Sosyal Medya

Kürsü

İsmail Kılıçarslan: Andımız gibi ırkçı bir metnin çocuklarımıza okutulmasına karşıyım

İsmail Kılıçarslan- Yeni Şafak



Cumartesi gün, 2. Batman Kitap Fuarı’nın konuÄŸu olarak kadim dostum Muhammed Berdibek ile ÅŸehirdeydik. Yaklaşık 1,5 saat süren çok hoÅŸ bir konferans gerçekleÅŸtirdik Batmanlılarla. Ayakta durmaya zorlanacak kadar hasta olmama raÄŸmen günün sonunda “iyi ki geldim” dediÄŸim bir güzellik hissiyle doluydum.
 
Konferansta yaÅŸanan bir durum hariç…
 
Bir genç kız “ben etnik olarak Kürdüm. Her sabah andımızı okuyarak büyümek çok tuhaftı. Siz andımız hakkında ne düÅŸünüyorsunuz?” diye sorunca bir baÅŸka dinleyici mikrofonu kapıp “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaÅŸlık bağıyla baÄŸlı herkes Türk’tür. Andımızdan rahatsız olmamalısınız” dedi.
 
Benim cevabım ÅŸöyle oldu: “Etnik olarak yarısı Kürt yarısı Türk biri olarak Türk olmaktan gurur duyduÄŸumu söylemeliyim. Dolayısıyla ‘Türk tanımı’ bence etnik bir tanım deÄŸildir. Andımız gibi Türk tanımını bir etnisiteye indirgeyen ırkçı bir metnin çocuklarımıza okutulmasına ise karşıyım.”
 
Hem vakit darlığından hem de salonda gerginlik çıksın istemediÄŸimden meseleyi bu cümlelerle cevaplamakla yetindim. Ancak burada biraz daha açmak isterim.
 
Benim andımız metnine temelde karşıtlığım dönemin Avrupası’nda yükselen faÅŸist dalgaya öykünerek kaleme alınmış ırkçı bir metin olmasından kaynaklanır. Türklük meselesini ırka, etnisiteye dayalı daracık bir kavram haline getiren bu metnin en sorunlu gördüÄŸüm cümlesi ise -sonradan metinden kaldırılan- “Ey bugünümüzü saÄŸlayan ulu Atatürk” cümlesidir.
 
Türkiye’nin 1930’lu yıllardan bugüne en büyük sorunu, son derece eklektik ve zorba bir ideolojik yönelim olan Kemalizm’dir. KurduÄŸu vesayet düzeniyle “makbul vatandaÅŸ” tanımı dışında kalan tüm toplumsal kesimleri hizaya getirmeyi marifet sayan Kemalizm tüm toplumsal kesimleri “eÅŸit yurttaÅŸ” saymayı reddettiÄŸi sürece de bu görüÅŸüm deÄŸiÅŸmeyecektir.
 
Görünen o ki yılın 2018 olması, Kemalist vesayet konusunda hiçbir ÅŸeyi ortadan kaldırmamıştır. Çirkin bir heyula gibi tepemizde dikilen Kemalizm, her fırsat bulduÄŸunda temelinde var olan “ayrımcılık” yaklaşımını üzerimize boca edecektir.
 
Yeri geldi söyleyeyim. Sosyal medyada ÅŸurada burada dolaşıma sokulan ve “Müslümanım” diye baÅŸlayan alternatif andımız metinlerine ise sadece kahkahalarla gülmekle yetiniyorum. Kemalizm yerine Kemalizm ihdas etmeye çalışana gülünür çünkü sadece. Zorunlu din dersine niçin karşıysam andımıza da o sebeple karşıyım anlayacağınız.
 
Türkiye bir ülkedir. Türkiye’ye vatandaÅŸlık bağıyla baÄŸlı insanların Türk olmak gibi bir mecburiyetleri olmadığı gibi “kendilerini Türk hissetmek” gibi bir mecburiyetleri de yoktur. Müslüman olmak meselesinde de bu böyledir. Ve benim de yürekten katıldığım “Türk Müslümandır” ve “Türklük kanla deÄŸil kâfire karşı koyma cesareti ile belirlenen bir kavramdır” önermeleri bu durumla asla çeliÅŸmez.
 
15 Temmuz gecesi ölmeyi göze alarak benimle yan yana kâfire karşı koyan Suriyeli, Nijeryalı insanların Türkiyeli olup olmamaları önemsizdir böylece. Onlar, sosyolojik tanım gereÄŸi Türk’türler benim için.
 
Dağılmasın mesele… Kemalist vesayet düzeneÄŸi diyoruz deÄŸil mi? Anıtkabir’de Atatürk’e hakaret eden kızı hatırlayacaksınız. Hemen içeri aldılar. Aylarca yattı. Sonra mahkûm oldu ama cezası ertelenerek serbest bırakıldı. Çünkü yasa var bununla ilgili. Yani hukuk, Atatürk’ü koruyor. Bence ne Atatürk ne de baÅŸkası yasayla korunamaz ama bu bahsi diÄŸer.
 
Kemalizm’in “makbul vatandaÅŸ” tanımına cuk diye oturan bir öÄŸretmenle tanıştırayım sizi. Adı Kadriye Kaya Åžerbetçi. Bir rakı sofrası fotoÄŸrafının altına ÅŸunu ÅŸöylece yazmış: “Masaya oturduÄŸu halde içmeyenlerden mezenizi esirgemeyin. Biz, onları (size) ÅŸoförlük etsin diye gönderdik. Åžüphesiz ki (onlar) sizi çevirme gazabından koruyacak olanlardır, ama (siz) bunu göremezsiniz. Çevirme Suresi 56-57”.
 
Tabii ki Anıtkabir’deki kız örneÄŸinde olduÄŸu gibi tutuklamadılar Åžerbetçi’yi. Hatta Milli EÄŸitim Bakanlığı bir soruÅŸturma da açmış deÄŸil bildiÄŸim kadarıyla. Açar mı, onu da bilmiyorum. Fakat bir ÅŸey biliyorum. Anıtkabir’deki kızın ettiÄŸi hakaretler Åžerbetçi’nin ettiÄŸi hayasızlığı yanında tüy hükmünde kalır.
 
Ä°ÅŸte benim “Kemalist vesayet” dediÄŸim tam da budur. “Makbul vatandaÅŸ tanımı” dediÄŸim tam da budur. Kemalist vesayetin şımarık bir dışavurumundan ibaret olan andımızla bilmem neyle uÄŸraşıp durmak yerine, bu vesayetin kendisiyle uÄŸraşıp kökünü kurutmadan “muasır medeniyetler seviyesi”ne çıkmamızın bir yolu yoktur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.