Sosyal Medya

Güncel

Ümmet Suni Sınırları Aşıp Birbiriyle Tanışmalıdır

Sivas Özgür-Der Şubesi aylık konferanslarına başladı.



Ä°lk konferansın konuÅŸmacı Yeni Åžafak yazarı Taha Kılınç "Ä°slam CoÄŸrafyasında Son GeliÅŸmeler" konusunu anlattı.

Fidan YazıcıoÄŸlu Kültür Merkezi Ergün Göze Konferans Salonu'nda yapılan programa ilgi büyüktü.

Kendisi OrtadoÄŸu alanında araÅŸtırma yapan ve aynı zamanda Yeni Åžafak gazetesinde yazar olan Taha Kılınç'ın sunumunun özeti:

"Öncelikle OrtadoÄŸu kavramına getirilen eleÅŸtiriler üzerinde biraz konuÅŸmak istiyorum. Malum bu kavram Batılılar tarafında üretilmiÅŸtir. EleÅŸtirmek de hakkımız. Ama bunu yaparken neler öneriyoruz? 

Teklifimiz nedir? Bunun üzerinde ne kadar kafa yoruyoruz? 

Çünkü bir ÅŸeyi deÄŸiÅŸtirmek istiyorsak onun yerine konulacak ÅŸeyi de belirlemeliyiz. Ama bakıyorum eleÅŸtirenler olarak bir ÅŸey yapmıyoruz. Aynı konu Kudüs için verilen mücadelede de geçerlidir diye düÅŸünüyorum. Burada herkesin samimiyetinden ÅŸüphem yok. Lakin ortaya pratik olarak neler koyuyoruz? Ben elimden geleni yapıyor muyum? 

Mesela Kudüs veya Filistin'i ne kadar tanıyoruz? Bunun üzerine kaç kitap, makale ve araÅŸtırma okuduk? 

Öncelikle bizim ciddi bir özeleÅŸtiriye ihtiyacımız var. CoÄŸrafyamız bugün kan aÄŸlıyor. Her yerde katliam ve zulüm var. Elbette bunda kafirlerin rolü tartışılamaz çünkü kafir kafirliÄŸini yapacaktır.

Peki bizim kendi içimizdeki durum nedir? Birbirimizi ne kadar tanıyoruz veya Ä°slam coÄŸrafyasını ne derece biliyoruz? Bence bunların üzerinde ciddi ciddi duymalıyız.

Rabbimiz bize seyahat edin diyor.

Kur'an-ı Kerim'de bununla ilgili emirleri de okuyoruz ya da duyuyoruz. Åžunu da belirtelim bizim gezmeniz yemek içmek için olmaz/olamaz. Bizler Rabbimizin rızasını kazanmak için seyahat ederiz.

Kur'an bize özellikle OrtadoÄŸu dediÄŸimiz yerlere dikkat çekiyor. Zaten buralar 100 yıl önce Osmanlı toprağıydı. 1. Dünya Savaşı sonrası çizilen suni sınırlar bizi baÄŸlamaz/baÄŸlamamalıdır.

Kıymetli dostlar ben seyahat etmeyi severim. Bana nereleri gezelim diye sorduklarında.

Seyahat etmenin, yeryüzünde yol tepmenin ve yeni yerler tanımanın öneminden bahsedince, nereleri “mutlaka” görmek gerektiÄŸiyle ilgili sorular da geliyor doÄŸal olarak.

Bu noktada, herkes kendi bakış açısına, hassasiyetlerine ve önceliklerine göre çeÅŸitli cevaplar verebilir. Ben kendi seyahat tecrübelerim ve okumalarım çerçevesinde, “Bir Müslümanın 40 yaşından önce mutlaka ziyaret etmesi gereken beÅŸ coÄŸrafya” ÅŸeklinde bir liste belirledim. Cevap olarak bunu takdim ediyorum, sorulduÄŸu zaman.

Yaslandığımız kültürel arka planı kavramak, sürdürdüÄŸümüz tarihsel yürüyüÅŸün ana duraklarını fark etmek, nereden gelip nereye gittiÄŸimiz hakkında düÅŸünmek ve benliÄŸimizi saÄŸlam temeller üzerine yükseltmek adına, ÅŸuraları mutlaka adımlamamız gerekiyor: Kudüs, Kahire, Balkanlar, Endülüs ve Buhara-Semerkand. “Ä°ki yılda bir, buralardan birine seyahat” olarak planlasak, 10 yılda tamamlanacak bir hedef bu. Ä°mkân geniÅŸliÄŸi zuhur ederse, süre elbette daha da kısalabilir.

Kudüs, tarihin ve coÄŸrafyanın kilit taşı olarak, bir Müslümanın seyahatlerinin ana durağı, belki de baÅŸlangıç noktası olmalı. Kudüs’ü görmeden ve çözmeden ne OrtadoÄŸu, ne uluslararası dengeler, ne de Ä°slâm tarihi tam anlamıyla özümsenebilir. Kudüs ne kadar çabuk görülürse, ufkumuz da o kadar hızlı açılacaktır.

OrtadoÄŸu’ya mührünü vurmuÅŸ büyük Ä°slâm imparatorluklarının izlerini hâlâ taşıyan Kahire, günümüzdeki bütün “döküntü” görüntüsüne raÄŸmen, baÄŸrında cevherler barındıran bir ÅŸehirdir. Sokak sokak dolaÅŸmalı Kahire’yi. Åžu anda mevcut olan aksaklıklara (kalabalık, gürültü, temizlik eksikliÄŸi, siyasi sıkıntılar vb.) hiç takılmadan, “dünyanın anası” tabir edilen Kahire, derinlemesine ve çok yönlü olarak tahlil edilmeli.

