Sosyal Medya

Kürsü

İbrahim Kiras- 'Andımız'ı okusak da mı 'millet' olsak

Ä°brahim Kiras- Karar



Dışarıdan bakıldığında fazlasıyla düz görünüyor olabilir ama aslında “Andımız” meselesi gerçekten çok karmaşık bir mesele. Neredeyse Türkiye’nin bütün meselelerinin ifadesiymiÅŸçesine karmaşık.
 
Tabii yalnızca dışarıdan bakıldığında düz görünüyor deÄŸil, düz bakmayı tercih edenlere de düz görünüyor bu konu. Ama düz deÄŸil. Baktığınız yerden göründüÄŸü gibi de deÄŸil aslında.
 
Çünkü algılarla, deÄŸer yargılarıyla, kültürel kodlarla, kitle psikolojisiyle, toplumsal kimlik duygularıyla ilgili bir konu bu.
 
Unutmayın ki bizim toplumuzda herkes kendi kimliÄŸine ve deÄŸerlerine yönelik bir saldırı algısına sahiptir.
 
Dolayısıyla farklı etnik kimliklere sahip bazı Türk vatandaÅŸlarının “ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü kendi etnik kimliklerinin inkârı veya aÅŸağılanması olarak görmeleri hiç ÅŸaşırtıcı deÄŸil. Ä°nsanlarımızın zihninde etnik kimlik-milli kimlik ayrımının olmayışı kendi suçları deÄŸil. Toplumsal geliÅŸmiÅŸliÄŸimizin seviyesiyle ilgili bir durum bu. MilletleÅŸme sürecini tamamlamamış olmamızla. Üstelik resmî söylemde bile çoÄŸu zaman Türk adlandırmasını etnik kökene baÄŸlamakta bir beis görülmemiÅŸ olmasıyla...
 
Dolayısıyla bazı Türk vatandaÅŸlarının “Andımız”a etnik hassasiyetlerle itiraz etmesi sosyolojik realitemizin tezahürü sayılmalı.
 
Buna mukabil, baÅŸka bazı Türk vatandaÅŸları da okullarda “Andımız”ın okunmasına etnik kimlik hassasiyetleri gerekçe gösterilerek son verilmesini Türk adının ortak kimliÄŸimizin ifadesi olmaktan çıkarılması ve Türkiye’nin bölünmesi doÄŸrultusunda bir adım olarak görüyor. Bu kuÅŸkuyla, bu kaygıyla “Andımız”a sarılıyor.
 
Bu noktada okul çocuklarına her sabah asker gibi “hazırol”da and içirilmesinin -geçtiÄŸimiz yüzyılın başında herkese normal görünse de- bugünün medeni standartlarına uygunluÄŸunu pek sorgulamadan ve burasını fazlaca umursamadan... Görüntünün sakilliÄŸine, hatta uygulamanın bu haliyle aslında fayda getirmediÄŸine takılmadan... Metinle ilgili sorunları da fark etmeden veya fazlaca önemsemeden... Tabiatıyla kimin kaleminden çıkmış olduÄŸunu da hiç merak etmeden...
 
***
 
Atatürk’le ilgili bölümler metne 1980’lerde eklenmiÅŸ olsa da “Andımız” özü itibarıyla Atatürk döneminin eseri. Tartışılan “ne mutlu Türküm diyene” sözü de Atatürk’e ait. Atatürk’ü tarihî bir figür olmaktan ziyade birtakım deÄŸerlerin (laikliÄŸin, modernliÄŸin, kadın-erkek eÅŸitliÄŸinin vs...) simgesi olarak benimseyen vatandaÅŸlarımız da Andımız’ın kaldırılmasını Atatürk’e ve “Cumhuriyet deÄŸerleri”ne hakaret saydılar... AK Parti hükümetinin 2013’de “çözüm süreci” çerçevesinde attığı bu adımı o günden bugüne kabullenemediler. Åžimdi uygulamanın geri getirilmesinin en büyük destekçisi bu kesim.
 
***
 
Netice itibarıyla, toplumu tam ortadan ikiye bölen bir konu bu. Üstelik ikiye bölmekle kalmayan, birbirine düÅŸüren...
 
“Andımız okunmalı” diyenler “ırkçı, faÅŸist vs” suçlamasına maruz kalıyor; “artık okunmamalı” diyenler “Türk düÅŸmanı, vatan haini vs” oluyor. Kimse bir diÄŸerinin derdinin ne olduÄŸunu anlamaya çalışmıyor. Toplumun elitleri, yani aydınlar, sanatçılar, bilimadamları, siyasetçiler... toplumun tamamını olmasa bile mümkün olduÄŸunca geniÅŸ bir kesitini tatmin edebilecek bir çözüm bulunabilir mi bu konuda diye bir arayış içine girmeye yanaÅŸmıyorlar bile. Herkesin formasını giydiÄŸi bir takımı var. Herkes karşı kaleye gol atma derdinde; tribünlerden alkış alma peÅŸinde. Mahalleler arası futbol müsabakası yapılıyor. Önemli olan 90 dakika sonunda kimin galip geleceÄŸi...
 
Öyle olunca toplumsal barış, milli birlik falan kimsenin umurunda olmuyor.
 
***
 
Bu ÅŸartlar altında toplumdaki bir kesimin ÅŸikayetini çözmeye kalkıştığınızda diÄŸer bir kesimi rencide etmeniz iÅŸten deÄŸil. Bu noktada hangi tarafın haklı, hangisinin haksız olduÄŸuna hükmetmek çözüm getirmiyor.
 
Åžimdiki Danıştay kararı da sorunları çözmüÅŸ olmayacak. Åžikayetçiler yer deÄŸiÅŸtirmiÅŸ olacak yalnızca. Keza hükümet ÅŸimdi bu kararı uygulasa bir kesimin, uygulamasa öbür kesimin içindeki kırgınlık ve öfke büyüyecek. “Tek millet” olma iddiamız bir türlü gerçekleÅŸmeyecek.
 
Zaten sorunun da kaynağı burası. Millet olamama durumu. Sosyolojik anlamda milletleÅŸme sürecini henüz tamamlayamamış olmamız. Öyle olmasaydı birileri “ben Türküm!” diye avazı çıktığı kadar haykırmaya ihtiyaç duymayacaktı zaten. Öbürleri de “Türk de neymiÅŸ, ben Müslümanım. Bu kimlik bana yeter” veya “Ben Türk deÄŸilim ki, benim kendi etnik kimliÄŸim var” diye tepki göstermeyecekti.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.