düÅŸüncesine kapıldım ve ümitsizlikle kitap sitelerine baktığımda, DBY yayınlarıtarafından basılmış olduÄŸunu fark ettim.

DBY Ajans’ın ismine daha ziyade kitap künyelerinde, tasarım baÅŸlığı altından aÅŸinayım fakat bir yayınevi olduÄŸunu o güne kadar nedense fark etmemiÅŸim. Dahası, son dönem Osmanlı edebiyat metinlerinden, edebiyat ve dil öÄŸrenimine dair metinlerinden hatta hatıratlarından haberdar deÄŸildim. Büyük kayıp. Bu vakitten itibaren ilgi ile takip ettiÄŸim yayınevleri arasında yerini almış durumda. Seçtikleri eserler ve eserlerin tasarımları için tek kelime ile ÅŸahane diyebilirim... Umarım her biri karşılıklarını fazlası ile bulurlar…

Malta sürgününde derlenen bir eser

Nümûne-i Edebiyât-ı Osmâniyye: Osmanlı Edebiyatı Düzyazı Antolojisi, merkezinde Yeni Osmanlıların metinleri olan bir seçki. Derleyeni ise, yine Yeni Osmanlıların yayıncısı olarak tanımlayabileceÄŸimiz Ebüzziya Tevfik Bey. Ebüzziya Tevfik bu kitabı, Malta’da sürgündeyken derlemiÅŸ. Ve kitap, Batılı türde ilk antoloji eseri olarak kabul ediliyor. Yayınlandığında ülke sathında olduÄŸu gibi, yabancı araÅŸtırmacılar tarafından da büyük bir ilgi görmüÅŸ.

2015 yılında yayınlanan eser, yayına hazırlayan Furkan Öztürk’ün eseri ve önemini anlattığı bir yazı ile baÅŸlıyor. Sonrasında ise bir sayfasında Arap harfleri bir sayfasında Latif harfleri olmak üzere metne baÅŸlıyoruz. Burada kullanılan kâğıda, renkli baskıya, latinize metindeki vurguların okunuÅŸu akıcı hale getirdiÄŸine vurgu yapabilirim sanırım.

Kitap Ebüzziya’nın takdimi ile baÅŸlıyor, “Ashâb-ı Mütaleaya” baÅŸlıklı yazı, muhtemel itirazları en başından göÄŸüsleyerek, klasik dönemden az, bugünden çok yazı seçmelerinin kasıtlı bir tercih olduÄŸuna dair vurgu yapıyor. Kitabın içeriÄŸinde ise Sinan PaÅŸa, Naima, Nedim, Koçi Bey, Hakkı PaÅŸa gibi isimlerden sonra esas yükünü tutan Tanzimat ve sonrası isimlerin yazıları baÅŸlıyor; ReÅŸid PaÅŸa, Fuat PaÅŸa, Edhem PaÅŸa, Ziya PaÅŸa, Sadullah PaÅŸa ve dönemin en önemli ismi olarak anabileceÄŸimiz Namık Kemal’in yazıları.

Böyle bir çalışmanın yapılmasını Namık Kemal istemiÅŸ

500 sayfaya yakın tutan kitabın, 200 sayfasının Kemal’in yazılarından oluÅŸmasını tesadüf olarak anlayamayız muhakkak ki. Furkan Öztürk’ün yorumu ile, kitabın derlenmesi de zaten, Namık Kemal’in bir yazısında böyle bir kitabın derlenmesine dair lüzuma iÅŸaret etmesi sebebiyle gerçekleÅŸiyor.

Kitapta Ebüzziya metinleri teker teker deÄŸerlendirmese de, ele aldığı isimlere dair kısa-uzun bilgiler vererek bir giriÅŸ yapıyor, sonrasında metinlere dair genel bir bilgi vererek alıntılara geçiyor.

Kitabın metinlerini teker teker ya da parça parça ele almak pek mümkün deÄŸil, bu nedenle bu faslı okura bırakmak en iyisi. Fakat bu kitabın, 19. yüzyılın ikinci yarısına damgasını vurmuÅŸ bir akımın içinden, doÄŸrudan dönemin insanlarına, okurlarına ve tartışmalarına binaen seçilmiÅŸ metinlerden oluÅŸtuÄŸunu tekraren vurgulamak istiyorum. Zira bu tercihler muhakkak bugünün edebiyat tarihçilerinin bakışından farklı olacaktır.

Not: Kitabın sunuÅŸ ve içindekiler kısımlarına ÅŸu linkten ulaÅŸmak mümkün: https://www.dby.com.tr/u/dby/docs/n/u/numuneiedebiyyatiosmaniyye-tanitimkopyasi-1492595483.pdf

 

Mehmet Erken/Dünyabizim

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.