Balkanlardaki izlerimiz, bugün birkaç ülkeye dağılmış halde duruyor. Dolayısıyla, hikâyenin tamamını okuyabilmek için, Balkanlarda birden fazla noktaya ayak basmamız ÅŸart. Yap-boz misali, manzaranın tamamını ancak bu ÅŸekilde görebileceÄŸiz.

Endülüs’te de, tıpkı Balkanlarda olduÄŸu gibi, hikâye geniÅŸ bir coÄŸrafyaya dağılmış durumda. Sadece Gırnata (Granada), Kurtuba (Cordoba) ve Ä°ÅŸbiliyye (Sevilla) gibi ana durakları deÄŸil, bunların arasındaki küçük durakları da gözetmek gerekiyor. Endülüs’ün Balkanlarla bir baÅŸka benzerliÄŸi de ÅŸu: Tek sefer, asla yetmiyor.

Nihayet, coÄŸrafyamızın merkeze uzak noktalarından Buhara-Semerkand da, asla ihmal edilmemesi gereken bir havza. Bu iki ÅŸehir ve çevresinde, hikâyemizin başına, ortasına ve sonuna dair muazzam atıflar var. O turkuaz kubbeler, altında ne hazineler saklıyor.

Sadece bu kadar mı? Elbette deÄŸil. Ama üzerine tarih tefekkürümüzü ve coÄŸrafya ÅŸuurumuzu bina edeceÄŸimiz manzaranın ana sütunları bunlar.

Ä°nsan bir kere yola düÅŸtü mü, önüne sayısız sürprizler çıkar. Buhara-Semerkand’ı ziyarete gidersiniz mesela, bir de bakmışınız, yolunuz Yeni Delhi’ye kadar uzanmış. Kudüs’ü ve Kahire’yi gördükten sonra, içinizde oluÅŸan OrtadoÄŸu’nun diÄŸer ÅŸehirlerini de muhakkak görme arzusunu artık bastıramazsınız. Kahire’de Åžiî Fâtımî Ä°mparatorluÄŸu’ndan kalma izlere göz gezdirirken, Ä°ran ve Irak’a karşı merakınız illa ki uyanır. BahsettiÄŸim beÅŸ ana coÄŸrafyanın, yanına-yöresine dikkatleri yöneltmek gibi bir özelliÄŸi de bulunuyor.

Mutlaka dikkatinizi çekmiÅŸtir: Listede Mekke ve Medine yok. Dinî vazifeler ve uhrevî sorumluluklar olduÄŸu için Mekke ve Medine’yi ziyaret, kapsam dışında. Harameyn’e yolculuk, herkesin kendi iç serüveni. Dışarıdan kimsenin müdahale edemeyeceÄŸi, yönlendiremeyeceÄŸi ve tüyo veremeyeceÄŸi kadar özel, kiÅŸisel ve ÅŸahsî bir çaba. Bu nedenle, Mekke ve Medine, listeye dâhil deÄŸil.

Yine, günümüzde Türkiye sınırları içinde olan bazı kadim ÅŸehirler de listede yok. Buralar, zaten ve mutlaka gezilmiÅŸ olacağı için, iÅŸaret etmeye gerek görmedim. “Åžehzadelerin gönderildiÄŸi sancaklar”, “Eski baÅŸkentler”, “PaÅŸaların cami ve külliye inÅŸa ettirdiÄŸi yerler”, “Tarihi köprüler”, “Geleneksel evler” gibi çeÅŸitli kategoriler oluÅŸturarak, Türkiye’nin altını üstüne getirmeli. Bunu söylemeye bile gerek yok.

Åžimdi geldik “Nasıl gezmeli?” sorusunun cevabına. Evvela, haritalarla samimiyeti artırmak ÅŸart. Hem yola çıkmadan, hem de yol boyunca, elden haritalar düÅŸmemeli. Navigasyon türü modern icatlar, insanı sadece tembelleÅŸtirir, mekân algısını ve yön duygusunu yok eder. Bu nedenle, harita okuma iÅŸine eÄŸilmeli. 

Ä°kinci olarak, görülecek yerlerin tarihi güzelce okunmalı; seyahat boyunca da tarihi dokudan geriye kalanlara odaklanmalı. 

Üçüncüsü, sürprizlere ve anlık geliÅŸmelere hazır olmalı; aşırı plancılık histerisinden kurtulmalı. Seyahat, sürprizlerle güzeldir. 

Dördüncüsü, coÄŸrafyanın vereceÄŸi ÅŸeylere önyargısız ve ÅŸartsız açık olmalı. GittiÄŸimiz yerleri sürekli memleketimizle kıyaslayıp, gördüklerimizi kendimize yonttuÄŸumuzda, baÅŸka kültürlerin ve toprakların bize katabileceklerine kapıları kapatmış olabiliriz. 

Bana verilen konu baÅŸlığının belki binde birine bile giremedik. Çünkü buna zaman yetmez. Oturup günlerce bile konuÅŸabiliriz ama öncelikle kendimize sormamız gereken ilk ÅŸey ÅŸu olmalıdır: Ben ne yapıyorum? Kendim, ailem ve Ä°slam alanı için neler yapıyorum? Yeterli miyiz? Ä°slam CoÄŸrafyası ile irtibatımız nedir, ne olmalıdır?"

 Sunumun sonunda soru ve cevap faslından sonra Taha Kılınç kitaplarını imzaladı.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.